Kipling’den Sevilen Çocuk Hikâyeleri. Редьярд Джозеф Киплинг
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kipling’den Sevilen Çocuk Hikâyeleri - Редьярд Джозеф Киплинг страница 7

Название: Kipling’den Sevilen Çocuk Hikâyeleri

Автор: Редьярд Джозеф Киплинг

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6862-49-4

isbn:

СКАЧАТЬ sorular soruyorsun?”

      “Affedersiniz; ama babam beni patakladı, annem sopaladı, uzun boylu Deve Kuşu teyzem tokatladı, tekmeleri pek sert olan Zürafa amcam tekmeledi, şişman Su Aygırı teyzem tartakladı, haa bir de tüylü Babun amcam da beni hırpaladı ve ayrıca nehrin biraz yukarısında yatan ve hepsinden daha sert vuran iki renkli Kaya Yılanı da beni pullu, kamçı gibi kuyruğuyla bir güzel dövdü. İşte bu yüzden mümkünse daha fazla pataklanmak istemiyorum.” demiş kibarca.

      “Yaklaş Ufaklık!” demiş Timsah. “Çünkü aradığın Timsah benim.” Ve bunu kanıtlamak için timsah gözyaşları dökmüş.

      Bunun üzerine Çocuk Fil’in heyecandan nefesi kesilmiş ve kalbi hızlı hızlı çarpmaya başlamış. Nehrin kıyısına diz çökmüş ve “Günlerdir aradığım kişi sizsiniz. Lütfen bana akşam yemeğinde ne yediğinizi söyler misiniz?” demiş

      “Yaklaş Ufaklık!” demiş Timsah. “Yaklaş da kulağına fısıldayayım.”

      İşte o zaman Çocuk Fil başını Timsah’ın koca dişli korkunç ağzına doğru uzatmış ve Timsah da sıçrayıp Çocuk Fil’i, o haftaya, o güne, o saate ve o dakikaya kadar bir ayakkabıdan daha da küçük ama çok daha kullanışlı olan minik burnundan yakalamış.

      “Herhâlde.” demiş Timsah ve bunu dişlerinin arasından söylemiş. İşte böyle; “Herhâlde bugün akşam yemeğime Çocuk Fil yiyerek başlayacağım.”

      Çocuk Fil bunu duyunca pek bir üzülmüş kuzum ve burnundan konuşarak “Mırak meni! Murnum acıyo!” demiş.

      O sırada iki renkli Kaya Yılanı sürünerek nehrin kıyısına gelmiş ve olanları görünce Çocuk Fil’e şöyle demiş: “Genç arkadaşım eğer hemen, çabucak var gücünle kendini geri çekmezsen, korkarım şu desenli mantolu arkadaşın (Timsah’tan bahsediyormuş.) gözünü bile kırpmana izin vermeden nehir akıntısının altına sürükleyecek seni.”

      İki renkli Kaya Yılan’larının konuşma şekli böyledir.

      Bunun üzerine Çocuk Fil, kısa bacaklarını germiş kendini geriye doğru çekmiş, çekmiş, çekmiş ve burnu gerilip esnemeye başlamış. Timsah da çırpınarak, kocaman kuyruğuyla suları bulandırarak Çocuk Fil’in burnuna asılmış da asılmış.

      Çocuk Fil’in burnu esnemeye devam ediyormuş; ama o yine de kısa bacaklarını açarak kendini geri çekmiş, çekmiş ve burnu uzamış da uzamış.

      Timsah kuyruğunu kürek gibi sallayıp suları köpürterek Çocuk Fil’in burnuna asılmış, asılmış, asılmış… Her asılışında Çocuk Fil’in burnu biraz daha uzuyormuş ve canı çok yanıyormuş.

      En sonunda bacaklarının titrediğini ve yavaş yavaş öne doğru kaydığını hissetmiş ve esnemekten neredeyse bir buçuk metre olan burnundan konuşarak şöyle demiş: “Yeter artık dayanamıyorum, canım çok yanıyor!”

      O sırada iki renkli Kaya Yılanı kıyıya gelmiş ve gövdesini Çocuk Fil’in arka bacaklarına dolayarak gemici düğümü atmış. “Tedbirsiz ve tecrübesiz yolcu, şimdi kendimizi biraz daha zorlamamız gerekiyor; eğer yapmazsak, bence bu kendi kendini yürüten sırtı zırhlı savaş gemisi, kışkırtıcı düşmanımız (Timsah’tan bahsediyormuş kuzum.) senin gelecekteki kariyerini olumsuz yönde etkileyecek.” demiş.

      İki renkli Kaya Yılan’larının konuşma şekli böyledir.

      Bunun üzerine iki renkli Kaya Yılanı asılmış, Çocuk Fil asılmış; Timsah ise tüm gücüyle onları suyun altına çekmeye çalışmış; ama Çocuk Fil ve iki renkli Kaya Yılanı daha güçlü asılmışlar ve en sonunda Timsah, Çocuk Fil’in burnunu öyle bir bırakmış ki, Limpopo Nehri’nin tüm kıraç, kurşuni renkteki kayalıklarında “şlop” diye bir ses yankılanmış.

      Burnunu kurtaran Çocuk Fil dengesini kaybedip yere yuvarlanmış ama hemen toparlanıp kalkmış ve iki renkli Kaya Yılanı’na teşekkür etmiş. Sonra zavallıcık uzayan burnunu önce serin muz yapraklarına dolamış, sonra da Limpopo Nehri’nin karanlık kıraç, kurşuni renkteki kayalıklarının serin sularına sokmuş.

      “Bunu neden yapıyorsun?” diye sormuş iki renkli Kaya Yılanı.

      “Ne yazık ki burnumun şekli çok bozuldu ve eski hâline dönmesini bekliyorum.” demiş Çocuk Fil.

      “Bence daha çok beklersin.” demiş iki renkli Kaya Yılanı. “Bazı insanlar da kendilerine iyi gelen şeyi bir türlü öğrenemiyor!”

      Çocuk Fil tam üç gün boyunca nehir kenarında oturmuş, burnunun eski hâline dönmesini beklemiş. Ama burnu bir santim bile kısalmamış ve burnuma bakacağım derken şaşılaşıyormuş. Şimdi anladın mı kuzum, Timsah, Çocuk Fil’in burnunu çekip uzatarak bugünkü fillerin hortumuna benzetmiş.

      Üçüncü günün sonunda, vızır vızır bir sinek gelmiş Çocuk Fil’i omzundan ısırmış; Çocuk Fil de daha ne yaptığını bile anlamadan hortumunu bir sallamış, sineği bir vuruşta öldürmüş.

      “İşte ilk kazancın!” demiş iki renkli Kaya Yılanı. “Eskiden olsa o küçük burnunla bunu yapamazdın. Şimdi de yemek yemeyi dene.”

      Çocuk Fil yine ne yaptığını anlayamadan hortumunu uzatıp, yerden bir demet taze ot kopartmış, dizlerine vurarak tozunu silkelemiş ve ağzına tıkmış.

      “Bu da ikinci kazancın!” demiş iki renkli Kaya Yılanı. “Eskiden olsa o kısacık burnunla bunu yapamazdın. Hava çok sıcak, öyle değil mi?”

screen_66_0_0

      “Evet gerçekten çok sıcak!” diyen Çocuk Fil, ne yaptığını kendisi bile anlayamadan Limpopo Nehri’nin kıraç, kurşuni renkte, kayalık kıyısından bir topak çamur almış, başının üstüne koymuş. Çamurdan şapkası vıcık vıcıkmış ve bu şapka başını serinletmiş, kulaklarının arkasını gıdıklamış.

      “İşte üç numaralı kazancın!” demiş iki renkli Kaya Yılanı. “Eski kısa burnunla bunu yapamazdın. Şimdi bundan sonra pataklanmak ister misin?”

      “Kusura bakmayın ama…” demiş Çocuk Fil “Pataklanmak hiç hoşuma gitmez.”

      “Birini pataklamak ister misin peki?” demiş iki renkli Kaya Yılanı.

      “Oo bu çok hoşuma gider!” demiş Çocuk Fil.

      “Hmmm…” demiş iki renkli Kaya Yılanı. “Çok kısa bir süre sonra yeni uzun burnunun birini pataklamak için çok uygun olduğunu göreceksin.”

      “Teşekkür ederim.” demiş Çocuk Fil. “Bunu aklımda tutacağım, hatta şimdi eve canım ailemin yanına dönüp bir deneme yapabilirim.”

      Böylece Çocuk Fil hortumunu sallaya sallaya Afrika’nın ta öbür ucundaki evine doğru yola çıkmış. Canı meyve çektiğinde bir ağacın altında durup beklemiyormuş artık, hortumunu salladığı gibi bir tane kopartıyormuş. Canı ot yemek istediğinde dizlerinin üzerine çömelmek yerine, hortumuyla rahatça bir tutam kopartabiliyormuş. Sinekler onu ısırmaya СКАЧАТЬ