Atay Sali: Ben seni beklemiştim… Evet, seni bir daha göremeyeceğim diye düşündüğüm günler olmadı değil. Ve işte, benim yüreğimi sevinçle mutlulukla dolduran o gün de gelip çattı… (Derin bir sessizlik). Bizim yapacağımız çok şey, evet çok şey var… Bizim senden başka desteğimiz yok ve bil ki durum çok ağır.
Baurçuk Art Tekin: Söz veriyorum! Ben, bütün bunlarla ilgileneceğim!
Atay Sali: Sen, Buda tarafından verilen beş göz, altı yol’un hâkimisin! Sen bizim geleneklerimizin gözüsün, başkalarının göremediği ve sahip olamadığı her şeyi görebiliyorsun! Semanın gözleri yoldur ve sen onun kulaklarısın. Buda yoldur ve bu senin için aydınlık bir yoldur! Sen, onun evladısın ve o hep seninle beraberdir! O, hep seni koruyacaktır fakat her şey bununla bitmiyor! Orada, senin memleketinde hapishaneler de, zindanlar da, darağaçları da çoğalmıştır ve çoğalmaya devam edecek! “Bu ne demektir?” dersen. Tora Kaya halen gözaltında. Esen Timur’a karşı gelenlerin hayatına son verildi. Onları halk düşmanı ilan ederek halkın önünde başlarını kopardılar.
Baurçuk Art Tekin: Hocam, sizin halkla bir bağlantınız var mı?
Atay Sali: Var. Ben onlarla her gün buluşuyorum. Çok hüzünleniyorum. Çok üzücü şeylere şahit oluyorum. Bizleri sahipsiz bırakan Esen Timur’dur. O, Tarkan Bilge’nin ölümünü istiyor. İnsanların emekleri, onların mutluluğu ve sevinçleri onun için boş şeylerdir ve o, bütün bunları kimseden utanmadan dile getiriyor. Korkunç bir şey bu… Benim hayalim olan şeyi, yani senin Uygur topraklarına geri dönme imkânını yok etmek istiyor. Burada olamanı istemiyor. Bütün bunlar beni çok üzülüyor, tedirgin oluyorum.
Baurçuk Art Tekin: Söylesenize, mutluluk ile özgürlük okla yayın ucunda değil mi? Bu olabilir mi?
Atay Sali: Evet, bu olabilir! Olabilir! Senin bu sert sözlerin beni memnun ediyor. Kendi topraklarımızı sahiplenme zamanı çoktan gelmişti. Hakan, onun çevresindekilerden tahtı ve ona gereken her şeyi geri alacaktır. Bu çok önemli!
Baurçuk Art Tekin: Bizim yeterli gücümüz var mı?
Atay Sali: Benim rahiplerim ve onları yöneten Tora Kaya, bunun yanı sıra Baurçuk Art Tekin’in piyadeleri ile muhafızları… Sadece bir emir bekliyorlar!
Baurçuk Art Tekin: Bu, benim için büyük bir haber. Ve bunun için de onu bir an önce tahttan indirip İdikut’un egemenliğini kazandırmak lazımdır.
Atay Sali: Aferin benim oğlum! Halk, senin tarafındadır ve senin dediklerine uyacaktır. İdikut’un hâkimiyetini kendi ellerine al!
Baurçuk Art Tekin: Eğer güçlerimiz güvenli olursa… (Ara). Benim babam kan dökülmeden kendi tahtını bırakmayacaktır.
Atay Sali: Bu doğru sözdür. Elbette, Esen Timur da kılıcını kınına sokmuştur.
Baurçuk Art Tekin: Hocam, ben halkın kanı dökülmesin istiyorum! Fakat Tarkan Bilge Buka; “Baurçuk ile babası taht için mücadele ederken halkın kanı dökülmüştür,” diye, insanlar arasında söylentilerle gürültü çıkmasını istiyor.’’
Atay Sali: Onun kan dökülmesini istediği bizlere malumdur.
Baurçuk Art Tekin: Benim mübarek hocam! Bizler, kan dökülmemesi için her şeyi düşüneceğiz. Sizin istediğiniz gibi.
Atay Sali: Uygur sakindir, fakat mutlu değildir. Sen, kendi kaderinin kulu olan benim oğlumsun! Sana, 32 hüküm ile 70 özellik verilmiştir ve sen de buna inanmaktasın.
Baurçuk Art Tekin: Evet, bu doğrudur, ama güvensizliğin doğmasına da sebep olmaktadır. Ben kendi gözlerimle Kidanlıların, kızlarımızı başkalarına ve bazı hanlıklara sattıklarını gördüm.
Atay Sali: Bu kan dökülmesinin sona ereceği gün var mıdır? Yok! Sonu gelmeyecektir. Esen Timur çok acımasız… Senin arkanda büyük güçler var. Onlar, seni seven senin halkındır!.. Esen Timur hiçbir zaman kendi tahtını sana kolaylıkla teslim etmeyecek. Aksine, ellerinle ayaklarını tekrar zincirleyerek seni zindana attıracaktır. Eğer ayrılacak olursak, bizim durumumuz daha da vahim olur ve daha kötü günler yaşarız! Eğer sen bana gerçekten inanırsan, bir tek o zaman biz Esen Timur’u tahttan indirebilecek gücü bulabiliriz!..
Baurçuk Art Tekin: Değerli hocam, ben size inanıyorum! (Durgunluk)
Anlaştık!
Atay Sali: Anlaştık!
Üçüncü Sahne
(Dikbaşlı bir kadın, Kidan Kızı çadırın içine girer).
Kidan Kızı (Cilveli tavırlarla Esen Timur’un karnını ve aşağısını okşayarak öper): Üvey oğlumu sonunda Kidan memleketine göndermeye karar verdiğiniz için sevinçliyim, evet çok sevinçliyim. Sizin ve sadece sizin bundan mutluluk duyduğunuza inanıyorum. Benim babam, Tus – Taygu da bundan çok memnundur. Evet, elbette. İşte, bu yüzden beni size eş olarak verdi. Oysa siz, siz… Oğullarınızın odasına… Oysa siz, siz kandırıldınız! Dünya çok gaddar, ikiyüzlü! Ama ülkelerimiz arasında hiçbir hile yoktur! Benim babam hiçbir zaman size karşı kılıç çekmeyecek! O, sizin sözünüze değer verir! Bağımsızlık ve özgürlük içinde yaşamak ne güzel! Ekselansları, siz oğlunuzu biraz olsun özlediniz mi?
Esen Timur: Özledim. O benim oğlum ya. Değerli oğlum! Ya, bu arada, sen hatun halen bir çocuk doğurmadın! Baurçuk benim tek oğlumdur!
Kidan Kızı: Eğer biz gücümüzü birleştirebilirsek. İşte, o zaman ben sana siyah çiçek gibi muhteşem bir kız doğuracağım!
Esen Timur: O tarafını sen bilirsin. Ne hoşuna giderse onu yap. Nasıl istiyorsan öyle olsun. Ben karşı değilim.
Kidan Kızı: Ya, siz, sizinle ne kadar da kaba ve saygısızca konuştuğunu unuttunuz mu? Şimdi de onu koruyor gibisiniz öyle mi? Bu da ne, bu ne demek oluyor?
Esen Timur: O, ne yaparsa yapsın ve ne söylerse söylesin, benim oğlumdur. Benim kanımdandır!
Kidan Kızı: Bütün bunları babama anlatırsam o da sizin oğlunuzu bizim memleketimizde daha uzun süre tutacaktır. Siz bunu mu istiyorsunuz?
Esen Timur: Tamam… O zaman ben de seni buralarda tutuklayacağım. Söyle. Haydi, söyle, öyle söyle ki çivi gibi bir konuşma olsun.
Kidan Kızı: Eğer ben babama söyleyecek olursam Turpan’da da, Beşbalık’ta da kimse hayatta kalmaz. Evet, onun için siz de ben de İdikut’u boş vermeyip, onu koruyup kollamaya çalışmalıyız. Bize başka bir şey nasip olmaz. Benim yüksek yıldızım, siz beni anladınız mı? Evet, ben serbest bir kadınım ve СКАЧАТЬ