Cengiz Aytmatov ve Masal Dünyası. Анонимный автор
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Cengiz Aytmatov ve Masal Dünyası - Анонимный автор страница 7

Название: Cengiz Aytmatov ve Masal Dünyası

Автор: Анонимный автор

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6981-82-9

isbn:

СКАЧАТЬ diye bir düşüncesi de yoktur, kalmamıştır. Onun bugünü de kocasıyla, geleceği de çocuklarıyla savaş tanrıları tarafından ellerinden alınmış, çalınmıştır.

      Cengiz Aytmatov 1980’li yıllarda Gün Olur Asra Bedel’i Moskova’dan trenle Bişkek’e giderken kafasında tasarlıyor. Tren bozkırın derinliklerinde yol alırken uzaya fırlatılan roket ile ilgili bir haber yayınlanıyor. Bu haberin üzerine böyle bir roman tasarlıyor. Nitekim romanda anlatılan Nayman Ana’nın gömüldüğü Kırgızların kutsal mekânı Ana Beyit’in olduğu yerdir buralar. Nayman Ana, mankurtlaştırılmış, hafızası silinmiş, geçmişini, anne-babasını unutmuş oğlu tarafından vurulmuş bir Kırgız kadınıdır. Oğlunun yayından çıkan oku tam kalbinin üzerine yediğinde devesi Akmaya’nın üzerinden yıkılırken başından çözülüp rüzgârla birlikte uçmaya başlayan beyaz başörtüsü daha sonra Dönenbay kuşuna dönüşerek geniş bozkırda yolunu şaşırmış, yoldan çıkmış veya çıkarılmış, aslını unutmuş veya unutturulmuşlara kişilere kim olduklarını hatırlatır. “Senin baban Dönenbay, Dönenbay!” diyerek onları asıllarını unutmamaları konusunda uyarır. Aytmatov işte bu romanında geniş Kazak bozkırının kuş uçmaz kervan geçmez bir yerindeki Boranlı tren istasyonunda yaşayan, seven, umudunu yitirmiş, ömürleri yavaş yavaş tükenen, hatta tükenmiş olan (Kazangap) olanları anlatıyor.

      Tren, bu istasyonda her zaman durmuyor bile. Bazen duruyor, ikmal yapıyor. Ne taşıdığını bile kimse bilmiyor. Daha sonra okuyucu öğreniyor ki bilinçli bir öğretmen olan Abutalip gibi milliyetçi, vatansever aydınlar bu trenlerin vagonlarında Tansıkbayev gibi rejimin gönüllü kölesi olmuş, ırkdaşlarının üzerine basarak yükselmeyi ilke edinmiş müfettişlerin işkence gibi sorgulamalarından geçiyorlar. Treni dışarıdan seyredenler içeride ne olup bittiğini bilmiyorlar. Bilmek de istemiyorlar, zira bilmek için araştırmak, soruşturmak gerekiyor. Yuri Buyda’nın Sıfır Treni’nde içeride neler olduğunu, neler döndüğünü merak edenlerin akıbetini görmek mümkün. Aytmatov da Tansıkbayev’in kendi üzerinden rütbe almasını önlemek için tren Moskova’ya vardığında kendini altına atarak öldürüyor. Tren ve tren rayları ölüm saçıyor, ölü kusuyor. 1943-1944’te yine Stalin döneminde yerlerinden yurtlarından sökülüp hayvan vagonlarıyla toplu ölüme götürülen Kafkas ve Kırım halkları gibi.

      Geliniz şimdi bunları bir kenara bırakalım da Aytmatov’un masallarına ve efsanelerine yakından bakalım.

      İKİNCİ BÖLÜM

      KURAMSAL BİLGİLER

      1. EFSANE

      Efsaneler, halk edebiyatının anlatma esasına bağlı edebî türlerinden biridir. Türkiye Türkçesinde “efsane, menkıbe, söylence” gibi terimlerle tanımlanmaktadır. Diğer Türk lehçelerinde “epsane, legenda, eñgime, aytıv” gibi terimlerle karşılanır.

      Efsaneler, Grimm Kardeşler ve Max Lüthi gibi birçok araştırmacı tarafından hangi konuları içerdiği, nasıl tanımlanması gerektiği, işlevinin ne olduğu ve diğer anlatı türlerinden nasıl ayrılabileceği hususunda birçok tartışmaya konu olmuştur.9 Kısaca efsane; anlatı türleri içinde, masal, destan ve halk hikâyesine göre daha kısa, içinde abartma ve olağanüstülük bulunan nesir anlatılardır. Konuları ekseriyetle doğadaki oluşumlar ve dinî-tarihî şahsiyetlerdir. Gündelik hayattaki malzemelerle işlendiği için anlatılanların gerçek olduğuna inanılan bu anlatılarda olağanüstülüklerle yapılan açıklamalar dikkat çekicidir. Nedeni belli olmayan varlık, olay ve oluşumlara açıklık getirme, toplumsal ülkü ve kurumları geçerli kılma gibi işlevleri vardır. Herhangi bir yerde, herhangi bir zamanda ve herhangi bir kişi tarafından anlatılabilir.10

      Efsaneler kadar menkıbeler de oldukça önemlidir. Evliyalar, erenler ve önemli devlet büyükleri gibi tarihî-dinî şahsiyetlerin kerametlerinden bahseden efsanelere menkıbe adı verilmektedir. Her ne kadar terim farklılığı olsa da şekil, yapı, içerik, anlatım özellikleri ve işlev bakımından oldukça benzerlik gösterir. Menkıbeler, Batı dünyasındaki “legende” teriminin karşılığıdır.11 II. Bölüm’de çözümlenmeye çalışılan Çantalı Maymun masalındaki Manas, yarı efsanevi yarı da menkıbevi hayatıyla bu tanımlamaya uymaktadır.

      Efsanenin özellikleri ve işlevleri hakkında Wilfried Buch, William R. Bascom ve B. Malinowski gibi Batılı araştırmacıların yanı sıra Türk efsaneleri üzerinde Türk araştırmacılar da kimi tasnif ve tanımlamalarda bulunmuşlardır. Örnek vermek gerekirse, Pertev N. Boratav, Bilge Seyidoğlu, Saim Sakaoğlu ve Metin Ergun gibi araştırmacıların çalışmaları oldukça ehemmiyet arz etmektedir. Türk araştırmacılar, genel kabul gören tanımlamaların yanı sıra özellikle masalın inandırma ihtiyacı duymamasına karşılık efsane türünün inandırma ihtiyacına dikkat çeker.12

      Pertev N. Boratav, anlatma esasına bağlı edebî türlerden olan masal ve efsanelerin arasındaki farkı şu şekilde açıklar:

      Kısacası, efsane kendine özgü bir üslûbu, kalıplaşmış, kurallı biçimleri olmayan, düz konuşma dili ile bildirilen bir anlatı türüdür. Halk edebiyatının herhangi bir türünden ürünlerce (masal, hikâye, destan, türkü) konu olarak benimsendiği zaman, ya da bir parça halinde yapı gereci olarak kullanılınca içine girdiği türün üslûp ve biçim niteliğini kazanır. Kısalığı ve nesirle anlatılmış olması sonucu efsane en çok masalla karıştırılabilir. Ama yukarda belirttiğimiz niteliğinden başka efsaneyi masaldan ayırt etmeye yarayan bir özellik de onun sonunun acıklı bitmesi -zorunlu değilse bile- olanağıdır; buna karşılık, biliyoruz, masal her zaman sonunu tatlıya bağlayan bir anlatı türüdür.13

      Boratav, yukarıda da görüleceği üzere efsane ve masal arasındaki farktan bahsederken konu, biçim ve dil özelliklerine eğilmektedir. Bilge Seyidoğlu ise masal ve efsaneyi kıyaslarken tanımlamasında “inanma” eylemini merkeze alır ve bu ilişkiyi şöyle açıklar: Efsaneler, sözlü geleneğin ürünü olan bir anlatım türüdür. Temelinde inanç unsuru vardır. Efsaneyi anlatan ve onu dinleyenler efsanenin gerçek üzerine kurulduğuna inanırlar. Bu gerçek objektif bir gerçek değildir.

      Efsaneyi nakledenler ve dinleyenler efsanedeki olayların gerçekten olmuş olduğuna inanırlar. Efsaneler bu özellikleri ile masaldan ayrılırlar. Masallarda anlatılan şeylerin yalan olduğu masalın başında belirtilir. ‘Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken’ gibi tekerlemelerle masala başlanır. Efsane anlatılırken de ‘Annemden duyduğuma göre. Büyüklerimden duyduğuma göre olay şöyle olmuş, şöyle gerçekleşmiş’ gibi efsanelerin gerçek olduğunu kuvvetlendiren sözlerle efsane anlatılır. Efsaneler kısa anlatım türleridir. Bir veya birkaç motif ihtiva ederler. Bu özellikleri ile de diğer anlatım türlerinden ve masallardan ayrılırlar.14

      Folklor çalışmalarının duayen ismi Saim Sakaoğlu, efsane türünün özelliklerini şu şekilde tasnif eder:

      a. Şahıs, yer ve hadiseler hakkında anlatılır.

      b. Anlatılanların inandırıcılık vasfı vardır.

      c. СКАЧАТЬ



<p>9</p>

Mehmet Aça, Metin Ekici ve A. Müge Yılmaz, “Anonim Halk Edebiyatı”, Türk Halk Edebiyatı El Kitabı, (Ed. M. Öcal Oğuz) Ankara: Grafiker Yayınları, 2015, s. 144-145.

<p>10</p>

A.g.b., s. 145.

<p>11</p>

A.g.b., s. 145.

<p>12</p>

A.g.b., s. 146.

<p>13</p>

Pertev Naili Boratav, 100 Soruda Türk Halk Edebiyatı, İstanbul: Gerçek Yayınevi, 1969, s. 107-108.

<p>14</p>

Bilge Seyidoğlu, “Efsane”, Türk Dünyası El Kitabı III, Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, 1992, s. 315.