Çuvaş Kızı Salambi. Aleksandır Artemyev
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Çuvaş Kızı Salambi - Aleksandır Artemyev страница 19

Название: Çuvaş Kızı Salambi

Автор: Aleksandır Artemyev

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6853-28-7

isbn:

СКАЧАТЬ kalmayınca kolhoz çalışanları tarla sürme işlerinde ve başka ağır işlere öküzleri, kısır inekleri koştular ya da harman yerini sürerken yaptıkları gibi kadınların kendileri saban başına koşuldular. Hepsinden de çok savaş bittikten sonraki yıl aşırı sıcağın yaktığı ekinin mahvolması köy ekonomisini tamamıyla mahvetti. Korkunç açlık gelip çattı. Halk arasında unutulmaya başlamış olan “kara pazı ekmeği”, “nişasta akıtması” gibi sözler evden eve girmeye başladı. Şehirde ekmeği de başka yiyecekleri de sadece kartla veriyorlar. O da sadece yaşayabilecek kadar…

      Böyle ağır şartlarda öğrencinin hayatı nasıl kolay olsun ki…

      Salambi kendi arkadaşlarıyla birlikte demiryolu istasyonunda vagonlardan odun boşaltmaya da iskelede dubaların üzerinden tuz çuvalları kaldırmaya da gitti. Kız başına çam tomrukları kaldırma, ıslak tuz çuvalları taşıma gibi ne kadar ağır işi gücüm halim yok demeden yaptı. Ne yapacaksın, aç karın öz anne değil, affetmiyor, acımıyor… Allahtan köyde yetişmiş Çuvaş kızı işe alışmış, dayanıyor zavallı. Tren istasyonundan ya da iskeleden ölecek gibi yorgun bir şekilde daireye yavaş yavaş sürüne sürüne dönünce sert somya üzerine uzanıp üç gün kalkmadan yatarım dersin ama eğitimden de geri kalmamak lazım. Tekrar kitapların arasına başını gömmen gerekir. Böyledir fakir öğrencinin hayatı. Dertlenmek insan içinse de öğrenmek kendin için demişler. Tekrar bu cezbedici aldatıcı inanç yine de güzel hayatın geleceğini tekrar ortaya çıkarır, geleceğe çağırır. Bütün halkla birliktesin yalnız başına değilsin.

      Ekim Devrimi bayramı zamanında hava bozuldu. Gökyüzünü karanlık kapladı, kara yağmur bulutları yere yakın dolanıyor, gece gündüz bardaktan boşanırcasına yağmur saçıyor. Yapraklarını dökmüş ağaçlar ıslanıyor, kayboluyor, kuş sesi de duyulmuyor.

      Bayram günü Anna İvanovna, kızları erkenden kaldırdı. Öğrenciler bugün evlerine dönmeye hazırlanıyorlar.

      Salambi ile Büyük Nina eve götürecekleri eşyaları bir bavula doldurdular. İkisinin de yiyecekleri bitmişti, şimdi tekrar kışlık yiyecek alıp getirmek gerekir. Büyük Nina’dan ayrılamayan Kazakov onları Yetirne yolundan bir kaç kilometre gidip yolcu etti. Şakalar yapıp onları eğlendirdi. Kızlar kovarmış gibi kendilerini artık bırakmasını istediler.

      “Kal artık Petya. Yedi gün yolcu edecek gibisin, ayakların ağrıyacak.” dediler.

      “Tamam o zaman.” dedi delikanlı. “İki gece dayanmak gerekir. Dikkat et orada Büyük Nina, beni köyünde unutma… Bir de durun bakalım, söylemeyi unuttum. Anna Vanna için şırttan4 benim için de fındık getirmeyi unutmayın!”

      “Şırttanlar şimdi bizi bekliyorlardır ya. Gelip almıyorlar diye ağlayıp duruyor olmalılar. Fındık desen bir de… Kız hediyesi…”

      Hırkassi’den geçince kızlar şoseden dönüp düz yoldan gittiler. Şimdi gitmek zorlaştı. Araba yolu kisel gibi yoğrulmuş uzanıyor. Kızların çizmeleri tamamen çamura bulandı. Yetmiyormuş gibi soğuk yağmur güçlendi, yüze vurmaya başladı.

      “Böyle kötü bir havada yayan giderken cephedeki sefer akla geliyor.” dedi Nina. “Bak ayaklarımıza ne kadar çok balçığa saplandı. Sen Salambi böyle bir balçık gördün mü?”

      “Böylesini görmüştüm!” dedi Salambi. “Savaş zamanında arabaya az gitmemiştim, sonbaharda Yamoz’a patates götürürdük… Yağmur, balçık… Şimdi sadece ayaklarımız battı, arabayla cebelleşirken kızım ellerine ayaklarına kadar balçığa bulanırdın. Temiz hiçbir yer kalmazdı. Savaş zamanında burada da kolay değildi…”

      “Biliyorum, hiç kimse için kolay değildi.”

      Söz tekrar hava durumuna, yolun ağırlığına döndü.

      “Biliyor musun Salambi, eskiden kızlar ne kadar balçıkta giderlerse gitsinler sandallarının başına çamur değdirmezlermiş. Yeni sandal giyince hepten tertipli olurlarmış, sandalını çamura bulayan kıza tertipsiz kız derlermiş. Ben o zamanlar çocuktum, bu geleneği biraz olsun hatırlıyorum. Hatırlıyorum ve şaşırıyorum. Bizim köyden pazara kadar yedi kilometre. Kızlar o zaman şimdiki gibi pazara da sandalla gidiyorlar. İşte böyle yağmurlu bir günde oraya nasıl çamura bulanmadan varacaksın? Büyük görümce şöyle diyor: Evden eski sandalla çıkıyor pazarın olduğu köye varınca hemen yeni bir sandal alıyorduk. Bak nasıl oluyormuş! Kız ne zaman olursa olsun aklını terk etmez, hayatı zor olsa da güzelleşmeye çalışır, delikanlılar önünde her zaman iyi olmaya çalışır.”

      İki dost bir araya gelince neler konuşmazlar. Çocukluk zamanından da savaş zamanındaki zorluklardan da, tanıdık öğrencilerden de, enstitüden de. Sonunda her ikisi de yoruldular. Yol ağır ayaklar zor gidiyor, insanın konuşası da gelmiyor. Yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyor, hava hepten kararıyor. Allahtan yolun kenarındaki ağaçlar yarı ev gibi. Kızlar yağmurun hızlı zamanını bir ağacın altında geçiriyorlar ve tekrar devam ediyorlar. Köyün birinde bir eve girerek biraz dinlendiler. Konuksever kadın onlara biraz ayran içirdi, eskiden beri devam eden Çuvaş geleneğine göre yemek yedirmeden göndermek istemiyordu. Ancak kızlar çok acıkmış olmalarına rağmen evdeki delikanlıdan utanıp yemeden yola çıktılar. Dul kalmış asker karısının acaba yemek için daha neleri vardı? Bütün ülkeyi düşünecek olsan bunun gibi kaç milyon kadın böyle fakirleşti? Yarın büyük bayram ise de onların sevinecek bir şeyleri var mıydı?

      On kilometre için onlar bir at arabasına bindiler. Hep böyle denk gelmedi. Bayram öncesi at arabası da yaya gidenler de yolda görünmediler. Şoförlere kızarken şanslarına bir araba yetişti. Öğrenciler bu arabaya binip yollarını otuz kırk kilometre kadar kısalttılar. Zar zor da olsa tekrar yayan devam etmek gerekiyordu. Salambi’nin köye varmasına fazla kalmadı aşağı yukarı iki kilometre kalmıştı. Beklenmedik anda bir sorun çıktı. Onun çizmesinin altı çıktı. İki kız güle güle onu mendille bağladılar.

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

      1

      Rusça anne demektir.

      2

      Rusça “Anne uyumak istiyorum/uykum geldi.” СКАЧАТЬ



<p>4</p>

Şırttan [шăрттан], etle doldurulmuş ve kızartılmış sucuğa benzer Çuvaş yemeği.