Название: Cengiz Aytmatov ve Masal Dünyası
Автор: Анонимный автор
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6981-82-9
isbn:
d. Dinî efsaneler.16
Yukarıda da belirtildiği gibi efsaneler kaynaklarını mitoloji, tarih, din ve günlük yaşamdan alır. Mitolojik olay ve kahramanlar zamanla tarihî devirler içine yerleşerek efsanelere dönüşür. Yine yukarıda açıklandığı gibi bazı tarihî ve dinî şahsiyetlerin etrafında gelişen efsanelere menkıbe adı verilir. Tarihî ve dinî şahsiyetlerin menkıbelerine velayetname, menakıpname ve evliya tezkirelerinde rastlanır. Mitoloji kaynaklı efsaneler ise destanların içerisinde bulunabilir. Örnek vermek gerekirse, Oğuz Kağan Destanı’nda Oğuz’un iki eşinden birisi gökten iner. Bir diğeri de ağacın kovuğundan gelir. Destan içerisindeki yer alan iki eş de olağanüstü bir âlemden gelir. İlki, göğü ve mitolojiyi çağrıştırdığı için “Gök Tanrı” ile ilgilidir. İkincisi de Türklerin türeyiş efsaneleri ile ilişkilidir. Büyük mutasavvıf ve evliyaların hayatları ile kerametlerinden bahseden eserlere evliya tezkireleri denir. Türk edebiyatında evliya tezkirelerine 13. yüzyıldan sonra rastlanmaktadır. Bunun yanında, Tanrı’ya yakın olarak kabul edilen ermişlerin yani velilerin etrafında oluşan efsanelerin toplandığı eserlere de menakıpnameler adı verilir. İslam ve özellikle Türk dünyasında evliya menkıbeleriyle sıkça karşılaşılır. Ahmet Yesevi, Hacı Bektaş-ı Veli ve Ahi Evran menakıpnameleri buna örnek olarak gösterilebilir.17
Mit ve efsaneden sonra gelen destanlarda da her iki anlatma esasına bağlı edebî türden izler görülür. Efsaneler belli yerlere ve olaylara bağlı olarak da gelişebilir. Modern toplumlarda mitlere artık pek rastlanmasa da efsane hâlen üretilebilir. Belli yerler etrafında teşekkül eden efsaneler: meşhur insanlar, tarihî olaylar ve mahallî değerler etrafında meydana gelebileceği gibi olağanüstü inanışlar ve olaylar etrafında da oluşabilir. Çeşitli inanışlarla ilgili efsanelere yine belirli yerlerde rastlanır. Evler, çeşmeler, kuytu ve ıssız yerler, hamamlar, ahırlar ve mezarlıklar etrafında oluşan pek çok efsane vardır. “Al Karısı” buna örnek olarak gösterilebilir.18
Efsanelerin bazıları pek az değişiklik göstererek ülkenin değişik yörelerinde anlatılabilir. Bazı gezgin efsaneler ülke dışında da gezer. Efsanelerin belli şahsiyet ve olaylar etrafında oluşması oldukça önemlidir. Bu, insanların gözünde o yer ve şahsiyetlere kutsiyet atfeder. İnsanlar kendisine hizmet edenleri efsaneler ile yücelterek onları unutulmazlar arasına katar. Ayrıca içinde yaşadığı toprakları da kutsal sayarak onları korurlar. Efsanelerin yapıcı ve olumlu yönleri dışında korkutucu yanları da vardır. Her ne kadar olumlular kadar çok olmasa da hayaletler ve hortlaklar etrafında teşekkül etmiş birçok efsane vardır. Tüm bu yönleriyle efsaneler, hayal dünyasını zenginleştiren insanların hayatına anlam katan halk edebiyatının özgün ürünleridir.19
Türk araştırmacılar tarafından efsane üzerine birçok çalışma yapılmıştır. Bu araştırmacıların başında Pertev N. Boratav gelmektedir. 1964 yılında Wiesbaden’da yayımlanmış olan Philologia Turcicae Fundamenta adlı eserin ikinci cildinde yazmış olduğu “Le conte la legende” başlıklı bölüm, onun efsanelerini temalarına göre incelediği bir çalışmadır. Boratav’dan sonra birçok akademik çalışma daha yapılır. Bunların başında Saim Sakaoğlu’nun Anadolu-Türk Efsanelerinde Taş Kesilme ve Bu Efsanelerin Kataloğu (1980) gelmektedir. Bu çalışmada, öncelikle efsane hakkında teorik bilgiler verilip akabinde efsane tanımları, oluşumu, görüşler, tasnif ve tipleri hakkında değerlendirmelerde bulunulmuştur. 101 Anadolu Efsanesi (1989) ve 101 Türk Efsanesi (2003) adlı iki kitap daha yayınlayan Sakaoğlu, bazı efsane konulu makale ve bildirilerini de Efsane Araştırmaları (1992) adlı çalışmasında bir araya getirir. Bir diğer önemli çalışma da yukarıda sıkça adı ve çalışmaları zikredilen Bilge Seyidoğlu’nun Erzurum Efsaneleri: Erzurum’da Belli Yerlere Bağlı Olarak Derlenmiş Efsaneler Üzerinde Bir İnceleme (1985) adlı eseridir. Seyidoğlu, Erzurum’dan derlediği 192 efsaneyi üç grupta toplayarak inceler ve malzemelerini epizotları, kutsallıkları, gerçeklilikleri ve olağanüstülükleri bakımından ele alır. Bir başka çalışması ise Erzurum Efsaneleri (1997) adıyla yayınlanır.20 Son olarak, efsaneler, yukarıda adları ve eserleri zikredilen isimler dışında da birçok akademik çalışmaya konu olmuştur.21
2. MASAL
Masallar, halk edebiyatının anlatma esasına bağlı edebî türlerinden biridir. Masal sözcüğü Türk diline Arapça’dan girmiştir. Türkçe ve Osmanlıca sözlüklerde masal sözcüğünün Arapça “mesel”in söyleniş ve anlam değişikliğine uğramasıyla ortaya çıktığı kabul edilmektedir. Türk lehçelerinde ise “nağıl, ertegi, ertek, ekiyet, çörçök, şörçek, çöçek, nımah ve tool” gibi sözcüklerle karşılanmaktadır.22
İnsanların geçmiş deneyimlerini, belirli bir hayat düzenini, yaşamak zorunda olduklarıyla yaşamak istediklerini bir arada kendisine has bir atmosferde ve üslupla kendi mantık silsilesi içinde geleneksel motiflerle anlatan masallar, halk edebiyatının anlatma esasına bağlı edebî türler arasında yerini alır. Masallar da diğer folklor ürünleri gibi paylaşılan hayatın içinde doğmuş ve muhafaza edilmiştir. Batılı araştırmacılar, masalların ne zaman, nasıl ve nerede meydana geldiğini tespit etmek üzere teoriler ortaya atmıştır. Her ne kadar masalların kaynağı ve nasıl bütün dünyaya yayıldığı konusunda çalışmalar yapılmışsa da kesin sonuçlara ulaşılamamıştır. Birbirinden çok farklı dil alanlarında ve kültürlerde benzer masalların anlatıldığı tespit edilmiştir. Masallar, müşterek bir yapıya ve ortak motiflere bağlı olarak sözlü gelenek içinde gelişmiştir.23
Türk masallarının yazılı edebiyata yansıması 13. yüzyıla dayanır. Mevlânâ, Âşık Paşa, Yunus Emre ve Kaygusuz Abdal gibi pek çok şairin eserlerinde masalların epizot, motif, üslup ve kalıp ifadeleri tespit edilebilir. 14. yüzyılda yazıya geçirildiği tahmin edilen Ahmet Harami Destanı, sözlü gelenekten yazılı geleneğe geçmiş bir masaldır. Modern döneme yaklaştıkça masalların yazılı edebiyata etkilerini daha açık bir şekilde gözlemek mümkün olabilir. Türkiye’deki masallar içinde tercüme yoluyla diğer kültürlerden aktarılan örneklerin de yanında Türkiye’ye has ve başka toplumlarda bulunmayan masallar da vardır.24
Masalların tanımlanması kadar sınıflandırılıp içeriklerinin ne olduğunun belirlenmesi de bir o kadar önemli bir konudur. Bunların arasında belki de en önemli olanı Wolfram Eberhard ve Pertev N. Boratav’ın çalışmalarıdır. Eberhard ve Boratav, 1953’te yaptığı bir çalışmayla 378 Türk masalını inceleyerek Türk masallarını konularına göre sınıflandırmış ve sınırlarını tespit etmiştir. Bunları da 23 başlık altında toplamıştır.25 Masallar hakkında yapılmış çalışmalar anlatılırken devamındaki akademik çalışmalara sırasıyla değinilecektir.
Masallar yalnız şekil ve konudan ibaret anlatılar değildir. Dil, kahraman, çevre, inanç, âdet ve ananeler masallarda millî kimliği meydana getirir. Masal anlatan kişi, kendi toplumunun sevinç, keder ve beklentilerini dilinin incelikleriyle aktarır. Yine, belli bir zamanın ve yerin insanları olmamakla birlikte kültür birliğine СКАЧАТЬ
16
Seyidoğlu, A.g.e., s. 315-316.
17
A.g.e., s. 316-317.
18
A.g.e., s. 317-319.
19
A.g.e., s. 319-320.
20
Aça, Ekici ve Yılmaz, A.g.b., s. 148-149.
21
Bahsi geçen çalışmalar için bkz. A.g.b., 149-150.
22
A.g.b., s. 150.
23
Umay Günay, “Masal”,
24
A.g.b., s. 322.
25
İleri okuma için bkz. Wolfram Eberhard ve Pertev Naili Boratav,