Название: Ebu Müslim Horosani'nin İntikamı
Автор: Corci Zeydan
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6865-33-4
isbn:
“Hanımefendi, acele karar vermeyiniz. İyice düşününüz. Bu olay, teklif edilen şey pek ağırdır. Fakat Ebu Müslim’e kavuşmak için bundan başka bir yol yoktur. Çünkü bu adam kararlarında pek ziyade sabittir. Ondan bir türlü dönmüyor.”
Gülnar teklif olunan şeyi daha açık bir şekilde anlamak istiyordu, dedi ki:
“Maksadını tamamen anlayamadım, Ebu Müslim ne dedi ise onu harfiyen bana ne için söylemiyorsun?”
Dahhâk cevap verdi:
“Onun her dediğini harfiyen söylemek lazım gelse konu fazlasıyla uzar. Sözlerinden anlayabildiğim kadarıyla size arz ederim. Kendisi sizi seviyor. Fakat savaşları kazanmak, zaferleri elde etmeden, amacını kesin bir şekilde vücuda getirmeden önce evlenmemeye yemin etmiş. Zafer ise o iki adama karşı galip gelmeyle olacaktır. Üstün gelmek için ihtimal ki onların katli lazım gelir yahut ihtimal ki onların ölmeleri gerekir. Bunlardan birinin önünde bulunursanız Ebu Müslim’e bu hususta yardım edersiniz. Yoksa siz bilirsiniz. Meseleyi yavaş yavaş düşününüz. Ona göre karar veriniz.”
Gülnar, bu önemli mesele karşısında derhâl karar vermekten kendini âciz görerek gizli tutacağına dair verdiği söze rağmen maşita ile görüşünceye kadar kararı ertelemek istedi. Zaten insan bir mesele hakkında karar verememekte olduğunu görünce, kendisine yakın olanlara işi söyleyip fikirlerini almaya kendi nefsinde şiddetli bir meyil hisseder. Sırrı gizli tutmak hakkında verdiği söze önem vermez. Belki de sır tutmak için ortaya çıkan ısrar ve zorlama, o sırrın ifşasına insani teşvik ve arzu eder. Bu hususta kadınlar, ümitsiz oldukları hâlde ince ruhlarının etkisiyle hele muhabbet etmenin cazibesine ve ayrıntılı konularda sır saklamaya erkeklere göre daha başarısızdırlar. Kadınların sır ifşaları genellikle yine sır teslim etmek şeklinde olur. Bir kadına bir sır emanet edip, ifşa etmesini ona tavsiye ederseniz o sırrı bir arkadaşına yine sır olarak söyler. Arkadaşı diğer arkadaşına nakleder. Erkekler sır tutmakta daha fazla başarılı olmakla beraber onlar da bu gibi durumlardan arındırılmış değildir. Meşhur söze göre “İki kişiye geçen bir sır kulaktan kulağa yayılır.” gerçekten bir sır iki dudaktan öteye gitti mi ifşa edilmiş demektir.
Sır sahiplerinin sırlarını söylemekte takip ettikleri maksatları bir yana bırakalım. Bir mesele hakkında tereddüde düşerek bir hüküm vermekten âciz kalan bir insan, danışmak maksadıyla bir sırrı ifşa ederse belki affedilir. Nitekim Gülnar’ın başına öyle bir hâl geldi. Gülnar birkaç seneden beri maşitasıyla sırdaşlık kurmuştu. Onun sadakat ve doğruluğuna çok güveniyordu. Şimdi Ebu Müslim tarafından Dahhâk’a söylenen bu önemli meseleyi ona söylemek ister ise hoş görülmez mi?
Gülnar, bu mesele hakkında kesin bir karar veremeyeceğini anlayınca Dahhâk’ı savarak meseleyi etrafıyla düşünmek, hâline çare bulmak için yalnız kalmak üzere kendi odasına gitti. İçeri girince kapıyı kapatarak yatağa sarıldı. Gülnar yatak üzerinde bir saat kadar kendini hayallere kaptırdı. Zihninden geçenlere iyilik veremiyor fakat dolaşa dolaşa yine başladığı yere geliyordu. Son derece de acı içindeydi. Maşitanın huzuruna fevkalade bir ihtiyaç hissediyordu. Gelmesini büyük bir merak ile bekliyordu. Yatağında uzandı. Yorgunluk, merak onu hâlsiz bırakmıştı. Uykusu geldiğini, üşümekte olduğunu hissetti. Yorgana sarılarak uyudu. Kapıyı kapalı fakat sürmesiz bırakmıştı. Biraz sonra maşitası yoklamak için gelince kendisini uykuda görerek Dahhâk’ın söylediği gizli şeyleri anlamayı hanımdan ziyade merak ettiği hâlde kendi odasına çekildi. Reyhane, Gülnar’ın kendisinden hiçbir şey gizlemeyeceğini kesinlikle biliyordu.
Gülnar gün batımına kadar uyuduktan sonra hizmetkârların gürültüsü üzerine uyandı. Sabah vakti oluyor zannederek gözlerini açtı. Yatak üzerinde oturdu. Maşitası yanı başında oturuyordu. Gülnar elleriyle gözlerini ovuşturtuktan sonra etrafına baktı. Gün batmak zamanında olduğunu anladı. Yanı başında maşitayı görünce ona:
“Çok geç kaldım uyku beni bırakmadı. Uyumuşum…” dedi.
“Hanımcığım! Sırrı anlamak için sizi yalnız bıraktım. Sonra geldim o zaman uyuyordunuz.”
“Bir patırtı işitiyorum bu nedir?”
“Misafirler beyefendi ile salondadırlar. Uşaklar onların hizmetlerinde gidip geliyorlar.”
Gülnar bu sözleri işitince uyanır gibi oldu. Ebu Müslim’in yüzünü görmeye dayanılmaz bir istek hissetti. Maşita bunun farkına vararak dedi ki:
“Bey pederiniz sizi soruyordu. Uykudadır dedim. Salona gitmek istiyor musunuz?”
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.
1
Aslı, memleket ahalisinden olup ırk olarak fatihlere uygun olmayan ve sonradan İslamiyet’i kabul edenler.
2
Maşita: Hanımların saçlarını taramasına ve süslenmesine yardımcı olan kadın.
3
İbnü Hallikân Tarihi, cilt 1.
4
Taberi Tarihi, cilt 2.
5
İslam’da başlangıçta çekilen bayrak beyazdı. Bir mızrağa takılıp Cenabı Peygamber tarafından Musab b. Ümeyr’e emanet edilmişti. Heyber kazasına kadar hep bu bayrak gönderildi. Heyber kazası için büyük ve siyah bir bayrak çekildi. Buna râyet deniliyordu. Halifelik sancakları da çeşitliydi. Abbasi halifeleri siyah bayrak kullandılar. Onun için onlara sevde-i tesmiye olunurdu. Benî Talib, Abbasiler üzerine saldırdığı zaman onlar da beyaz bayrak çektiler. Onlara müneyyize adı verildi. Halife el-Memun ise Abbasilerdeki siyah bayrağı kaldırıp gerek bayrakları gerek elbiseyi СКАЧАТЬ