Название: Kardeşlerin Yemini
Автор: Морган Райс
Издательство: Lukeman Literary Management Ltd
Жанр: Героическая фантастика
Серия: Felsefe Yüzüğü
isbn: 9781632916693
isbn:
Sandara küçük kardeşine duygulanarak baktı, bilgeliğinden etkilenmişti.
“Seni bıraktığımdan bu yana gerçekten büyümüşsün,” dedi.
“Halkını bırakmak gibi bir harekette sakın bulunma, sakın onunla gitme,” dedi acımasız bir ses.
Sandara döndü ve onları konuşurken duyup da birkaç büyükle beraber yanlarına gelen Zirk’i gördü.
“Senin yerin bizim yanımız. Eğer bu adamla gidersen döndüğünde hoş karşılanmazsın.”
“Bundan size ne?” diye sordu Darius öfkeyle, onu koruyarak.
“Dikkatli ol Darius,” dedi Zirk “Şimdilik bu orduyu yönetiyor olabilirsin ama bizim başımız değilsin. Halkın adına konuşuyormuş numarası yapma.”
“Ben kardeşim adına konuşuyorum,” dedi Darius, “kim adına istersem de konuşurum.”
Sandara, Zirk’e tepeden bakan Darius’un elinin kılıcın kınını kavradığını gördü ve çabucak uzanıp bileğine onu sakinleştirir şekilde dokundu.
“Bu kararı ben verebilirim,” dedi Zirk’e. “Zaten çoktan verdim,” dedi; içindeki kızgınlık dalgası ve aniden vermiş olduğu kararı hissederek. Bu insanların kendi adına karar vermesine izin vermeyecekti. Kendini bildi bileli büyükler, hayatıyla ilgili her şeyde söz sahibi olmuştu ve şimdi zaman gelmişti.
“Kendrick sevdiğim adam,” dedi ona şaşkınlıkla bakan Kendrick’e dönerek. Bu sözleri sarf ederken bunların gerçek olduğunu biliyordu ve ona karşı hissettiği aşk tüm benliğinde akıyordu. Diğerlerinin önünde ona daha önce sahip çıkmadığı için bir suçluluk dalgası hissetti. “Onun halkı benim halkımdır. O benim ve ben onunum. Hiçbir şey, hiç kimse, ne siz ne de bir başkası bizi ayırabilir.”
Sandara, Darius’a döndü.
“Hoşça kal, kardeşim,” dedi. “Kendrick’e katılacağım.”
Darius kocaman sırıtırken Zirk kaşlarını çattı.
“Bir daha yüzümüze asla bakma,” diye çemkirip döndü ve büyüklerle beraber oradan uzaklaştı.
Sandara Kendrick’e döndü ve ikisi buraya geldiklerinden beri yapmak istediği şeyi yaptı. Onu hiç korkmadan, herkesin ortasında görünür şekilde öpüp ona duyduğu aşkı nihayet ifade edebildi. Kendrick onu öpüp kollarına alırken çok keyifli hissetti.
“Güvende ol kardeşim,” dedi Sandara.
“Sen de kardeşim. Yeniden buluşacağız.”
“Bu dünyada ya da diğerinde,” dedi.
Bu sözlerle Sandara döndü, Kendrick’in koluna girdi ve birlikte Kendrick’in halkına katılarak Büyük Çöl’e, şüphesiz ölüme doğru ilerlemek için yol aldı. Sandara dünyada neresi olursa olsun, Kendrick yanında olduğu sürece gitmeye hazırdı.
SEKİZİNCİ BÖLÜM
Finli kıyafetlerine bürünen Godfrey, Akorth, Fulton, Merek ve Ario Volusia'nın parlak sokaklarında birbirinden hiç ayrılmadan tetikte ve son derece gergin bir şekilde yürüyorlardı. Godfrey'in çakırkeyifliği çoktan yok olmuşken, belindeki altın keseleriyle bu görev için gönüllü olmasından ve sonraki adımı bulmak için beyin patlatmasından dolayı kendine küfrederken, bilmediği bu sokaklarda yürüyordu. Şimdi bir içki içmek için her şeyi verirdi.
Buraya gelmek ne kadar korkunç, berbat bir fikirdi. Neden bir anlık şövalyelik ruhuna teslim olmuştu ki sanki? Şövalyelik de neydi ayrıca diye merak etti. Bir anlık tutku, kendini düşünmeme ve delilik. Şimdi boğazı kuruyor, kalbi çarpıyor ve elleri titriyordu. Bu histen ve geçirdiği her andan nefret ediyordu. Koca ağzını kapamış olmayı diledi. Şövalyelik ona göre değildi.
Yoksa ona göre miydi?
Artık hiç bir şeyden emin değildi. Şu anda tek bildiği bu maceradan kurtularak hayatta kalmak, içmek ve burası hariç başka bir yerde olabilmekti. Bir bira için neler vermezdi. Bir yudum biraya dünyadaki en destansı hareketi değişirdi.
"Biz tam olarak kimden intikam alacağız?" diye sordu Merek, sokaklarda birlikte yürürken tam yanına gelerek.
Godfrey beynini zorladı.
"Ordularında olan birine ihtiyacımız var," dedi nihayet. "Bir kumandan. Yüksek rütbeli olmasına gerek yok. Orta karar rütbe olsa yeter. Altına öldürmekten daha kıymet veren biri olmalı."
"Böyle birini nerede bulacağız?" diye sordu Ario. "Kışlalarına dalacak halimiz yok."
"Deneyimlerime göre, kusurlu ahlaka sahip olan birini bulmak için gidebilecek tek güvenilir yer var," dedi Akorth. "Tavernalar."
"Şimdi oldu," dedi Fulton. "Nihayet biri mantıklı bir şey söyledi."
"Bu korkunç bir fikir bana göre," diye karşı çıktı Ario. "Bana sadece içmek istiyorsunuz gibi geliyor."
"Kesinlikle istiyorum," dedi Akorth. "Bunda utanılacak bir şey mi var?"
"Ne sanıyorsunuz?" diye cevap verdi Ario. "Tavernaya öylece girip, bir kumandan bulup onu satın alabileceğinizi mi? Bu kadar kolay mı?"
"Vallahi, çocuk nihayet doğru bir şey söyledi," diyerek katıldı sohbete Merek. "Bu kötü bir fikir. Altınlarımızı görünce bizi öldürüp hepsini alırlar."
"Bu yüzden altınlarımızı götürmeyeceğiz," dedi Godfrey karar vermeye çalışarak.
"Ne?" diye sordu Merek ona dönerek. "Ne yapacağız onları öyleyse?"
"Saklayacağız," dedi Godfrey.
"Tüm altınları saklayacak mıyız?" diye sordu Ario. "Delirdin mi? Zaten çok fazla miktardalar, şehrin yarısını satın alacak kadar."
"Tam olarak bu nedenle saklayacağız altınları," dedi Godfrey bu fikre iyice alışarak. "Doğru kişiyi, doğru fiyata bulup, güvenebileceğimiz birine onu yönlendireceğiz."
Merek omuz silkti.
"Bu aptalca olur. İşler iyice kötüleşecek. Senin peşinden neden geldik Tanrı bilir. Bizleri mezara sokacaksın."
"Peşimden geldiniz çünkü onur ve cesarete inancınız var," dedi Godfrey. "Beni takip ettiniz çünkü peşimden geldiğiniz anda kardeş haline geldik. Cesaret kardeşleri. Kardeşler birbirlerini asla bırakmazlar."
Yürümeye devam ederken diğerleri sustu, Godfrey kendine şaşmıştı. Zaman zaman ortaya çıkan bu karakteri kendi de anlamakta zorlanıyordu. Acaba konuşan babası mıydı, kendisi mi?
Bir köşeyi dönünce, şehir önlerinde açıldı ve Godfrey bir kez daha buranın СКАЧАТЬ