Название: Nutuk
Автор: Мустафа Кемаль Ататюрк
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6862-56-2
isbn:
Bu telgrafta bahsolunan uzun mektuplar, günlerce telleri işgal eden şifrelerle verildi. Birbirine ek olan o şifrelerden biri de şuydu:
Asayişle ilgilidir. Kişiye özeldir.
3’üncü Ordu Müfettişliği Kurmay Başkanı Kazım Beyefendi’ye,
Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’ne: 16/7/1919 tarih ve 880 numaralı şifrenin dokuzuncu maddesine ektir:
Kara Vasıf’ın 10 numaralı madde hakkında ek olarak verdiği bilgi:
1- Bir yardım şeklinde Amerikalıya taraftar olursak ve bunu Vilayatışarkiye Kongresi; Millî Kongre, bir arzu gibi telgrafla hükûmetimize bildirirse, Wilson’un Amerika Kongresi’ne karşı güzel bir dayanak noktası olacaktır. İstanbul’da birçok aydın buna taraftar ve böyle bir şey hazırlıyorlar. Eğer Anadolu’da yaparsa faydalı olur, diyorlar. Böyle olursa Amerika’nın mandasından yararlanarak öteki alçak düşmanları memleketimizden çıkarmak ve sonra yalnızca Amerikalılarla karşılaşmak mümkün olur ve uğraşmak da kolay olur. Bir de Amerikalılar bizi şiddetle suçluyorlar. Yani hükûmeti aşağı görüyorlar ve milletimizi de suçluyorlar. Temsilcilerin İstanbul’dan çıkışını Paris’e gidişini, raporları…
Sonra diyorlar ki Avrupa’nın yapmaya cesaret etmediğini siz kabul ediyorsunuz. Mesela Avrupa büyük Ermenistan kurulmasını düşünmüyor. Sizin Sadrazam Toros’tan sınır veriyor. Ermenistan istiyor. Hâlbuki şimdiye kadar Amerika komisyonlarından hiçbiri bile buna “olabilir” demedi. Bütün raporlara göre Anadolu’da Türkiye’de bir Ermenistan kurulması, hatta muhtar ve mahallî idareler teşkil etmek bile mümkün değildir. Nüfusları yok, toprakları yok. Bu idare müthiş bir askerî kuvvete dayandırılmazsa olmaz. Ermenilerde bu kuvvet olamaz. Amerika bu lütfu yapamaz. Diğer devletler de buna tahammül edemez. Meğer ki oralarını zapt etsinler ve “… barış” yapsınlar. Bu da mümkün değil. Aralarındaki rekabet buna engeldir. İşte İstanbul’un haberleri. Orada bunların üzerinde iyice düşünülsün. Epeyce zaman vardır. Amerika Kongresi hemen hemen Wilson’u dinlemek üzeredir.
2- İstanbul’da büyük temaslar var. Onun için Mustafa Kemal Paşa, genel bir emir verir mi? Yoksa İstanbul’un kararını ve çalışmalarını kabul eder mi? Bu çalışmaların gayesi, milletin birliği, vatanın bütünlüğü, istiklal ve hâkimiyetin korunması! Eğer Mustafa Kemal Paşa buraya genel bir emir vermezse ve kendisi de derhâl oradan Amerikalılar, İngilizler ve diğer yabancılarla temasa geçmezse tabii burada faaliyet devam edecektir. Belki aksi neticeler alınır. Buna dikkati çekerim. Bu rolü, siyaseti çok daha iyi yürüten bir (tgtlkhn) Mustafa Kemal Paşa’nın mücadelesine ve kuvvetine dayanmak ise (btlstn), onun sözleri, demeçleri, davranış ve hareketleriyle… tutum ve söz olarak yalanlanmış.
3- Çolak Hüseyin Selahattin ikiyüzlü davranmaya devam ediyor. Sadık Bey’in en gözde bendelerinden olan bu zatın bir mevkiye getirilmemesi için ne yapılacağı düşünülüyor.
Kara Vasıf Bey’e bildirilmek üzere verilen cevap şuydu:
Şifre
Kişiye özeldir. Aceledir. 152
20’nci Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa Hazretleri’ne,
c. 17.8.1919
1- Bahsedilen Amerika mandasının nasıl bir yardım sağlayacağının çok dikkatli olarak incelenmesi ve millî gayemize ne dereceye kadar yararlı olacağının hesap edilmesi son derece önemlidir. İstanbul’da çalışanların gayesi, milletin birliği, vatanın bütünlüğü, istiklal ve hâkimiyetin kazanılması olarak anlatıldığına ve gösterildiğine göre Amerika mandasını kabul hâlinde bu gaye korunmuş olabilir mi?
2- Millî arzuya tabi ve uygun olmayan kararlar, hiçbir zaman milletçe kabul edilemeyeceğinden, milletimizin ve vatanımızın mukadderatında, millî vicdana tercüman olmaktan ibaret bulunan vazifemizi tam olarak yapmak için millî arzunun iyice belirip tek bir hedefe yönelmesini beklemeden hiçbir meselede yetkili görünmemiz doğru değildir. Bu sebepten dolayıdır ki tarafımızdan yabancılarla temas ve münasebetin, kongrenin kararlarına göre millet adına yapılmasını tercih etmekteyiz. Allah’a şükür, vatanımızdaki millî akımın pek çok genişlemesi ve kökleşmesi kuvvetlenmekte olması, bizleri daima bu noktaya götürüyor ve davet ediyor.
3- Şurası da göz önünde tutulmalıdır ki memleket ve milletin mukadderatı hakkında Amerika veya herhangi bir devletle anlaşmaya yetkili olabilecek bir hükûmet ancak millî hâkimiyet esasını kabul ve millî meclisin varlığını benimseyerek ona dayanmayı gerekli gören bir hükûmettir. Şu takdirde İstanbul hükûmetinde görev alacak şahısların mutlaka bu vasıflarda olması zaruridir. Bizce olduğu gibi oradaki çalışmalarınızın gayesi de bu noktanın sağlanması olmalıdır.
4- Yakında kongre kararlarını öğreneceksiniz. Gözlerinizden öperiz.
Bir küçük bilgi daha vereyim. Sivas’a gelmiş olan gazeteci Mister Brown ile bizzat görüşmeyi uygun gördüm. Karşısındakini kolayca anlayan çok zeki bir genç.
Manda Meselesinin Kongrede Görüşülmesi
Şimdi, efendiler, kongrede manda hakkında yapılmış olan görüşme ve münakaşayı mümkün olduğu kadar geçtiği gibi yüksek heyetinize dinletmeye çalışacağım.
Birçok şahıs söz aldı. Kimseye söz vermeden önce, başkanlık kürsüsünden zabıtlara aynen geçmiş olan şu kısa konuşmayı yaptım: Bu rapor metni hakkında görüşmeye başlamadan önce bazı noktalara dikkatinizi çekmek isterim. Bu raporda, mesela Mister Brown’dan bahsedilmekte ve elli bin kişilik bir işçi ordusu getirileceğini söylediği belirtilmektedir.
Efendiler, Mister Brown: “Ben, hiçbir resmî sıfatla görüşmüyorum. Tamamıyla özel bir şekilde görüşüyorum!” diyor ve hatta Amerika’nın mandayı kabul edeceğini değil, belki etmeyeceğini söylüyor. Onun için sözleri Amerika adına değil, kendi adınadır; mandanın ne olduğunu kendisi de bilmiyor. “Manda, siz ne derseniz odur.” diyor. Bu raporda önemli olarak manda meselesi vardır. Bunun hakkında görüşmezden önce on dakika istirahat edelim (saat: 3.25).
Sonraki celsede “İlk söz Vasıf Bey’indir.” dedim. Vasıf Bey, önce mandanın tarifi hakkında uzun açıklamalarda bulundu. Diğerlerine sözü bıraktı. Tekrar söz aldı ve “Bir kere esas olarak mandayı kabul edelim de şartlar hakkında daha sonra görüşürüz.” dedi.
Üyelerden Macit Bey adında bir zat, “Umumi heyetçe asıl görüşülecek mesele, şimdiden sonra yalnız yaşayabilecek miyiz, yaşayamayacak mıyız? Mandayı ne şekil ve surette anlayarak mandaterle ne tarzda görüşeceğiz? Bu devlet hangisi olacaktır? Asıl mesele budur.” tarzında konuştu. Ben, başkanlık kürsüsünden: ”Zannederim bu rapordan iki görüş ortaya çıkıyor: Bunların birincisi, devletin içte ve dışta istiklalinden vazgeçememesi ve ikincisi de devlet ve milletin yabancı СКАЧАТЬ