Ebu Müslim Horosani'nin İntikamı. Corci Zeydan
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Ebu Müslim Horosani'nin İntikamı - Corci Zeydan страница 20

Название: Ebu Müslim Horosani'nin İntikamı

Автор: Corci Zeydan

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6865-33-4

isbn:

СКАЧАТЬ kökünden kesip atarlar.”

      Ebu Müslim bu sözlerden sonra susunca, casus sözlerine devam etti:

      “Nasr b. Seyyar, Haris’e yöneltiği nasihatlerin hiçbir tesirini göremeyince şerrinden kurtulmak için onu Kirmani’ye musallat etmek istedi. Kendisine ‘Eğer iddia ettiğin iktidara sahip bir adamsan en evvel Kirmani’den başla, bu adamın gücünü yok edebilirsek derhâl sana boyun eğerim.’ diye yazdı.

      Fakat Haris bu tarafa yanaşmadı. Sonuç olarak Haris, Nasr’ı avutarak vakit kazandı. Günden güne gücü artıyor şan ve şöhreti çarşı ve camilerde okunuyor, kendisine taraftar elde ediyordu. Nihayet bir gün Haris’in adı, bizzat Nasr’ın kapısı önünde okunmuş. Bunun üzerine halkı heyecana gelerek iki taraf silah ile çarpışmışlar. Dehşetli bir çarpışma olmuş. Nasr b. Seyyar, düşmanına karşı gelebilmek için Kirmani’nin yardımına başvurmuş. Fakat Kirmani, Nasr’dan emin olamayarak, doğruluğuna inanmayarak yardım etmemiş. Kendi hesabına çalışmak üzere üç taraftan oluşan bir çarpışma yaşanmış. Sonucunda da Nasr b. Seyyar, Merv’den kaçmaya mecbur olmuş. Kirmani şehri zapt etmiş. Haris, Kirmani’nin muzaffer olacağını görünce memleketin hâkimiyetinin ikisi arasında danışma yoluyla ortak olmasını talep etmiş. Kirmani bu teklifi reddettiğinden iki taraf arasında çarpışma başlamış. Çarpışmada Haris ölmüş, adamları dağılmış bütün Yemen kabileleri Kirmani’nin tarafına geçmişti. Savaş zamanında da kazanan taraf Yemen kabileleri olmuş. Nasr’ın taraftarı olan Hicazlılar mağlup perişan olmuş kendilerinden pek fena bir şekilde intikam alınmış, Haris de Hicazlıydı.”

      Ebu Müslim, sordu:

      “Demek ki Merv şehri, şimdi, Kirmani’nin elinde bulunuyor. O hâlde, Nasr nereye gitti?”

      “Yine Merv’de… Çünkü Kirmani’nin şehri ele geçirmesi çok sürmemiş. Haris’in ölümü üzerine adamlarından bir kısmı Hicazlıların tarafına geçmiş. Hicazlılar tekrar kuvvet bulmuşlar. Nasr’ı tekrar Merv’e getirmişler. Kirmani şehri terk etmeye mecbur olarak şehrin dışında ordu kurmuş.”

      “Şehri kuşatma altına almış, öyle mi?”

      “Evet, fakat kendisi yalnız değil…”

      “Beraber kim var, Haricilerden Şeyban Harûri’yi mi demek istiyorsun?”

      “Evet, fakat Şeyban’ı önemsiz bir adam zannetmeyiniz. Kırk bin Harici bunun emirlerine tabidir. Malumatınızdır ki Hariciler, Mervan b. Muhammed’in hilafetini tanıdıklarından halifenin valisi olan Nasr b. Seyyar’a da doğal olarak düşmanlardır. Bunun için Şeyban, Hicazlı olduğu hâlde Yemenli olan Kirmani ile Nasr’ın aleyhinde ittifak oluşmuştu. Şimdi ikisi Nasr’a karşı duruyorlar.”

      O zamana kadar sessizlikle vakit geçiren Halit sözü keserek Ebu Müslim’e Farisi ile:

      “Bunların girişimimize karşı duramayacakları aşikârdır. Çünkü bizde Mervan’ı tahtan indirmek istiyoruz.” dedi.

      Ebu Müslim, yine Farisi ile:

      “Akıl ve tedbir nasıl olur memleket nasıl idare olunur onlara göstereceğim.” dedikten sonra casusa bakarak:

      “Demek, Merv şimdi Kirmani ile Şeyban’ın askeri tarafından kuşatma altındadır.”

      “Evet, ikisi de birbiriyle dost geçiniyor.”

      “Emirleri altında ne kadar asker var, anladın mı?”

      “Tamamen anlayamadım fakat herhâlde elli binden fazladır.”

      Ebu Müslim ayağa kalmak istiyor gibi yerinden kımıldanınca casus artık çekilmek lazım geldiğini anlayarak ayağa kalktı. Odadan çıkıp gitti.

      19

      HAZIRLIK

      Ebu Müslim, Halit ile yalnız kalınca ona dedi ki:

      “Kirmani, Şeyban, Nasr… Şüphesiz bunların cümlesi ile savaşacağız.”

      Halit, sessizliğini koruyarak cevap vermedi. Ebu Müslim bu sessizliğin manasını anladı:

      “Sessizliğinden anlıyorum ki beraberimizde daha bir asker bile yokken bunlar ile nasıl savaşacağız? Sen biraz sabret. Her taraftan binlerce asker bize nasıl katılacak göreceksin. Şimdi havalar nasıl gidiyor ona bakalım.”

      Ebu Müslim bu sözleri söyledikten sonra havaya bakmak için ayağa kalktı. Yürümeye başladı. Halit de kapıya kadar onunla beraber gitti. Bahçeye baktılar. Güneş her tarafa ışık salmış havalar ısınmış çamurlar kurumaya başlamıştı. Ebu Müslim havaların iyileştiğini görünce:

      “Arzu edersek bu akşam yola çıkabiliriz.” dedi.

      Halit: “Bu geceyi burada geçirip yarın hareket edersek daha iyi olur zannederim.”

      “Sakıncası yok kalabiliriz. Yalnız büyük nakiplere haber gönderelim. Verdiğimiz karardan bilgi verelim. Merv’e varmadan önce alacağımız tedbirler hakkında fikir ve düşüncelerini alalım. Dediğim gibi adama, paraya ihtiyacımız pek fazladır. Her ne kadar bütün İran beylerinin desteğinden eminsem de harcamalarda kusur etmemeye çalışmalı bize karşı Araplar nasıl nifak ve ihtilaf içinde bulunuyorlarsa İranlılar arasında da büyük bir fesat ve ayrılık gayrilik vardır. Yalnız bunlar, bu durumların sonucu olarak bir şeyde müttefik o da Emeviler aleyhinde bulunmaktadır. İşte biz bu noktadan faydalanacağız. Sonucunda başarılı olabileceğimize eminim.”

      “Gerçek dediğiniz gibidir. Fakat şimdiden mektuplar yazarak beyleri arkamıza alırsak daha iyi olamaz mı? Buradan ayrılmadan önce her tarafa adam gönderelim. Herkes hazırlanmaya başlasın. Ta ki Merv’e ulaşır ulaşmaz bize katılacak adamlar gecikmesin.”

      “Buradan ayrılınca en yakın köye varacağız. Bugünden İran beyleriyle mektuplaşacağız. Daha sonra Sifezenç köyüne vararak dostumuz Süleyman b. Kesir’e misafir olacağız. Bu köy, Merv şehri ile karşı karşıyadır.”

      Halit, Süleyman b. Kesir’in ismini işitince Ebu Müslim’in bu adama duyduğu hürmet ve teveccühe rağmen hakkında kalben pek büyük düşmanlık beslediğini hissetmekten kendini alamadı. Çünkü bu Süleyman, Ebu Müslim daha ortada yokken ehlibeyit adına hilafeti ele geçirmek için çalışmış, birçok yararlılıklar ve fedakârlıklar göstererek büyük bir mevki kazanmıştı.

      İmam İbrahim bütün Şia taraftarları komutanları arasından Ebu Müslim’i seçip Horasan’a gönderince Süleyman onun emrinde bulunmayı kibirine yediremeyerek küçük yaşından dolayı komutanlığını tanımak istememişti. O sırada Şia reisleri arasında Ebu Davud namında bir adam vardı. Ebu Müslim’in taraftarlığını tercih etti. Onun teşvikiyle bütün önde gelen komutanlar, Ebu Müslim’in amirliğini kabul ettiler. Ebu Müslim bu meseleden haberdar olunca Süleyman’a karşı bir kin bağlamış, Ebu Davud’un dostluğunu takdir etmişti. İşte Halit, Süleyman b. Kesir’in ismini işitince bu meseleyi hatırına getirdi. Fakat son derece hassas olan Ebu Müslim’e hislerini hissettirmemek için derhâl, soruya aceleyle cevap verdi:

      “Hazırlığımız iyi durumdadır… Böyle çıkmaya hazırlanalım. СКАЧАТЬ