Cennet Bedava Cehennem Parayla. Hafız Mahmut Haliloğlu
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Cennet Bedava Cehennem Parayla - Hafız Mahmut Haliloğlu страница 18

Название: Cennet Bedava Cehennem Parayla

Автор: Hafız Mahmut Haliloğlu

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6852-08-2

isbn:

СКАЧАТЬ style="font-size:15px;">      İmam-ı Azam Ebu Hanife(r.a)

      Bir gün sokakta giderken birisine koluna dokundu, O insan da Ebu Hanife’yi tanımadığından ona bir tokat vurdu. Ebu Hanife ona: benim senden intikam almaya ve sana dersini vermeye gücüm yeter. Fakat müsterih ol! Dünyada sana bir kötülük yapmayacağım gibi ahirette de Cenab-ı Hak beni cennetine koyarsa sensiz girmeyeyim buyurdu. Adam Ebu Hanife’nin kim olduğunu anlayınca özür diledi ve bağışlanmasını istedi.

      Rivayet edilir ki, Allah(c.c.) peygamberinden birine şöyle vahyetti. Falan kimsenin bana ihtiyacı var. O benim ihtiyacımı görürse, ben de onun ihtiyacını görürüm. Peygamber (a.s.) Rabbine dua etti ve İlahi nasıl olur da senin ihtiyacın olur? dedi. Allah Teâlâ, onun kalbi benden başkası ile sükûnet buldu. O kalbini bundan boşaltsın. Bende onun ihtiyacını göreyim. (ihya Gazali)

GINA (ZENGİNLİK)

      Gına sözlükte zenginlik, servet, yeterlik yeterli olma, usanma, bıkma, kanaat ve başkasına ihtiyaç duymamak hakkındadır.

      (Hz. Peygamber (s.a.v) gözünün tokluğu):

      Hz. Peygamber (s.a.v.) evde genellikle aç dururdu ve geceleyin çoğu kere ev halkı aç yatarlardı. Peygamber (s.a.v) ardı ardına birçok geceyi aç geçirirdi. O ve ev halkı akşam yemeği bulamazlardı. (Tirmizi Zühd.)

      Çoğu kere Hz. Aişe (r.a.) şöyle der; hayatı boyunca yani Medine’ye gelişinden vefat edinceye kadar geçen dönemde Hz. Peygamber (s.a.v.) hiçbir zaman üst üste iki vakit iyice doyarak yemek yemedi.

HAMDELE NEDİR?

      Hamdele; elhamdülillahi rabbil âlemin yani hamd, âlemlerin rabbi olan Allah’a mahsustur cümlesi için kısaca söylenen isimdir. Müslüman hayırlı işlerine besmele hamdele ile başlarlar.

KIYAMINDA DURANLARIZ

      Kıyamında duranlarız,

      Yeri-göğü Yaradan’ın,

      Nimetini görenleriz,

      Yeri-göğü Yaradan’ın.

      Kur’an’ladır Hakk’a ermek,

      İhtarıdır dert çektirmek,

      İhsanıdır ümit vermek,

      Yeri-göğü Yaradan’ın

      Gönüllerden aşkı taşar,

      Sevdasıyla mümin coşar,

      Hep kulları afva koşar,

      Yeri-göğü Yaradan’ın

      Bizlere yakındır, bizden.

      Tutan O’dur elimizden,

      Adı düşmez dilimizden,

      Yeri-göğü Yaradan’ın.

      Âşık olan Hakk’a yanar,

      Sadıkları feyze kanar,

      Âlem cezbesiyle döner,

      Yeri-göğü Yaradan’ın

BİR GARİPSİN

      Bir garipsin şu dünyada,

      Gel dönelim Hakk’a gönül,

      Derdin dahi çoktur senin,

      Gel dönelim Hakk’a gönül

      Ebübekir Sıddık veli,

      oldur Peygamberin yâri,

      Hani Ömer, Osman, Ali,

      Gel dönelim Hakk’a gönül.

      Bir gün olup ecel gele,

      Kullar kulluğunda kala,

      Cümle âlem toprak ola,

      Gel dönelim Hakk’a gönül.

      Âşık Yunus söyler sözün,

      Hemen toprak beller özün,

      Nedametle dolsun gözün,

      Gel dönelim Hakk’a gönül.

İBADETDEN

      İbadetten huzur almazsa bir insan perişandır,

      Tükenmez yas taşır zira geçen her anı hicrandır,

      Seher vaktinde istiğfar edip Allah’ı zikret de,

      Uzaklaş tam sivalardan anıl dergâhı izzet de.

      Veli kullar, erenler erdiler kalben uyanmakla,

      Tefekkürler edip, yaşlar döküp Allah’ı anmakta.

      Zikirden feyzi yap olmuş ve yükselmişse irfanın,

      Ne sırlar keşfeder ruhun, geçer vuslatla her anın.

MÂİDE SÛRESİ…

      9. Allah, iman edip Salih amel işleyenler hakkında, “onlar için bir bağışlama ve büyük bir mükâfat vardır” diye vaatte bulunmuştur.

      10. İnkâr edip ayetlerimiz yalanlayanlar var ya; işte onlar cehennemliklerdir.

      11. Ey iman edenler! Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani bir topluluk size el uzatmaya (tecavüze) kalkılmıştı da, Allah (buna engel olmuş) onların ellerini sizden çekmişti. Allah’a karşı gelmekten kasının. Müminler yalnız Allah’a tevekkül etsinler.

      15. Ey kitap ehli! Artık size elçimiz (Muhammed) gelmiştir. O ki tabınızdan gizleyip durduğumuz gerçeklerden birçoğunu sizlere açıklıyor, birçoğunu da affediyor. İşte size Allah’tan bir nur ve apaçık bir kitap (Kur’an) gelmiştir.

      16. Allah, onunla rızası peşinde olanları selamet yollarına iletir ve onları izniyle, karanlıklardan aydınlığa çıkarıp kendilerini dosdoğru bir yola iletir.

      18. (Bir de Yahudiler ve Hıristiyanlar, “biz Allah’ın oğulları ve sevgili kullarıyız” dediler. De ki: öyleyse Allah size neden günahlarımız sebebiyle azap ediyor? Hayır, siz de O’nun yarattıklarından bir beşersiniz. Allah dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Göklerin yerin ve bunların arasında bulunanlarını da hükümranlığı Allah’ındır. Dönüş de ancak O’nadır.

      24. Dediler ki: “Ey Musa! Onlar orada bulundukça biz oraya asla girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin, onlarla savaşın. Biz burada oturacağız.”

      25. Musa, Ey Rabbim! Ben ancak kendime ve kardeşime söz geçirebilirim. Arktık bizle, o yoldan çıkmışların arasını ayır” dedi.

      26. Allah şöyle dedi: “o halde, orası onlar kırk yıl haram kılınmıştır. Bu süre içinde yeryüzünde şaşkın şaşkın dönüp dolaşacaklar. Artık böyle yoldan çıkmış kavme üzülme.”

      33. Allah ve Resulün savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası; ancak öldürülmeleri yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi yahut o yerden sürülmeleridir. Bu cezalar onlar için dünyadaki bir rezilliktir. Ahirette de onlara büyük bir azap vardır.

      34. Ancak, onları ele geçirmenizden önce tövbe edenler bunun dışındadırlar. Artık Allah’ın çok bağışlayıcı, çok merhamet edici olduğunu bilin.

      39. Her kim de işlediği zulmünün arkasından tövbe edip durumunu düzeltirse kuşkusuz, Allah onun tövbesini kabul eder. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

      40. Bilmez misiniz ki, göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’a aittir. O dilediğine СКАЧАТЬ