Ebu Müslim Horosani'nin İntikamı. Corci Zeydan
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Ebu Müslim Horosani'nin İntikamı - Corci Zeydan страница 5

Название: Ebu Müslim Horosani'nin İntikamı

Автор: Corci Zeydan

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6865-33-4

isbn:

СКАЧАТЬ ve şöhreti yayılan koca serdar, işte bu kısa boylu gençti. Biz de bundan sonra kendisini bu isim ile anacağız. Gülnar’ın, gönlünü kaptırdığı adamı böyle beklemediği bir zamanda, birdenbire görmesi üzerine yüzü kıpkırmızı kesilmişti.

      Ebu Müslim’i daha önce sesinden dahi tanımakta güçlük çekmeyen Merv beyi ona bir kat daha saygı göstererek onu bir minder üzerinde oturmaya davet etti.

      Ebu Müslim mindere oturmakla beraber kendisi ile birlikte giren arkadaşına metin ve kalpten bir ses ile “Halit! Siz de geliniz, oturunuz.” dedi.

      Bey, bu ismi işitince sahibini tanımakta tereddüt ediyor gibi ona dikkatli dikkatli bakmaya başladı. Ebu Müslim bu dikkatli bakışın işaret ettiği manayı derhâl anladı:

      “Dostumuz Halit bin Bermek’tir. Tanımıyor musunuz?” diyerek tereddüdü ortadan kaldırmaya çalıştı. Bey gelen iki misafirden ikincisinin de büyük bir zat olduğunu bildiği için öyle apansızın karşı karşıya gelmekten biraz çekinerek sordu:

      “Nevbahar ateş tapınağının güzel reisinin oğlu mu?”

      Ebu Müslim cevap verdi:

      “Evet, Halit bin Bermek fakat hâlâ ateşgedeleri niye zikrediyorsunuz? Nevbahar gibi ateşhanelerin zamanı geçti. ‘La ilahe Muhammed!’ diyerek İslamiyetle şereflendirildik. Ateşe tapmaktan kurtulduk.”

      “Orası pek doğru. Şimdi hoş geldiniz, sefa geldiniz.”

      Bu sözlerin ardından Merv beyi, uşakları çağırmak için ellerini birbirine vurdu. El sesiyle içeri giren uşaklara misafirler için sofra hazırlanmasını, kafileye lazım olan yiyecek, yem vesairenin verilmesini emretti.

      Ebu Müslim her zamanki ağırbaşlılık ve metanet ile karşılıkta bulundu:

      “Boşuna zahmet olmasın. Biz yemek yedik. Kafilede de gerekli her şey var. Bu güzel misafirperverliğiniz için teşekkür ederim.” dedi.

      Bey sordu:

      “Hangi taraftan geliyorsunuz?”

      Ebu Müslim tereddüt etmeden şu cevabı verdi:

      “Hac yolculuğundan.”

      Fakat bunu söylerken öyle bir bakış ile bakıyordu ki bey, bu bakıştan Ebu Müslim’in doğru söylemediğini fakat doğruyu da söylemek istemediğini fark etti. Daha önceden olduğu gibi her şeyi gizli tutmak arzusunda olduğunun kanısına vardı. Gerçekten de Ebu Müslim, Şia yardımcıları adına para vesaire istemek için daha önce İran beylerine pek çok kez başvurmuştu. Emevi Devleti valilerinin baskılarından korumak için bu girişimler gizli tutulmalıydı. Ebu Müslim’in davranış ve konuşmalarından zihnindekileri de hissetmişti.

      “Bu sefer, işimizi gizli tutuyoruz zannediyorsunuz diye çekilen mahrumiyet zamanları, artık geçti. Şimdi alenen iş göreceğiz. Gizli kapaklı bir şey bırakmayağız. Arkamızda duracak mısınız?”

      Merv beyi, Kirmani ile evlilik dolayısıyla ortaya çıkacak bağı derhâl hatırına getirerek verdiği söz ve yemine muhalif bir harekette bulunduğunu anlıyordu. Çünkü daha önce Abbassilere bütün kuvvetiyle canı ve malı ile destek olacağına yemin etmişti. Fakat ehlibeyit adına hilafeti ele geçirmeye çalışan, başkaldıran Şia’nın peş peşe başarısızlıklarını göre göre Abbasiler ve taraftarlarının da bir şey beceremeyeceklerini zannetmişlerdi. Öyle uzak hayallere kapılmış olmaktansa gerçekçi işler yapan ve bütün zorluklara rağmen meydana atılan Kirmani’nin gelecekte oluşturacağı etkiden faydalanmayı daha uygun bulmuştu. Bununla beraber bey, Ebu Müslim’in sözlerinde abartı görür gibi oldu. Kirmani ile olan ilişkilerini gizli tutmak ve daha sonra hangi taraf galip gelirse o tarafa geçip çıkar sağlamak üzere Ebu Müslim’in bahsettiği açıkça ortaya konulacak girişim hakkında bilgi almak istedi.

      “ ‘Saklanma ve mahrumiyet zamanları artık geçti.’ diyorsunuz, bununla ne demek istiyorsunuz?”

      Ebu Müslim cevap verdi:

      “Demek istiyorum ki İmam İbrahim lehine ve Emeviler aleyhine bütün İran beyleriyle beraber sizin de yardım ve desteğinizi sağlamak için size o zaman gizlice başvuruyorduk. Bu gizlilik geçicidir. Düşmanlarımıza kılıç kuvvetiyle karşı koyabilme zamanının gelmesini bekliyorduk. İşte bu zaman, şimdi geldi. Zira büsbütün meydana atılmak alenen iş görmek için imam tarafından bize tam yetki verildi.”

      “Kılıçla karşı durabilmek için asker topladınız mı?”

      “Hayır, henüz asker toplamadık çünkü bu dakikaya kadar alenen daha işe başlamadık hatta bu mücadelemizden ilk haberdar olan sizsiniz. Fakat bir kere biz ortaya atılalım, bize pek çok adamın katılacağına eminiz. Zira Horasan’da sayısız taraftarlarımız var. Beylerin çoğunluğu bize destek verecektir.”

      “Bu kısım pek doğrudur. Bu taraflar Emevi düşmanlarının en büyük merkezi sayılır. Kafilede sizinle beraber daha kimler var?”

      “Yetmiş kadar nakip subay bizle beraber. İmam hazretleri bunları en seçkin taraftarlarından seçerek kendi hilafetine halkı davet etmek ve askeri komuta etmek üzere buraya yolladı. Bu subayları yakında Horasan’ın çeşitli yerlerine göndereceğiz.”

      “Her şey yolunda demek. Fakat devlet bu perişan zamanda her gördüğü İranlı hakkında kötülük besler hâlde bulunurken, bu kadar büyük bir zafer ile yolda hiçbir engele uğramaksızın buraya kadar gelmeniz cidden övülmeye değerdir. Buna ne derece hayret edilse yeri vardır.”

      7

      İMAMIN EMİRLERİ

      Beyin sorusu üzerine Ebu Müslim onun desteğini bir kat daha arttırmak maksadıyla hazır etmekte oldukları inkılap için ne gibi girişimlerde bulunduklarına dair bilgi vermek istedi. Çünkü bu bey, kendilerine destek verirse Horasanlı birçok bey de yardımda bulunup onun arkasından geleceklerdi. Durum ve mevki hakkında şu yolda açıklamaya girişmişti:

      “Bey! Siz de bilirsiniz ki Emeviler, hakkımızda etmedik hakaret bırakmadılar. Biz, İranlılara âdeta esir gibi davranıyorlar. Hatta ellerinden gelse bizden esir bırakmamak, yeryüzünde yaşatmamak isterler. Hâlbuki iktidarı elinde bulunduran bu Emeviye hanedanı hazreti peygambere akraba ve ona bağlı olmak gibi bir hak ve ayrıcalığa sahip adamlar da değildirler. Onlar tam tersine ehlibeytin en imansız, en şiddetli düşmanıdırlar. Bunların geneli ehlibeyit ve bilhassa peygamberimizin amca oğlu Hazreti Ali’nin evlat ve torunları hakkında pek acıklı bilgi, zalimane davranışlar, cidden çirkin, şiddetli, kan dökmeyi reva gördüler. Hâlbuki ehlibeyit, peygamber gibi güzel huylar sahibidirler. Müslüman olmak üzere herkesi eşit görürler. Hatta Arap olmayanlar hakkında, kalpleri kırılmasın diye güzellikle davranıyorlar. İşte bunun için bunların taraftarları hep İranlılardan oluştu. Son zamanlarda Aleviler hilafet hukukunu peygemberin amcası Hazreti Abbas’ın torununa terk ettiler. Abbasi hanedanı erkânının büyüğü İmam İbrahim hazretleri olduğu için bütün hanedan Alevi taraftarıdır. Şimdi bu zata destek veriyorlar. İmam hazretleri, Şam şehri etrafında Umman kısımlarında Humeyme kasabasında ikamet etmekte ve halifeliği tanıttırmak için oradan her tarafa adam göndermektedir. Haberleşmeyle meşgul bulunmaktadır. İmam hazretleri geçen sene bu işin liderliğini СКАЧАТЬ