Arzulanmış . Морган Райс
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Arzulanmış - Морган Райс страница 5

СКАЧАТЬ bir vücudu vardı ve Caitlin’e kötü niyetli gözlerle bakıyordu.

      Caitlin gerildiğini hissetti. Güçlerine hâlâ sahip olup olmadığına dair merakı canlanmıştı.

      Arkasını dönüp hızlı adımlarla yürümeye başladı ama adamın onu takip ettiğini hissediyordu. Caitlin arkasını dönemeden adam onu sıkıca saracak bir şekilde yakaladı. Adamın nefesindeki iğrenç kokuyu omzunun üstünden hissedebiliyordu.

      Adam sarhoş olduğu için, Caitlin’e tutunuyor olmasına rağmen bir an sendeledi. Caitlin o sırada odaklandı ve Pollopel’de, Aiden’ın ona öğrettiği tekniklerden birini kullanıp, bir adım kenara çekilerek adamı tuttu ve alaşağı etti. Adam sırt üstü yere yapıştı.

      Caitlin birdenbire, birçok dövüşçüyle karşı karşıya kaldığı Roma, Kolezyum’da yaşadıklarına bir geri dönüş yaşadı. O kadar netti ki bir anlığına gerçekte nerede olduğunu unutuverdi.

      Hemen kendini toparladı. Sarhoş adam sallanıyor olmasına rağmen ayağa kalkmıştı ve ona doğru hamle yapıyordu. Caitlin son adıma kadar yaklaşmasına izin verdi ve yine kenara çekilip, bir anda adamı havada döndürdü ve suratının üzerine yapıştırdı.

      Adam iyice afallamıştı. Ayaklanıp tekrar kendine gelemeden Caitlin oradan uzaklaştı. Adamı bir güzel benzettiği için mutluydu ama bir yandan da olayın şokundaydı. Hâlâ Roma’ya dair geri dönüşler yaşıyor olması onu endişelendirmişti. Doğaüstü güçlerine dair bir şey de henüz hissetmemişti. Halen bir insan kadar kırılgan hissediyordu. Bunun düşüncesi bile Caitlin’i diğer her şeyden daha çok korkutmaya yetiyordu. Gerçekten de tamamen yalnız başına kalmıştı.

      Nereye gideceğine, ne yapacağına dair aceleci ve telaşlı bir hâl alarak etrafına bakınmaya başladı. Az önce hızlıca geldiği yol yüzünden bacakları ağrıyordu ve umutsuzluk hissetmeye başlamıştı.

      Ve tam o anda orayı gördü. Kafasını kaldırdı ve önünde yükselen yokuş bir yol gördü. Bu yokuşun sonunda kocaman bir ortaçağ manastırı duruyordu. Nasıl olduğunu açıklayamayacak bir şekilde onun içine çekiliyormuş gibi hissediyordu. Yokuş göz korkutucu görünüyordu ama Caitlin gidebileceği başka bir seçenek bulamıyordu.

      Daha önce hiç olmadığı kadar yorgun bir şekilde, kafasında keşke uçabilseydim düşüncesiyle yokuşu tırmandı.

      Sonunda manastırın girişine ulaşabilmişti. Başını kaldırıp kocaman, meşe kapılara baktı. Tarihi bir yere benziyordu. 1789 yılında olduğunu biliyordu. Önünde dikilen bin yıllık yapı, yüzünde şaşkın bir bakış ortaya çıkarmıştı.

      Nedenini bilmediği bir şekilde buraya çekiliyormuş gibi hissediyordu. Gidecek başka bir yeri olmadığını bildiği için cesaretini toplayıp yavaşça kapıyı tıklattı.

      Cevap yoktu.

      Kapı kolunu çevirdi ve açık olmasına şaşırarak içeriye girdi.

      Eski kapı yavaşça kapandı. Caitlin gözlerini birkaç dakika içinde karanlık, mağaramsı kiliseye alıştırdı. Etrafı inceledikçe büyüklüğüne ve görkemine şaşırıyordu. Halen gecenin geç saatleriydi ve bu sade, süssüz, komple taştan yapılmış kilise, mumların loş ışığıyla aydınlatılıyordu. Köşedeki sunak düzinelerce mumla çevrelenmişti.

      Bunun dışında oldukça boş görünüyordu.

      Caitlin bir anda burada ne yapıyor olduğunu düşündü. Burada olmasının özel bir sebebi mi vardı? Yoksa aklı gene ona oyun mu oynuyordu?

      Yandaki kapı aniden açıldı ve Caitlin irkildi.

      Kısa boylu, narin görünümlü bir rahibenin, beyaz kıyafeti ve beyaz başlığı içinde ona doğru yürüdüğünü görünce şaşırmıştı. Rahibe yavaşça yürüdü ve direkt Caitlin’in yanına geldi.

      Beyaz başlığını açıp gülümseyerek Catilin’e baktı. Kocaman, masmavi gözleri vardı ve rahibe olabilmek için çok genç görünüyordu. Rahibe gülümsemeye devam ettikçe, Caitlin ondaki sıcaklığı hissetmeye başlamıştı. Ayrıca onun da kendisi gibi bir vampir olduğunu anlamıştı.

      “Kardeş Paine, sizi burada görmek bir onur,” dedi nazikçe.

      Rahibe kilisenin içindeki uzun bir koridor boyunca ilerleyerek Caitlen’e yolu gösterirken, Caitlin gerçeküstü bir şeyler yaşadığını hissediyordu. Çok güzel bir yerdi burası ve etrafta beyaz kıyafetleri içinde gezinen rahibelerden anladığı kadarıyla aktif bir şekilde çalışan bir kiliseydi. Bir başka rahibe elindeki kabı yavaşça sallayarak etrafa tütsü kokusunu dağıtıyordu. Diğer köşede başkaları ise sakin ilahiler seslendiriyorlardı.

      Birkaç dakikalık sessiz bir yürüyüşün ardından Caitlin rahibenin onu nereye götürdüğünü merak etti. Sonunda bir kapının önünde durdular. Rahibe kapıyı açtı ve küçük, sakin, Paris manzaralı bir oda ortaya çıktı. Burası Caitlin’e, Siena’da kaldığı yeri hatırlatmıştı.

      “Yatağın üzerinde temiz kıyafetler bulabilirsin,” dedi rahibe. “Avluda banyo yapabileceğin bir yer var.” Ve eliyle işaret ederek, “Bu senin için,” dedi.

      Caitlin nereyi işaret ettiğine baktı ve odanın köşesinde küçük bir masanın üzerinde beyaz bir sıvıyla dolu gümüş kadehi gördü. Rahibe gülümsüyordu.

      “Güzel bir uyku için ihtiyacın olan her şey var. Bundan sonrası senin seçimine bağlı.”

      “Seçimime mi?” diye sordu Caitlin.

      “Bana bir anahtara sahip olduğun söylendi ve diğer üçünü de bulman gerekiyor. Ama görevi tamamlamayı kabul edip, yolculuğa devam etmeyi seçip seçmeyeceğin tamamen sana bağlı.”

      “Bu senin için,” dedi ve etrafı taşlarla süslü, gümüş, silindir şeklindeki kılıfı Caitlin’e uzattı.

      “Babandan bir mektup bu, yalnızca senin için. Yüzyıllardır bunu koruyoruz, hiç kimse açmadı.”

      Caitlin, şaşkınlıkla ve ağırlığını avuçlarında hissederek kılıfı aldı.

      “Görevine devam edeceğini umuyoruz,” dedi rahibe ve yavaşça ekledi: “Sana ihtiyacımız var.”

      Yüzünü kapıya dönüp tam çıkacakken, “Dur!” dedi Caitlin. Rahibe olduğu yerde durdu.

      “Paris’teyim, değil mi? 1789 yılında?” Rahibe gülümseyerek, “Evet,” dedi.

      “Peki neden? Neden buradayım? Neden bu yıldayım?”

      “Sanırım bunu senin bulman gerekiyor. Ben burada basit bir hizmetçiden daha fazlası değilim.”

      “Ama neden bu kiliseye çekiliyormuş gibi hissettim?”

      “Montmarte’deki СКАЧАТЬ