Güncel İletişim Çalışmaları 1. Анонимный автор
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Güncel İletişim Çalışmaları 1 - Анонимный автор страница 8

Название: Güncel İletişim Çalışmaları 1

Автор: Анонимный автор

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6852-33-4

isbn:

СКАЧАТЬ ampulü icat etmesi ile insanlık tarihinde elektrik vazgeçilmez bir parça olarak yerini almıştır. 1891 yılına gelindiğinde ise Sırp asıllı bir mühendis ve mucit olan Nikola Tesla ile alternatif akım için yüksek voltajlı üretim imkânı için transformatör geliştirmiştir. Tesla ve Edison daha sonra yine beraber çalışarak elektromanyetik alanında pek çok devrimci gelişmede bulunmuştur (www.elektrikde.com, 07.05.2021).

      Sinemanın icadını oluşturan icatların sonuncusu ise Kineteskop olarak karşımıza çıkmaktadır. Kineteskop isimli aygıt 1891 yılında ABD’li mucit ve iş adamı Thomas A. Edison ve William Dickson tarafından geliştirilmiştir. Kineskop sayesinde sinemanın ilk hali ortaya çıkmıştır. Saniyede 46 kare olarak göz önünden geçen resimler, film şeridinin bir mercek ile hızlıca elektrik lambasının arasından geçmesi temeline dayanmaktaydı. Kineteskop, ayrıca sinema filmi göstericilerinin ve ilerleyen yıllarda sinema filmi gösteriminde kullanılan ilk aygıtların temelini oluşturmuştur (www.turkcebilgi.com, 07.05.2021).

      Fotoğraf makinesi, elektrik ve kineteskop’tan sonra sinemanın icat edilmesine zemin hazırlanmış ve ilerleyen yıllarda dünyanın en etkili kitle iletişim aracı olacak olan sinema ortaya çıkmıştır.

      19. yüzyılın sonunda Fransız Louis (Lui) ve Auguste Lumiere (Ogüst Lumiya) kardeşler, geliştirdikleri sinematograf adlı aygıtla ilk kez hareketli görüntüyü elde etmeyi başararak önemli bir olaya imza atmışlardır. Sinemanın doğuşunu simgeleyen bu gelişmeden sonra Lumiere kardeşler, halka açık ilk film gösterimlerini de 1895’te Paris’te Garden Cafe’de yapmış ve tarihte kabul edilen ilk film bir tren garı belgeselini izleyici ile buluşturmuştur. İlerleyen yıllarda ise Thomas Alva Edison ile yardımcısı Wilham Kennedy Laurie Dickson’un yaptıkları kinetograf, kameranın günümüzdeki ilk biçimini ortaya çıkartmıştır. Böylelikle sinema, günümüze kadar gelişerek devam edeceği yolculuğuna başlamıştır.

      Önceleri sadece eğlence amaçlı kullanılan sinema ilerleyen zamanlarda farklı kullanım alanlarına kayarak sadece eğlence amacı ile sınırlı olmadığını göstermiştir. Sinemanın kullanım alanlarında hiç şüphesiz ki 2. Dünya Savaşı önemli bir yer oynamış ve sinemanın insanlar üzerindeki etkisi fark edilerek bir kitle iletişim aracı olarak kendine önemli bir yer bulmuştur.

      Dünya sinemasında ve kendi sinemamız olan Türk sinemasında, çeşitli türlerde ve konularda eserler verilmiş ve verilmeye devam etmektedir. Sinemada karşımıza çıkan konular, filmin çekildiği ve içerinde bulunduğu toplumdan izler taşımaktadır. Bu izler ve sinemada işlenen konuları günümüzde de görmekteyiz.

      Sinemada işlenen ve perdeye yansıtılan konuların başında muhakkak, o ülkenin ve ulusal kimliğinin içeriği bulunan ve milliyetçi duygularla çekilen filmler vardır. Bu düşünce ve doğrultuda çekilen sinema filmlerine, kendi sinemasına sahip olan çoğu ülke sinemasında rastlaya biliriz. Bu ülke sinemalarına örnek vermek gerekirse; ABD, Almanya, Rus (eski Sovyet sineması) ve Türk Sinemasını göstere biliriz.

      Hollywood filmleri çekilme amacı olarak diğer ülkelerin vatandaşlarının ABD’ye hayranlık duymaları, kendilerini sorumlu olarak hissetmelerini ve ABD’nin uluslararası arenada politik amaçlarını haklı olarak göstermeleri için yapılan bir harekettir (Pınar, 2017).

      Bu akımı takip eden ülkelerden biri de Türkiye ve dolayısı ile Türk Sineması olmuştur. Özellikle Kurtuluş Savaşı yıllarında ülkenin içinde bulunduğu zor zamanları ve millî kahramanlarımızı perdeye yansıtarak bu alanda ilk eserlerini vermiştir, Türk Sineması.

      Filmlerde kullanılan ulusal kimlik, ulus kimliği veya kültürel kimlik gibi kavramlar bu filmlerin en güçlü yanını oluşturmaktadır.

      Mora (2008) kültürel kimliği şöyle tanımlamaktadır: “Ortak bir coğrafyada, ortak idealler etrafında toplanmış, ortak tarihe ve ortak geleceğe yönelik birliktelikle oluşan ortak kültür, o ulusun kültürel kimliğini oluşturur’.

      Yeni nesillere, izleyicilere, kendi kimliğini, kendi tarihini tanıtmak amacı ile yapılan filmler ulusal karakter ve kimlik odaklı sinema tanımına uymaktadır. Türk sinemasında örnekleri olan Kara Murat ve Battal Gazi gibi kurgusal karakter olmak ile birlikte Türk tarihinde yer edinmiş gerçek kişi ve kişiler de vardır. En bilinen kişiler ise Osmanlı padişahları ve Mustafa Kemal Atatürk ‘tür.

      Türk sineması da bu alanda eski ve yeni yapıtlarında milliyetçi izlerle birlikte ulusal kimlik üzerinden izler taşır. Bu izlerden en bilinen filmlerden biri Yeşilçam filmlerinden Kara Murat, Battal Gazi, Tarkan filmleri ve yakın sinemamızdan Dağ ve Dağ 2 filmleridir.

      Yakın ülke ve siyasi tarihimizdeki olaylar neticesi ile ulusal kimlik konulu filmleri günümüzde sıklık ile görmekteyiz. Askeri ve millî duygulara sahip olan Dağ ve Dağ 2 filmleri bu konudaki başarılı örnekler arasındadır.

      2. TÜRK SİNEMASI VE ULUSAL KİMLİK KAVRAMI

      Tüm dünyada da olduğu gibi sinemanın gücünü gören ülkeler bu sanat dalını kendi tarihlerini, kahramanlık hikayelerini, ulusal kimliklerini, millî değerlerini ve izleyiciye aktarmak istedikleri mesajları konu alan filmleri beyaz perdeye aktarmıştır. Türk Sineması da bu alanda sinema tarihimiz boyunca çalışmalar yapmış ve başta millî kimlik konusu olmak üzere pek çok eser ortaya çıkarmıştır. Bu tarz filmlerin çevrilmesindeki amaç ise toplumumuzda önemli bir yere sahip olan değerlerimize dikkat çekerek, izleyiciyi etkilemek ve bilinçlendirmektir.

      Özellikle, Kurtuluş Savaşı yıllarında sinemamızda kendine geniş bir biçimde yer bulan bu tarz filmler büyük bir ilgi ile karşılanmış ve bu alanda yapılan filmlerin devamının gelmesine olanak sağlamıştır. Millî birlik ve bilinci önemli olduğu zamanlarda veya tarihimizi ele alan yapımların revaçta olduğu günümüzde de bu tarz yapımları sıklıkla görmekteyizdir.

      Çalışmanın bu bölümünde Türk Sinemasının tarihî süreci ve bu süreçte ulusal kimlik konusunu merkezine alan filmleri incelenmeye çalışılmıştır.

      2.1. Millî Kimlik ve Kimlik İnşası

      Millî kimlik kavramı özellikle bir milletin ve o millete ait olan halkın yaşayış biçimi, düşünce yapısı ve davranışlarında önemli bir rol oynamaktadır. Çünkü bir milletin sosyal yaşantısında, o millete ait olan kimlik izlerine ait olan davranışları belirlemekte olduğu söylene bilinir.

      Toplumsal kimlik veya Millî Kimlik pek çok bireyden meydana gelen halkın veyahut milletin özelliklerini yine o topluma has olan bir tarz ile ifade eder (Gül, 2020).

      Ulusal kimlik kadar kimlik inşası da önemli ve hassas bir konu olmuştur. Ulusal kimlik veya millî kimlik kavramlarının var olabilmesi için kimlik inşası çalışmaları yapılmak zorunda olunduğu söylene bilinir. Çünkü kimlik inşası çalışmaları ve bu çalışmalar neticesinde ortaya ulusal kimlik çıkmakta olduğu görülmüştür.

      Edebiyat alanında olduğu kadar sinema alanında da kimlik inşası için önemli çalışmalar yapılmıştır. Özellikle Kurtuluş savaşı öncesinde ve sonrasında olmak üzere pek çok eser ortaya çıkmış ve hâlâ daha bu alanda eserler verilmeye devam etmektedir.

      Yakın dönem sinema filmlerine örnek vermek gerekir ise Dağ ve Dağ 2 filmleri, ulusal kimlik inşası alanında yapılan sinema çalışmalarına örnek gösterile bilinir.

      2.2. СКАЧАТЬ