Название: Hasan Mellah yahut Sır İçinde Esrar
Автор: Ахмет Мидхат
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6485-75-4
isbn:
Zerno: “Bu konuda ısrar etme. Dedim ya, Korsikalı gidecek. Zaten yeni misafir gelmemiş olsa bile yine gidecekti. Haydi, sen arkadaşını kaldır da ona bazı şeyler soralım.”
Alonzo: “O daha uykuya varalı iki saat oldu.”
Pietro: “Vesselam. Demek ki bir tembelden kurtulup birisine daha çatacağız.”
Alonzo: “Tembel mi? Uyansın da herifte mahareti gör. Dün on iki on dört saat hayvan sırtında alabildiğine yol yürümüş. Bu gece de sabaha kadar uyumadı.”
Pietro: “Yaya yürümemiş ya?”
Alonzo: “Allah aşkına bilmediğin şeyi söyleme. Hayvan insanı ne kadar yorar bilsen, böyle söylemezsin. Ömründe hayvana binmemişsin ki…”
Pietro: “Haydi diyorum, kaldır. İşimizi görelim de ondan sonra kendisine bir gün istirahat için izin veririz.”
Kaptanın bu sözü üzerine Alonzo daha ziyade naz gösteremeyerek kalktı, baş altına gidip Hasan’ı kaldırdı. Hasan uykudan uyandığı zaman birdenbire ürkeklik gösterince Alonzo kendisinin nasıl bir tehlikeli mevki içinde ve fakat ne kadar selamette olduğunu dört beş kelime ile anlatıp edilecek teklife dahi kesinlikle itiraz edilmemek tembihleriyle aldı, kaptanların yanına götürdü.
Arap gelince Alonzo kendisine ikram ettiği hâlde ertelediği kahveyi tekrar ısmarlamasını Zerno’ya hatırlatınca Zerno memnunen kabul ederek Hasan kahveyi içince uykudan ziyade yorgunluğunu kahve alıp oldukça aklı başına geldi.
Zerno: “Sana bir teklifimiz var arkadaş!”
Arap: “Görelim bakalım.”
Zerno: “Seni öldürmeyeceğiz. Fakat sen de bize arkadaş olmayı kabul edecek misin?”
Arap: “Beni öldürmediğiniz hâlde size arkadaş olmayı mecburen kabul edeceğim. Hatta ben istemeliyim. Çünkü nereye gidebilirim?”
Pietro: “Tamam, sen gemicilikte, filanda tam maharet dava ediyorsun. Eğer o kadar maharetin varsa bizimle arkadaşlığa dahi razı olursan uyuşuruz.”
Arap: “Evet, bende dava ettiğim kadar maharet vardır. Ben, evvela manevra hususunda maharet dava ediyorum. Bunu fena bir havada, fena bir mevkide gösterebilirim. İkincisi armada maharetim vardır. Bunu şimdi görürsünüz. Üçüncüsü dahi topçulukta maharet davasındayım. Şuradan denize bir varil atarız. Lüzumu kadar açıldıktan sonra ben gülle atarım, istediğiniz gibi vuramazsam ben utanırım.”
Alonzo: “Tamam! İşte herif davasını tekrar ediyor. Elbette ispatına da hazırdır.”
Pietro: “Hayhay! Görelim bakalım, işte gemi senin maiyetinde demektir.”
Bu lakırtı üzerine Hasan fırlayıp kalktı. Arkasındaki ağır abayı çıkarıp yalnız bir gömlekle arma talimine başladı. Baş taraftaki direğin ta babafingosuna kadar merdivenlerden değil yalnız çarmıklardan tırmana tırmana çıktı ki bu hüner o gemide bulunan haydutlarda değil beylik gemilerde bulunan armacıların bile pek çoğuna mahsus değildi.
Haydutlar bu mükemmel maharete şaşmakta olsunlar, Hasan diğer ipler üzerinde o kadar hareketler gösterdi ki Pietro ile Zerno büyük bir hayretle parmak ısırdılar.
Sonra Arap aşağı inip bu yoldaki mahareti üzerine fikirlerinin ne olduğunu kaptanlara sordu. İkisi birden yalnız boyunlarını büküp kendisini pek çok beğendiklerini söylemek için söz bulamadıklarını anlatmak istediler. Hasan “Müsaadeniz olursa üç topu dolduracağım. Denize bir varil atıp sonra topları nişan alarak üçüne birden ateş verdirince üç güllenin üçünü dahi isabet ettireceğim.” dedi. Pietro pek vakur ve inatçı bir adam olduğundan bunun imkânsız olduğunu iddia ederek “Sen bir topu nişan alırken, evvelki top geminin hareketiyle nişanı kaybeder.” dedi. Ancak Hasan “Ben zaten ilk topu tam nişan almayacağım, onu hesapla bir cihetle nişan aldıktan sonra dümeni kendi elime alacağım. Tam gemiyi hizaya getirince ateş ettireceğim.” dedi. Bu suretle imkânını Alonzo ile Zerno teslim ettiler. Fakat Pietro teslim etmedi. Nihayet Hasan kalktı. Topları birer istikamet üzerine nişan aldı ki her biri diğerine paralel denilecek istikamette olup güllelerin istikamet hatlarına verdiği meyil ile gülleler, birbirlerini tam hedef noktasında bulacaklardı. Bundan sonra dümen yekesine ince ipler ile birer bocurgat yapıp kendisi birinci topun yanında bulunduğu hâlde dümenin idaresine başladı. Bunun üzerine büyücek bir varili denize attılar. Tam yedi sekiz yüz metre kadar ayrıldıktan sonra birinci topu geminin istikametine uygun bir şekilde nişana getirip ateş kumandasını verince güllelerin üçü dahi varilin önüne düştüler. “Varili mahsus vurmadım, zira varil vurulmuş olsaydı üç güllenin bir yere vurduğu görülmezdi.” dedi.
Zerno bu maharet üzerine koşup Hasan’ın boynuna sarılarak alnından ve gözlerinden öptü. Pietro dahi bu muamelede Zerno’ya mecburen uydu.
Derken Kaptan Pietro, Korsikalının denize atılması için emir verdi; fakat elbisesinin yeni misafire verilmek için çıkarılmasını işaret etti. Haydutlar derhâl biçare Korsikalının üzerine yürüdüler. Hasan bunu görünce aklı başından gidip bu eşkıyalığın önlenmesini Alonzo’ya terk ile kendisi de kaptanların ellerine sarıldı. “Benim için bir adamın denize atılmasına asla razı olamam. Beni atınız da onu atmayınız!” diye yalvardı. Gerçi gerek Pietro ve gerek Zerno, Arap’ın bu ricasını kabul etmediler. Nihayet araya Alonzo dahi girip neticede, herifi denize atmayarak en evvel tesadüf edilecek bir karaya çıkarılmasına karar verildi.
Karar yalnız bundan ibaret değildi. Kaptanlar cenaplarının cömertlikleri tuttuğu için Hasan’a birisi bir aba diğeri de bir pantolon bağışladılar. Alonzo bu ara da tuhaflıktan geri durmadı. Dedi ki: “Zaten Korsikalıyı denize atmaktan murat da yeni misafire verilmek için arkasındaki gömlek ile ayağındaki pantolonu almaktı. İşte kaptanların cömertlikleri sayesinde o istek de yerine gelmiş oldu.”
Sözün kısası, Hasan haydutluğa kabul olundu. Hatta hangi tarafa gidilecekse karar verilmesi kaptanlara ait bir vazife olmak ve verilen kararın icabını yerine getirme durumu yalnız yeni arkadaşa kalmak suretleri dahi zikredildi.
Bundan sonra Hasan istirahat için arkadaşı Alonzo ile beraber baş altına gittiler. Bir de arkaları sıra miço gelip kaptanların yemeklerinden her nöbet yeni arkadaşa dahi birer sahan verilmesine karar verildiğini de müjdeledi.
Alonzo ile Hasan yalnız kalınca Alonzo “İşte sidi, canımızı kurtardık demektir. Bundan sonra namusumuzu kurtarmaya çalışırız. Lakin siz bu aba ile olamazsınız. Benim gömleğim ikidir. Arkamdaki gömlek daha yenicedir. Onu size takdim ederim. Ben ise diğer eski gömleği giyerim.” diye arkasındaki yamaları, filanı oldukça yolunda olan gömleği çıkarmaya başladı. Hasan, Alonzo’nun bu hediyesini memnuniyetle kabule hazırlandı. Bir de herif gömleği çıkardıktan sonra Hasan vücuduna dikkat etti ki göğsünde, memelerinin altından boylu boyunca bir kılıç yarası var. Yeni yara değil, kılıç yarası yeri var. Bu yeri büyük bir merakla temaşa edip “Hiç de bu kadar büyük yara tasavvur etmemiştim. Hem bunu nasıl vurdular? Arka üstüne yatmış olduğun hâlde mi? Yoksa yara değil midir?” diye sual etti. Alonzo ise bir yandan eski gömleğini giyerek diğer yandan Hasan’ın sualine şu yolda cevap verdi:
“Benim başımdan geçenler tuhaftır efendim. СКАЧАТЬ