Cengiz Han'ı Aramak. Анонимный автор
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Cengiz Han'ı Aramak - Анонимный автор страница 14

Название: Cengiz Han'ı Aramak

Автор: Анонимный автор

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6981-81-2

isbn:

СКАЧАТЬ seni yiğit yapmak için geldim, dedi Temuçin’in büyük burnunu çimdikleyerek.

      – Ben zaten yiğidim, dedi Temuçin, sesi titriyordu.

      – Yiğidim diyorsun… Kadın güldü.

      – Yiğidim diyorsun da büzülerek yatıyorsun bir de titriyorsun, dedi kadın. Temuçin’in göğsünü okşuyordu. Bu çocuğun hiçbir şey yapamayacağını anlamış kendisi çabalamaya başlamıştı.

      – Senin adın ne dedi, Temuçin.

      – Ben Tungut kızıyım, dedi kadın.

      Temuçin bu kadının yabancı olduğunun farkındaydı. Onun bakışları, konuşması yerlilerden farklıydı.

      Kadın Temuçin’in kulak altını kokladı. Kadının dudakları Temuçin’in tenine dokununca Temuçin gıdıklanmaya başladı, fakat kadının kokusu, nefes alması hoşuna gidiyordu. Kadının ince ayakları, bembeyaz bedeni Temuçin’e yapıştı. Temuçin’in çenesi kadının göğüslerinin ortasında kaldı, bu kokuların hepsi şu bir çift göğüsten geliyormuş gibi hissetti. Kadın onu şehvetle kucakladı…

      – Öpsene, dedi.

      Tükürüğü ağzına dolmuş Temuçin kabaca kadını öptü

      – Öpmeyi bile bilmiyorsun, bir de yiğidim diyorsun, dedi kadın. Kadın kendini yatakta suda yüzen balık gibi hissediyordu…

      Kadının ellerinin dokunduğu yer yanıyormuş gibi geliyordu Temuçin’e. Kadının üstündeyken Temuçin tuhaf duygular yaşamaya başladı ve acayip derecede tahrik oldu. Kadının teni Temuçin’in tenine değince vücudu gerildi ve menisi sıçrayıverdi. Böyle bir durumu Temuçin ilk kez yaşıyordu. Genç adamın menisi kadının bedenine tutkal gibi yapıştı. Temuçin de hafiflediğini hissetti ama kadından da utandı, hemen evden kaçıp gitmek istedi. Kadının yanında of çekti. Kadın:

      – Acele etme, diyerek Temuçin’i sakinleştirdi. Yiğit olmak kolay değildir, dedi. Kadın yerinden kalkıp ortada yer alan ocağın sıcak külünün yanında duran ibrikteki suyla Temuçin’in menisinin yapıştığı yerleri yıkadı. Temuçin suç işlemişçesine sessizce yattı. Az önce kendini ateşe sokan duygularından kurtuldu, kendini soğuk su serpilmiş gibi ve sırtında taşıdığı deveyi bırakmış gibi hafiflemiş hissetti. Kadın yıkandıktan sonra gene yatağın sağ tarafına yattı. Temuçin yine kadından o güzel kokuyu alıyordu.

      – Yıkanacak mısın? dedi kadın.

      Kadının dediğini anlayamadı ve “Ben bugün yıkanmıştım” cevabını verdi.

      – Durulan… Bu işten sonra kadın da erkek de durulanmalıdır. Sana yardım edeyim mi, diye sordu kadın.

      – Hayır. Ben… Kendim… dedi. Temuçin çekinerek.

      Temuçin yerinden kalktı ve karanlık evin ortasında yer alan ocağın kenarındaki ibriği alıp suyu belinden aşağı döker dökmez hemen bağırdı. Çünkü ibrikteki su çok sıcaktı. Temuçin vücudunu sıcak suyla biraz yıkadı ve yerine yattı. Yatağa yatar yatmaz belinde ufacık bir şeyler hissetti. Eliyle onlara dokundu, kadının boynundaki mercan taş boncuğuymuş. Kadın da boynundaki boncukların koptuğunu fark etmemişti. İkisi yerlerinden kalkarak yatağın içine saçılmış boncukları tek tek toplamaya başladılar. Boncukları bulunca kadın onları sayıyordu. Sonunda otuz üçüncü boncuğu yatağın kenarından buldular ve ikisi ortadaki ocağın ışığına gelip ipek ipe boncukları dizmeye başladılar. İkisi birbirine yakın oturuyorlardı, Temuçin önce olduğu gibi utanmayıp o duygulardan kurtulmuş gibi hissetti kendini. Temuçin dışarıya baktığında şafak sökmek üzereydi. Atlar kişnemiyor, köpekler havlamıyordu, sadece uzaktaki nehir bu yerlere sahipmiş gibi gürültü çıkarıyordu. Ocağın yanına geldiği zaman aydınlıkta kadının güzelliğini yakından daha net gördü. Gerçekten de kadının özel güzelliği, perininki gibi vücuduna vücudu değer değmez menisini akıtmıştı ve Temuçin’i iyice etkilemişti. Temuçin kadını kokladı, kadının kulağının altını ses çıkartarak öpmeye başladı. Öpmeyi bile bilmeyen hantal Temuçin’in erkeklik duyguları uyandı. Hemen oracıkta sevişmek istedi kadınla. Temuçin’in bu durumuna önem vermeyen kadın boncukları tekrar sayıyordu, boncukları otuz üç taneydi.

      İkisi tekrar yatağa girdi. Temuçin o gün o kadınla bütün erkeklik arzularını yerine getirdi.

      Kadın onun altında inleyerek tek bir şeyi tekrarlıyor, yalvarıyordu.

      – Yiğit olmuşsun, sen yiğit olmuşsun…

      Şafak sökünce kadın kırmızı kıyafetini giyip yorgun Temuçin’i yanağından öptü teyel gibi boz evden çıkıp gitti.

      Temuçin bozüyde yalnız yatıyordu. O bugün kendisinin erkek olduğunun, yiğit olduğunun farkına vardı. Hayalinde büyük bir ordu toplayıp bütün dünyayı fethederek bütün kadınlarla sevişme arzusunu yerine getirmek istedi. Şu saniyede babasının “Moğol Moğol’la kadın için savaşmaz, kadın için savaşan Moğol gerçek Moğol değildir” dediğini hatırladı. Hatırlayınca babasının dediklerini cevapladı: Ben kadın için dövüşeceğim, kadın için savaşacağım, gerekirse kadın için bütün dünyayı fethedeceğim. Temuçin yiğitlik kudretine sahip olduğu gün bu sözünü bütün dünyaya ispatlamak, duyurmak istedi. Bu sözünü ispatlamayı, bu sözü için dünyayı fethetmeyi amaçlayan ulu Cengiz Han şimdi gözünde canlanan geçmişteki olayları birer birer hatırlıyordu. Uçsuz bucaksız bu düşüncelere daldığı zaman vücudu silkiniverdi.

      Bu sonsuz düşüncelere dalmışken içeri giren kolbaşısı onu uyandırdı. Hayat uçurumunun ucunda duran Cengiz Han’ı sayısız düşünceler her tarafından sardı ve başını büyük bir sancıyla inletti. Dün emir verip tabipler getirtmişti. Tabipler Han’ın damarlarında zehirden dolayı yoğunlaşan kanı harekete geçirmişlerdi. Sonra biraz iyileşmiş az da olsa konuşmaya başlamıştı. İlaçlar etkisini az çok göstermişti, yılan zehri gücünü kaybetmiş az da olsa gözlerini açabilmişti.

      Derdinden kurtulmanın çaresini arayan Cengiz Han, komutanlarına tabip ve şifacıları getirtti. İstediği tek şey vücudundaki zehirden bir an önce kurtulup yataktan kalkmaktı. Tanrı ona şifa verip de eskisi gibi sağlığına kavuşursa bambaşka bir hayata başlamaya karar vermişti. Boş bir evde yalnız ölmektense kendini iyi hissedebileceği her şeyi düşünmeye çalışıyordu. Bu aslında onun her zamanki sıkıntılı zamanlarda sakinleşmek için kullandığı bir yoldu. Ama insan için can tatlıydı ve candan daha önemli, daha tatlı bir şey bulamıyordu. Komutanları bu sefer çok meşhur bir şaman getirdiler. Şaman sarayın tam ortasında ateş yaktı ve var olduğu düşünülen ne kadar cin ve şeytan varsa hepsini yaktığı arça ağacının yaprağının dumanını etrafta gezdirerek kovdu. Şamanlar, söylediklerini cinler ve şeytanların duymasından korkuyormuşçasına ilk önce ateş yakar, ayağıyla yere ani vuruşlar yaptığı bir dansa başlar, elindeki defe vurur ve anlaşılmaz şeyler mırıldanırlardı; bu sırada da gelecekte olacak uğursuzlukların bazılarını söylerlerdi. Şimdi de öyle yaptı. Onun yaptığı ayinin gücüyle Cengiz Han’ın vücudu hafifler, iyileşir, kendine gelirdi. Bugünlerde ayın tutulma zamanı gelmişti. Şeytanların ve yardımcıları olan kâfir cinlerin en çok beklediği zamanlardı ay tutulması günleri. Böyle günlerde bunlar dünyadaki kötülüğün СКАЧАТЬ