Название: Türk Dünyasında Milli Ruh ve Edebiyata Yansıması
Автор: Orhan Söylemez
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6494-84-8
isbn:
Şiir: Kazakistan Ve Akınlar
Kazaklar, âşık (akın) bir halktır. Bu özellik ona konar göçer bir milletin ruhu olarak anne sütü ile nüfuz etmiştir. Kazak halkı, bozkırın uçsuz bucaksızlığı kadar bağımsız, denizin derinlikleri kadar parlak ve engindir. Bu halk gökyüzüyle yarışan yüksekliği ile muhteşemliği her zaman arzulamış, özlemiş ve şiirlerine de dayanak etmiştir.
Bu halk, aptallık dolu politikaları görmesine, birçok eziyet ve şiddete maruz kalmasına, milletçe yok olma tehdidini hissetmesine, açlık yaşamasına ve ıstırap çekmesine rağmen bağımsız bir devlet olma ülküsünü her şeyden önde tutan yiğit ve güçlü bir halktır.
16 Aralık 1991’de ataların hayalleri gerçekleştirildi, Alaş aslanlarının rüyaları gerçeğe dönüştürüldü, yeni nesillerin baht yıldızı parladı ve ülke egemenliğine kavuştu. Özgürlüğün aydınlık seheriyle birlikte yüreği saran sevinç şiire dönüşüverdi, kâğıt yüzüne düştü ve yürekteki kaygılara teselli oldu. Birkaç yüzyıl boyunca millî şiirin kaynağına dönüşen bağımsızlık fikri şimdi annenin çocuğuna can veren göbek bağı gibi millî şiirin geleceğine dönüştü. Millî şiir geleceğe doğru kanat açtı, özgür oldu; bütün ihtişamıyla parladı. Kazak halkının kökünü geçmişinden alan şiirleri, bir yürekten çıktı, başka yüreklere ulaştı.
Bir Ülkü Olarak Bağımsızlık: Biz Türkleriz
Kazak Sovyet şiirindeki “özgürlük”, “bağımsızlık” gibi kavramlar millî kimliği tam olarak ifade etmez. Çünkü insanlara sadece sosyal özgürlük verilmiştir. Hâlbuki millî özgürlük, ülkenin bağımsızlığı ve egemenliği gibi kavramlar, özü ve anlamı derinlere kök salmış asil birer ülküdür. Asırlardır sürüp gelen sözlü edebiyattaki hoş rüyalar, eski devrin edebiyatı ile destanî şiirlerdeki hayaller sanki yeniden keşfediliyor gibidir.
70 yıl süren Sovyetlerin kızıl diktatörlüğü, sonuçta totalitarizm tuzağına düştü, millî çıkarların yok olmasına yol açtı. Bu nedenle bağımsızlık yıllarının lirik kahramanı “özgürüm” ve “bağımsızım” derken yüzünü başka bir yöne döner. Kazak şiirinin güçlü şairlerinden Temirhan Medetbek “Tävelsizbin/Bağımsızım” şiirinde bütün millet adına konuşur.
Tävelsizbin!
Tävelsizbin men bügin.
Keldi mine azattığım, teñdigim.
Bostandıqta baylığım men endigim.
Şeşil endi, şemen bolğan şerli ünim!
Bağımsızım!
Bağımsızım ben bugün.
Geldi işte özgürlüğüm, eşitliğim.
Bağımsızlıkta zenginliğim ile geleceğim
Haykır şimdi, kaygı dolu dertli sesim!
Şiirde millî birlik ve beraberlik fikri dikkat çeker. Lirik kahraman bütün Kazaklar adına haykırır gibi sert ve korkusuz konuşur. Geçmişte olduğu gibi halkı, biri fakir biri zengin diye ikiye bölüp kendini kendine düşman eden, siyasete kanıp sloganlara aldanan lirik kahramanın yerini, dünyevî ve mânevî dünyasını yücelten, göğsünü gururla kabartan ve milletin temsilcisi olan “akın”lar alır. “Akınlık”la ilgili “ben”, millî özelliklere sahip olur, eserlerinde bağımsızlık fikrini yansıtır. Mahambet ile Mağjan’ın şiirlerindeki “Ben” imgesi tekrar yankılanır. “Biz” olduğundan beri, kendine has millî gururu kalabalıklar arasında bir an bile hissedemeyen bozkır çocuğuna “Ben” imgesi kadar gerekli başka bir şey var mıdır? Şairin:
Qırqıldıq qoy qorğap bizder Mäskevdi,
Al Mäskevden qorğana biz almadıq
Kırıldık ya, korurken Moskova’yı,
Ama biz, Moskova’dan korunamadık
mısraları pişmanlık ve kırgınlıklarla doludur. O, “Moskova” imajıyla toplumun 70 yıllık tarihini ortaya seriverir. Millî dil, gönül ve din meselesini ayaklar altına alan, değerlere itibar kaybettiren Sovyet devri siyaseti, ek olarak 1986 yılındaki Jeltoksan olayları döneminde yaşanan kötülükler, bu bir iki noktayı işaret eder. “Biz canımızı verip onu koruduk, fakat kendimiz ondan korunamadık.” En acısı, teessüf edilecek olanı da budur.
Kazak halkının asırlardır yürüdüğü yol, çektiği zorluk ve eziyetler yanında bazen Yaratan’ın hediyesi olarak yaşanan sevinçler, onun tarihini oluşturur. Sovyet döneminde, milletimizin büyük şairi Kadır Mırza’nın terennüm ettiği gibi eski yolların izleri ve katmanları, ders kitaplarına “bıçak sırtı” gibi sığsa da hâlâ çok derinlerde duruyor. Halk, milletin tarihini kendine okutmama ve nesilleri ondan bezdirme siyasetini yaşamış olsa da kendi geçmişinden hiçbir zaman nefret etmez. Bu sebeple bağımsızlığın ilk yıllarında bile, Sovyet ideolojisinin terbiyesiyle yetişmiş olsa da millî terbiyeyle susuzluğunu kandıran “akın”lardan biri olan Ulıkbek Esdevlet “Kiyiz kitap/Keçe Kitap” külliyatındaki “Türkistan”, “Biz-Türiktermiz/Biz Türkleriz”, “Astanalar”, “Kazakistan”, “Qazaqıya/Kazakistan”, vs. gibi bazı şiirlerinde bağımsızlık kavramını tarihî olaylarla birlikte ele almıştır. Bu durum, tarihî dönemi yüreğinde yaşayıp Kazak halkının geçmişini bütün panoramasıyla yansıtmaya çalışan bugünkü birçok “akın”ımıza özgüdür. Ulıkbek Esdevlet’in “Kiyiz kitap/Keçe Kitap”ında “Şañırak” adlı bir grup şiir yer alır. Akın, bu şiirlerinde Ulıtav’dan başlayarak İdil, Yayık, Manğıstav, Aral, Türkistan, Torğay, Altay, Almatı, Astana şehirlerini ve bozkırlarını yedi asır boyunca mekân tutan milletin geçmişten bugüne devam edegelen tarihini canlandırır. “Biz Türkilermiz/ Biz Türkleriz” şiirindeki:
Biz-Türkilermiz....
Biz Türkilermiz!
Kök aspanday jarqıldap, kürkirermiz,
Kök aspannıñ bultınday silkinermiz,
Kök böriden tuvğanımız ras bolsa,
Kök täñiriden quvat ap, bir tülermiz,
Biz, Türkleriz…
Biz Türkleriz!
Gökyüzü gibi parlar da kükreriz,
Gökyüzünün bulutu gibi silkiniriz,
Bozkurtttan doğduğumuz doğruysa,
Gök Tanrıdan kuvvet alıp yeniden diriliriz,
şeklindeki cüretkâr mısraları, gerçek özgürlük fikrinin ve millî ruhun söze aksedişidir. Akın, “Kök aspan/Gökyüzü”, “Kök böri/Bozkurt”, “Kök Teñri/Gök Tanrı” gibi bütün Türk milleti için kutsal olan üç kavramı ana fikir olarak ele alıp Türk dayanışmasını da dile getirir. Ayrıca millî bilgi dağarcığımızdaki “kündey kürkirev/gök gibi kükremek”, “bulttay silkinüv/bulut gibi silkinmek”, “quvat aluv/kuvvet almak”, “tülev/yeniden dirilmek” sözleriyle millî karakter özelliklerimiz de gözler önüne serilir. Akın/âşık ustalığının ana özelliklerinden СКАЧАТЬ