Ertuğrul Bey’den Sultan Vahdettin’e Tarihin En Kudretli Hanedanı Üç Kıtanın Efendileri Osmanlılar. Hasan Yılmaz
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Ertuğrul Bey’den Sultan Vahdettin’e Tarihin En Kudretli Hanedanı Üç Kıtanın Efendileri Osmanlılar - Hasan Yılmaz страница 22

СКАЧАТЬ Murat, Osmanlı’ya karşı kurulan ittifakı engellemek için 1436’da uç beylerini Eflak ve Erdel üzerine gönderdi. Fakat Timurlular Hükümdarı Şahruh’un 1435 yılında tekrar batıya yönelmesi, II. Murat’ın Avrupa’ya yapacağı seferi durdurdu. Şahruh, dünyanın tek egemeni olarak tanınmayı ve bütün Anadolu hükümdarlarını kendi himayesi altında görmek istiyordu. Temmuz 1435’te Karayülük ve oğullarına, Dulkadirli Nâsırüddin Mehmet’e, Karamanoğlu İbrahim Bey’e ve nihayet II. Murat’a gönderdiği hükümdarlık kaftanlarıyla kendi naipleri gibi görev yapmalarını istedi. II. Murat, Şahruh’un gönderdiği hilati giydi. Bu durum Memlûk sultanının canını sıktı. Zira Timurlular’a karşı Anadolu’da Osmanlı Devleti ile ittifak içinde hareket ediyordu. Osmanlı Devleti ile Timurlular arasında savaşa neden olabilecek gelişme ise Karakoyunlu Hükümdarı İskender’in Tokat’a sığınması oldu. 1436 yılının bahar aylarına kadar Tokat’ta kalan İsfendiyar’ı, Osmanlılar kısa sürede topraklarından çıkardılar. Çünkü Şahruh, bütün Anadolu hükümdarlarına İskender’i kendi topraklarına kabul etmemeleri uyarısında bulunmuştu.

      Anadolu Yine Karıştı

      Timurlular tehdidi ortadan kalkınca yeniden Anadolu’yu tek bayrak altında birleştirmek için harekete geçen II. Murat, Karamanoğulları’na karşı Dulkadiroğulları ile ittifak yaptı. Amasya Beylerbeyi Yörgüç Paşa’yı sıkıştıran Karamanoğulları’na karşı Dulkadirliler’le beraber doğudan ve batıdan saldıran Osmanlı kuvvetleri, Mart 1437’de Karaman kuvvetlerini yenerek Konya, Beyşehir ve bütün Hamit İli’ni ele geçirdi.

      Macar Kralı Sigismund’un 9 Aralık 1437’de ölümü üzerine Macaristan’da iktidar mücadelesi başladı. Bu mücadeleden yararlanan II. Murat, Mart 1439’da Sırp Despotluğu’nu tamamıyla ortadan kaldırmayı ve Eflak’ta hâkimiyet kurmayı başardı. Ancak altı ay kuşatma altında tutmasına rağmen Belgrat’ı ele geçiremedi. İlk defa Türklere karşı kullanılan tüfek ateşi bu başarısızlığın amillerinden biri gibi görünmektedir.

      Süreç II. Kosova Savaşı’na Götürdü

      Belgrat savunması, Avrupalıları Osmanlı’ya karşı cesaretlendirdi. Macarlar, Hunyadi Janos komutasında, 1441 yılında başarılı saldırı yaparak Sırbistan uç beyi Mezid Bey’i pusuya düşürdüler. Bir yıl sonra Şehabettin Paşa’nın ordusunu Yukarı Yalomitza’da yendiler. Bu zaferler Venedik’te büyük bir törenle kutlandı. Osmanlı ablukası altındaki Bizans Devleti de ümide kapıldı. Daha 1437’de imparator, bütün yüksek Ortodoks rahiplerini yanına alarak Katolik Kilisesi’yle birleşme işini görüşmek için Avrupa’ya gitmiş, Floransa Konsili’nde kilise birliğini imzalamış, bir haçlı seferi düzenlenmesini planlamıştı. Bizans imparatoru, 1442’de temsilcisi Janaki Torzello’yu İtalya ve Macaristan’a göndererek haçlı planının bir an önce uygulanması için görüşmeler yaptı. Bizans imparatoru, Karamanoğlu İbrahim Bey ile ilişki kurarak onu, 1443 yılında Akşehir ve Beyşehir üzerine yürümeye teşvik etti. II. Murat hemen kapıkulu askeriyle harekete geçti. Diğer taraftan Amasya kuvvetleriyle Şehzade Alâeddin yürüdü. Bu defa Osmanlılar, Konya ve Larende dâhil Karaman İli’ni yağma ve tahrip ettiler ancak Rumeli’deki durumu göz önüne alan II. Murat barış imzaladı ve Edirne’ye döndü.

      Büyük kısmı tımarlılardan oluşan Osmanlı ordusunun sonbaharda dağıldığını iyi bilen Hunyadi Janos, yanında Sırp despotu ve yeni Macar Kralı Ladislas olduğu hâlde Ekim 1443’te Tuna Nehri’ni aştı. Rumeli kuvvetlerini bozarak Niş ve Sofya’yı alarak Meriç Vadisi’ne yol veren son Balkan geçitlerine dayandı. II. Murat bunları 24 Kasım 1443’te İzladi Geçidi’nde durdurdu.

      Oğlu Alâeddin’in Vefatıyla Sarsıldı

      Macarların Balkan içlerine kadar ilerlemesi batıda olduğu gibi Balkanlar’da ve Anadolu’da yeni hareketlenmelere yol açtı. İskender Bey kaçıp Arnavutluk’a koşmuş, isyanı alevlendirmişti. Güney Arnavutluk’ta Araniti tekrar faaliyete geçti. Bu sırada II. Murat’ın büyük güven duyduğu oğlu Alâeddin Ali Çelebi Amasya’da vefat etti.

      Oğlunun ölüm haberini alan II. Murat, büyük sarsıntı geçirdi. Aynı günlerde, Macar ordularına karşı gerekli direnci göstermediği gerekçesiyle Rumeli’deki uç kuvvetlerinin büyük beyi Turahan Bey’i yakalatıp Tokat’ta hapse attırdı. Bu arada Anadolu’da Karamanlılar tekrar harekete geçmiş, 1444 yılının bahar aylarında Sivrihisar, Beypazarı, Ankara ve Karahisar’a kadar ilerlemiş, Akşehir ve Beyşehir bölgesini ele geçirmişti. Anadolu’nun karışması üzerine II. Murat, çeşitli tavizler vererek Macarlarla anlaşma yoluna gitti. Zira önceliği Karamanoğlu Beyliği’ne vermesi gerekiyordu. Macarlarla anlaşma yapacağı düşüncesiyle kapıkulu askerlerini yanına alarak Karamanoğulları’nın üzerine gitti. Ancak Konya üzerine yürümek yerine Bursa Yenişehri’nde İbrahim Bey’in elçileriyle yemin mektubu denilen bir “sevgendname” imzalayarak 1438’de aldığı yerleri iade etti. II. Murat böylece batıda ve doğuda aldığı önemli yerlerden çekilerek devlete yönelen iki yönlü tehdidi savuşturmuş oldu.

      Tahtını Oğlu Mehmet’e Bıraktı

      Batı’da Macarlarla, doğuda Karamanoğlu Beyliği ile yaptığı anlaşmalarla Osmanlı Devleti için barış dönemi başlattığını düşünen II. Murat, büyük bir feragat örneği sergileyerek Ağustos 1444’te, Mihaliç’te kapıkulu ve beyler önünde tahtını oğlu Mehmet’e devrederek Bursa yakınlarında kendini ibadete verdi.

      Eğlenceye ve içkiye düşkünlüğüyle de bilinen II. Murat’ın tahtını 12 yaşında bir çocuğa bırakarak çekilmesi devleti ağır bir bunalıma sürükledi. II. Mehmet’in ilk hükümdarlığı günlerinde Çandarlı Halil Paşa büyük bir kudret kazandı. Diğer vezirler, bilhassa Şehabettin ile küçük Mehmet’in lalaları Zağanos ve İbrahim ona karşı cephe aldılar. Osmanlı Devleti’ndeki idari zaafı haber alan Avrupa devletleri, bu durumu Osmanlı Devleti’ne saldırmak için bir fırsat olarak değerlendirdiler. Bizans imparatoru, Venedik, Papalık ve Sırp despotu Yanko ve Macar kralı 4 Ağustos 1444’te Türklere karşı haçlı seferine çıkma konusunda anlaştılar. Avrupa’dan gelen savaş tehdidi Edirne’yi telaşlandırdı. Bir kısım halk, ülkenin daha içlerine göç etmeye başladı.

      Avrupa’daki hazırlığa paralel, içeride de saltanat iddiacısı Orhan da aynı yıl yaz aylarında Bizans tarafından İstanbul’dan Çatalca’ya gönderildi. Orhan, Çatalca’da tutunamayınca Dobruca’ya çekildi. Şehabettin Paşa’nın sıkı takibi sonuç verince tekrar İstanbul’a sığınmak zorunda kaldı.

      Varna Savaşı’yla Balkanlar’daki Türk Varlığı Perçinlendi

      Osmanlı Devleti, haçlılarla Macarların Tuna Nehri’nden geçtiği gün Edirne’de Şia mezhebinin sapkın bir yorumu olan Hurufilik inancını benimseyenlere karşı 18-22 Eylül 1444 tarihinde büyük bir katliam yaptı. Bu katliam sırasında 7 bin ev kül oldu. Bu esnada Tuna’dan geçen Macar-Eflak kuvvetleri Varna’ya kadar ulaştı. Eş zamanlı olarak Venedik donanması da Gelibolu Boğazı’nı keserek Rumeli’ye deniz yoluyla yardım gelmesini engelledi.

      Devlet yönetiminde oluşan boşluğu ortadan kaldırmak isteyen vezirler, büyük ısrarlar sonucunda II. Murat’a tekrar tahta çıkmayı kabul ettirdiler. II. Mehmet, padişah olarak Edirne’de kalırken Halil Paşa’nın ısrarıyla II. Murat başkumandan olarak ordunun başına СКАЧАТЬ