Название: Mister Pickwick'in Maceraları II. Cilt
Автор: Чарльз Диккенс
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6862-54-8
isbn:
Thomas Burton; belediye başkanlarına, emniyet amirlerine ve kimi meclis üyelerine hizmet veren kedi maması satıcısı4 (bu beyefendinin isminin duyurulması herkesin sessizliğe gömüldüğü bir merakla karşılık buldu). Bir ayağı tahtadandır. Tahta ayağın taş yollarda yürüyerek harap edilmeyecek kadar pahalı olduğunu düşündüğünden ikinci el takma bacak kullanmaktadır. Her akşam düzenli olarak bir bardak sıcak cin içmektedir hatta bu sayı bazen ikiye çıkmaktadır (derin iç çekişler). Tahta bacakları çok çabuk kırılmakta ve çürümektedir, bu durumun cin ve su tüketiminden kaynaklandığına inanmaktadır (uzun tezahürat). Artık yeni tahta bacak almakta ve yalnızca su içip hafif çay içmektedir. Yeni bacaklar eskilerine göre iki kat daha uzun süre dayanmaktadır ve beyefendi bunun sebebini yalnızca değiştirdiği huylarına atfetmektedir.” (Coşkulu haykırışlar.)
Anthony Humm, artık bir şarkıyla keyiflerine bakmalarını teklif etti. Mantıklı ve ahlaklı keyfin verdiği hissiyatla Mordlin kardeş Neşeli Genç Denizciyi Duymayanınız Var mı? şarkısının muhteşem sözlerini 100. Mezmur ilahisinin melodisine uyarladı ve herkesin kendisine eşlik etmesi ricası büyük bir coşkuyla karşılandı (müthiş bir alkış). Müteveffa Mr. Dibdin’in bu şarkıyı seneler önce eski yaşantısının hatalarını ve alkolsüz yaşamın avantajlarını göstermek için yazdığına yönelik büyük inancını burada paylaşsa iyi olabilirdi. Bu sahiden de içki karşıtı bir şarkıydı. (Tezahürat tufanı.) Genç adamın kılığının düzgünlüğü, küreğinin gücü, ona bir şairin güzelim sözlerini kazandıran kıskanılası hâl ve şu sözü söyleten o zihin:
Kürek çek, zihninde başka hiçbir şey olmadan!
İşte bunların hepsi birleşince onun bir su-içer olduğu anlamı ortaya çıkıyordu (tezahürat). Ah, bu nasıl da onurlu bir keyif hâli olmalıydı! (Kendinden geçmiş çığlıklar.) Peki genç adamın ödülü neydi? Bütün genç beyleri bu dizeyi dinlemeye çağırıyorum:
Genç kızlar seve seve teknesine akın ediyorlardı.
(Kadınların da katıldığı şiddetli bir tezahürat.) Nasıl da güzel bir örnek! Kız kardeşlik hissiyle genç denizcinin teknesini çevreleyen genç kızlar, onu görev ve ayıklık bilinciyle taçlandırıyorlar. Peki onu yatıştıran, avutan ve destekleyen yalnızca kendi hâlinde genç kızlar mıydı? Hayır!
Küreğiyle şehirli kibar hanımlar arasında da rağbet görürdü.
(Muazzam tezahürat.) Narin cinsten olanlar adamları, affedersiniz kadınları aşarak genç denizciye koştular ve yanlarından geçen içkiciye iğrenerek baktılar. (Tezahürat.) Bricklane Şubesi’nin erkek kardeşleri denizciyi temsil eder. (Tezahürat ve kahkaha.) Oda onların teknesidir ve izleyiciler de genç hanımlardır ve o (Mr. Anthony Humm), ne kadar değersiz olsa da “kürekçi başıdır.” (Kontrolsüz alkış.)
“Narin cinsten kastı ne Sammyciğim?” diye sordu Mr. Weller. fısıltıyla.
“Kadınlar.” dedi Sammy aynı tonda.
“Haksız da sayılmaz, Sammy’ciğim.” diye yanıtladı Mr. Weller: “Onlar sahiden de narin cins, gerçekten de narin cins sayılırlar, eğer böyle heriflere kanıyorlarsa.”
Sinirli yaşlı beyefendinin başka bir yorumu olacaksa da sözü Mr. Anthony Humm’ın dinleyicileri bu efsaneye şahit olsun diye ilk iki dizesini icra ettiği şarkının duyulmasıyla yarıda kesildi. Şarkı söylenirken eski pantolonlu ufak adam ortadan kayboldu ve şarkı bittiği anda geri dönerek yüzünde müthiş bir ciddiyet ifadesiyle Mr. Anthony Humm’a bir şeyler söyledi. “Dostlarım!” dedi Mr. Humm, bir iki sıra arkadaki gürbüz hanımların susmasını sağlayabilmek adına küçümseyici bir ifadeyle elini kaldırarak. “Dorking Şubesi’nden Kardeş Stiggins aşağıdaymış.”
Mendiller daha öncekine oranla daha büyük bir hışımla çıkarıldı çünkü Mr. Stiggings, Brick Lane’in kadın nüfusu içine epey sevilirdi.
“Bana kalırsa yanımıza gelebilir.” dedi Mr. Humm keyifsiz bir gülümsemeyle etrafına bakınarak. “Kardeş Tadger, lütfen gelip bizi karşılamasına izin verin.”
Kardeş Tadger hitabına karşılık veren eski pantolonlu ufak adam büyük bir hızla merdiveni indirdi ve hemen ardından Rahip Stiggins’le birlikte yukarı tırmanmaya başladılar.
“Geliyor, Sammy.” diye fısıldadı Mr. Weller, bastırılmış bir kahkahadan ileri gelen mosmor bir suratla.
“N’olur bana bir şey deme şimdi.” diye yanıtladı Sam. “Çünkü kendimi tutamayacağım. Kapıya yaklaştı, merdivendeki tırmanışını duyabiliyorum.”
Sam Weller lafını bitirmemişti ki ufak kapı hızla açıldı ve Kardeş Tadger hemen arkasında Rahip Mr. Stiggins’le içeri girdi. Mr. Stiggins’in içeri girişi alkış, ayaklarla yeri tepme, mendillerin dansı ile karşılandı ve bunların hepsi keyif belirtileriydi. Kardeş Stiggins bunların hiçbirine karşılık vermedi ve tek yaptığı deli bakışlarını diktiği muma doğru yüzünde sabit bir gülüşle bir o yana bir bu yana yalpalayarak, dengesiz ve kendinden emin olmayan adımlarla yürümek oldu.
“Siz iyi misiniz Kardeş Stiggins?” diye fısıldadı Mr. Anthony Humm.
“İyiyim, efendim.” diye yanıtladı Mr. Stiggins, gaddarlıkla müthiş kalın bir telaffuzun birleşiminden oluşan bir sesle. “Ben iyiyim efendim.”
“Ah, iyi o zaman.” dedi Mr. Anthony Humm hemen, bir iki adım geri çekilerek.
“Bana kalırsa benim iyi olmadığımı söyleyecek adam henüz anasının karnından doğmamıştır değil mi?” dedi Mr. Stiggins.
“Ah, elbette hayır.” dedi Mr. Humm.
“Bana kalırsa kimse böyle bir işe girişmesin, efendim, kimse böyle bir işe girişmesin.” dedi Mr. Stiggins.
Bu aşamada dinleyiciler artık kesin bir sessizlik hâline geçmiş ve endişeyle işlerin nasıl ilerleyeceğini beklemeye koyulmuşlardı.
“Toplantıyı açacak mısın kardeşim?” dedi Mr. Humm, teşvik edici bir gülümsemeyle.
“Hayır efendim, hayır efendim. Açmayacağım.” diye lafı yapıştırdı Mr. Stiggins.
Odadaki herkes kalkık kaşlarla birbirlerine baktı ve bir şaşkınlık mırıltısı aldı başını gitti.
“Bana kalırsa efendim.” dedi Mr. Stiggins, paltosunu çıkarıp sesini epey yükselterek. “Bana kalırsa buradaki herkes sarhoş, efendim. Kardeş Tadger mesela efendim!” dedi Mr. Stiggins, bir anda hızını artırıp aniden eski pantolonlu ufak adam dönerek: “Siz sarhoşsunuz efendim!” Mr. Stiggins herkesi ayıklığa teşvik etmeye yönelik takdire şayan bir arzuyla ve bütün uygunsuz şahsiyetleri СКАЧАТЬ
4
1800’lü yıllardan yaklaşık 1930’a kadar çeşitli nedenlerle insan tüketimi için uygun olmayan ve çoğunlukla bozuk at etlerini evden eve dolaşarak kediler için satan seyyar satıcılara verilen isim. Viktorya dönemi sosyal araştırmacısı Henry Mathew’un tahminlerine göre 1961 yılında Londra’da 1000 adet kedi maması satıcısı vardır ve bunlar ev ve sokak kedileri dâhil olmak üzere yaklaşık 300.000 kediye hizmet etmektedir. O dönemde evde kedi bakmak popülerleştiğinden bu ucuz etler çokça rağbet görmüştür. (ç.n.)