Ebu Müslim Horosani'nin İntikamı. Corci Zeydan
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Ebu Müslim Horosani'nin İntikamı - Corci Zeydan страница 19

Название: Ebu Müslim Horosani'nin İntikamı

Автор: Corci Zeydan

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6865-33-4

isbn:

СКАЧАТЬ ciddi, gerçekten cesaretli on kişiden fazla bulmadım. Son pişmanlık fayda vermez. İşte ben nasihat görevini yerine getiriyorum. Dinlemezseniz bunun felaketi size aittir.’

      Kirmani, asker arasında meydana çıkan bu ayrılıktan bilgi aldı. Nasr b. Seyyar daha önce kendisi bulunduğu memuriyetten uzaklaştırmıştı. Kirmani bu ayrılıktan yararlanarak isyan ateşi için arkadaşlarıyla görüşmüştü. Bunlar Merv’de bulunan Yemenlilere başvurarak desteklerini temin etmek üzere isyanı uygun gördüler. Nasr b. Seyyar’ın yönetiminde önde gelenlerden, sözüne cidden güvendiğim bir şahıstan aldığım bilgiye göre Hicazlılar ta o zamandan Kirmani’nin katlini, Nasr b. Seyyar’a tavsiye etmişler. Ona, ‘Bu adam sana karşı memleketi kargaşaya veriyor. Onu yakalayarak ya öldürmeli yahut hapsetmelidir.’ demişlerdi. Nasr bu sözleri dinlemedi. ‘Hayır, öyle yapamam. Zukûr, İnas adında çocuklarım var. Kızlarımı onun erkek çocuklarına veririm. Onun kızlarını da erkek evlatlarıma alırım, bu şekilde zarar olan şeyleri kapatırım.’ demişti. Hicazlılar buna itiraz ettiler. ‘Bu gibi şeyler onu kargaşadan alıkoymaz.’ düşüncesindeydiler. Nasr b. Seyyar: ‘O hâlde kendisine yüz bin dirhem (akçe) gönderirim. Kendisi gayet cimri bir adam olduğu için bu paradan adamlarına hiçbir şey vermez. Bunun üzerine adamları gücenirler kendisini bırakıp giderler. O zaman zarar verecek hiçbir kötü kalmaz.’ fikrinde bulundu. Hicazlılar bu fikri kabul etmediler. ‘Bu kadar büyük bir parayı bir düşmanın eline nasıl verirsin? Para ile bir kat daha kuvvet kazanarak daha dehşetle saldırmayacağını size kim temin eder?’ fikirlerini peş peşe söylediler. Kısaca, Hicazlılar Nasr ile bu hususta pek çok mücadele ettiler. Nihayet kendisine ‘Bu adam hâkimiyete sahip olmak için Hristiyan veya Yahudi olmak lazım gelse din ve mezhebini değişmekte bir an tereddüt etmez.’ dediler.

      Nasr, Hicazlıların bu meselede çok ısrarda bulunduklarını görünce Kirmani’nin hapsine karar verdiler. Getirilmesi için zabıta müdürünü gönderdi. Yemenlilerden Ezd kabilesi Kirmani’yi kurtarmak istedi. Kirmani buna engel oldu, gülerek zabıta müdürü ile Nasr’ın yanına gitti. Huzuruna girince Nasr kendisine şu soruyu yöneltti:

      ‘Katline dair Irak emiri Yusuf b. Ömer Sekafi’den resmî mektup aldığım zaman senin için Horasan’ın reis ve kahramanıdır. Canına kıymak caiz değildir, diye cevap yazarak seni korumadım mı?’

      ‘Evet.’

      ‘Senin törenin ve akrabalarının ısrar ve itirazına rağmen oğlun Ali hakkında elimden gelen her iyiliği yapmadım mı?’

      ‘Evet.’

      ‘Ödemesine mecbur olduğun tutarı senden almayarak yavaş yavaş maaşlara kesmek suretiyle ben, birden ödemedim mi, seni bundan da kurtarmadım mı?’

      ‘Evet.’

      ‘O hâlde bütün bu iyiliklerin karşılığı olarak hangi vicdan ile aleyhimde fitne fesat tertip etmek istiyorsun?’

      ‘Emir! Ne kadar iyilikler zikrettinizse bunların cümlesini fazlası fazlasına hakkımda yaptınız. Bunu hiçbir vakit inkâr etmiyorum. Tam tersi fevkalade minnettarım. Önceki vali, Esed b. Abdulla’a karşı yaptığım hizmetleri elbette bilirsiniz. Acele hüküm vermeyiniz. Biraz ilerisini düşününüz. İyiliğe fitne fesat ile karşılık vermemiş olduğumu göreceksiniz.’

      Nasr b. Seyyar sabır ve yavaş hareket etmeye imkân göremeyerek hicri 126 senesinde Kirmani’yi tutuklattı, Merv kalesinde hapsini emreyledi. Ezd kabilesi onun salıverilmesi için rica etti. Nasr ricaya karşı ‘Kendisine kötülük olur diye korkuyorsanız yanında emin olduğunuz bir adam bulundurunuz.’ cevabını verdi. Ezdiler, Yezid Nahvi adında birini seçerek onun yanında bulundurdular. Fakat bu tutukluluk zamanı çok uzamadı. Ceyhun Nehri ile Semerkant şehri arasından bulunan Nesef şehri halkından biri, bir miktar para yardımı karşılığında bir hile ile Kirmani’nin kale cephanesinden kurtarılmasını ailesine söz verdi. Bu Nesefli adam kalenin su yolunu gizli hafriyat ile genişleterek Kirmani’yi oradan pek büyük zahmetler ile çıkarmayı başardı. Kirmani su yolundan çıkınca atı hazırlanmıştı. Ayağında bukağı olduğu hâlde ata binerek adamlarına katıldı. İşte bu tarihten itibaren Kirmani, Nasr b. Seyyar’ın en dehşetli düşmanlarından biri oldu. Nasr, Kirmani’yi sağ bıraktığına çok pişman olmuş fakat iş işten geçmişti. İkisi arasına aracılar girdi. Bunlar Nasr’dan, Kirman’nin affını, tekrar hapsetmemesini istediler. Bunun üzerine Nasr onu affetti. Fakat birbirlerine karşı güvenleri yoktu. Kirmani, cuma namazı kılmak için camiye bin yüz hatta daha fazla adam ile geliyor. Mahfilin dışında namaz kılıyordu. Sonra mahfile Nasr’ın huzuruna girerek selam veriyor, hiç oturmadan çıkıyordu. Daha sonra Nasr’ın yanına gelmemeye, onun aleyhine işler karıştırmaya başladı. Nasr ona adam gönderdi, tutuklanmasından dolayı kendisine mazeretini anlatmak istedi. Fakat Kirmani bu başvuruyu reddetti. Nihayet Kirmani, Nasr için dehşetli bir bela kesildi.”

      18

      HARS B. SÜREYC İLE KİRMANİ

      Casus bunları anlatırken Ebu Müslim dikkatli bakışlarla onu süzüyor sanki onun kalbinde her ne varsa çekip almak istiyor. Nasr’ın, Kirmani’ye karşı gösterdiği hoşgörüye kızıyordu. Kendini Nasr’ın mevkisinde hayal ederek pek fena canı sıkıldı. Artık daha fazla bekleyemedi. Casus: “Nihayet Kirmani, Nasr için dehşetli bir bela kesildi.” sözünü söyleyince Ebu Müslim gazap ve hiddetle bağırdı:

      “Zayıflığın, tereddüdün cezası işte böyle olur! Miskin adam, niye buna meydan verdi? Derhâl öldürmeli, rahat etmeli değil miydi?”

      Ebu Müslim bu sözleri söylerken sakalının kıllarıyla oynuyor, Halit ise Ebu Müslim’in bu hiddet ve şiddetinden âdeta ürküyordu:

      Ebu Müslim casustan sordu:

      “Daha neler öğrenebildin?”

      “Sonunda Kirmani, Nasr b. Seyyar’ın aleyhinde alenen başkaldırdı. Geçen sene veya evvelki sene ezici bir kuvvet ile kendisini Merv şehrinden uzaklaştırdıysa da Haris b. Süreyc’den de kurtardı.”

      Halit, casusun sözünü keserek: “Ben ihtilalci liderlerinden bu Haris’i tanıyorum. Türk memleketindeydi, büyük yararlılıkları, kahramanlıkları görülmüştü. Kendisi ile Nasr arasında bir ayrılık meydana gelimişti. Nasr’a karşı geldi. Nasr araya bazı adamlar koyarak hüküm suretiyle işi düzeltmek istediyse de faydası olmadı.” dedikten sonra Ebu Müslim’e doğru bakarak:

      “Bu adam siyah sancaklar sahibi olduğunu iddia ediyor!” dedi.

      Ebu Müslim, Halit’e bir büyük bir hayretle baktı. Casus, tekrar söze başladı.

      “Fakat Nasr b. Seyyar, onun siyah sancaklar için çalıştığına inanmadı. Kendisine haber gönderdi. ‘Şam’ın surunu yıkmaya Emevilerin devletini yerle bir etmeye kendinde kuvvet buluyorsan işte ben sana destek olarak beş yüz at, iki yüz deve, istediğin kadar para ve silah veriyorum. Al git, bu işte becerikli bir adam olduğunu ispat edebilirsen sana ilk itaat edecek adam ben olacağım. Fakat buna kudretin yetmezse kabilen halkını boşuna mahvetmekten ne çıkar?’ uyarısında bulundu. Haris, düşünüp taşındı, Nasr’ın düşüncesini doğru buldu. Fakat bir kere asker arasında fesat, nifak, hırs, menfaat ve ihtilal fikirleri konuşmuştu. Akıbetin nasıl acıklı bir sonuca sürükleneceğini düşünenler, takdir edenler pek nadirdi. Haris, Nasr b. Seyyar’a bir cevap yazdı. Bunda: ‘Dediğin hep haktır. Çare ki adamlarım dinlemiyor anlayamıyorlar.’ СКАЧАТЬ