Название: Tarzan’ın Hayvanları
Автор: Эдгар Райс Берроуз
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6486-42-3
isbn:
Ufaklık, ona en iyi niyetle yaklaşacak olanların eline düşse bile, o tür bir hayatta amansız ızdıraplara katlanmak zorunda kalacaktı. Bunları düşününce ürperdi Tarzan. Maymun adam, Afrika’nın yamyam yerlilerine dair edindiği tecrübeler sayesinde, onların arasında bile daha kaba şekillerde de olsa hayırseverlik ve insanlık gibi erdemlerin bulunabileceğini görmüştü lakin en iyi ihtimalle bile, hayatları bitmek bilmeyen mahrumiyet, tehlike ve ızdıraplardan ibaretti.
Sonra bir de çocuk büyüyüp yetişkin olduğu zaman, onu bekleyen o dehşet kader vardı. Hayat terbiyesinin bir parçasını teşkil edecek olan o korkunç gelenekler dahi, kendi ırkından ve toplumsal konumundan olanlarla ilişki kurabilmesine ebediyen mâni olmaya tek başına kâfi gelecekti.
O bir yamyam olacaktı! Kendi küçük oğlu, vahşi bir insan yiyici olacaktı! Tahayyül etmesi bile çok korkunçtu. Dişleri bilenip sivriltilecek, burnu delinecek, o küçük yüzü çirkin bir şekilde boyanacaktı. Tarzan inledi. Ah, o Rus düşmanın boğazını, çelik parmaklarının arasına bir alabilseydi!
Bir de Jane vardı! Kim bilir; şüphe, korku ve belirsizlik yüzünden ne işkenceler çekiyordu! Şu andaki vaziyetinin bile onunki kadar korkunç olmadığını düşündü zira kendisi en azından, sevdiklerinden bir tanesinin evde emniyette olduğunu biliyordu. Jane ise hem kocasının hem de oğlunun nerede olduğundan bihaberdi.
Tarzan’ın Jane hakkındaki hakikati bilmemesi, kendi iyiliğineydi. Zira bilseydi, ızdırabına yüz kat daha ızdırap eklenirdi.
Aklından geçen bu kasvetli düşüncelere dalmış bir hâlde ormanda yavaş yavaş ilerlerken kısa bir süre sonra kulağına anlam veremediği tuhaf bir tırmalama sesi geldi. Sesin geldiği yöne doğru ihtiyatlı bir şekilde ilerledi. Çok geçmeden yıkılan bir ağacın altında kalmış, koca bir pantere denk geldi.
Tarzan yaklaşırken hayvan ona doğru dönüp hırladı, kendini kurtarmaya çalıştı lakin sırtındaki büyük dal ile bacaklarına dolanan daha küçük dallar, herhangi bir tarafa birkaç santimetreden fazla hareket etmesine mâni oluyordu. Maymun adam biçare kedinin önünde durup hayvanı ızdırabından kurtarmak için yayına bir ok yerleştirdi. Aksi takdirde hayvan açlıktan ölecekti fakat yayın kirişini geriye doğru çekerken ani bir düşünceyle eli birden durdu.
Zavallı hayvanı çok kolay bir şekilde hem hayatına hem de hürriyetine döndürebilecekken canını almanın manası neydi ki? Panterin hürriyetine kavuşmak için beyhude bir çabayla tüm bacaklarını oynatıp durmasına bakılırsa omurgası hasar görmemişti ve yine aynı sebepten anlaşılıyordu ki bacakları da kırılmamıştı.
Kirişini gevşetip okunu sadağına geri koydu ve yayını omuzuna astıktan sonra, ağacın altında mıhlanıp kalmış hayvana bir adım daha yaklaştı.
Dudaklarında, büyük kedilerin hâllerinden memnun ve mutlu olduklarında çıkardıkları rahatlatıcı mırlama sesi vardı. Tarzan’ın, Sheeta’nın dilinde çıkarabileceği dostça tutuma en yakın ses buydu.
Panter hırlamayı kesti ve maymun adamı dikkatle izlemeye başladı. Ağır ağacı hayvanın üstünden kaldırmak için o uzun, güçlü pençelerine epey yaklaşması gerekiyordu ve ağaç kalktığı zaman da adam, tamamen vahşi hayvanın merhametine kalacaktı. Fakat korku, Maymunların Tarzanı için yabancı bir histi.
Kararını vermiş bir şekilde derhâl harekete geçti. Hiç tereddüt etmeden panterin yan tarafındaki birbirine dolanmış dalların yanına geldi. Bir yandan da hâlâ dostça ve yatıştırıcı mırlamasına devam ediyordu. Kedi, başını adama doğru çevirdi; şüpheli gözlerle her bir hareketini izliyordu. Uzun, sivri dişlerini açığa çıkarmıştı lakin maksadı tehditten ziyade hazırlıklı olmaktı.
Tarzan geniş omuzunu ağacın gövdesinin altına soktu. Bunu yaparken de adam, koca hayvana o kadar yaklaşmıştı ki çıplak bacağı kedinin ipeksi kürküne değiyordu.
Dev adalelerini yavaş yavaş esnetti Tarzan.
Koca ağaç, birbirine dolanmış dallarıyla beraber panterin üzerinden yavaş yavaş kalkıyordu; kendisine mâni olan ağırlığın üzerinden kalktığını hisseden hayvan, çabucak sürünerek ağacın altından çıktı. Tarzan ağacı gerisin geri yere bıraktı ve iki hayvan dönüp birbirlerine baktılar.
Maymun adamın dudaklarında acı bir gülümseme vardı zira biliyordu ki her ne kadar kendi hayatını tehlikeye atarak bu vahşi orman sakinini kendi elleriyle kurtarmış olsa bile, koca kedinin serbest kalır kalmaz üzerine atlaması şaşırtıcı olmazdı. Ama atlamadı. Onun yerine ağaçtan birkaç adım geride durup maymun adamın ağacın karmakarışık dallarının arasından çıkışını seyretti.
Çıktığında Tarzan ile panter arasında üç adım ya vardı ya yoktu. Karşı taraftaki ağaçların yüksekteki dallarına çıkabilirdi çünkü Sheeta, maymun adamın çıkabileceği kadar yükseğe tırmanamazdı. Fakat bir sebepten, belki de bir anlık bir cesaretle; panterin minnet duygusuyla ona arkadaşça davranıp davranmayacağını görmek için hayvana yaklaşmaya karar verdi.
O yaklaşırken büyük kedi ihtiyatlı bir şekilde yana çekildi ve maymun adam; hayvanın sivri dişlerinin dibinden, hayvana sürtünerek geçip ormana doğru devam etti. Panter de tıpkı bir av köpeği gibi onun peşinden gitti.
Tarzan uzun bir süre hayvanın onu dostane bir hissiyat içerisinde mi yoksa sırf acıkınca yemek için mi takip ettiğini anlayamadı fakat nihayetinde hayvanı bu davranışa iten şeyin dostluk olduğuna inanmak mecburiyetinde kaldı.
Günün ilerleyen vakitlerinde bir geyik kokusunu alan Tarzan, ağaca çıktı. Oradan kemendini fırlatıp hayvanın boynuna geçirdiğinde; o gün, daha evvel vahşi kedinin şüphelerini yatıştırmak için çıkardığına benzeyen ama biraz daha yüksek ve daha tiz olan bir mırlama sesi çıkararak Sheeta’ya seslendi. Panterler çiftler hâlinde avlanırken birinin bir avı öldürdüğü zaman diğerine haber vermek için bu şekilde seslendiğini işitmişti.
Neredeyse anında, yakındaki çalılıklardan bir hışırtı duyuldu ve ardından tuhaf dostunun uzun, kıvrak vücudu göründü.
Ölü Bara’yı gören ve kan kokusunu alan panter, tiz bir çığlık attı. Birkaç saniye sonra iki hayvan, avın başında yan yana durmuş; beraberce körpe geyik eti ile besleniyordu.
Bu tuhaf ikili birkaç gün boyunca ormanda birlikte dolaştı. Biri bir av yakaladığında diğerine sesleniyor, böylelikle sık sık ve iyi besleniyorlardı.
Bir keresinde Sheeta’nın öldürdüğü bir yaban domuzunun etiyle karınlarını doyururlarken amansız ve korkunç aslan Numa, yakınlarındaki otların arasından koşarak çıkıp geldi. Onları, öldürdükleri hayvandan uzaklaştırmak için öfke dolu, uyarıcı bir kükremeyle ileri atıldı. Tarzan bir ağacın alçaktaki dallarına çıkarken Sheeta da yakındaki bir çalılığa daldı.
Burada maymun adam, boynundaki ot halatı çözdü ve Numa başı dimdik şekilde domuzun yanında dikilip meydan okurken kemendini hayvanın yeleli boynuna geçirdi ve halatı aniden çekerek kemendi sıktı. Bir yandan, çırpınan aslanı sadece arka ayakları yerde kalana kadar yukarı çekerken bir yandan da tiz bir sesle Sheeta’ya seslendi.
Halatı СКАЧАТЬ