Arasat Meydanı. Smagul Elubay
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Arasat Meydanı - Smagul Elubay страница 3

Название: Arasat Meydanı

Автор: Smagul Elubay

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6494-36-7

isbn:

СКАЧАТЬ style="font-size:15px;">      Kuyunun batı kanadındaki hayvanların birbirine karıştığı Majan köyünden süslü bir genç kadın geliyor. Omuzunda saka sırığı, geniş etekli beyaz elbisesiyle salına salına yürüyor. Yanında küçük bir kız çocuğu var. Şege Balkıya’yı görür görmez tanıyıverir. Uyanıklık yapan Jadakay’ın başını eğdirtmenin tam da zamanıydı.

      – Haydi, Jadakay… Şimdi de bu tarafa bak bakalım.

      Güneşin altında patikanın tozunu birbirine katarak gelmekte olan Balkıya’yı görünce Jadakay’ın yüzü hemen somurtuverir. Zaten dim dik dikilen kirpi gibi saçları, daha da dikleşir. Aniden endişelenerek sinirlenmeye başlar. Bunu gören Şege katıla katıla gülmeye başlar. Jadakay ise kızararak ter içinde kalır ve:

      – Cesur çocuk, kimseye ağzını açma, bugün sana çok ilginç bir şey göstereceğim, diye fısıldar konuyu değiştirmek istediği için.

      – Nasıl bir şey göstereceksin?

      Jadakay işaret parmağıyla dudaklarına dokunarak göz ucuyla kuyudan su çekmekte olan Bulış’ı işaret eder. Şege her şeyin farkına varır. Demek ki, bu ilginç olay Bulış’la ilgili.

      3

      Akşam yemeklerini yiyen köy halkı çoktan uykuya dalmıştır. Ortalık göz gözü görmeyecek kadar karanlıktı ve henüz ay çıkmamıştı.

      Jadakay’ın ‘‘ilginç bir şey göstereceğim,’’ dediğini merak eden Şege, epeydir Majan köyünün develerinin gecelediği yerde oturarak bekliyor. Etrafında uzanmış kocaman develer var. İkisi iri göbekli, yaşlı dişi devenin yanındaki kuytu yerde oturuyorlar. Gözetledikleri biraz ileride kararan Balkıya’nın evidir.

      Saç bağı şıngırdayarak eve girip çıkıp günlük işlerini halleden Balkıya, sonunda kandili söndürerek yatmıştır.

      Jadakay Şege’nin böğründen dürter.

      – Gördün mü, beklediği biri var, yalnız yattı. Cesur çocuk, şimdi bak neler olacak, dedi.

      Ardından epeyce bir zaman geçer. O ev, hâlâ sessizliğini korumaktadır. Uykuda gibidir; köy sakin ve sessizdir hatta köpekler bile susmuştur. Sadece ahır tarafından koç katımında yoğun bir dönem geçiren koçların pat küt ettiği hareketleri farkedilmektedir; ara sıra çatır çutur yaparak birbirlerini boynuzlamaktadır.

      Köyün arka tarafından baykuş sesleri gelmektedir. Çığlıklarıyla âdeta bir belayı davet eder gibidir. İşler yolunda gitseydi bari. Genç kumanın kapısını açacak dedikleri avcı Bulış, halen ortalarda gözükmüyor.

      – Çok geçmez. Ay doğmadan gelecek, diyor Jadakay fısıldayarak, iki hörgücün ortasından boynunu uzatarak bakmaya çalışırken. Şişmiş karınlarıyla sere serpe uzanarak uyuklayan develer geviş getiriyorlar. Ortalığa ise develerin nahoş kokuları yayılıyor.

      – Jadakay, boş oturacağına o gördüklerini anlatsana, dedi Şege. Jadakay, gördüğü ilginç şeyleri anlatmak üzere hazırlanır.

      – Senin bütün olup bitenleri kendi gözlerinle görmeni istemiştim, şu Bulış’ın gelmeyerek bizi bu kadar beklettiğine ne demeli… Tamam, anlatayım o zaman, diye kollarını sıvar Jadakay:

      – Kocası şehre gittiğinden bu yana ben çekinmeden her akşam Balkıya’nın kapısını gözetler olmuştum, diye Jadakay, hikâyesini anlatmaya başlar.

      – Vay bee…

      – Beklentim pek büyüktü. Kocası ihtiyarın tekidir zaten. Kendisi ise pek gençtir. Süslü kadın böyle bir zamanda kaçamak yapmayıp da ne zaman yapacak, diyordum kendi kendime. Akşam olur olmaz bu tarafa doğru koşuyordum, fakat ne zaman kapısına dayansam, bana bir şeyler oluyor ve olduğum yerde taş kesilip kalakalıyordum. O kapalı kapıya elimi uzatmak benim için âdeta dünyanın sonu gibi geliyordu. Ellerim titreyerek, nefesim kesilerek, kulaklarım çınlayarak, kalbim küt küt atmaya başlardı hep. Daha dün, yine o halde kapı önünde dikilirken gecenin karanlığından biri çıkıvermez mi. Ödüm kopmuştu ya. Bir ara kendime gelince evden bazı fısıltıların geldiğini fark ettim.

      – Bu yana… Buraya gel, diyen Balkıya’nın sesini duydum. Dikkat et, yolunun üstünde ibrik var, diyordu.

      – Yalnız mısın? Diye Bulış ürkek sesle sordu.

      – Yalnız olmayıp da ne yapayım, kocamla mı yatıyorum sanmıştın?

      – Sus… Çoluk çocuk yok mu, diyorum yani?

      – Boşuna endişelenme…

      O arada ağaç yatak gıcırdamaya başlamıştı.

      Devamını doğru düzgün işitemedim. Fısır fısır konuşuyorlardı. Ben bir şeyler duymak umuduyla kulağımı eve doğru yaklaştırmaya çalışıyordum, herhalde tıkırtımı duymuş olmalılar:

      – Höst! Vay boynuzu kırılasıca, höst! Diye bağırdı Balkıya içeriden. Ben de oradan hızla koşarak uzaklaştım.

      Atları bağlamak için takılmış urgan yanında karanlıkta diz üstü oturan adamı görünce bir anda Şege’nin yüreği hoplar. Jadakay’ı dürterek:

      – Şuraya bak, birisi oturuyor.

      – Nerede?

      İkisi aşağı doğru eğilir. Karartısı görülen adam bir süre sonra yerinden kalkarak geri döner ve gider. Kenardaki eve doğru yönelir. Elinde ibriği varmış.

      – Öf, ananı… Bu Kaukaş ya… Abdest alan, diye Jadakay, Majan’ın çobanını acımadan bir güzel sövdükten sonra doğuya doğru bakar. Karanlık gökyüzünün sol tarafı bozarmaya başlamıştır.

      – Cesur çocuk, ay doğuyor, dedi Jadakay telaşlanarak. Bu saatten sonra Bulış, ölse de gelmez artık.

      – Ne yapacağız şimdi? Boş ver, dönelim o zaman, dedi. Şege de pişman olup.

      – “Dönmek” de neyin nesi birader. Şurada kocaman iki delikanlı dururken… Genç kadın da evinde yalnız yatarken, diye kızarak homurdandı Jadakay.

      – O zaman git, bekliyordur seni… Dedi, Şege alaylı bir şekilde gülerek.

      – Giderim. Ne var? Diye Jadakay, kendi kendini yüreklendirerek horozlandı.

      – Hee, ne duruyorsun, git, git…

      – İşte gidiyorum. Birileri gelecek olursa haber ver. Diye Jada-kay devenin arka tarafından geçip, Balkıya’nın evine doğru yöneldi. Gizlice eğilip bükülerek eve doğru koşmaya başladı. Koşa koşa giderken dönüp Şege’ye baktı. Şege “devam et” dercesine elini salladı. Jadakay dikkatle basarak eğile büküle ilerlemeye devam etti. Uykuya dalmış olan sessiz evin kapısına dayandı. Boyunu dikleştirerek bir süre kapı önünde durakladı.

      Şege de pek heyecanlanmıştı ve Jadakay’ın yerinde âdeta kendisi varmış gibi kalbi küt küt СКАЧАТЬ