Aşk olsun çöpçülere!..
PARKLAR
Bereket parklar var bu şehirlerde
Çöllerde vâhâ gibi parklar
Islak söğüt dallarında serçeler
Banklarında ihtiyarlar uyuklar
Solgun yüzleri ve fersiz gözleriyle
Nineler, dedeler, yorgun emekliler
Susmayı talim ederler biteviye
Akşam eve döndüklerinde
Gelinler kızmasın diye
Hey küheylan gelinler,
Afacan torunlar, yiğit oğullar
Siz de yorulacaksınız günün birinde
Siz de ihtiyarlayacaksınız yarın
Neylersin
Birazcık çenesi düşük olur ihtiyarların
BAYRAMLIK
Bugün bayram dediler ya, cumartesiydi
Küçük evlerden gelen ağıt sesiydi
Et değil; dert kaynar kazanlarında
Hava kararınca semt pazarında
Kediler ve köpeklerle beraber
Bir nine dolaşır şaşkın, derbeder
Siyim siyim yaşlar dolar gözüne
Yaşmağını siper edip yüzüne
Ezik domatesler, çürük meyveler
Topluyor evdeki öksüzlerine
Sen utanma ninem, senin yerine
Seni bugünlere koyan utansın
Hırsız bakan, arsız ayan utansın
Kucağı köpekli bayan utansın
Kurduğu bankayı soyan utansın
Bu halkı sürüye sayan utansın
Bugün bayram dediler ya, cumartesiydi
Küçük evlerden gelen ağıt sesiydi.
YATAĞIM 1
Sadık dostum yatağım
Usanmaz dert ortağım
Yaslandımsa yaslandın
Sen de gurbet yaslandın
Benimle izbelerde
Katlanarak her derde
Sen ne dersen desen de
En şefkatli yüz sende
Üstündeki desende
Yazılıdır kaderim
Neşelerim kederim
Senin ile baş başa
Hepsini ortaklaşa
İçeriz yudum yudum
En yakın seni buldum
Yarasalardan kaçtım
Derdimi sana açtım
Kucağında öldüğüm
Zaman edip kör düğüm
Sırrımı çözme ele
Gidersem son menzile
Kal artık güle güle
KUŞ DESTANI
Tûfanda serçeleriz biz
Her rüzgârda sağa sola savrulan
Böyle yazar kadîm kuş tarihinde
Hanımına yastık yaptı nice Süleyman
Saf tüylerimizden
Kızına çeyiz.
Gök gürler
Rüzgâr ulur
Sineriz kuytulara
İliğimize işler teşrin soğuğu
Yuvamız sur dibi
Ağaç kovuğu
Ne dersin koca kartal
Sürmeli kuğu
Kızmayın efendimiz
Yani,
Şey,
Biz…
Avâre serçeleriz.
Onlar A, B, C
Çalımla kurulur baş köşeye
Alfabenin son harfleriyiz biz
u, ü, v, y, z
Kısık seslerimizle
Bîçâre serçeleriz.
KUŞ SAGUSU
Şimdi Attâr da yok
Acep kim yazacak kuşların tarihini
Kanadından bir tüy koparıp
Aşınmış taşlar üstüne
Şu ihtiyar martı mı?..
Hadi yazdı diyelim
Sonra kim okuyacak bu arkaik yazıyı
Rik’a mı, tâlik mi, sülüs mü
Yoksa bir karaltı mı?..
Gitsin sulara yazsın
Bir ebrû gibi berrak sulara
Suların hâfızası var
Kuşların hâfızası yok
Mîladı yok,
sevinci yok,
tasası yok
Vay benim tâlihsiz serçelerim
Tâlihsiz ve tarihsiz serçelerim
ANDIZ FIDANI
Bir yangın yerinde koşuyorum
Şimdi ben ayağım yalın
İkide bir közlere basıyorum
Yanmış çamlar, ardıçlar, yalım yalım
Yanmış sürmeli fidanlarım
Kırların güzeli lâleye sordum
Bağrı yanık, boynu bükük lâleye
Ağız dil vermedi
Lal olmuş lâle
Savrulan küller arasından
Bir andız fidanını gösterdi
Son demlerini yaşıyordu fidan
Üzerinden bir tank geçmişti sanki
………………………….
Durmadan kan kaybediyordu
Bir fersah ötede derin bir kuyu
Kırık bir çıkrık,
Nasıl çekecek suyu
Bir hıçkırık tutturur çıkrık
Şıpır şıpır yaş döker köhne kovadan
Ben ağlarım o ağlar
Viran bağlar üstüne
Hızır da içmiş olmalı bu sudan
Bengübâde mi desem СКАЧАТЬ
1
Lise son sınıftayken yazdığım bir şiir.