Название: Güneşi Tutan Çocuk
Автор: Sultan Raev
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6981-59-1
isbn:
–Nerede?
Basıt ateşin üzerine basmış gibi irkilmişti.
–Burası neresi?
–Burası mı? Kötü kötü baktı beriki:
–Burası insanlar arasında ayrımın olmadığı bir yer. İyisi de kötüsü de suçlusu da suçsuzu da var burada.
Tam bu sırada rüya tekrar kesildi. “Öldüm mü ben? Neredeyim? Bana nerede olduğumu kim söyleyecek? Söyleyin bana? Söyleyin!”
Basıt son nefeslerini alıp verirken bu sorularla uğraşıyordu. Nerede olduğunu öğrenmek için bir yol buldu. Parmaklarını yavaş yavaş hareket ettirerek yattığı yatağın soğuk demirlerine dokundurdu. İşte şimdi öğrenecekti nerede olduğunu. Parmakları demire değdi ve bir soğukluk hissetti. Kalbi hâlâ atıyordu. Canı kolay kolay çıkmayacağa benziyordu. Deminki kâbusun ipleri yine bağlandı. Rüyası kaldığı yerden devam etti.
Beyaz kefene bürünmüş adam eski yerinden henüz ayrılmamıştı.
–Sen niçin benim yüzüme bakamıyorsun ha?
Beyaz kefenli Basıt’a baktı.
–Seni bir yerden gözüm ısırıyor. Bir yerde gördüm seni sanki…
–Beni mi?
Basıt çok şaşırmıştı.
–Bense seni ilk defa görüyorum.
Basıt “Seni tanıyorum!” sözünden çok korkmuştu. Onun kim olduğunu öğrenirse ne yapacaktı? Anlayacak olursa beriki Reis’i rahat bırakmaz, yapışır kalır, buradan da göndermeyebilirdi. Her şeyin bittiği an olurdu. Eli yatağının demirini kavradığı sürece sıkıntı yoktu.
–Yalan söyleme. Seni de toprak kabul etmez sonra. Yalan söyleme. Burada doğruyu söyle. Tanıyorsun beni, tanıyorsun, diye vurgulu bir tonla konuştu o adam.
–Tanıyorsun! Günahkârlar yalan söyleyerek günahlarını çoğaltırlar. Senin günahın çok galiba. İşte sen ve benzerlerin toprağı daraltıyor. Günahlarının hepsi toprağa sığacak mı peki?
–Suçum varsa insanlar affeder. Buraya günahkârlar gelir mi hiç? Buraya biz temiz geliyoruz. İnsanlar her şeyi affederler…
–Tamam, halk affeder affetmesine ama ya toprak? Toprak affeder mi?
–Toprak mı? Toprak…
Basıt’ın ağzından kelimeler dökülüverdi, gözleri fal taşı gibi açıldı. Gözüne abuk sabuk şeyler görünmeye başladı.
Rüyası yine kesildi.
Bunun sebebi yanında oturanlardan birinin ıslak beyaz bir mendille yanağını silmesiydi.
–Karanlık, dedi Basıt. “Niye bu kadar karanlık?”
Basıt’ın kısık sesini işiten oğulları, “Baba, ışığı açalım mı?” diye sordular.
Akşam olmadan odanın ışıkları yandı.
–Karanlık, karanlık… Basıt’ın ağzı tekrar kurumuştu. Rüyasının devamı gelmemişti.
“Sen işte o adamsın, dedi deminki adam. Ben seni tanıyorum. Allah’ın hakkı, tanıdım.” Kurumuş dudakları cansızca kımıldayarak belli belirsiz bu sözü söyledi.
Bütün gün babasının yanından hiç çıkamayıp yorulan oğulları Basıt’ın cansız sesini işiterek sayıklamalarını hayra yormadılar. Büyük oğlu Basıt’ın ellerini ovarken nabzını ölçmek istedi, nabzı belli belirsiz atıyordu. Hastanın alnını okşadı. Bu sırada Basıt’ın çorak topraklardaki oyuklara benzeyen dudakları usulca kımıldadı. Ta derinlerden çıkan belirsiz ses, ağzından çıkan nefes anlaşılır bir cümle kurmuştu: “Sen deminki adamsın, deminki. Ben seni tanıyorum. Allah hakkı…”
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.
1
Kolhoz: Sovyet ekonomik sisteminde devlet çiftliklerine verilen isim. Kolhozlar kooperatif çiftliklerine benzer bir yapıdadır. Çev.