Название: Ejderhaların Kaderi
Автор: Морган Райс
Издательство: Lukeman Literary Management Ltd
Жанр: Героическая фантастика
Серия: Felsefe Yüzüğü
isbn: 9781632912442
isbn:
Helena soluklandı, öfkesi artıyordu. “Ya benden boşanacaksın ya da tüm krallığa senin nasıl bir adam olduğunu göstereceğim. Kararını ver.”
Gareth’a arkasını dönerek kapıya doğru yürüdü ve kapıyı arkasından kapatmaya tenezzül bile etmeden odadan çıkıp gitti.
Tüm bedeni ürperen Gareth, karısının ayak seslerinin yankısını dinleyerek, odasında tek başına durdu. Tutunabileceği sağlam bir dalı kalmış mıydı?
Karşısındaki açık kapıyı izlerken, içeri başkasının girdiğini görünce şaşırdı. Oldukça tanıdık olan bu yüzü gördüğünde, daha Helena ile yaptığı konuşmayı ve onun tehditlerini sindirmeye vakit bulamamıştı. Her zamanki gibi sekerek yürümeyen Firth’ün yüzünde suçluluk dolu bir ifade vardı.
“Gareth?” diye seslendi, güvensiz bir sesle.
Gareth, irileşmiş gözlerle kendisine bakan Firth’ün ne kadar kötü hissettiğini görebiliyordu. Kötü hissetmeli de zaten, diye düşündü. Sonuçta, kılıcı kaldırması fikrini veren, onu ikna eden ve daha büyük biri olduğuna inanmasını sağlayan kişi de Firth’tü. Onun imaları olmasa, kim bilir? Belki de Gareth kılıcı kaldırmaya asla kalkışmazdı.
Öfkeyle Firth’e doğru döndü. Nihayet tüm öfkesini yöneltecek birini bulmuştu. Sonuçta, babasını öldüren de oydu. Tüm bu karmaşanın içine girmesine neden olan kişi de yine aptal bir seyis yamağı olan Firth’tü. Şimdi Gareth, MacGil soyu için sadece başarısız mirasçılardan biri olmuştu. “Senden nefret ediyorum,” dedi öfkeyle. “Şimdi ne sözler vereceksin? Kılıcı kaldıracağıma dair verdiğin güvenceye ne oldu?”
Son derece gergin görünen Firth yutkundu. Konuşamadı. Belli ki söyleyecek hiçbir şeyi yoktu. “Özür dilerim, Lordum,” dedi. “Yanılmışım.”
“Birçok şey hakkında yanıldın,” diye tersledi Gareth.
Gerçekten de, Gareth bu konuda ne kadar çok düşünürse, Firth’ün ne kadar yanılmış olduğunu daha çok fark ediyordu. Aslında, Firth olmasaydı, babası bugün hala yaşıyor olurdu ve Gareth, bu karmaşayı yaşamazdı. Krallığın tüm yükü omuzlarında olmaz, hiçbir şey yanlış gitmezdi. Gareth, Kral olmadığı, babasının hayatta olduğu o basit günlere özlem duydu. Her şeyi eski haline döndürmek için apansız bir arzu hissetti. Ama yapamazdı. Ve tüm bunlar için suçlayacağı kişi Firth’tü.
“Burada ne arıyorsun?” diye sordu tekrar.
Firth, boğazını temizledi. “Hizmetçilerin fısıldadığı bazı söylentiler duydum. Erkek ve kız kardeşinin sorular sorduğuna dair. Hizmetçilerin kaldığı yerde görülmüşler. Cinayet silahı için atık borusunu inceliyorlarmış. Babanı öldürmek için kullandığım hançer için.”
Firth’ün sözleri karşısında Gareth’ın bedeni buz kesti. Şaşkınlık ve korkudan donup kalmıştı. Bu gün daha da kötüleşebilir miydi? Boğazını temizledi. “Peki, ne bulmuşlar?”
Firth, başını salladı. “Bilmiyorum, Lordum. Tek bildiğim bir şeyden şüphelendikleri.”
Gareth, karşısındaki adamdan bir kez daha nefret etti. Eğer beceriksizce davranmasaydı, silahtan doğru düzgün kurtulmuş olsaydı, Gareth bu durumda olmazdı. Firth, onu savunmasız bırakmıştı.
“Bunu sadece bir kez söyleyeceğim,” dedi Gareth, son derece sert bir yüzle Firth’e yaklaşarak. “Seni bir daha görmek istemiyorum. Beni anlıyor musun? Huzurumdan ayrıl ve bir daha geri gelme. Seni buradan uzakta bir yere göndereceğim. Bir daha bu kalenin içine adım atacak olursan, seni tutuklatacağımdan emin olabilirsin. ŞİMDİ DEFOL.”
Gözleri dolan Firth, arkasını döndü ve odadan koşarak çıktı, ayak sesleri o gittikten çok sonra bile hala yankılanıyordu.
Gareth, başarısız girişimini düşünmeye geri döndü. Kendisi için büyük bir felakete neden olmuş gibi hissetmesine engel olamıyordu. Sanki kendisini bir uçurumdan atmış ve şu andan itibaren sadece çöküşüyle yüzleşecekmiş gibi hissediyordu.
Babasının odasındaki sessizliğin içinde, titreyerek, ne başlatmış olduğunu merak ederek, zemine kök salmış gibi öylece duruyordu. Daha önce hiç bu kadar yalnız, bu kadar güvensiz hissetmemişti.
Kral olmanın anlamı bu muydu?
Gareth, kalenin üstündeki siperliklere giden sarmal merdivenin basamaklarını hızla çıktı. Temiz havaya ihtiyacı vardı. Düşünmek için zamana ve yalnız olmaya ihtiyacı vardı. Hepsinin kendisine ait olduğunu hatırlamak için, sarayını ve insanlarını görebileceği bir noktada durmalıydı. Gün içinde yaşanan kabus gibi olaylara rağmen, hala kral olduğunu hatırlamak için.
Zorlukla soluyan Gareth, yardımcılarını başından atarak tüm basamakları yalnız başına hızla çıkmaya devam etti. Katların birinde durarak eğildi ve nefesini düzene sokmaya çalıştı. Yanaklarından gözyaşları akıyordu. Nereye baksa, babasının kaşlarını çatmış yüzünü görmeye devam ediyordu.
“Senden nefret ediyorum!” diye bağırdı havaya doğru.
Karşılığında alaycı bir kahkaha duyduğuna yemin edebilirdi. Babasının kahkahası.
Gareth’ın oradan uzaklaşması gerekiyordu. Zirveye ulaşıncaya kadar koşmaya devam etti. Kapıdan dışarıya fırladı ve temiz yaz havası yüzüne çarptı.
Güneşin ve ılık esintinin tadını çıkararak, derin bir nefes aldı. Pelerinini, babasının pelerinini çıkardı ve yere fırlattı. Hava çok sıcaktı ve artık o şeyi giymek istemiyordu.
Siperin kenarına koştu ve taş duvara tutunarak, aşağıya baktı. Kaleden dışarıya çıkan sonsuz kalabalığı görebiliyordu. Töreni terk ediyorlardı. Onun törenini. İnsanların hayal kırıklığını neredeyse oradan hissedebiliyordu. Çok küçük görünüyorlardı. Hepsinin, kendi kontrolü altında olmasına hayret etti.
Ama ne zamana kadar?
“Kral olmak komik şey,” dedi kadim bir ses.
Gareth arkasını döndü ve birkaç metre uzakta duran Argon’u görünce şaşırdı. Üzerinde kapüşonlu beyaz bir pelerin vardı ve asası elindeydi. Dudaklarının kenarı bir gülümsemeyle kıvrılmış olmasına rağmen, gözlerinde o gülümsemeden iz yoktu. Direk Gareth’a bakıyorlardı ve o gözler çok şey görüyordu.
Gareth’ın, Argon’a sormak istediği, söylemek istediği bir sürü şey vardı. Ama hali hazırda kılıcı kaldırmada başarısız olmuşken, aklına hiçbir şey gelmiyordu.
“Neden bana söylemedin?” diye sordu çaresiz bir sesle. “Kılıcı kaldıramayacağımı bana söyleyebilirdin. Beni, yaşadığım utançtan kurtarabilirdin.”
“Peki neden bunu yapacaktım?” diye sordu Argon.
Gareth kaşlarını СКАЧАТЬ