Kısa bir süre sonra, “Senin kadınlar bizimle konuşarak seviyeni düşürdüğünü biliyorlar mı?” dedi. “Akşamları yanlarına döndüğünde onlara buraya geldiğini söylüyor musun? Senle evlenmek isteyen o çirkin cadının adı neydi? Elvira mı?”
Bunların hepsini ona şaka olsun diye anlatmıştım. “Ne oluyor sana böyle?” dedim. “Seni, buradaki herkesi sevdiğim için geliyorum buraya. Ormanda, yollarda dolanmayı sevdiğim için. Seninle aramdaki ilişki, bu tepelerle olan ilişkimden farksız.”
“Peki bundan Elvira’nın haberi var mı?”
“Bunun Elvira ile ne ilgisi var?”
“Elvira köpeğinin annesi.” dedi sessizce. “Senden tüm gün nerelere gittiğinin hesabını vermeni beklemiyor mu?”
“Elvira aptalın teki.”
“Ama burada bizimle geçindiğin kadar iyi geçiniyorsun oradakilerle de.”
“Kıskanıyor olamazsın, değil mi Cate?”
“Kimi kıskanacakmışım? Güldürme beni. Fonso’yu mu kıskanacağım?”
“Fonso daha çocuk.” diye bağırdım. “Onu neden karıştırıyorsun şimdi?”
“Sana kalırsa hepimiz çocuğuz zaten.” diye karşılık verdi. “Tıpkı köpeğin gibi.”
O akşam ondan daha fazla bilgi koparamadım. Fonso, kızlar ve Dino geldi. Sohbet edip birbirimizi dinledik. Biri şarkı söylemeye başladı. Aramızda yeni yüzler de vardı. Fonso’nun tanıdıkları olan evli bir çift içiyordu evleri bomba saldırılarında yıkılmıştı. Dino’nun uyku vakti gelince o kaçıyor, Cate de onu yatağa yatırabilmek için peşinden koşuyordu. Karanlıkta herkes peşine düşmüştü. Sonra biri, “Corrado!” diye bağırdı. Herkes bir ağızdan, “Corrado!” demeye başladı. “Bu ada kim tepki verirse söz dinleyip yatağına gidecekmiş!” dediler.
VI
Cate tekrar bahçeye çıkar çıkmaz peşinden gittim. Henüz farkına varmamıştı. Belki de yine Elvira hakkında konuşacağımı düşünmüştü ki bana küçümseyici bir bakış atarak durakladı.
“Corrado diye sesleniyorlar.” dedim.
Şaşkınlıkla bana baktı.
“Benim adım.” dedim.
Ona özgü o kendinden emin tavırla başını geriye attı. Gölgede kalmış masada toplananlara baktı. “Git başımdan! Şimdi görecekler bizi.” diye fısıldadı panikle.
Dönüp yanına geçtim. Yürümeye başlamıştık ki hafif bir sesle, “Onun adının Corrado olduğunu bilmiyor muydun?” diye sordu.
“Ona neden o adı verdin?”
Yanıt olarak yalnızca omuz silkti.
“Kaç yaşında Dino?” dedim. Birden durdu.
Kolumdan tutup “Sonra konuşalım. Şimdi bunları düşünüp kendimi üzmek istemiyorum.” dedi.
O akşam bol bol savaş ve saldırı sirenleri hakkında konuşuldu. Fonso’nun arkadaşı Arnavutluk’ta yaralanmıştı, şimdi de artık herkesin duymaya alıştığı şeyleri anlatıyordu. “Sırf bir yastığa başımı koyabilmek için evlenmek istiyordum.” dedi. “Şimdi onu da aldılar elimden.” Eşi araya girip “Merak etme, tarlalarda uyuruz.” dedi. Bense yaşlı kadının yanına oturmuş sessizce Cate’i inceliyordum. O akşam sanki yeni biriyle tanışmıştım, onu şu zamana dek tanıyamamış olduğumu hissettim. Onunla her konuştuğumda bir öncekinden daha da kör, ondan daha da uzakmışım âdeta. Dino adını Corrado’nun kısaltması olarak kullandıklarını tesadüfen öğrenmem bile bir ayımı almıştı. Dino’nun yüzü neye benziyordu? Gözlerimi yumup kafamda canlandırmaya çalışsam da o an yüzünü anımsayamadım.
Birden ayağa fırlayıp bahçeye yöneldim. “Seninle geleyim mi?” diye sordu Cate ayağa kalkarak. Birlikte yürümeye başladık. Kendimi kötü hissediyordum. Tüm dünyam başıma yıkılıyordu sanki. Hava saldırıları sırasında tepesi sallanmaya başlayan bir sığınaktaymışım gibi hissediyordum. “Yapabileceğim çok şey vardı.” diye düşündüm.
Bir süre karanlıkta öylece yürüdük. Cate de sessizliği bozmuyordu. Koluma sarılıp benden destek alarak yanımda yürüyordu. “Tut beni Corrado.” dedi sessizce. Ağırlığını bana vererek yürüyebilmesi için tuttum onu. Sonra durduk.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.