Manas Destanı. Keneş Yusuf
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Manas Destanı - Keneş Yusuf страница 17

Название: Manas Destanı

Автор: Keneş Yusuf

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-99795-0-2

isbn:

СКАЧАТЬ rahat durur!”

      Bu esnada Manas’tan küfür işiten Kökçö, Kımkar denen askerle dövüşüyordu. Kökçö mızrağıyla Kımkar’ı Kök katırdan devirdi.

      Bolcong adlı bahadır beklenmedik bir anda Kökçö’ye vurmak üzereyken bahadır Manas onu yayla gebertti.

      Bunu gören Nuuker, tahammül edemedi, atını kamçılayarak Manas’a doğru geldi. Manas da korkmadan atına vurarak Nuuker’e doğru geldi.

      “Hey, sana söylemedim mi Han Manas, sen seviyeni korumadan niye düşmanla dövüşeceksin ki? Dur! Onu bize bırak!” dedi Kökçe şaşırarak.

      Bu sırada Kökçö’ye doğrudan saldıran Nuuker, nâra atarak onu attan tutup indirdi. Elindeki Kökçö’yü taşa vurmak üzereyken, Manas Ak-kulasını kamçılayarak yetişip geldi ve Nuuker’i omzundan tutup yukarıya dimdik kaldırdı. Kökçö, Nuuker’in elinde; Nuuker, Manas’ın elinde dimdik dikilerek gidiyordu. Nuuker’i atın yelesine koyunca baktı ki, Kökçö’nün eli Nuuker’in böğrüne yapışıp kalmıştı.

      Manas Nuuker’in başını kopardığında çocuklar Manas diye haykırarak gevşeyip kalan askerlere saldırdılar.

      Dağlar da Manas, Manas diye haykırdı. Ormanlar da Manas, Manas diye seslendi.

***

      Aydıng köl’ün kenarı. Göl, mavi buz gibi parlıyordu, bulutlara değen muhteşem sivri dağların göçü geliyordu.

      Ak Otağdan çıkınca göklere doğru yükselen Ulu dağın, güneş ışığında kırmızı renk alan çarpık tepeleri, ateş gibi kızarmış bulutlar, mavimsi dağlar gözüküyordu. Gökyüzünde ufak parçalara ayrılan, köpük gibi köpüren, şekilden sekile giren bulutlar vardı.

      Bu yaşamın ulu gününde, güneş dağ arkasından çıktığında, Altay’daki Kırgız Cakıp’ın avulunda zurna ve davul çalındı. Tek davul çalınırsa, kötü haberin işareti diye halk telaşlanır, korkudan ödü kopardı. Zurnanın çalınması, iyili ğin işareti idi. Sabah erkenden çalınan yulaflı zurna sesi dağı neşelendiriyordu.

      Bugün Cakıp’ın avulunda büyük işler vardı. Obadaki tepeye Kâşgar halısı konmuş Noygut, Totu ve Sartlardan haber geldi. “Öğlene doğru yurt reisleri gelecektir” dedi. Akbalta’nın yardımcıları “Türk kardeşlerimizin hepsi gelecek.”dedi.

      Güneş tünekten köşedeki keçe yüzüne düştüğünde, haberdar edilen salâbetli avul reisleri, beyzadeleri Cakıp’ın beyaz evine gelip toplandılar.

      “Ey milletim, hepimizin çektiği sıkıntıyı anlatmak istiyorum. Tanrı yardım ettiği için beli bükülen halkımız yeniden doğrulup kuvvetlendi. Köklerimiz yayıldı, dallarımız tormurcuk bağladı. Az da olsa askerimiz var. Bize sataşanlara gücümüzü gösterdik. Şimdi etrafımızda düşman var. Bakıp durmayalım. Uyanık olalım. Kendimizi muhafaza edelim. Babamız Nogoy gibi bir gün felakete kalmayalım. Eskiden babalarımızın sarayı, hanı, bayrağı vardı. Halkın kuvveti, hanı olması gerekir. Eğer uygun görürseniz halka sahip çıkacak, ülküsü olan birini Han yaptım.” dedi Akbalta.

      “Aferin size. Çok haklısınız.”

      “Bilge gibi konuştun. Han soyundansın, Akbalta”.

      “Yaşa Akbalta” diye bağırdı millet.

      Gürültü kesildikten sonra aksakallar sohbete başladılar.

      “Kalan sözü aksakalımız Berdike söylesin.” dedi Akbal-ta halka hitaben.

      Avulun en akıllısı olan Berdike aksakalını sıvazlayarak gelenlere baktı.

      “Altay’ın kabile reislerinin tamamı ve Türkler bir araya geldik. Altı şehir halkı hep bir aradayız. Hangi erkeğin erkeği, bahadırın bahadırı, yiğidin yiğidi, aklıyla yol bulan, sözüyle sır çözen, kılıcıyla düşman kesen ben Han olacağım diye meydana çıkacak?”

      Kalabalık karşısına “Han olacak işte benim” demeye cesaret eden, bileklerini sıvazlayıp göğüs geren kimse çıkmadı.

      Halk bekledi, aksakallar yere baktılar, yiğitler suskun suskun durdular.

      “Bugünkü ufak dallarımız yarın çınar olacaktır. Bu yavrular arasından Han olacak kimse yok mu?” dedi Berdike çukurlarda oynayan, dağlarda dolaşan çocuklara bakarak.

      Çocukların içinde Salamat’ın oğlu Aynakul söz söylemede usta idi; kalabalık halka doğru döndü:

      “Millet, atalar! Geçende seksen çocuk avlanmaya çıktığımızda, boz kısrağı kesip Manas’ı kendimize Han yapmıştık. Bizim seçtiğimiz Han size yarayacak mı? Bunu bilmediğimiz için suskun duruyorduk.”

      “Bu yaramazın söylediğini duydunuz mu millet?” dedi Berdike neşeli bir şekilde. “Gençlerin gözü iyi, niyetleri sabah güneşi kadar temiz. Tanrım çocukların dilediğini ver, halkın dilediğini ver, Kırgız’ın dilediğini ver!”

      Akbalta deve gibi çırpınıp, hanımı doğurmuş gibi sevinip açıldı:

      “Hey millet, gencinizle yaşlınızla buradasınız, söyleyeceğinizi şimdi söyleyin! Gönlünüzde bir şey kalmasın.”

      Derken aslan Manas, Opol dağı gibi heybetli şekilde yere basa basa ortaya geldi.

      “Kısrak kesip han seçmek çocukların işidir. Bütün halka han olmak başkadır. Türk ve Türk’ten başka her milletin önderleri ve akıllıları işte buradasınız, benden başkasını han seçiniz.”

      Manas iki yanına bağırıp çağırırken daha kuvvetli daha muhteşem görünüyordu. Etrafına bakınıp aksakal Berdike’nin karşısına geldi.

      Berdike altı kulaç beyaz keçeyi yere yayarak koydu.

      “Bizim dediğimiz uygun ise, emrettiğimiz yerine getirilirse, hanı böyle seçelim.” Akbalta ile Berdike Cakıp Bay’ı beyaz keçeye oturttular.

      “Simdi bulduk, hanımız Cakıp olsun!” diye beyaz keçenin üzerindeki Cakıp’ı kaldırmaya kalktılar.

      “Hey, durun bir dakika, millet! Bırakın!” Cakıp beyaz keçeyi kaldıranları durdurdu “Millet, hürmetinize sevindim. Benim gibi bir ihtiyarı bırakıp, şu tek oğlum Manas’ı han yapınız!”

      Cakıp gözlerinden yaş döküp, ağlayarak durdu. “Bizi Altay’da halk yapan Cakıp’tır, bizi Altay’da aslan yapan Manas’tır!”diyen halk bağıra çağıra Manas’ı da beyaz keçeye getirdi “Baba oğul han olsun!”

      Çırpınıp duran kalabalık içinden ayrılıp çıkan aksakallar, bilgiçler vay vay demelerine bakmadan Cakıp ile Manas’ı beyaz keçeye koyup kaldırdılar.

      “Hey millet, sözümü dinleyin!” Yedi adım atıldığında Cakıp halkı durdurdu. “Gökte bir ay, bir güneş olur, bu Tanrı’nın kudretidir. Halkın başında bir han, bir bayrak olur. Bu ataların âdetidir. Hanınız işte Manas! Onu tutunuz!”

      Cakıp СКАЧАТЬ