Türk Dünyasında Milli Ruh ve Edebiyata Yansıması. Orhan Söylemez
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Türk Dünyasında Milli Ruh ve Edebiyata Yansıması - Orhan Söylemez страница 9

Название: Türk Dünyasında Milli Ruh ve Edebiyata Yansıması

Автор: Orhan Söylemez

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6494-84-8

isbn:

СКАЧАТЬ mücadele azmini kuvvetlendirmiştir. Bunlar, Azerbaycan bağımsızlık edebiyatının ders niteliği taşıyan ilk eserleri olmuştur.

      Anar, Elçin, Vidadi Babanlı, İsi Melikzade, Alibala Hacızade, Mevlid Süleymanlı, Ağarahim Rahimov, Elçin Hüseynbeyli, Mahire Abdulla, Eyvaz Zeynalov, Kamran Nazirli, Ali Samedli, Marziye Selahaddin, Şelale Hasanli, Nigâr, Râset, Miraslan Bekirli ve başka yazarların, hikâyelerinde savaşın doğurduğu ilk tepkileri, ağır manevi atmosferi, cephe gerçekliklerini, Ermeni milliyetçiliğinin iç yüzünü açıkça göstermiş olması, esirlik ve kaçkınlık manzaralarıyla birlikte Karabağ savaşının benzer yöndeki diğer gerçeklerini ortaya koymuş ve sanatsal biçimde yansıtmıştır.

      Hocalı faciası Azerbaycan edebiyatında ayrı bir çizgi olarak yer almıştır. Nurəngiz Gün’ün, İsa İsmayılzade’nin, Sabir Rüstemxanlı’nın, Zelimhan Yakup’un, Yusuf Neğmekar`ın, Vakıf Bayatlı Oder’in, Gaçay Köçerli’nin ve onlarca diğer şairlerin şiirlerinde, nesir ve sahne eserlerinde Hocalı gerçekleri dünyaya beyan edilmiş, ermeni vahşeti ve kötü niyetli komşuların Azerbaycanlılara karşı yürüttüğü soykırım politikası işfa edilmiştir.

      Yapılan ateşkes, savaşın bitmesi anlamına hâlâ gelmemektedir. Azerbaycan halkı Karabağ savaşındaki geçici yenilgisi ve Azerbaycan topraklarının işgali ile hiçbir zaman barışmamıştır. Bunu 2016 yılının Nisan savaşlarında Azerbaycan ordusunun muzaffer zaferi de kanıtlamıştır. Uluslararası âlemin barış çağrılarına saygı göstererek Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nın verdiği hümanist karar ve sorunu kan dökmeden, annelerin göz yaşlarını akıtmadan, diplomatik görüşmeler yoluyla çözmek niyetleri hiç de mevcut ortamla barışmak şeklinde anlaşılmamalıdır. Cumhurbaşkanımızın da beyan ettiği gibi, Azerbaycan ordusunun Nisan savaşlarındaki zaferi bir kez daha göstermiştir ki, Azerbaycan halkı topraklarını her an geri alma kapasitesindedir.

      Bu gerçek aynı zamanda Azerbaycan edebiyatına da yansımıştır. Ateşkes döneminde Karabağ konusunda yazılan eserler azalmamış, aksine yazarlar konunun daha derinden anlaşılmasını sağlamıştır. Hikâyeler ve şiirlerin yanı sıra Karabağ konulu hikâyeler ve romanlar da yazılmaya başlamıştır. Anar, Elçin, Akil Abbas, Mevlid Süleymanlı, Sabir Ahmedli, Aliabbas, Hüseyinbala Miralamov, Azer Abdulla, Ağarehim Rahimov, Elçin Mehraliyev, Yunus Oğuz, Eyvaz Zeynalov, Elçin Huseynbeyli, Hanemir, Şerif Ağayar, Sefer Alışarlı, Azad Karadereli ve diğer yazarların roman ve hikâyeleri kapsamlı şekilde tarif edilmiş, hem Azerbaycan halkını bu belaya musallat edenler, hem de genel olarak tüm savaşlar lanetlenmiştir.

      “Bağımsızlık Dönemi Azerbaycan Edebiyatı” adlı kitapta 1990’lar edebiyatına tamamen ayrı bir bölüm de ayrılmış, bu dönemin konuları, “geçiş” karakterli belirtileri, yenilikleri analiz edilerek yorumlanmış, edebî ortam ve süreç dikkatle izlenmiştir. Ayrıca bu edebiyatın seciyyesi ayrı edebî türler açısından gözden geçirilmiş ve değerlendirilmiştir. Bu aynı zamanda yeni dönemde edebî türlerin ve tarzların özelliklerine, sanatsal gerçekliğin takdim edilmesinin genel ve farklı özelliklerine dikkat edilmesini sağlayacaktır. Genel olarak 1990’larda hem şiir, hem nesir, hem de tiyatroda daha çok zamanın çelişkilerine, toplumsal ve sosyal hayattaki sıkıntılara, insanın acılarına dikkat çekilmiştir.

      Bunun yanı sıra, nesirde tarihî konulara, baskı hakikatlerine ve genel olarak Sovyet döneminde yasaklanan tarihin “beyaz noktaları”na geniş yer verilmiştir. İsa Muğanna, İsmail Şıhlı, Anar, Elçin, Ferman Kerimzade, Azize Caferzade, Vidadi Babanlı, Kılman İlkin, Hüseyin Abbaszade, Manaf Süleymanov, Hüseyin İbrahimov, Nabi Hazri, Fikret Goca, Kumral Sadigzade, Aleviye Babayeva, Mustafa Çemenli, Memmed Oruç, Sadık Elcanlı, Davud Nesip, Cengiz Elekberzade, Menzer Niyarlı ve başka yazarların eserlerinde millî tarihin gerçekleri modern bakış açısıyla, bir aynadan yansıyan görüntü gibi açıkça tarif edilmiştir. Bu noktada, anı tarzının imkân verdiği olgu hakikatlerine özel önem verilmektedir. Tarihî konuda yazılmış edebî eserler Azerbaycan halkının bağımsızlık yolunun hiç de kolay ve rahat bir süreç olmadığını, büyük bir direnişle karşı karşıya kaldığını göstermektedir.

      1990’ların şiirleri toplumda daha fazla yozlaşma, ahlakî aşınma ve itiraz ruhunu ortaya çıkarmıştır. 1960-1980 arasındaki süreçte şiirin göze çarpan modernist yönü, bu dönemde gelişme için elverişli koşullar yaratmıştır. B.Vahabzade, M.Araz, Gabil, N.Hasanzade, S.Rustamhanli, Hidayet, V.Behmenli, V.Mammadov vb. şairlerin sosyal-manevî çatışmaları sanatsal süzgeçten geçirerek ortaya koyan şiirleri ile birlikte Vakıf Samedoğlu’nun, Ramiz Ruşen`in, Vakıf Bayatlı Oder’in, Adil Mirseyid’in, Rüstem Behrudi’nin, Reşad Mecid`in, Salam Sarvan’ın modern tarzı ve felsefî içerik ile öne çıkan şiiri de “geçiş dönemi”nin dağınık olan tutumlarını hissetmeye, değerlendirmeye” imkân vermektedir.

      Başka bir yön de gençlerin şiirsel etkinliğinde ortaya çıkan öncü şiir eğilimleridir ki, bu da literatürde kendisini çeşitli edebî grup ve akımlar şeklinde (“Baca”, “Beyaz yol”, “2+”, “Deniz”, “Vanguard”, “Ego” vs.) gösterir. Kitapta bağımsızlık şiirinin bileşik yolunu yansıtacak şiirsel manzaraya çeşitli açılardan ışık tutan birkaç deneme verilmiştir. Ayrıca “Güney Konusu” ulusal şiiri düşündüren kalıcı sorunlardan biri olarak ele alınmış, aslen Güneyden olan şairlerin, – Balaş Azeroğlu’nun, Ali Tude’nin, Höküme Bülluri ve Söhrab Tahir’in – eserlerinin örneğinde bu mesele açıklanmaya çalışılmıştır.

      1990’ların draması yeni döneme özgü yeni tiyatro estetiği arayışları ile karakterize olmuştur. Azerbaycan sahnesinde, İlyas Efendiyev, Bahtiyar Vahabzade ve Nariman Hasanzade’nin eserleriyle birlikte, geleneksel, ulusal-tarihsel ve sosyo-ahlakî sorunlar ele alınırken, Elçin’in absürt oyunları, Vakıf Samedoğlu, Kemal Abdulla, Sabir Emirli, Firuz Mustafa ve diğerlerinin yenilikçi karakteri ile farklı bir drama anlayışı yer almıştır.

      Genel olarak, “geçiş dönemi”nin edebiyatı, bağımsızlık yıllarının getirdiği yeni estetik eğilimlerin polemikleri ve diyaloğu üzerinde devam etmiştir. Bu aşama uzun sürmemiş, fakat bağımsızlık edebiyatının oluşumunda önemli rol oynamıştır. Bu süreç kitapta geniş ve kapsamlı bir şekilde ele alınmıştır .

***

      21. yüzyıldan itibaren Azerbaycan’ın edebiyatı, tam bağımsızlık koşullarının yarattığı raylar üzerinde giderek gelişmiş ve bağımsız bir ülkenin bağımsız edebiyatı olarak ideolojik ve sanatsal özellikleriyle kendini kanıtlamıştır. Fikrî esası Azerbaycan ve çok kültürlülük değerlerine dayalı, sanatsal niteliklerini klasik Azerbaycan ve modern dünya edebiyatı temelinde sentezleyen bu edebiyat, her şeyden önce çağdaş Azerbaycan’ın imajını oluşturabilmiş, dünyaya tanıtmıştır. Üstelik, şu anda modern dünya edebî sürecinin bağlamında gelişen Azerbaycan edebiyatı millî-manevî değerlere ağırlık vermekle beraber, uluslararası ölçekte yaşanan gelişmelere entegre olarak dünya edebiyatının bir parçası hâline gelmiştir.

      Bağımsızlık döneminin yarattığı bu edebiyat, kitabın “Azerbaycan Edebiyatı Çağdaş Aşamada” olarak isimlendirilen ikinci bölümünde kapsamlı, ayrıntılı, hem sanatsal yön ve akımlar üzere, hem de ayrı-ayrı tarzlar manzarası ve başarıları esas alınarak yorumlanmış ve incelenmiştir.

      Büyük devlet adamı Haydar Aliyev Azerbaycan Yazarlarının X. Kurultayı’n-da şöyle demiştir:

      Biliyorsunuz, bugün genellikle СКАЧАТЬ