Ulpan. Gabit Müsirepov
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Ulpan - Gabit Müsirepov страница 8

Название: Ulpan

Автор: Gabit Müsirepov

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6981-69-0

isbn:

СКАЧАТЬ görünüyor. Üç Cüz’e bizim emrimiz geçer mi? Ben bunlardan birisine bile karışmak istemiyorum. Bize samimiyetle inanan ve asker veren Çarlık da yok. Kendi kendini kırıp geçir mi diyorsun, ne diyorsun? Dedi ve sustu.

      Kazak geleneklerine bağlı bir kişi olan Eseney birden şunları söyledi:

      –Kısacası şu ki, ilçenin tam olarak yarısı saldırıya uğramışken, biz ilçe başkanından hayır beklemiyoruz, dedi.

      –Düşmanın askerinden sizin asker az olsa dahi sizin askeriniz düşman askerinden beş kat güçlüdür… Çünkü başında Ese-ney Beyim var! Eğer ben bu işe karışırsam, halka maskara olmaz mıyım! Diyerek Şıngıs gülümsedi.

      Akşama doğru Eseney kendi memleketine döndü. Şıngıs’tan tamamen ümidini kesip, ne görecekse de yalnızca kendi Kerey-Uvak halkından göreceğini idrak edip oradan ayrıldı. Birkaç günden beri Şıngıs’a emir verip orada konaklayan Tilevimbet Biy ise oturduğu yerden bile doğrulmadı…

      III

      İlçe merkezi Amankaray’dan akşama doğru çıkan Eseney ve birliği, tan ağarmaya başladığında, Obagan Nehri’nin devamı “Küçük Deniz”de oturan Jazı Biy’in avuluna ulaştı. Argın boyundan Jazı Biy, Orınbor, Sibir guberniyalarının20 sınırını koruyan, Kenesarı İsyanı’na karşı duran bir kişiydi. Henüz asker toplayıp “Atlan!” diye emir vermemekle birlikte, Eseney ile tam olarak aynı düşüncedeydi ve Eseney’in sırdaşıydı. Azıcık Rusça okumayı da biliyordu, Amankaray ilçesinin Eseney’den sonraki en hatırı sayılır biyi idi. Eseney’i büyük bir saygı ve hürmetle karşıladı. Fakat biyler ağzını açıp da tek kelime edemedi. Çünkü konuklar attan inip büyük ak çadıra doğru yürümeye başladıklarında, dörtnala at koşturarak yaklaşan iki atlı göründü ve konuklar çadıra girmeyip gelenleri bekledi.

      –Bizim adamlarımız! Dedi Eseney.

      Bu gelenler, Eseney’in habercileri idi.

      –Kenesarı birliği dün Esil’in karşı tarafına geçti, dedi.

      –Jazı, bana kırk at bulup ver. Canlı kalırlarsa geri veririm, yok eğer ölürlerse, senin ödemen gereken bir borçmuş gibi say artık.

      Konuklar eve girip susuzluklarını giderinceye kadar, Jazı Biy kendi yılkısından kırk tane cins at getirtip:

      –Sorgusuz sualsiz senindir Eseney Bey, dedi.

      Yedekteki cins atlar ile hızla gidip halkın bulunduğu bölgeye yakınlaştıklarında Kenesarı birliğinin Kerey-Uvak avullarına her taraftan gelip dayandığı anlaşıldı. Yaylaklarına kıyamayıp, biz nasıl olsa uzaktayız diye düşünerek, bölgerinde konaklamaya devam eden avulların yılkılarını, kadın kızlarını sürüp götürmüşlerdi, keçe ve kilim gibi ev eşyalarını da yağmalamışlardı.

      Eseney birliğinin hızla geldiği gün, tan ağarmaya başladığı sırada, birlik buradaki çatışmanın tam üstüne gelmişti. Ortalama beş kilometreye uzanan geniş ovada Kenesarı birliği ile Kerey-Uvak birlikleri arasında çatışma olmuştu. Sahibini kaybeden atlar ürkerek koşuldukları arabalardan kurtulup, önlerindekini ezip geçiyordu. Arabalar bir sağa bir sola doğru zikzaklar çiziyordu. Kovalayanlar ve kaçanlar iki tarafta da vardı. Zaten Kazak çatışmalarının hepsi böyledir. Bir bakarsın kovalayanlar geriye dönüp kaçmaya başlar, bir bakarsın ki kaçanlar geriye dönüp çatışmaya devam eder.

      Eseney hemen çatışmanın durumunu gözden geçirdi. Düşman askerleri beş kat daha azdı ama birlik halindelerdi. Halkın tarafı beş kat daha fazla idi, fakat bazen toplanıp bir tarafa kümeleniyordu, diğerleriyle bir türlü birleşmeyi beceremiyordu. Grubun iki tarafı da organize olamıyordu. Ne tarafta çevik ve gözüpek batırlar varsa, mızrakçılar çoksa, o taraf ilerliyordu.

      Eseney’in kendisi de askerleri komuta edemiyordu. Çünkü o, batırdı, fakat komutan değildi. Gelir gelmez, savaş alanının bir ucundan diğer ucuna kadar bağırıp, Kerey-Uvak’ın parolasını söyleyip çarpışmaya başlamıştı. O, böylece çarpışanlara kendisinin orada olduğunu bildiriyordu. Denk geldiği batırlarına övgü sözleri söylüyor ve onları cesaretlendiriyordu. Daha sonra var gücüyle bağırıp gürleyerek çatışmanın içine girdi. Halkın hangi tarafta zayıfladığını kontrol ederek, zaman zaman bu zayıflayan gruba katılarak ona destek veriyordu. Yanında dört beş batırı olan Eseney’in destek verdiği gruplar, düşman tarafını kolayca püskürtebilmişti.

      Akşama doğru iki tarafın atları da yorulup sadaklardaki oklar tükenmeye başlamıştı. Eseney’in de bizzat içinde bulunduğu karşılıklı çatışma sonucunda elli kadar düşman askeri ele geçirilmişti. Ele geçirilenlerin çoğu, Kenesarı’dan kaçıp kurtulamayan ve ona katılmaya mecbur olan kişilere benziyordu. Bir kısmı ise yaralı askerlerdi.

      Düşman eline düşen, halk birliğinin batırları iki üç kat daha çoktu. İki taraf da esir aldıkları kişilerin kollarını arkadan bağlayıp kendi taraflarına götürüyorlardı. Özellikle, sahipsiz kalan atları kovalayıp yakalamaya çalışanlar çoktu.

      Bu sırada Eseney yaralandı. Sadaktan fırlayan bir ok iki kürek kemiğinin arasına isabet edip saplandı. O, kaçmaya başlayan bir grup askeri kovalamaya niyetlenmişti, tam o sırada, Eseney’in boynuna ok isabet eden atı, tökezleyip yere düştü. Eseney de onunla birlikte yere düştü. Düşünce, zaten çiçek bozuğu olan yüzü yaralandı. Yüzü kan içinde kaldı. Yedek atı yedekleyen Bekentay gemden kurtulmak için huysuzlanan güçlü atı durdurdu. Eseney sol ayağını üzengiye doğru kaldırıp koymaya çalıştığı sırada, bir ok gelip ona saplandı. Eseney atın yelelerinden tutup doğrulamadan kalakaldı.

      Eseney ile yan yana hareket eden Sadir, Müsirep, Artıkbay Batırlar Eseney’i kucaklayıp hemen tedavi etmeye çalıştılar. İlk olarak Eseney’in sırtında hala saplı duran oku çıkarıp, kan fışkırmaya başlayan yarasını bu okla halk hekimliği yöntemiyle tedavi ettiler.

      –Uşık uşık uşık!

      Devasını veriver, Peygamber Yusuf.

      Uşık uşık uşık,

      Şifa veren biz değiliz,

      Gönlünü alan kara baksı küçük burunlu…

      Uşık uşık uşık!

      Uşık uşık uşık!

      –Haydi şimdi eve doğru, Stap’taki doktora gidiyoruz! Bekentay, biyin atını sen yedeğine al!

      Müsirep ve Sadir ikisi, Eseney’i iki yanından tutup, Artıkbay Batır arkasından destek olarak, Eseney’in ekibi yola çıktı.

      –Ah! Yavaş olun yavaş olun! Dedi Eseney acı içinde.

      Yavaş gidildiği takdirde düşman eline düşeceklerini anlayan Müsirep, Bekentay’a:

      –Yavaşı batsın, hızlı sür, hızlan! Dedi.

      Eseney’in ekibinin kaçmaya başladığını gören düşman, birdenbire kendine gelip, cesaretlenmişti. Eseney’in ekibinin etrafını sarıvermişlerdi, özellikle de arkalarından gelenler onlara çok СКАЧАТЬ



<p>20</p>

Valilik.