Ebu Müslim Horosani'nin İntikamı. Corci Zeydan
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Ebu Müslim Horosani'nin İntikamı - Corci Zeydan страница 9

Название: Ebu Müslim Horosani'nin İntikamı

Автор: Corci Zeydan

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6865-33-4

isbn:

СКАЧАТЬ style="font-size:15px;">      EBU MÜSLİM’İN NESEBİ 6

      Maşita odanın kapısından dışarı çıkınca, Dahhâk’ın sanki daha önce sözleşmişler gibi kendisine doğru gelmekte olduğunu gördü. Bir anda, bu tesadüfün meydana gelmesine biraz şaşırdı. Fakat çok geçmeden kendini topladı. Dahhâk’a uzaktan arkasından gelmesini işaret ettikten sonra köşkün bahçe tarafında bulunan kendi odasına girdi. Dahhâk da onun arkasından odaya girdi. Reyhane onun tuhaf kıyafetine bakarak gülmekten kendini alamadığı hâlde kapıyı kapadı. Çünkü Dahhâk kapıdan içeri girerken uzun boyundan dolayı başını kapının yukarı kısmına çarparak sarığı yere düşürdü. Tamamı tıraşlı olan başı ortaya çıkmıştı.

      Maşita bu manzarayı pek tuhaf gördü ve başını neden tıraş ettirdiğini sormak istedi. Fakat Dahhâk keskin bir kıvraklıkla sarığını başına geçirerek kendisini söze tuttu.

      “Reyhane! Galiba beni seviyorsun, hakikaten iyi bir kızsın.” dedi.

      Dahhâk bunu söylerken alt dudağını dişleri arasına alarak alelade ahmak ahmak gülüyor, sarığı düzeltmekle uğraşıyor, bir parmağı ile orta taraftaki dişleri üzerine vuruyordu.

      Maşita, Dahhâk’ın bu hâl ve tavrına tekrar gülmekten kendini alamadı. Fakat ciddi bir zamanda bulunduğunu bildiği için kendini toplayarak hafif bir tebessümle beraber ona ciddiyetle bakmaya başladı. Dedi ki:

      “Sıcakkanlı, gayretli bir adam olduğun için elbette seni severim. Özellikle şimdi teklif edeceğim bir işi kimseye sızdırmadan yapabilirsen kıymetin gözümde pek çok artacaktır. Sır tutabilir misin?”

      Dahhâk gülerek cevap verdi:

      “Ben her sır için mahsus bir mekân hazırlamışımdır. Sırları derece derece makam makam bölmüşümdür. Buna inanmazsan hemen çekilip giderim.”

      “A! Canım, nasıl adamsın her şeye şaka karıştırmak huyundan vazgeçmeyecek misin? Şimdi beni dinle, hanımımızın başı için şakayı bir kenara bırakalım.”

      Bunun üzerine Dahhâk kendini toplayarak ciddi bir şekilde cevap verdi:

      “Ne demek istiyorsan söyle, emrini yapmaya hazırım.”

      Maşita sordu:

      “Bu akşamki misafirlerimizi tanır mısın?”

      Dahhâk cevap verdi:

      “Misafirlerden hangisini soruyorsun? Kendi babasının kim olduğunu bilmeyen Ebu Müslim’i mi? Yoksa Nevbahar ateşgedesinin lideri olan Mecusi Birmek’in oğlu Halit’i mi? Yoksa arkadaşları olan Yahudi İbrahim’i mi?”

      Maşita, Dahhâk’ın misafirler hakkında bu şekilde verdiği açıklamaya karşı tebessümden kendini alamadı. Özellikle, Ebu Müslim’in kendi babasının kim olduğunu, tanımadığı hakkındaki gayet ciddi tabiri, kendisinin dikkatini çekti, meseleyi anlamak istedi:

      “Ebu Müslim kendi babasını tanımıyor, diyorsun. Bu nasıl şey?”

      “Bana inanamazsan bizzat kendisinden sorabilirsin.”

      “Canım! İnanıyorum. Fakat kendi babasını nasıl tanımadığını anlamak istiyorum.”

      “Öyle ise sana doğrusunu söyleyeyim. Ebu Müslim’in aslı ve faslını bizzat kendisinden sorarsan sana doğru bir cevap veremez. Çünkü bilmiyor fakat onu ben daha iyi bilirim. Onun babası sade bir İranlıdır. Bazıları onun adı Müslim bazıları da Osman’dır derler. Gerçek bu şekildeyken Ebu Müslim kendisinin İran meşhur hükümdarlarından Büzürcmihr sülalesinden olduğunu iddia eder, durur. Bu durum bizde büyük adamların hemen hepsince bir âdettir. Bizde asıl bilinen: Bir kimse mevki ve güç sahibi olduğu zaman derhâl soyunu yüce olduğu iddia eder. Hazreti Ebubekir yahut Hazreti Ömer yahut Hazreti Hüseyin’in torunlarından olduğunu ortaya atarlar. İranlılar ise Büzürcmihr, Erdeşir Nüşiravan gibi yüce birinin sülalesinden bulunduklarını söylerler. Bunlar hep halka güzel görünmek için sahte satışlardır. Bizim Ebu Müslim’in babası hakkında bildiğimiz şey, Merv şehrine on beş kilometre mesafede bulunan Mahvan köyü halkından bir adam olmaktan fazla değildir. Bu adam, bu köy ile diğer birkaç köye sahipti. Bazen ticaret için Küfe’ye hayvan sürüleri götürürdü. Daha sonra bu devlet (Emevi Devleti) zamanında İran beylerince âdet olduğu üzere Feridun kazası iltizamı olarak işi üstüne aldı.

      Bu beyler, sahip oldukları kuvvete dayanarak memleketin zenginliğini hükûmetle paylaşırlar. Müslim veya Osman ödeme zamanı gelince borcunu ödemede acziyette bulunmuş, bunun üzerine vali kendisini alıkoyarak devletin Küfe’deki merkezî yönetim heyetine göndermiş. Müslim’in güzel ve cazibedar cariyesi vardı. Onu çok seviyordu. Küfe’ye gönderilirken cariyeyi beraber almış. Cariye o sırada gebe bulunuyordu. Müslim yolda nasılsa bir fırsat bularak muhafızların elinden kaçmış, Azerbaycan’a doğru gitmiş. Yolda Kayık kazasından geçmiş. Cariyeyi orada İsa b. Ma’kıl adında bir adamın yanında bırakarak kendisi Azerbaycan’a gitmiş. Orada vefat etmiş. Sonra bu cariye dostumuz bu Ebu Müslim’i dünyaya getirmiş. Ebu Müslim, İsa’nın hanesinde büyüdüğü zaman İsa’nın oğullarıyla beraber mektebe gitmiş. İsa ile biraderi İdris de dediğim şekilde vergi mültezimleriydi. Bunlar da Müslim gibi vergi bedelini verememişler. Bunun üzerine İsfahan valisi kendilerini yakalayarak o sırada Irak’ın emiri bulunan Halit Kuseyri’ye şikâyet etmiş. Halit, muhafızlar göndermiş bunları Küfe’ye götürmüş. Orada hapsetmiş. Bunlar yakalanmadan evvel Ebu Müslim’i bir iş için göndermişlerdi. Ebu Müslim o işten geri gelince onların hapsinde bulunduklarını anlamış. Küfe’ye giderek hapishanede onların yanına gelip gitmeye başlamış. O sırada tesadüfi olarak Abbasiler taraftarlarından birtakım nakipler hilafetin ehlibeyit tarafına geçmesi için halkı teşvik etmek üzere gizlice Küfe’ye gelmişler. Bunlar, burada Ebu Müslim’i tanımışlar kendisi ile görüşmüşler. Aklını, dirayetini ve kuvvetli zekâsını beğenmişler. Kendisi de onların maksatlarını anlamış, emellerine uygun bulmuş, onlara katılmıştı. Onlar ile birlikte Mekke’ye gitmiş, orada bu nakipler kendisini İmam İbrahim’e tanıtmışlardı. İmam İbrahim, Ebu Müslim’i beğenmiş. Kendisinden hayır geleceğini sezmişti. Ebu Müslim bir süre imamın hizmetinde bulunmuş. Sonra Abbasi yanlıları ve yetkilileri ikinci defa imamın yanına gelerek Horasan’da düzenlenecek inkılap hareketini idare edecek ehliyetli ve muktedir bir adamın tayinini talep etmişler. İmam o büyük işe, bu küçük yaşlı Ebu Müslim’i tayin etmiş. Birtakım emirler vererek göndermiş.7 İşte görüyorsun a! Ebu Müslim kendi babasının kim olduğunu bilmiyor.”

      Maşita, Dahhâk’ın verdiği bilgileri garip gördü fakat üzerine aldığı işi derhâl hatıra getirerek dedi ki:

      “Amenna ve sadakna, her şeyi biliyorsun, buna inadık fakat şimdi böyle uzun hikâyeler ile vakit kaybetmek zamanı değildir. Sana söyleyeceğim işin haricinde meselelere girişme. Çıkını çıkararak, Dahhâk’a uzattı. Bu hanımımızın Gülnar tarafından sana hediyedir. Şimdi ben sana bir hizmet gördüreceğim.”

      Dahhâk gülerek çıkını aldı:

      “Peki… Başüstüne… Emret.” diyerek СКАЧАТЬ



<p>6</p>

Nesep: Soy.

<p>7</p>

İbn Hallikan Tarihi, Cilt 1, Sayfa 503.