İdikut Roman. Ahmetcan Aşiri
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу İdikut Roman - Ahmetcan Aşiri страница 19

Название: İdikut Roman

Автор: Ahmetcan Aşiri

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6494-46-6

isbn:

СКАЧАТЬ Sali bunlar hakkında Bavurçuk Art Tekin’e bilgi verdiğini hatırladı. İdikut, babası ve Tarkan Bilge Buka’dan nefret etmişti. “Seni tutarsız, geri zekâlı yaramaz çocuk! Devletimizin birlik ve bütünlüğünü bozan Yağma Buğra’yı desteklediğin için seni de kovacağım!” diyerek Bavurçuk Art Tekin’i batı Kıtan’a rehine olarak gönderdiğini biliyordu.

      Tatatunga, Cengizhan önünde el bağlayıp durdu.

      – Buyurun yüce kağanım!

      Tatatunga; Cengizhan’ın kedisini beğendiğini, akıl ve bilgi bakımından oğullarından da üstün görüp özgürlük verdiğini bilse de fazla söz söylemekten çekinirdi.

      Tatatunga, Atay Sali’yi tanıdı. Vücudunu ılık bir duygu sardı. Heyecandan mı yoksa nice yıldır memleketini göremediği için mi nefesleri hızlandı, dudakları titredi, kendini zorla tuttu. Ama Cengizhan’ın önünde onunla göz göze gelmekten de korktu.

      – Bu Tatatunga!

      Yere bakıp oturan yakışıklı delikanlıyı Kağan eliyle işaret etti.

      – Uygur, Nayman’ın kölesi iken şimdi benim kölem oldu!

      Biraz düşündü,

      – Akıllı Uygur bu! O olmasaydı hazinem savrulup tükenecekti, işini mükemmel yapıyor. Suçsuz yiğit. Ama onun suçsuz babasını Naymanlar öldürmüş. Nayman hanı ona mühür verip hizmetinde bulundurmuş. Onu tutuklayıp öldürmek istediğimde “Ben mühürdarım, size büyük hizmet edeceğim, öldürmeyin beni!” diye yalvardı. Ona inandım. O hayatta kaldı. Verdiği sözünü yerine getirdi. Okuma yazmayı bilen çok bilgili birisiymiş. Kendi intikamım ve onun babasının intikamını aldım. Nayman’a saldırmasaydım bunun gibi bilgili adamı bulamazdım!

      Cengizhan’ın övgüsünü duyan Atay Sali bundan çok memnun oldu. Ama bunun gizli bir amacı olduğunu da fark etti. “Bence kağan Uygurları seviyor. Bununla birlikte onlardan faydalanmak istiyor! Olsun! Uygurlara kötü bakmıyorsa bunlar kafi!” diye düşündü.

      Atay Sali, kendi düşünceleriyle başbaşa kaldı, onların sohbetine katılmadı.

      – Tatatunga Beşbalık’lı, hem sizin şehriniz sayılır. Tanıyor musunuz? diye sordu Cengizhan esrarengiz bir edayla.

      “Tanıyorum desem ne olur? Tanımıyorum desem ne olur?” diye düşündü Atay Sali bir şeylerden endişe duyarak. “Tanımıyorum desem, Tatatunga benim hakkımda yanlış mı düşünür? Tanımıyorum demem uygun mu acaba?” diye muhakeme etti. Kafasından geçirdiği şeylerden dolayı zihni oldukça karıştı.

      – Tanımıyorum, büyük kağanım! dedi Atay Sali, – İlk defa gördüm!

      – Beşbalık’da böyle yiğitler çok mu?

      – Beşbalık’ta rahipler çok. Ben rahiplerin üstadıyım!

      – Hangi dini öğretirsiniz onlara?

      – Buda dinini, kağanım!

      Cengizhan şimdi Atay Sali’yi bırakıp, mektubu Tatatunga’ya verdi.

      – Oku bunu!

      Tatatunga mektubu açıp yavaş yavaş okumaya başladı…

      Cengizhan mektupta denilen sözleri duyunca yerinden kalktı,

      – Aslan! Kaplan! Erkek! Yiğit! Teşekkürler! diyerek mektubu Tatatunga’nın elinden aldı

      – Bu benim için büyük bir müjde, büyük bir iyilik! Sayın elçi! Müjde getirdiğiniz için size çok müteşekkirim!

      – Sizin teşekkürünüzü Bavurçuk Art Tekin’e diye kabul ediyorum!

      Atay Sali her defasında İdikut’u yüceltmekten çekinmiyordu. Cengizhan onun bu tavrına saygı gösterdi.

      – Evet! Sözünüz doğru! Bavurçuk Art Tekin’e teşekkür ederim!

      Atay Sali, gönlünü ferahlatan bu sözden memnun halde gülümsedi. Cengizhan, Atay Sali’ye bir kaftan giydirmeyi uygun gördü.

      – Atay Sali gibi aziz Uygur elçisine içten saygımın nişanesi olarak kaftan giydireceğim! Getirin kaftanı! diye Tatatunga’ya hazineden bir kaftan getirmesini emretti.

      Tatatunga, tazim ederek teşekkürünü ifade etti. Kaftanı hemen getirdi. Cengizhan hürmetle onu Atay Sali’ye giydirdi. Moğol geleneğince, sevilen misafir ata bindirilir ve askerlerin nezareti altında Kerulen vadisini bir defa dolaştırılırdı. Bu tören de yerine getirildi.

      Atay Sali, Cengizhan’ın kabul töreninde müsteşarların giydiği, siyah yünden bir elbise giydi, Cengizhan’ın önüne gelip secde edercesine eğilerek tazim etti ve başını kaldırmadan durdu. Cengizhan ona,

      – Eee! Büyük Uygur elçisi, başını kaldır! Bu gün matem günü değil, mutluluk günüdür. Bavurçuk Art Tekin bana yardım ve zafer verdi!

      Atay Sali, Cengizhan’ın gizli bir hilesinin olduğunu anladı. “‘Kötüye yanaşan yere düşer, çamura batar.’ sözünde belirtildiği gibi bu kötü niyetli, kuşkucu, zalim, hilebaz adamın kafasında İdikut’un bilmediği nice sırlar, kin ve sinsi düşmanlıklar vardır. Ama biz Uygurlar Cengizhan için bir kalkan oluruz!” diye düşünen Atay Sali yine de, Uygur-Moğol dostluğundan yanaydı.

      Bu gece kara bulutlar gök yüzünü kapattı, yağmur yağdı. Atay Sali sabahleyin dışarı çıktı. Hafif esen sabah rüzgârı, yağmurların yıkadığı otları yalayarak geçti. Hava öylesine temiz, gök öylesine masmaviydi. Etraf, âleme kut yağmış gibi oldukça güzeldi. Bitkiler üzerindeki yağmur damlaları, rüzgâr estikçe civa gibi dökülüyordu. Kerulen nehrinde akan suların sesi, uçsuz bucaksız vadi ve otlağın sessizliğini geceden beri bozmaktaydı. Atay Sali,

      “Bizim sohbetimize kimse katılmadı, törene de kimse iştirak etmedi. Cengizhan, beni kendisi kabul etti. Bunun sebebi ne? Belki de Bavurçuk Art Tekin’e hâlâ inanmıyor. İdikut’tan mektup geldiğini Tatatunga’dan başka kimse bilmiyor. Mektubu neden kendisi saklıyor? Bunda bir plan var? Bu plan ne? Belki Bavurçuk Art Tekin’i davet edecek? Her neyse, bunu bugün öğreneceğim. Beni neden öyle gözetliyor bunlar?” diye düşünerek Ak Çadıra doğru yürüdü. Geldiğinde Kerulen vadisinin tepelerinden inmekte olan Cengizhan’ı gördü. O yalnızdı.

      Kağan, kendisinin inanmadığı fikirleri başkalarına hemen anlatmaz, gizlerdi. Hatta hatunu Börte, oğlu Cuci, Üketay, Toli, Batur ve Sebetay’dan da gizlerdi. Kendim bilirim, kendim yaparım, baş benim, beyin benim derdi. Tanrının verdiği akıl ve feraset bana yeter diye kimseyle istişare etmezdi. Bu defa da böyle yaptı. Atay Sali de bunu anladı, farketti. O, Bavurçuk Art Tekin’in sayesinde Moğol ülkesine gelip, efsanevi Cengizhan’ı gördü. Ziyaret esnasında onu yakından tanıdı, yeni bilgiler edindi. Bu adam, acıma ve şefkati hiç bilmeyen, gaddar, vahşi bir adamdı.

      “‘Özü sözü bir olmayan ehli riyadan kaç.’ sözü manasınca, bu adamdan uzak durmak gerek. O; başkalarının rızkını çalan, insana korku, vehim, endişe vermekten haz duyan bir Moğol atamanıdır. Bavurçuk Art Tekin, büyük СКАЧАТЬ