Türk Dünyasında Milli Ruh ve Edebiyata Yansıması. Orhan Söylemez
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Türk Dünyasında Milli Ruh ve Edebiyata Yansıması - Orhan Söylemez страница 17

Название: Türk Dünyasında Milli Ruh ve Edebiyata Yansıması

Автор: Orhan Söylemez

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6494-84-8

isbn:

СКАЧАТЬ qoyğan ğasırlar öktem ünin,

      Ayğa qarap ulığan kök börimin.

      Atqa minsem ketemin aruvaqtanıp,

      Arasında jelik bar et-teriniñ

      Atqa minsem ketemin aybattanıp,

      Qılış körsem ketemin qayrattanıp.

      Ğasırlardıñ betine qalqıp şıqqan,

      Bizdiñ halıq- bu da bir qaymaq halıq!

      Gövdemizi yöneten yüce ülkülerle,

      Tarihimiz destan olup taşa kazınmış,

      Çok korktuğumuz zamanlarda bile,

      Cesur yürekli yer yok gençlere adanan,

      Yutuvermiş asırlar güçlü sesini,

      Aya bakıp uluyan bir boz kurtum.

      Ata binsem giderim ruhlara seslenip,

      Arasında gayret var etle derinin

      Ata binsem giderim gazaplanıp,

      Kılıç görsem giderim gayretlenip.

      Asırların üstüne kalkıp çıkan,

      Bizim halk, bu da en güçlü halk!

      Konargöçer halkın özelliği şudur: ata olan tutku ve bağlılık, at üstünde yaşamak, özgürlük, koşan at toynağının sesini işitmek, rüzgâr gibi ata binmek. Bütün bunlar, şiirdeki mısralardan açıkça hissedilmektedir. Akın/âşık “Ben”, bir anda savaş çığlıkları atarak akıcı bir dille seslenir:

      Namısımday eşkimge taptatpağan,

      Türkistanıñ kümbezi asqaqtağan.

      Babalarım jatır ğoy bata berip,

      Aruvaqtar amanatın aqtap bağam.

      Kök täñirden köñilge nur tilermiz

      Kök aspanday äli de kürkirermiz.

      Kök börili kök bayraq kökke şıqsa,

      Qay duşpannıñ aldında irkilermiz?

      Biz-Türkilermiz!

      Biz-Türkilermiz!!!

      Biz-Türkilermiz!!!!

      Namusunu kimseye çiğnetmeyen,

      Türkistan’ın kubbesi gururludur.

      Atalarım yatar ya dualar edip,

      Ruhlar emanetine tertemiz bakayım.

      Gök Tanrı’dan gönüle nur dileriz

      Hâlâ da gökyüzü gibi kükreriz.

      Bozkurtlu gök bayrak göklere çıksa,

      Hangi düşman önünde duraksarız.

      Biz, Türkleriz!

      Biz, Türkleriz!

      Biz, Türkleriz!

      Şiirin başı ve sonu aynıdır; akın/âşık bu sanatsal yaklaşımıyla yüce Türk ülküsünü dile getririr. Başımızdan ne geçerse geçsin, hangi siyasî değişiklik ve yapının içinde yaşarsak yaşayalım, “Biz, Türkleriz!”, “Böyle yaşadık, böyle kurtulur, böyle yaşarız” anlamına gelen derin felsefî fikirler şiirde bütün açıklığıyla hissedilir.

      Şairin “Türkistan Marşı” şiirinde sözle dile getirdiği ülküyü hayata geçirmenin, istek ve arzuların uygulanmasının zamanının geldiğini, “artık hiç kimseden korkmayız” tarzındaki ihtişamlı söyleyişleri hissettirir.

      Türki halkı, tizeñdi jaz, türegel,

      Tizerlegen tığıraqqa tireler,

      Tübi türki tügendeler kez keldi,

      Birlik bolsa- qorlıq bolmas, bile ber.

      Atajurtıñ – Altayıñ tur arqañda,

      Tize qosıp, bas biriktir, tart alğa,

      Birigiñder, birigiñder, Türkiler,

      Ümit jüktep, senim artıp är tañğa.

      Sät te keldi qanat sermep silkiner,

      Kün de tuvdı kök aspanday kürkirer,

      Qay qaşanğı köz jasımız sirkirer,

      Birigiñder, birigiñder, Türkiler!

      Türk halkı, kaldır dizlerini, ayağa kalk,

      Dizlediği yerden doğrulan zorluğa da direnir,

      Aslı Türk olanın dirileceği an geldi,

      Birlik olsa, horluk olmaz, biliver.

      Ata yurdun – Altay’ın var arkanda,

      Birlikte, birleşiver, atıl öne,

      Toplanın hep, birleşin siz, ey Türkler,

      Ümitlenip inanarak, atan her tana.

      Vakti geldi kanat açıp silkinmenin,

      Güneş de doğdu, gökyüzü gibi kükrer,

      Ne zaman, hangi gözyaşımız çiseler,

      Toplanın siz, birleşin hep, ey Türkler!

      “Kök aspanday äli de kürkirermiz/Gökyüzü gibi hâlâ kükrüyoruz” şeklindeki söyleyiş, bugün “Kün de tuvdı kök aspanday kürkirer/Güneş de doğdu gökyüzü gibi kükrer” ifadelerine doğru yönelmiştir. Bu sözler, bağımsız ülke akın/âşığının güçlü ve hür sözleridir, çünkü o milliyetçiliği dile geriren, “Alaş”ı ağzına baktıran halkın yiğidi olarak konuşur.

      20. yüzyılın 20’li ve 30’lu yıllarındaki Kazak edebiyatının, “Alaş edebiyatı” dönemi dediğimiz ve bugünkü Kazak edebiyatının önemli bir bölümünü oluşturan devrinin görkemli akını, Kazak destanî şiirinin peygamberi diye bilinen Mağjan Jumabayev’in şiir geleneği, bağımsızlık yılları Kazak şiirindeki vatandaşlık ruhuna büyük ölçüde etki etmiştir. Mağjan’ın destanî söyleyişleri, bir şiir görüşü olarak da Kazak şiirine yansımıştır. Mağjan Jumabayev’in şiirlerindeki ateşli ruh, diğer şairlerin şiirlerinde de görülmeye başlar. Kazak şiiri, Mağjan’ını aradı; şerefli ülke, şairini aradı; yeniden canlanan millî bilinç, yükselmenin temellerini tekrar kurdu ve yenilikleri keşfetti. Ulıkbek Esdevlet’in “Türkistan Marşı”, “Biz-Türkilermiz/Biz Türkleriz!” gibi şiirlerinin temel aldığı düşünce ve ülkünün, M. Jumabayev’in “Türkistan”, “Alıstağı Bavrıma”, “Tez baram” şiirlerinden beslenmesi, bu söylediklerimize delil teşkil eder. Bu etkilenme Kazak edebiyatında sanki bir kural hâline gelmiş gibidir. Çünkü Mağjan’ın kendi döneminde dile getirdiği bu fikirler yani Alaş fikri, milletin bilincinden hiçbir zaman silinmiş değildir. Bu fikirler yok olmamış, sadece tekrar ortaya çıkmak için uygun zamanı beklemiştir.

      Şairin “Kazakistan” şiirinin ilk iki dörtlüğü M. Jumabayev’in “Men jastarğa senemin/ Ben Gençlere Güveniyorum” şiirine kelimesi kelimesine benzer. Fakat burada “benimki” şeklinde ifade edilen mülkiyet, yani “sahip olma” anlamı daha hâkim bir ifade taşır. Kazakistan’a “benim” diyerek sahip olmayı dile getiren söyleyiş, şairin iç dünyasında “vatan” kavramına yön verdiğini, vatan için beslenen duygulara samimi bir gönülle dikkat çektiğini gösterir. Şair, vatanını korur, üzerine titrer.

      Arıstanday aybattım,

      Jolbarıstay qayrattım,

      Aspandağan СКАЧАТЬ