Название: Cüzzam ve Aşk
Автор: Nikolay Yakutskay
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6494-22-0
isbn:
– Ketiriine, bu oğlana sevgin derin, onu gerçekten istiyorsun herhâlde. Onu sevdiğini kimseye söyleme. Belki, Reis Bagdaasap’ın oğlu olmaz, başka varlıklı birinin oğlunu görüp beğenirsin.
Fakat Kere Ketiriine, annesiyle konuşup Moloohoy’u sevdiğini söyledikten sonra oğlana yüreğini daha fazla kaptırdı, onu görmediğinde yerinde duramayacak bir hâle geliyordu.
“Biliyordun, benden gizledin.” der diye babaları Kıççık Miiterey’in kızmasından kaygılanan Ogdooççuya, bir gece yatağına yattığında kocasının kulağına fısıldadı:
– Çocuğumuz Ketiriine’nin kalbini kaptırdığı bir oğlan var.
– Evlenecek, anne olacak yaşı geldi. Kimlerin oğluna yüreğini kaptırmış?
– Kimlerin oğluna… Eskiden besleme olarak aldığımız oğlumuza.
– Besleme olarak aldığımız mı? Kimden bahsediyorsun? Diye Kıççık Miiterey, o zaman Çorguyar Süöderlerin ölmesinden sonra onların oğlu Moloohoy Uybaan’ı, hayvanlarını arzulayarak aldığını unutarak sormuştu bunu.
– Sessiz ol, çocuğumuz Ketiriine duyacak.
– Besleme olarak aldığımız… Şu basit Moloohoy Uybaan’a mı büyülenmiş? Kere Ketiriine’nin işçi, uşak bir oğlanı sevmesi çok saçma! Seninle eğlenmek, dalga geçmek için söylemiş olabilir mi?
– Dalga geçerek de eğlenerek da söylemedi, gerçekten oğlanı seviyormuş.
– Sen bunu nereden biliyorsun? Diye Kıççık Miiterey kızgın bir ses tonuyla sordu.
– Kızımızın o oğlana gözünü ayırmadan baktığını görünce onunla konuştum. Ketiriine bana “Ben Moloohoy Uybaan’a gönül verdim, onu seviyorum.” dedi.
– Hayır hayır! Hiçbirine inanmıyorum. Fakat demin söylediğim gibi, Ketiriine seninle dalga geçmiştir! Benim kızımın zihni bulanmadan şeytan Moloohoy Uybaan’ı sevmez!
– İnanmazsan inanma! Sonra bana söylemedin deme.
– Gerçekten kızımız Moloohoy’u seviyor mu? O zaman Ketiriine’yi ondan sakınmamız gerek. Bak, böyle bir şey varsa ondan hamile kalabilir. Geçenlerde bölge idaresine gittiğimde Reis Bagdaasap, kızımızı oğluna istetmek için dünürcü göndereceğini duydum.
– Miiterey, kızımız Ketiriine, Reis Bagdaasap’ın oğlunu duydu ama onu istemedi. Dünürcüleri kızımız reddettiğinde onları utandırmış olacak ve dahası, Reis Bagdaasap, oğlu reddedilince kin tutup senden öç almak isteyecek, dedi Ogdooççuya korkmuş bir sesle.
– Reddedip çocukça heveslere kapılmasına müsaade etmeyeceğim. Razı olsun olmasın onu vereceğim, dedi Kıççık Miiterey çok sert ve kesin bir şekilde.
– Hayır! Miiterey, kızımız bunu istemiyor. O bana “Yüreğimin istemediği birine beni zorla verirseniz intihar ederim.” dedi. Şimdi çocuğumuz istemeden böyle bir şey yaparsak onun felaketini hazırlamış oluruz, diye Ogdooççuya kaygılanarak söyledi.
– Ah, kadınlar, kadınlar, sizin hevesleriniz! dedi Kıççık Miiterey ve derin bir iç çekti. “Zengin, varlıklı birinin oğlundansa işçi birini tercih ediyor. ‘İtin başı gümüş kaptan düşer.’ diye böyleleri için boşu boşuna dememişler.”
– “Seven sırtında yük taşıyanın, âşık olan bastonla yürüyenin peşinden gider.” dediklerini işitmedin mi hiç? Kızımızın yüreğindeki sevgiye nasıl karşı koyacaksın?
– İstesin, istemesin; kendi kızımı böyle güzelce büyüttükten sonra hiçbir şeyi olmayan bir işçiye mi verecekmişim? Göreceksin, bir şekilde kızımızı ondan sakınacağım, diyerek Kıççık Miiterey arkasını döndü, uykusu geldiği için esnedi. Hemen sonra hırıltılı bir şekilde nefes almaya başladı.
Bu konuşmadan sonra Kıççık Miiterey işçi oğlana, Moloohoy Uybaan’a sert bakışlarla bakmaya başladı. Yazın ot biçme işinin başlamasıyla birlikte, evlerinden oldukça uzakta bulunan Uoraannaah Nehri’nin aktığı vadiye uzun yaz boyunca onu ot biçmeye gönderdi. Ona yemeğini İhtiyar Beceke getiriyordu. Muhtar Kıççık Miiterey, ot işinin bitmesiyle birlikte sabah güneşin ilk ışıklarıyla başıboş dolaşan aygır sürüsüne bakmaya göndermek için Moloohoy Uyban’ı çağırıp:
– Hey! Bieribey Küület köyünde birinin otlamaya giden inekleri kaybolmuş. “İhtiyatlıyı Tanrı korur.” diye bir atasözü var. Bizim ineklerimiz başıboş dolaşıyor, onları her gün otlatıp güt, diyerek onu görevlendirdi.
Moloohoy Uybaan her gün otlağa gidip beyinin emrini yerine getirmeye çalıştı. İşte böyle, kışın kar yağmaya başlayıp sürü ağıla girene kadar o inekleri otlatıp güttü. Buna rağmen Kere Ketiriine sevgisini yüreğinde muhafaza ederek sabah erkenden kalkıp Moloohoy hayvanları otlatmaya götürdüğünde ve akşam hayvanları sürüp dışarıdaki ağıla getirdiğinde uzaktan da olsa ona bakıyordu.
Kar yağıp yerler donunca sürü ağıla girdi. Sonra Kıççık Miiterey, daha önce Moloohoy Uybaan’a yaz boyunca Uoraannaah Nehri vadisinde biçtirdiği otu, ona üç tembel öküz verip taşımaya gönderdi. Sabah güneş çıkmadan önce gidip akşam gün karardıktan sonra dönüyordu. Kere Ketiriine akşama kadar sevdiğinin ne zaman geleceğini gözlüyordu ama onu göremiyordu. Kızın narin yüreği, tuzağa düşmüş ördek gibi çırpınıyor, dayanamayıp ağlamaya başlıyordu. Yemek yemese de acıkmıyor, yumuşak yatağında sıcak yorganıyla yatsa da uyuyamayıp dönüp duruyordu. Bazı geceler, yatağına yatmadan önce evinden çıkıp işçilerin yaşadığı kulübeye giriyordu. İşçi kızlarla ve kadınlarla birlikte sohbet ediyordu. O zaman uzun ve yorucu günün sonunda, donmuş ve acıkmış bir hâlde Moloohoy Uybaan otları taşıyarak geldiğinde ona gülümsemesini hediye edip evine geri dönüyordu. O zaman, o gece çok tatlı bir uyku uyuyordu. Bunu babası anlayınca Kere Ketiriine’ye:
– Neden dışarı çıkıyorsun, nereye gidiyorsun böyle? Diye sordu.
– Kulübeye gidiyorum, dedi Kere Ketiriine.
– Neyi görmek için gidiyorsun oraya?
– Neyi göreceğim, işçi kızlarla birlikte şundan bundan konuşuyoruz.
– Keteriine, evlenme yaşın geldi, evlen, evinin annesi ol.
Kere Ketiriine, bunu duyunca yüreği hızlı hızlı çarptı. Hiçbir şey söylemedi. Utandığı için babasının yüzüne bakamadı.
– Babacığım, evlenmek için acele etmiyorum ben.
– Bu yaşa kadar herhangi birine hiç gönlünü kaptırdın mı?
Kere Ketiriine, bunu duyunca yanakları kızardı. Gözünün ucuyla babasına baktı. “Galiba СКАЧАТЬ