Binbir Gece Masalları. Неизвестный автор
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Binbir Gece Masalları - Неизвестный автор страница 6

Название: Binbir Gece Masalları

Автор: Неизвестный автор

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6865-10-5

isbn:

СКАЧАТЬ amcasının kızı, çocuklarının annesi olan kadın… Onunla yüz yirmi senelik bir hayatı birlikte yaşamış. Bütün aile ve komşular toplandıktan sonra çiftçi:

      ‘Tuhaf bir sır saklıyorum. Öyle bir sır ki bir kişiye bile söylersem ölü bir adam olacağım.’ demiş ve herkesin önünde kadına şunları söylemiş:

      ‘Allah seni ıslah etsin! Seni günaha sokan bu inadı bırak. Bu inadı bırak ki kocan, çocuklarının babası ölmesin!’ Fakat kadın:

      ‘Bana ne olduğunu söyleyinceye kadar vazgeçmeyeceğim. Hayatın pahasına olsa da.’ demiş.

      Böylece kadını zorlamaktan vazgeçmişler. Bunun üzerine çiftçi gusül abdesti almak üzere abdesthaneye yönelmiş. Abdestini aldıktan sonra sırrını açıklayıp ölümü beklemeye karar vermiş.

      Hikâye şöyle devam ediyor kızım: Çiftçinin kümeslerinden birinde elli tavuk ve bir horoz varmış. Sevdiklerine veda etmeye hazırlanırken köpeklerinden birinin kendi dilinde horoza seslendiğini duymuş (Horoz bu sırada kanatlarını çırpıyor, şehvetle ötüyor, bir tavuktan diğerine koşuyor, sırayla hepsiyle çiftleşiyormuş.).

      ‘Ey horoz! Aklın ne kadar kıt! Yaptığın şey ne kadar hâyâsız! Seni yetiştirene yazıklar olsun. Böyle bir günde yaptıklarından utanmıyor musun?’

      ‘Bugün ne oldu ki?’ diye sormuş horoz.

      Köpek cevap vermiş:

      ‘Efendimizin bugün kendini ölüme hazırladığını bilmiyor muydun? Karısı onu kendisine Allah tarafından ihsan edilen sırrı ifşa etmeye zorluyor. Sırrını açıkladığı anda kesinlikle ölecek. Biz köpekler yas tutuyoruz ama sen kanatlarını çırpıyor, gürültüyle ötüyor ve bir tavuktan diğerine koşuyorsun. Şimdi eğlenmenin ve sefa sürmenin zamanı mı? Hiç kendinden utanmıyor musun?’

      ‘O zaman Allah biliyor ya…’ demiş horoz. ‘Bizim efendimiz aklı kıt ve mantık fukarası bir adam. Eğer bir tek karısıyla ilgili meselelerini bile çözemiyorsa yaşamayı zaten hak etmiyor. Benim elli tane hatunum var. Birini memnun edip ötekini kıskandırıyor, birini doyurup diğerini aç bırakıyorum. İyi idarem sayesinde hepsi kontrolüm altında. Akıllı ve âlim geçinen efendimiz ise bir tane olan karısına bile hükmetmeyi beceremiyor.’

      Köpek, horoza sormuş:

      ‘Peki o zaman sence efendimiz başına gelen şeyi düzeltmek için ne yapmalı?’

      ‘Derhâl yerinden kalkmalı.’ diye cevaplamış horoz. ‘Şuradaki dut ağacından biraz dal toplayıp karısına esaslı bir dayak atmalı. Ta ki kadın: Ah efendim, pişmanım! Yaşadığım müddetçe sana asla soru sormayacağım, deyinceye kadar. Sonra onu esaslı bir şekilde bir kez daha dövmeli. Ancak bunu yaptıktan sonra tasasız bir şekilde uyuyup hayatından zevk alabilir; ama bizim bu efendimizde bir gram akıl yok!’ ”

      “Şimdi kızım Şehrazat…” diye devam etmiş vezir. “O adamın karısına yaptığını yapacağım sana.”

      “Ne yapmış ki?”

      “Çiftçi, horozun köpeğe söylediği bu zeki sözleri duyunca karısının odasına gitmek üzere derhâl ayağa kalkmış. Dut ağacından bir dal kesip karısının odasına sakladıktan sonra onu çağırmış: ‘Yatak odasına gel! Kimse görmeden sana sırrımı söyleyip öleceğim.’ Kadın odaya girince kapıyı kilitlemiş ve ona sağlam bir dayak atmaya başlamış. Sırtına, omuzlarına, kaburgalarına ve kollarına vururken şöyle diyormuş: ‘Bir daha bana, üzerine vazife olmayan sorular soracak mısın?’ Kadın kendini kaybedinceye dek vurmaya devam etmiş. Bu arada kadın ağlıyor: ‘Allah biliyor ki sana sorular sorduğum için çok pişmanım. İnan ki çok pişmanım.’ Sonra kadın, kocasının elini ve ayağını öpmüş. Adam kendisine itaat etmeye başlayan karısını odadan çıkarmış. Kadının ailesi ve komşuları sevinmiş. Bütün matem ve keder yerini neşe ve memnuniyete bırakmış. Ailesini yola getirmeyi horozdan öğrenen çiftçi, ölümüne kadar karısıyla birlikte çok mutlu bir hayat sürmüş.”

      “Ve sen kızım…” diye devam etmiş vezir. “Eğer sen bu işten vazgeçmezsen çiftçinin karısına yaptığını sana yapacağım.”

      Kız kararlılıkla: “Asla vazgeçmeyeceğim. Ah baba, bu hikâyen beni yıldıramaz! Bu konuşmaları bırak. Onunla sana rağmen evleneceğim. Öncelikle tek başıma şahın yanına gidip şöyle diyeceğim: ‘Babamdan beni sizinle evlendirmesini istedim fakat o reddetti. Efendisini memnun etmeyi becerememesi sizi de benim gibi öfkelendirecektir.’ ” demiş.

      “Bunu gerçekten yapar mısın?”

      “Evet!”

      Bunun üzerine vezir, ağlamaktan, uğraşmaktan, kızını ikna edip vazgeçirmeye çalışmaktan yorgun düşmüş bir hâlde şahın huzuruna çıkmış. Allah’ın inayetini dileyip yeri öptükten sonra kızıyla arasında geçen tartışmayı başından sonuna kadar anlatmış ve o gece onu kendisine getirmek istediğini söylemiş. Büyük bir hayrete düşen şah, vezirin kızı için bir istisna yapmak istemiş ve:

      “Ah benim sadık yardımcım! Böyle bir şey nasıl olabilir? Biliyorsun ki yerlerin ve göklerin sahibi adına yemin ettim. Bu gece onunla beraber olduktan sonra sabahleyin sana şunu söyleyeceğim: ‘Onu götür ve öldür!’ Eğer sen öldürmezsen onu ben öldüreceğim.” demiş.

      “Allah zaferinizi daim, ömrünüzü uzun etsin, ey zamanın şahı!” diye cevap vermiş vezir. “Bu konuda çok kararlı olan kendisi. Ben ona söylemem gereken her şeyi söyledim. Fakat o beni dinlemedi ve bu geceyi sizinle birlikte geçirmek istedi.”

      Bunu üzerine Şehriyar büyük bir neşeyle: “Pekâlâ o zaman, onu hazırla ve bu gece bana getir.” demiş.

      Vezir kızının yanına dönmüş ve şahın emrini ileterek: “Allah seni kaybedecek olan babanın yardımcısı olsun!” demiş.

      Fakat Şehrazat büyük bir sevinç duyarak hazırlanmış ve küçük kardeşi Dünyazat’a:

      “Şimdi sana söyleyeceklerimi iyi dinle! Şahın yanına gittiğimde seni çağıracağım. Yanıma gelip onun benimle birlikte olduğunu gördüğün zaman şöyle diyeceksin: ‘Ablacığım! Uyuma ve bana bir masal anlat! Güzel ve ilginç bir masal olsun ki şöyle güzel bir uyku çekip öyle kalkalım.’ Ben de sana, Allah’ın izniyle, kurtuluşumuz olacak bir masal anlatacağım. Umarım bu masal, şahın bu korkunç alışkanlığını değiştirir.” demiş.

      Dünyazat, ablasının isteğini yerine getireceğine dair söz vermiş.

      Gece olduğunda babaları, yani vezir, Şehrazat’ı, şaha getirmiş.

      Gördüğünden memnun olan şah: “İhtiyacım olanı bana getirdin mi?” demiş.

      Vezir: “Getirdim.” diye cevap vermiş.

      Şah, birlikte olmak için yatağa götürdüğünde kız ağlamaya başlamış. Bunun üzerine şah: “Seni üzen nedir?” diye sormuş.

      “Ey СКАЧАТЬ