Felsefesi ve Aforizmalarıyla Nietzsche. A.R. Orage
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Felsefesi ve Aforizmalarıyla Nietzsche - A.R. Orage страница 5

Название: Felsefesi ve Aforizmalarıyla Nietzsche

Автор: A.R. Orage

Издательство: Maya Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 9786258361445

isbn:

СКАЧАТЬ ilişki yalnızca bir çatışma değil, karşılıklı zorunluluk ilişkisidir. Her biri diğerinin var olmasını talep eder. Çünkü bir yandan, kendini açmasaydı, hayatın nasıl bir anlamı veya önemi olabilirdi? Tekdüze bir hayatın sıkıcı tekrarı, anlamdan ve ilginçlikten yoksun korkunç bir saçmalık olurdu. Yaşama istencinin kendisi, sürekli ilerleme iradesi dışında haksızdır. Hayat, yalnızca “ilerleme” ve her zaman yeni bir şey yaratmakla katlanılabilir hale gelir. Öte yandan, üstün gelme arzusu da yaşama arzusu tarafından koşullandırılır. Yaşama istenci olmadan, güç istenci imkânsızdır, mevcut değildir.

      Ancak birbirleri için ne kadar gerekli olsalar da ilişkileri karşılıklı olarak çekişmelidir. Canlıların kendilerini tüketme isteklerine karşı kendilerini sürdürmek için giriştikleri daimî mücadele… Hayatın trajedisi… Sonsuz bir çatışmadaki Dionysos ve Apollon…

      Ancak bireylerin üyesi oldukları toplumlara göre farklılık gösterdiği ve ağırlıklı olarak Apolloncu ya da Dionysosçu oldukları açıktı. Birbirleri için gerekli oldukları kadar; bireylerin, toplulukların ve ırkların onları ayırma girişiminde bulunabilecekleri de düşünülebilirdi. Güç istenci, onun fazlası ve aşırılığı olan yaşama isteğinden ayrı olarak var olamasa da belki de yaşama isteği, güç istenci olmadan varlığını sürdürmeye çalışabilir.

      Ancak bu, yalnızca yaşam enerjisinin halihazırda yetersiz ve azalmakta olduğu bireyler arasında gerçekleşebilir. Bu bireylerde yaşam enerjisi o kadar zayıftı ki hiçbir fazlalık, hiçbir taşkınlık meydana gelemezdi. Bu tür bireyler veya toplumlar, kendileri için yalnızca zaten enerjisini kaybetmiş yaşamı korumak için tasarlanmış kurumlar yaratacaktır. Kısacası Nietzsche’nin modern Avrupa’ya ve modern Avrupa kurumlarına bakışı bu şekildeydi. Bunlar, birkaç istisna dışında yozlaşmışlardı ve yozlaşmış bir yaşamı yansıtıyorlardı. Açıkça ilan edilmiş amaçları insanların korunmasıydı. İlerleme, kültür, evrim gibi güzel isimlerle adlandırdıkları şu koruma! Ancak amaç, insanların üstesinden gelmek değil, sadece insan rahatlığıydı. İnsanlar huzur içinde ölmek istiyorlardı.

      Bununla birlikte yaşam gücünün bu çöküşü Avrupa’da neredeyse evrenselken yaklaşan bir yükselişin işaretleri yok muydu? Yaşam, doğası gereği hem yaşama istenci hem de güç istenci olduğundan, güç istencinin sonsuza kadar uyuklaması mümkün değildi.

      Artık hiçbir değeri olmayan hiyerarşiler halinde düzenlenmiş insan yığınları arasında, hâlâ sağda solda, yaşam fazlasına sahip güçlü bireyler vardı. Koruyucu kurumların boyun eğdirici etkilerine karşı olan böylesi insanlar, toplumun suçlu, ahlaksız ve ilkesiz olarak gördüğü eylemlere sürüklendi. Şimdiye kadar bu tür bireyler sayıca azdı, ancak yine de hayatın kurtarıcı ruhunu oluşturuyorlardı. Zira her türden kurumun bir savunma olmaktan başka bir anlamı yoktu ve düşmanlarının yok olması kurumları anlamsızlaştırdı.

      Ne var ki Avrupa, yaşam standardını yükseltecekse bu tür insanların teşvik edilmesi ve kültürleri için kurumların yaratılması gerekiyordu. Hayatın trajik doğası, böyle olmasını gerektiriyordu. Bu birkaç Dionysosçu gizem arasında bir propagandaya ihtiyaç vardı. İnsanlar, hayatın doğasının farkına varmayı öğrenmeli; hayatın devamı için değil ama ona üstün gelmek için sorumluluklarını idrak etmelidir. Yaşamın oluş hızı onlara bağlıydı.

      Hayatla İlgili Aforizmalar

      Hayır, hayat beni aldatmadı. Aksine yıllar geçtikçe onu daha zengin, daha çekici ve daha gizemli buluyorum (büyük kurtarıcı bana geldiği günden beri, hayatın bilgi peşinde koşanlar için bir görev, kader, hile ve sahtekârlık değil ama bir deney olabileceği düşüncesindeyim). “Bilgiye ulaşmanın bir yolu olarak hayat”; insan bu ilkeyle sadece cesurca değil, neşe ve kahkahalarla da yaşayabilir.

* * *

      Hayatın değeri hesaplanamaz.

* * *

      İçgüdülere karşı savaşmak zorunda olmak, çöküşün formülüdür: yaşam yükseldiği sürece mutluluk içgüdüyle özdeştir.

* * *

      Yaşamı gelişme, devamlılık, güç birikimi, güç içgüdüsü olarak görüyorum; güç istencinin eksik olduğu yerde düşüş söz konusudur.

* * *

      Dünyanın varlığı ancak estetik bir olgu olarak meşrulaştırılabilir.

* * *

      Hayat, özünde ahlaka aykırı bir şeydir.

* * *

      Ancak elimizde işe yarar bir şeyler kalabilmesi için temelde bunu önemsiyoruz.

* * *

      Adil olmak her zaman olumlu bir davranıştır.

* * *

      Bir mabedin inşa edilebilmesi için bir mabedin yıkılması gerekir.

* * *

      Artık yaşam mabedine solmuş çelenk asmayın.

* * *

      Henüz yürünmemiş binlerce yol, binlerce sağlıklı durum ve gizli yaşam adaları var.

* * *

      Tüm canlılar itaat eder.

* * *

      Hayat, kendini aşması gereken neyse odur.

* * *

      Canlılara göre, birçok şey yaşamın kendisinden daha değerlidir.

* * *

      Yaşam, ölmek isteyene karşı sürekli bir mücadeledir; çürüme eğilimlerine karşı gaddar ve acımasız olmaktır.

* * *

      Gücün derecesi dışında hiçbir şey değerli değildir.

* * *

      Hayata katlanmak çok mu zor? Bu kadar zayıfmış gibi davranmayın.

* * *

      Öz, bizzat yaşamın içine giren yaşamdır.

* * *

      Nihayetinde insan ancak kendisini deneyimler.

* * *

      Cesaret şöyle dedi: “O, hayat mıydı? Yukarı! Bir kez daha!”

* * *

      Dünya, insan sevgisini korkutup kaçıracak kadar bir muammadır; insan bilgeliğini uyutmaya yetecek bir çözüm değildir.

* * *

      Neşeli bir hayatın sırrı, tehlikeleri göze alarak yaşamaktır.

* * *

      Canlıya rastladığım yerde güç istencini bulurum.

* * *

      Yaşama aykırı bir şeyi arzulamaktan daha tehlikeli bir şey yoktur.

* * *

      Her şikâyet bir suçlamadır, her sevinç övgüdür.

      Nietzsche’ye Göre Erkek ve Kadın

      Nietzsche’nin insanın gerçek doğasına ilişkin kavrayışını, Hindu filozofların ayrılığın sapkınlığı olarak adlandırdıkları şeye bağlı kaldığımız sürece kavramak zordur. İnsanlığın, bir bakıma, her biri kendi derisiyle tanımlanan ve kendi kendine yeten milyonlarca ayrı varlıktan oluştuğu doğrudur. Ancak bu görüş, maddeyi nihai bir gerçeklik olarak ele alan saf gerçekçilik görüşüdür. Daha önce gördüğümüz СКАЧАТЬ