Название: CELIL OKER-ÖZEL BASKI-ROL ÇALAN CESET
Автор: Celil Oker
Издательство: Автор
isbn: 9789752126374
isbn:
Emniyet kemerimi takıp otomobili çalıştırdım. Silecek koluna dokundum, ön camdaki yağmur artıklarını temizledim. Farları yaktım.
“Sigara içebilir miyim?” dedi yeni başlayan kız, kendi emniyet kemerini takmaya uğraşırken. Koltuğa oturunca eteği biraz daha yukarı sıyrılmıştı. Trençkotuyla örtmedi ama.
“Çalışmadan hemen sonra tavsiye edilmez,” dedim. “Ama bu arabada sigara yasak değil.”
Yanımıza doğru gelen otopark görevlisine para vermek için camı indirdim. Kaset koymaya ayrılmış bölmedeki kâğıt paralardan ikisini alıp verdim delikanlıya.
Yeni başlayan kız siyah trençkotunun cebinden bir paket Eve çıkardı. Küçükken lokomotiflere benzettiğim eski usul muhtar çakmağıyla yaktı sigarasını.
“Ne zamandır çalışıyorsunuz?” dedi bana ilk nefesini burnundan salarken.
“Epey oldu,” dedim. Cevabım çok mu uzun oldu diye düşündüm sonra.
Ağır ağır otoparktan çıktık.
Çalıştığımız “seçkin okulun mezunlar derneği”nin önündeki yol tekyönlüdür. Rumelihisarı’nın kulelerinden birinin yanından inen dar yol, daha darlaşarak kimileri restore edilmiş iki katlı evlerin arasından arkadaki çınar ağaçlı meydana ulaşır. Sokağın başındaki çukur çeşmenin çevresinde ancak bir iki otomobil koyacak kadar yer vardır.
Biz geçerken, sokağın başındaki çukur çeşmenin çevresindeki ancak bir iki otomobil koyacak kadar yerde duran koyu renkli Range Rover’ın farları yandı. Dar yoldan ilerlerken bir çift güçlü ışık belirdi dikiz aynamda.
“Siz özel dedektifmişsiniz…” dedi yeni başlayan kız.
“Kim söyledi?” dedim.
“Soyunma odasına bakan kadın.”
Bir cevap almak için bir soru sormak gerektiğini çoktandır bildiğimi belirtmedim. Çınarlı meydana geldiğimizde hızla ilerleyip soldan Hisarüstü’ne giden yola girdim. Dikiz aynamdaki ışıklar kaybolmadı.
Karanlık ama boş yolda hızımı biraz artırdım. Dikiz aynamdaki ışıklarla aramızdaki mesafe hiç artmadı ama.
“Ben tiyatrocuyum,” dedi yeni başlayan kız.
Sesimi çıkarmadım.
“Vücudumu daha iyi kullanmama yardım eder belki diye başladım aikidoya,” dedi sonra.
İyi dedim kendi kendime.
“Sizce yapabilir miyim?” diye sordu.
Bir yanıt vermem gerekiyordu.
“Elbette,” dedim.
Gözüm dikiz aynamdaydı. Range Rover’ın farlarında. Hisarüstü’nün anacaddesinde fazla trafik yoktu.
“Hocanın giydiği o siyah pantolon niye herkeste yok?” dedi.
“Ona hakama derler,” dedim. “Üst derecelerle ilgili bir tür statü göstergesi.”
Bu uzun cümlem onu heveslendirdi galiba sohbet için.
“Siyah kuşak falan gibi mi?”
“Evet,” dedim.
Range Rover, sağdaki fırının önünden hızla yola çıkıp aramıza giren kamyoneti solladı hemen.
“Sizin niye yok?” dedi yeni başlayan kız.
“Bunun için bir dizi sınava girmek lazım,” dedim. Ruhen de yeterli düzeye gelmek gerektiğinden bahsetmedim.
Sigarasını ağzına kadar dolu olan kül tablasında bir yer bulup bastırdı kız. Önündeki bir dizi sınavı düşünür gibiydi. Benimse gözlerim dikiz aynası ile yol arasında gidip geliyordu.
Hisarüstü’nü arkada bırakmış, üniversitenin kütüphanesinin önündeki banketle ayrılmış yoldan önceki ışıklara gelmiştik. Durum ortadaydı, ama arkamızdakilere bir şans daha vermeye karar verdim. Ayağımı gazdan kesip yeşil ışığın süresinin bitmesine katkıda bulundum. Yeşilin kırmızıya dönme anında tam ışıkların hizasındaydık. Durmak yerine hızlanarak devam ettim. Range Rover bir an tereddüt eder gibi oldu sanki, ama o da durmadı.
“Bir şey mi var?” dedi yeni başlayan kız.
“Birazdan söylerim,” dedim ağzımın içinden.
Kütüphanenin önünden hızla geçtim. Arkamdaki farların ışıklarıyla aramızdaki mesafe biraz artar gibi oldu. Üçlü kavşakta dönüş işareti vermeden sağa döndüm.
Kısa bir lastik cayırtısı duyuldu arkamızdan. İki saniye sonra artık tanıdık farlar yeniden dikiz aynamdaydı.
“Biri peşinde,” dedim.
“Emin misiniz?” dedi yeni başlayan kız geriye dönüp bakarak. Gözlerini kıstı arkamızdaki ışıklara doğru.
“İstersen durayım, o Range Rover’a bin,” dedim.
“Range Rover mı?” dedi. “Yanılmış olmayasınız? Gitti sanıyordum ben o salağı.”
Gerçekten şaşırmış gibiydi. Biraz da memnun.
“Hayır,” dedim. “Range Rover. Hisar’dan beri peşimizde.”
“Doğru,” dedi kendi kendine. “Ayhan’ın Audi’si olacak değil ya!” Bir kez daha dönüp geriye baktı.
Sormasam olurdu, belki de daha iyi olurdu, ama sordum.
“Ayhan kim?” dedim. “Salak kim?”
“Ayhan kendini sahibim zanneden biri,” dedi yeni başlayan kız. “Salak ise salak.”
Apartmanların arasından sola dönüp kocaman bir U çizerek futbol sahasının yanından geçtim, yeniden Etiler’e giden yola girdim. Dikiz aynamdaki ışıklarda bir değişiklik olmadı.
Huzurevinin önüne gelene kadar sustuk. Yeni başlayan kız kafasını önüne eğmiş, düşünüyordu. Bıraktım düşünsün.
Durakta yolcu indiren otobüsü biraz hızlanarak solladım. Otomobilin ani ivmelenmesiyle biraz geriye kaykıldı. Bu hareket, kararını vermesine yardımcı olmuş gibi kafasını kaldırıp yüzüme baktı yandan.
Sokak lambasının ışıklarının altında gözlerini görebildim. Onlar da siyahtı.
“Bana yardım eder misiniz?” dedi kararlı görünen bir sesle.
“Ne yapmamı istiyorsun?” dedim.
“Arkamızdakini СКАЧАТЬ