Cüzzam ve Aşk. Nikolay Yakutskay
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Cüzzam ve Aşk - Nikolay Yakutskay страница 6

Название: Cüzzam ve Aşk

Автор: Nikolay Yakutskay

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6494-22-0

isbn:

СКАЧАТЬ style="font-size:15px;">      Gerçekten de kaptanın dediği gibi haziran ayının on ikisinde sabah onda gemi Cokuuskay şehrinin Golminka’daki iskelesine, otların yeni yeni yeşerdiği, az sayıdaki söğüt ağaçlarının bulunduğu kıyısına yanaştı. İskelede Ketti Marsden ve onun yardımcısını karşılamak için Saha İdari Bölgesinin Valisi, Resmî Devlet Danışmanı Kolenko Bey ve birkaç bürokrat hazır bulundular.

      İrkutsk’tan Ketti Marsden Hanım’a rehberlik yapmak için görevlendirilmiş jandarma eri, Doğu Sibirya valisine gönderilmiş olan mektubu Kolenko Bey’e verdi. İskeleden şehre giderken Vali Bey ile Ketti Marsden aynı at arabasına bindi. Birlikte Vali Bey’in makamına geldiler. Valinin çalışma odasını Ketti Marsden’e tahsis etmişlerdi.

      – Ketti Marsden Hanımefendi, uzun ve zor bir yolculuk yaptınız doğrusu. Bugün dinlenin. Size Tüccar Astarhan’ın evinde bir oda hazırlattık. Yardımcınız da orada kalacak. Yemeğinizi size o getirecek, dedi Vali.

      – Vali Bey, benim duyduğuma göre Saha Yeri’nde yazlar çok kısa sürermiş. Bu yüzden ben burada fazla dinlenemem. Yirmi beş gün boyunca gemi kamarasında yeterince dinlendim. Cüzzam hastalarını görüp onlara uygulanan tedavileri öğrenerek en kısa zamanda dönmek istiyorum, dedi Ketti Marsden.

      – Neredeki cüzzam hastalarını görmek istersiniz?

      – Vali Bey, sizin idari bölgenizdeki cüzzam hastaları nerede yaşıyorlar?

      Saha Yeri’nin valisi olan Kolenko Bey, buraya 1889 yılında atanmıştı. Kısa süredir görev yaptığı için Saha Yeri’ndeki cüzzamlı hastaların nerelerde yaşadığını bilmiyordu. Bu yüzden çok eski zamanlardan beri valilikte çalışan bir memuru çağırıp ona cüzzam hastalarının nerede yaşadıklarını sordu.

      – Cüzzam hastaları, Halıma Nehri’nin yukarı taraflarında, nehrin etrafında yaşayan yerliler arasında çoktur, dedi memur.

      Ketti Marsden bunu duyunca Halıma’ya gitmek istedi ve:

      – Cüzzam hastalarının yaşadığı Halıma buradan ne kadar uzak? Diye Vali Bey’e sordu.

      – Marsden Hanım, Halıma buraya çok uzak ve yazın oraya gidebilmek çok zor, orası ulaşılmaz bir yerdir.

      – O zaman beyler, ben yazın cüzzam hastalarını nerede görebilirim?

      – Cüzzam hastalarının olduğu ikinci yer, Bülüü Nehri çevresidir. Orada çok fazla cüzzam hastası var, dedi memur oturduğu yerden hiç düşünmeden. “Yazın oraya atla da gemiyle de gidilebilir. Marsden Hanım, lütfen, oraya gidin!”

      – Hayır, Vali Bey, ben Halıma’ya gitmek istiyorum, dedi Marsden Hanım.

      – Hanımefendi, yazın oraya insan hiçbir şekilde ulaşamaz, dedi Saha Yeri’ni çok iyi bilen memur. O, bu zamanda Halıma’ya giden yol olmadığını, Verhoyanskay, Skalistay ve Suntaar Dağlarının büyük engel teşkil ettiğini, birkaç nehrin yolu çevrelediğini söyleyip yazın atla da yaya olarak da oraya gidilemeyeceğini anlattı. O, bunları anlattıktan sonra Ketti Marsden ile Bülüü’ye gitmeye karar verdiler. Onların bu konuşmalarını İrkutsk’tan gelen jandarma subayı çeviriyordu. Doğu Sibirya Valisinin emriyle jandarma subayına Cokuuskay’dan İrkutsk’a dönmesi söylendi. İrkutsk’tan gelip Ketti Marsden’e yardım eden Kazak İvan Prokofev, kalıp hizmet etmeye devam etti. Sonra İngilizce bilen bir çevirmen aradılar. Cokuuskay’da İngilizce bilen kimse yoktu. Ama Batı Avrupa dillerinden Fransızca ve Almanca bilenler vardı.

      – Anadiliniz olan İngilizceden başka hangi dili biliyorsunuz? Diye Ketti Marsden’e sordular.

      Ketti Marsden Fransızca da biliyordu. Onun Fransızca bilmesine sevindiler. Çünkü valilikte çalışan memur Petrov, Fransızca biliyordu. Dolayısıyla, jandarma subayı İrkutsk’a döndükten sonra artık memur Petrov çevirmen oldu.

      Bülüü’ye ne zaman gidileceğini Ketti Marsden ile Vali Bey birlikte konuşup görüştüler. Bülüü’ye giden gemiyi beklemeden ormandan, posta yolu üzerinden eyerli atla gidilmesini kararlaştırdılar. Yaklaşık 110 km gidebilecek atların hazırlanması için birkaç gün gerekliydi. Ketti Marsden Hanım, çok acele ettiği için haziranın yirmisinde yola çıkmaya karar verdiler. Ketti Marsden Hanım çok kısa bir süre dinlendikten sonra şehirde yaşayanlarla ve şehrin ileri gelenleriyle görüşüp burada cüzzam hastalarına yardım edecek bir birlik kurdu. O, bu işle sürekli meşgul olurken daha önceden belirledikleri haziranın yirminci günü de gelmişti.

      Onlar için beş at hazırlanmıştı. Ketti Marsden Hanım, onun yardımcısı Kazak İvan Prokofyev, memur tercüman Petrov, polis şefinin yardımcısı Sleptsov ve rehber Kazak Yegor Kozlov ile birlikte yola koyuldular.

      Yazın sıcakta atla gitmenin yorgunluğuna, yolun kötülüğüne, çokça sivrisineğe, arıya çoğu insan dayanamazdı. Bunların hiçbirinden şikâyet etmeden kararlı ve iradeli Ketti Marsden Hanım atla bu yolculuğa dayandı. Bülüü şehrine haziran ayının yirmi dokuzunda, sabah saatlerinde ulaştılar.

      Polis şefi yardımcısı Sleptsov, Bülüü’nün polis şefi Antonoviç’e Cokuuskay’dan getirdikleri Doğu Sibirya valisinin talimatnamesini verdi. Talimatnamede Vali hazretleri “İyi yürekli Hemşire Ketti Marsden Hanım’a, onun bu önemli görevinde, İmparatoriçe Mariya Fedorovna’nın doğrudan talimatıyla gereken her şeyle ilgili sınırsız yardım edilmesini emrediyorum.” diye buyurmuştu.

      Çariçe’nin emri o zamanlar Çar’ın emirlerine denkti. Fakat Bülüü’nün polis şefi ve beyler, Ketti Marsden Hanım’a ve onun yardımcısına kalacak yer bulamadı. Polis şefi, kendi evinin bir odasını Ketti Marsden Hanım’a verdi. Ketti Marsden’in yardımcısı Kazak İvan Prokofyev ve çevirmen Petrov da bu evde kaldılar.

      Ketti Marsden uzun yolculuğun ardından yorulup yardımcısıyla birlikte o gün dinlendiler, yıkanıp tarandılar ve elbiselerini değiştirdiler. İkinci gün Ketti Marsden, polis şefi Antonoviç Bey ile çevre bölgelerin beylerini toplayıp onlara hangi mesele hakkında geldiklerini anlattı.

      – Sizin bölgelerinizde cüzzam hastaları var mı?

      – Var hanımefendi, var, dediler.

      – Bu hastalığa maruz kalan ne kadar hasta var?

      – Kesin bir rakam yok.

      – Ben onları nerede bulabilir, konuşabilirim?

      – Mastaah kasabasında çok fazla var ve birer, ikişer tane de Orta ve Yukarı Bülüü kasabalarında var. Bu kasabalara gidip cüzzam hastaları ile görüşebilirsiniz, dedi bölge beyleri.

      – Hastaların çok olduğu yere, Mastaah’a gideceğim, dedi Ketti Marsden.

      – Şimdi oraya sadece atla gidilebilir, yolları çok kötü, dedi polis şefi Antonoviç.

      – Ben Cokuuskay’dan buraya atla geldim, oraya da atla gidebilirim.

      İşte böyle, Mastaah kasabasındaki cüzzam hastalarıyla görüşüp konuşarak kullandıkları ilaçları öğrenmek için yola çıkmaya karar verdiler. Oraya, merhametli Hemşire Ketti Marsden Hanım, onun yardımcısı Kazak İvan Prokofyev, Rusça-Fransızca tercümanı memur СКАЧАТЬ