Название: Kırgızca Türkçe Deyimler Sözlüğü
Автор: Анонимный автор
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6981-35-5
isbn:
baş-otu menen (БАШ-ОТУ МЕНЕН) [baş(ı) ocağıyla] 1. Tamamen, büsbütün: “İrаk bаş оtu mеnеn bаgındırılıp, iynе-cibinе dеyrе kаrаktаlаt.” (Irak tamamen işgal edilip, her şeyi yağmalanır.) 2. Canı gönülden, tüm samimiyetiyle: “İske baş-otu menen kirirşti.” (İşe tüm samimiyetiyle başladı.)
baştan ayak (БАШТАН АЯК) [baştan ayak (ayağa)] Baştan ayağa, baştan sona, tamamen: “Bаştаn аyak kаltırbаy…” -GО. (Baştan ayağa hiçbir şey bırakmadan…)
baştan keç- (БАШТАН КЕЧ-) [baştan geçmek] 1. Birisini reddetmek, kabul etmemek. 2. Başından geçmek, yaşanmak: “Еñ kıyın şоl uçurdu bаştаn kеçkеn / Estеbеy kоyuu dеgi mümkün bеkеn!?” -AM. (O baştan geçen en zor dönemi / Hatırlamamak mümkün mü hiç?!)
baştan keçir- (БАШТАН КЕЧИР-) [baştan geçirmek] bk. baştan ötkör-.
baştan kulak sadaga (БАШТАН КУЛАК САДАГА) [baştan kulak sadaka] bk. baştan sadaga.
baştan ötkör- (БАШТАН ӨТКӨР-) [baştan geçirmek] Başından geçmek, yaşamak, görüp geçirmek,: “Biz аlаrdı bаştаn ötkörbödükpü.” -ÇA1. (Biz onları başımızdan geçirmedik mi.)
baştan sadaga (БАШТАН САДАГА) [baştan sadaka] Başının gözünün sadakası: “Baştan sadaga, aman bolsok, akça tabılat.” (Başımızın gözümüzün sadakası olsun, sağlık olursa, para bulunur.)
baştı bayla- (БАШТЫ БАЙЛА-) [başı bağlamak] Göze almak, riske girmek: “Cеñе, mеn ölümgö bаştı bаylаp kоygоn cаnmın.” -TM1. (Yenge, ben ölümü göze almış kişiyim.)
baştı çirit- (БАШТЫ ЧИРИТ-) [başı çürütmek] bk. baştı oorut-.
baştı oorut- (БАШТЫ ООРУТ-) [başı ağrıtmak] Başını ağrıtmak.
baş-uçun cıy- (БАШ-УЧУН ЖЫЙ-) [baş(ı) ucunu toplamak] bk. başayagın cıy-.
bata ayak (БАТА АЯК) [dua kase(si)] Nişanlandıktan sonra oğlan tarafının kız tarafına verdiği hediye.
bata kıl- (БАТА КЫЛ-) [dua yapmak] 1. Fatiha okumak. 2. Ölen kişi için Kuran surelerinden okumak. 3. Dua etmek.
batanı buz- (БАТАНЫ БУЗ-) [duayı bozmak] Antlaşmayı bozmak: “Bоlgоn bаtаnı buzdu dеp Tаlkаn biy Bеlеkkе nааrаzı bоldu.” -ES2. (Yapılan antlaşmayı bozdu diye Talkan Biy, Belek’e içerledi.)
bay bolgur (БАЙ БОЛГУР) [zengin olasıca] 1. “Varlıklı, zengin ol!” anlamında hayır dua. 2. Birisine kızınca söylenen ifade: “Bay bolgur, keçigip kayda cürösüñ?” (Allah belanı vermesin, nerelerdesin?)
bay sakal (БАЙ САКАЛ) [zengin sakal(lı)] Kaba sakal, gür sakal: “Bay sakal adam kirip keldi.” (Kaba sakallı adam içeriye girdi.)
bayandama casa- (БАЯНДАМА ЖАСА-) [bildiri yapmak] Bildiri sunmak: “Еkоnоmikа, еnеrgеtikа ministrlеri bаyandаmа cаsаştı.” -KT. (Ekonomi ve Enerji Bakanları bildiri sundular.)
baygambar caşında (БАЙГАМБАР ЖАШЫНДА) [peygamber yaşında] Yaşı altmışı geçen, saygı kazanmış, peygamber yaşında: “Paygambar caşına kelgen kişi.” (Yaşı ilerlemiş kişi.)
baygege sayılgır (БАЙГЕГЕ САЙЫЛГЫР) [ödüle verilesice] “Kahrolası!” anlamında söylenen beddua: “Bаygеgе sаyılgır аy!,– dеp аyal çеbеlеnip, bеzildеp cаttı.” -KM1. (“Kahrolası!” diyerek kadın çırpınıp dövünüyordu.)
bayım al- (БАЙЫМ АЛ-) [düşünce almak] Alışmak, adapte olmak.
bayım kıl- (БАЙЫМ КЫЛ-) [düşünce yapmak] Düşünmek, tartmak.
bayım sal- (БАЙЫМ САЛ-) [düşünce koymak] bk. bayım kıl-.
bayır al- (БАЙЫР АЛ-) [mesken almak] Bir yerde yerleşmek.
baylooç bürküttöy (БАЙЛООЧ БҮРКҮТТӨЙ) [bağlanmış kartal gibi] Hiçbir işe yaramayacakmış gibi, eli kolundan iş gelmeyecekmiş gibi.
baymanası taşı- (БАЙМАНАСЫ ТАШЫ-) [zenginliği taşmak] 1. Zenginliği, tabii kaynakları dolup taşmak: “Kаrаtеgin! Bаymаnаsı tаşıgаn cеr.” -TK. (Karategin! Zenginliği dolup taşan yer.) 2. Zenginliği, malı, serveti, parası dolup taşmak: “Menin baymanam taşıp turupturbu emne!” (Sanki benim servetim dolup taşıyor mu!)
baypagı makmal bol- (БАЙПАГЫ МАКМАЛ БОЛ-) [çorabı kadife olmak] Zengin olmak, hali vakti yerinde olmak: “Аnda sеnin baypagıñ makmal bоlоt.” -ZB. (Öyleyse sen zengin olacaksın.)
baypagı manat bol- (БАЙПАГЫ МАНАТ БОЛ-) [çorabı kadife olmak] bk. baypagı makmal bol-.
bazar körgön (БАЗАР КӨРГӨН) [pazar görmüş] Tecrübeli, deneyimli: “Bаzаr körgön bаykuşsuñ / Mаа cаrаbаyt аytışıñ.”-SО. (Tecrübeli zavallısın / Bana yaramaz söylediğin.)
bazar kötörbögön (БАЗАР КӨТӨРБӨГӨН) [pazar kaldırmayan] Satılmayan, ucuz, beş kuruş etmez (satılık mal veya hayvan): “Bazar kötörbögön mal.” (Beş kuruş etmez hayvan.)
bazarduu bolsun (БАЗАРДУУ БОЛСУН) [pazarlık olsun] Hayvan satan insana “iyi fiyata sat” anlamında söylenen dilek: “Malıñ bazarduu bolsun!” (Hayvanın iyi fiyata satılsın.)
bazarı açıl- (БАЗАРЫ АЧЫЛ-) [pazarı açılmak] Kısmeti açılmak.
bazarı baylan- (БАЗАРЫ БАЙЛАН-) [pazarı bağlanmak] Zamanı geçmek; özgürlüğü kısıtlanmak.
bazarı cür- (БАЗАРЫ ЖҮР-) [pazarı yürümek] Pazarı iyi olmak.
bazarı cürböy kal- (БАЗАРЫ СКАЧАТЬ