Nisgil. Sabir Şahtahtı
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Nisgil - Sabir Şahtahtı страница 5

Название: Nisgil

Автор: Sabir Şahtahtı

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6853-91-1

isbn:

СКАЧАТЬ sökülerek başka yerlere taşınmıştı. Burası, birçok tarihî eser ve mekâna sahiptir. “Yürüyen Kervansaray”, “Gavur Kalesi, “İğdeli Pir”, “Taş Hamam”, “Şah Bağı”, “Kaftarlık”, “Ağbulak”, “Cin Deresi” bunlardan bir kaçıdır.

      Tunç devrine ait birçok eser burada bulunmuştur. Güney Azerbaycan’ın üç dört tane köyü buradan açıkça görülür. Buradaki kerpiç evlerin arasından uzanan dolambaçlı yollarda yürüyen insanlar gözle seçilebilir, arada bir görülen at arabaları ve fayton tekerleklerinin gıcırtısı rahatça duyulur. Medeniyet ilerledikçe Avrupa yapımı otomobillerin motor gürültüsünün duyulduğu en eski yerleşim yerlerinden birisidir.

      Bölgedeki siyasî ihtiraslar ilk olarak burada ortaya çıkmıştır. Siyasî teşkilatların değişik kolları buralara her zaman ilgi duymuştur. 19. asrın sonunda Gümrü-Culfa demir yolunun inşasına başlandığında bölgeye gönderilen Çarlık Rusya askerlerinin iki bölüğü, hatta ceza almış bir Rus taburu, Şeril Ovası’ndaki arazide kamp kurmuşlardı.

      Rusların sayısındaki artış, bölgedeki sosyo-politik, sosyo-ekonomik yaşam ve kültürel uyum üzerinde hızlı bir etki yarattı. Demir yolunun inşasında, işçilere günlük su temini konusunda büyük zorluklar yaşandı. Sonunda Aras Nehri’nden su çekilerek çözüm bulundu. O zamandan beri bu yerleşim yerinin merkezinde, Aras’tan çekilen çakılların oluşturduğu ve “Rus Diki”13 olarak bilinen bir tepe vardı. Bu tepenin üzerinde çalışan teknisyenlere ek olarak, başka bir sakin daha vardı: Çoban Amid.

      Amid her fırsatta Aras’ın kıyısına gelerek, karşı tarafa gönderdiği akrabalarının arkasından hasretle bakardı. Sadece o muydu bu hasreti çeken? Tabii ki hayır! Çoban Amid ve onun ailesinin yaşadığı bu dramatik hayat, aslında büyük bir ulusun yaşadığı trajediydi.

      “Rus Diki”nin altında özel karışıma sahip bir kil yatağı vardı. Oradan alınan toprağa keçi kılı katılarak yaklaşık iki metre derinliğinde tandır yapılırdı. Tandır yapmak ustalık işiydi ve herkes yapamazdı. Uzun yıllar tandır yapmak için alınan toprak “Rus Diki” nin yamaçlarında büyük bir mağara oluşmasına neden olmuştu. Bu mağara bazen koyunları ve kuzuları yağmurdan korumak için sığınak olarak kullanılırdı.

      Oradan biraz aşağıda ise bir çöplük vardı. Bolşevik Hükümeti, Nahçıvan’da kurulduktan sonra bölgedeki Sovyet askerî birimlerinin sayısı da artmaya başladı. Bu askerî birimlerde, daha çok eski SSCB’den askerler görev yapıyordu. Burada görev yapan askerlerin ırkları ve dinleri ne olursa olsun, tüm ordu yerli halk tarafından Rus olarak kabul edilirdi. Sovyet askerî personelinin sayısı arttıkça, kil yatağının alt kısmındaki çöplüğün hacmi de büyüdü.

      Yerli halkın memnuniyetsizliğine rağmen, askerî birliklerin çöpleri buraya taşınıyordu. Patlamamış füzeler, mermiler, askerlerin ihmalinden mi yoksa kasıtlı olarak mı atılmış olduğu bilinmeyen askerî teçhizat ve asker ailelerinin eşyaları dahil olmak üzere her şeyi bulmak mümkündü. Ancak buradaki eşyaları, sağlam olsa bile birinin alması, halk tarafından ayıp sayılırdı. Olsa olsa atılan atıklar içinde bulanan tahta ve demir çubukları alarak, köpeklere yuva ya da tavuklara kümes yapılırdı.

      1949’un son gününde köyün en fakir ailesinde ikiz kardeşler doğdu. Aynı zamanda Rus çöplüğünde, bir dolabın içinde bir bebek bulundu. Kardeşlerin isimleri Kabil ve Habil, köyün öbür tarafında doğan çocuğun adı da Möhnet’ti. Altı ay olmuştu ki ikiz kardeşlerin babaları iş bulmak için Bakü’ye gitmiş, bir daha köye geri dönmemişti.

      İkizlerin annesi Hacer, çocukluğundan beri ablası Pakize’nin himayesinde büyümüştü. Daha doğrusu, 1931’de başlayan “Kolhoz” yapılanması bu kızları da yetim bıraktı: Bolşevikler babalarını, amcalarını, dayılarını ve ailenin diğer büyüklerini Kolhoz yapılanmasına karşı çıktıkları için kurşuna dizdiler. Pakize, küçük kız kardeşini evlendirdikten sonra Sovhoz14 Başkanı Salman Borçalı ile evlendi.

      O antik Türk yurdu Borçalı’nın eski sakinlerinden biri olan Salman, Bolşeviklerin savaşcılarından biriydi. Kendi dediği gibi, “Savaşa savaşa gelmiş, yorgunluğunu gidermek için bu alanda bir demir atmıştı.

      Talih bu ailenin yüzüne gülmemişti. Evlilikleri on yıla yakın sürdüğü hâlde, Salman ve Pakize’nin çocukları olmamıştı. Hacer, çocuklarından Habil’i kız kardeşine evlatlık verdi. Birkaç yıl sonra aile Tiflis’e taşındı. On altı yıl sonra Salman ve Pakize, Tiflis’te bir trafik kazasında öldüler ve oraya gömüldüler. Habil bir kez köye döndü. Bu sırada ne Kabil ne Möhnet ne de Nisgil köyde değildi.

      İkizlerin doğuşu, 20. yüzyılın ikinci yarısı boyunca bölgedeki birçok konuşmaya ve söylentiye neden oldu. Son olarak, yüzyılın sonunda, birçok siyasî sır ortaya çıkarıldı. Gizli işlere tanık oldu ve uzun yıllar boyunca dünyayı korkutan Sovyet gizli servisinin iğrençlikleri ortaya çıktı.

      Olay gerçekleştiğinde Azerbaycan, Sovyetler Birliği’nin sömürgesiydi, sırlar ortaya çıkınca ise bağımsızlığını yeniden inşa etmek için ulusal kurtuluş mücadelesi dönemini yaşıyordu.

      Bu topraklarda alfabe, bayrak, devlet idaresi, dini ilişkiler, ideoloji, istihdam, mülkiyet kuralları gibi birçok şey defalarca değişmiş olsa da, tüm süreçleri etkileyen ana siyasî faktör, imparatorlukların çıkar çatışması hâlen devam ediyordu.

      İlçedeki tek matematik öğretmeni olan, hayatı boyunca da sadece bir defa koyun sığırtmacı olan ve aynı zamanda Sovhoz’un muhasebeci olan Samad Bahışov, Rus çöplüğünde bir dolabın içinde bir çocuk buldu. Koyunları kendi başına bırakan Samad Bey, bebeği hemen evine götürmeye karar verdi. Samad Bey, kültürlü birisiydi. Söylentilerden kurtulmak için ilk etapta bulduğu bu çocuğu gizlemesi gerektiğini düşündü. Böylece çocuğu tekrar dolabın içinde koyarak yola koyuldu. Bu dolabı Rus Diki’nden en az bir kilometre uzakta olan evine götürmesi o kadar da kolay olmadı.

      İyi ki Kolhoz’un arabalarından birisi karşısına çıktı. Ancak Samad Bey toprak ağası olan ailesinden kalan son temsilcilerden biri olmakla beraber, ağır başlılığı ve tok gözlülüğü ile çevresinde saygı görüyordu. Rus çöplüğünden dolap aldığı çevrede duyulursa onun prestiji için iyi olmazdı. Şimdi o, bunu düşünmüyordu. Çünkü masum birisinin hayatını kurtarmak her şeyden önemliydi.

      Casusluk suçuyla Sibirya’ya sürülen babası ve erkek kardeşleri geri dönmeyen Samad Öğretmen, bir çokları tarafından “Samad Bey” diye çağrılırdı.

      Bir süre sonra, askerî birlikten bir askerin, izinsiz olarak birliğinden ayrılıp Aras Nehri kıyısına gittiği ve yeni doğan bir çocuğu Şeril Gölü’nden 400-500 metre uzakta Aras Nehri kıyısında bulduğu anlaşıldı. Asker, bir yandan çocuğun ölümünden korkuyor, diğer yandan izinsiz olarak birliğini terk ettiği için cezalandırılmak istemiyordu. Her şeyden önce, çocuğu köydeki evlerden birine vermek istedi ama kapısını çalacağı evin sahibinin orduya bilgi vereceğini düşünerek bundan vazgeçti.

      Daha doğrusu, asker Anatolia Harçenko askerî cezaevinde çok kalmıştı. Beton duvarlı, nem kokulu daracık hücrede eziyet verici anları, havasız geçen geceleri ve soğuk duvarları СКАЧАТЬ



<p>13</p>

Rus Diki: Bu tepenin halk arasında birkaç adı vardır. Rusların Aras’tan su almak için kurdukları tesis nedeniyle bu ad ile anılmaktadır.

<p>14</p>

Sovhoz: SSCB’de devlet mülkiyetindeki tarım işletmeleridir.