Название: Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nden Seçmeler
Автор: Evliya Çelebi
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-605-121-599-0
isbn:
Oğlu Osman, “ola Osman” sözü tarihinde20 bağımsız olarak sikke ve hutbe sahibi padişah olup ilk önce hutbeyi Dursun Fakih adlı tanınmış imam, Osman Gazi adına okudu. Ondan sonra Osmancık21 Germiyan diyarını istila etti.
Ondan sonra oğlu Orhan Gazi müstakil bey oldu. Bunun zamanında yetmiş yedi ulu evliya orada, Peygamber’in sancağı altında hazır olup himmetleriyle nice yerler fethettiler.
Yine bunun padişahlığı zamanında yüce atalarımızdan Türk Hoca Ahmed Yesevî22 hazretleri, Horasan’da halifesi olan Hacı Bektaş-ı Ve li’yi 300 dervişiyle seccade sahibi edip23 tef, kudüm ve bayrak verdi ve nazar etti.24 Bunlar gelip Orhan Gazi ile buluştular. Bursa üstüne varıp fethettiler. Oradan da İstanbul fethine teşebbüs ettiler. 758 tarihinde (= 1357) Orhan Gazi oğlu Gazi Süleyman Bey 70 ulu evliyanın ve Hacı Bektaş-ı Veli’nin izni, düşüncesi ve tedbiriyle Kara Mürsel, Kara Koca, Kara Yalya, Kara Bıga, Kara Sığla adlı kırk kara bahadırla birleşerek tulumdan sallar yaptılar. Kırk kişi sallarla denizi geçip Rum ülkesine ayak bastılar. Besmeleyle gülbang-ı Muhammedî çekip gemilerden atlarını çıkardılar. Dört yanı yağma edip cuma günü İpsala Kalesi’ni fethettiler. Cuma namazını orada kıldıkları için “ibtida sala”25 dan bozma olarak “İpsala” dediler.
Oradan ılgarla Gelibolu Kalesi fetholundu. Oradan ılgar ile Tekfurdağı26 ve Silivri Kapısı’na kadar o 40 kişi gece baskınları edip pek çok doyumluk ve esir aldılar. Birçok yolları örüp muzaffer olarak yedi günde yine keleklerle karşıya, Kapıdağı adlı yere geçtiler.
Bu kadar ganimetle Bursa’ya girince bütün İslam askerinin damağında bu işin tadı başlayıp kaç kere gemilerle Rum tarafına geçtiler. Nice yüz köy, kasaba ve kaleyi fethedip her seferinde İstanbul’un çevresindeki kâfirleri esir ederler ve yakaladıkları güzel bakireleri nikâh edip evlenirlerdi.
761 yılında (23 Kasım 1359-10 Kasım 1360) Gazi Hüdavendigar padişah olarak Rum ülkesine büyük bir ordu yürüttü. Evvelce Alaaddin Sultan27 ve Hacı Bektaş-ı Veli’nin himmet ettikleri İstanbul fethini gerçekleştirmek için önce dört cihetini elde etmeye karar veren Gazi Birinci Murad, Müslüman askeriyle bizzat giderek Edirne Kalesi’ni Edirne tekfurünün elinden aldı. Anadolu’daki Müslümanlar, Edirne yörelerine doldular. Kâfirler İstanbul’dan dışarı çıkamaz oldu.
Fakat Tanrı’nın takdiri, Gazi Hüdavendigar yedi kere yüz bin kâfirle Rumeli’de Vuçetren Kalesi eteğinde, Kosova adlı ovada savaşıp kâfirler bozularak hepsi kılıçtan geçmişken, Gazi Hüdavendigar, Tanrı’ya hamdederek cehennemlik kâfir ölülerini seyrettiği sırada, ölüler arasında bulunan Vılaşkobile adlı kâfir bıçakla Hüdavendigar’ı vurup şehit eyledi. O melunu da orada parça parça ettiler. İslam gazileri hesapsız ganimet malı ile Edirne’ye geldiler. Yıldırım Bayazıd Han tahta oturup müspadişah oldu. Babasının öcünü almak için Kâfiristan’a yıldırım gibi kılıç vurdu.
İstanbul’un Onuncu Kuşatılması
Yıldırım Bayazıd Han 100.000 askerle İstanbul’u 7 ay kuşatıp nihayet: “Aman ey Yıldırım Han! İsteğiniz gibi barış yapalım.” diye tekfur sulh isteyip her yıl ikişer kere yüz bin altın haraç vermeyi kabul etti. Yıldırım Han bunu kabul etmeyip eski zamanlarda Ömer bin Abdülaziz28 ve Harun Reşid29 zamanlarındaki gibi Galata ve İstanbul Kalesi’nin yarısında Muhammed ümmeti oturup cami ve imaretler yapmak, kale dışında olan bağ ve bahçeler mahsulünün onda biri Müslümanların olmak üzere barışı kabul edeceğini bildirdi. Tekfur da ister istemez bunu kabul etti. İstanbul’un içine 20.000 kişi yerleştirildi. Edirne Kapısı, Eğri Kapı ve Eyüp Kapılarından ta Unkapanı’na, Zeyrek Başı, Karaman ve yine Edirne Kapısı’na gelinceye kadar olan yerler sınır kesilip İstanbul’a Müslümanlar doldu. Cibali Kapısı içinde Gül Camisi, gül suyu ile kâfirlerin mülevvesatından temizlendiği için Gül Cami derler. Ona yakın Sirkeci Tekkesi’ni yine şeri mahkeme yaptılar. Galata Kalesi’ne de 6000 asker koyup Galata’nın yarısını ta kuleye varıncaya kadar Muhammed ümmeti işgal edip İstanbul’un da yarısında, Ayasofya taraflarında sakin olup kâfirlerle itidal ile geçinirlerdi.
Yıldırım Bayazıd Han, İstanbul’un yarısını fethedip Edirne’ye yöneldi. 802 tarihinde (3 Eylül 1399-21 Ağustos 1400) İran’da Temürleng ortaya çıkıp 37 padişahı yanında yaya yürütüp hepsini emir kulu etti. Ancak, Yıldırım Han yiğit ve bahadır padişah olmakla baş eğmedi. Temür, Yıldırım Han üzerine gelip Ankara Ovası’nda her iki büyük ordu saf bağlayıp savaşa başladı. Savaş yerinde, Yıldırım Han’a kırgınlıkları olan eşkinci Tatarlardan 12.000 Tatar askeri Temür tarafına kaçtı. Bundan başka nice bin ulufesiz derme çatma asker dahi Yıldırım vezirinin tedbirsizliği ile Temür’e tabi olup Yıldırım Han gayet az askerle kaldı. Gayretinden koşumu eksik bir taya binip dalkılıç Temür askeri içine girip öyle kılıç çaldı ki Tatarları üst üste yığar oldu. En sonunda atından tekerlenip kalkamadan Tatar askeri Yıldırım’ın başına üşüp esir etmişler. Padişahlık Yıldırım Bayazıd Han oğlu Çelebi Sultan Mehmed’e kısmet oldu. Derhâl 70.000 askerle Temür’ün arkasından ılgar edip Amasya civarında yetişerek bir satır vurdu ki dillerde destandır.30
Doyumlukları İslam askeri aldı. Fakat Tanrı’nın takdiri, o gece Yıldırım Han ateşli bir hastalıkla31 merhum oldu.
Çelebi Sultan Mehmed, babasının öcünü Temür’den alıp onları kıra kıra ta Tokat Kalesi’ne varıncaya kadar Temür’ü kovdu. Temür, Tokat Kalesi’ne girilip kuşatıldı.32 Çelebi Sultan Mehmed muzaffer olarak dönüp babasının ölüsünü Bursa’ya getirdi. Camisi sahasındaki büyük kubbe içine gömerek müstakil padişah oldu.
İstanbul tekfuru bu vakaları işitince sevincinden raks etti. Derhâl tellallar bağırtıp: “Çabuk, İstanbul içinde bir Müslüman kalmasın. Yoksa hepsini kırarım!” diye Müslümanlara bir gün mühlet verdi. Müslümanlar, kimi karadan, kimi denizden olmak üzere İstanbul’dan çıktılar. Edirne ve Tekfur Dağı taraflarına gelenlerin birçoğunu pusuda bekleyen kâfirler şehit ettiler.
Bu hadiseler Osmanlı Hanedanının içine yara olup nihayet Çe lebi Mehmed Han öldü. Padişahlık İkinci Murad’a, ondan da Fatih Sultan Mehmed’e geçti. Fakat Mehmed Han çocuk olduğu için dört taraftan kâfirler başkaldırıp bunlara karşı koymaya gücü yetmediği için Fatih’in babası yine padişah olup Fatih’e Manisa hükûmeti tahtını verdi. Fatih orada ilimle meşgul olup nice tarihler okudu. Gece gündüz Sivaslı Kara Şemseddin’in33 sohbetlerinden faydalanıp ondan ilim öğrendi. Müfessir ve muhaddis şehzade oldu.
Mehmed Han, Manisa’da СКАЧАТЬ
19
Evliya Çelebi’nin bu büyük yanlışları o sırada Osmanlı aydınlarındaki tarih bilgisinin durumunu gösterir.
20
Arap harfleriyle ve ebced hesabı ile 699 çıkar ki Osmanlılar’ın hicri tarihle müstakil oldukları yıl diye kabul olunmuştur. Bunun doğru olmadığı, Osmanlı Uç Beyliği’nin miladi 1336’ya kadar İlhanlı Devleti’ne bağlı olduğu bugün bilinmektedir.
21
Osman Gazi’ye verilen “Osmancık” adının nereden çıktığı kesin olarak belli değildir. Belki bir sevgi nişanesidir.
22
Evliya Çelebi kendisini Hoca Ahmed Yesevî soyundan saymaktadır ki ispatı asla mümkün değildir.
23
Yani icazet verip.
24
Manen destekledi manasında.
25
“Önce namaz” manasında
26
Bugünkü Tekirdağ
27
Bu Alaaddin Sultan’ın kim olduğu belli değil. Meşhur Selçuklu sultanından galat da olabilir
28
Emevi hükümdarı. 717-720 arasında hükümdarlık etti.
29
Meşhur Abbasi hükümdarı. 786-809 arasında hükümdarlık etti.
30
Tabii bunun aslı, esası yoktur. Amasya’ya sığınmış olan Mehmed Çelebi, merkezi otoritenin gevşemesinden ötürü serkeşlik eden bazı Türkmen beylerini yenmiştir. Evliya Çelebi bu harekâtı, Temür ordusunu yenmek şeklinde anlatıyor.
31
Evliya Çelebi “hummayi muhrika” tabirini kullanıyor. Bütün ateşli hastalıklara humma denmesi âdettir. Bununla hangi hastalığın kastedildiğini tespite imkân yoktur.
32
Bu da tamamen hayali bir vakadır.
33
Sivaslı Kara Şemseddin diye bir şahıs yoktur. Sivaslı Şemseddin adında bir Halveti şeyhi varsa da Fatih’ten çok sonradır ve 1006 (14 Ağustos 1597-3 Ağustos 1598) tarihinde ölmüştür. Evliya Çelebi herhâlde Fatih’in çağdaşı Ak Şemseddin’i kasdetmişse de onun Manisa’da bulunduğuna dair kayıt yoktur.