Kelepir. Мемдух Шевкет Эсендал
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kelepir - Мемдух Шевкет Эсендал страница 8

Название: Kelepir

Автор: Мемдух Шевкет Эсендал

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6862-78-4

isbn:

СКАЧАТЬ yaşlıdır. Kendisi kaç yaşında olduğunu bilmez. Nöbeli imiş. Mısırlı Nazlı Hanımefendi’nin cariyelerindenmiş. Saffet Bey’in babası İzzet Bey’le yaşıt olduğunu söylerlermiş. Nazlı Hanımefendi bunu, İzzet Bey’in anası Zeynep Hanım’a vermiş, yahut satmış. Zeynep Hanım bacıyı büyütmüş. Utarit adında bir kızla bu bacıya kanun öğretmişler. Anlaşılıyor ki Pişekâr Aziz Bey’in gününde daire düzen yerinde imiş. Küçük yaşında iken Mesut Bacı kanun ile saza da girebilmiş. Çok yıllardır sazı eline almamış ise de bugün de odasında, duvarda asılı durur.

      Bacı, Saffet Bey’in doğumunu hatırlıyor. Nimet’e göre yaşı doksandan aşağı değildir. Şimdilik elinde bir değnek ile ev içinde gezebiliyor ise de artık gözleri iyi görmüyor. Kulakları da gittikçe ağırlaşıyor. Arasıra saçma söylediği de Nimet’in gözüne çarpmıştır.

      Saffet Bey’e gelen hekimler, bir kere Bacı’yı da gördü, belli başlı bir derdi olmadığını söylediler. Belki yaşar ama günden güne elden ayaktan düşmemesi sağlanabilir mi?

      Daha şimdiden evin bütün işleri Mesut Bacı’nın beslemesi olan Peyker’in üstüne yüklenmiş bulunuyor. Bundan önce evde bir de Halime Kadın vardı. Saffet Bey’in hastalığı üzerine bu kadın, gelininin hastalığını söyleyerek çıkıp gitti.

      Peyker sesini çıkarmıyor, çalışıyor ise de yüzü de hiç gülmüyor. Komşulardan birinin sözleri de kızı büsbütün kudurtuyordu. Afife Hanım denilen bu kadın Nimet ile Bacı’yı kimsesiz bırakmaktan acı bir tat bularak her gelişinde kızın yüzüne karşı;

      “Buna da ne oluyor Allah aşkına!” diyordu. “Suratından düşen bin parça oluyor:”

      Peyker, bu kadına bir şey söylemiyorsa da, bir gün ona kapıyı açmadı. Nimet de sesini çıkarmadı.

      Günler geçtikçe Bacı çocuklaştığı için evin idaresi Nimet’in üstüne kalıyordu.

      Nimet, babasının hastalandığı hafta mektebi bırakmıştı. Büyük kardeşi sanki bu evde yokmuş gibi hiçbir işe karışmıyor, yalnız yemekten yemeğe yüzü görülüyordu.

      Nimet bir gün bunalarak küçük kardeşi Nüzhet’e açıldı. Eskiden eve bir çamaşırcı kadın gelirdi. Şimdi onu da getirmiyorlar. Peyker, tavan arasındaki odasında hem çamaşırlarını yamıyor, hem de ağlıyor. Nimet kendine güvenebilse, ev işlerinin hiç olmazsa yarısını üstüne alacak, bu gönül rahatsızlığından kurtulacaktı.

      Nüzhet, kız kardeşini dinleyince üzüldü ama belli etmek istemedi. O günden başlayarak Peyker’e de kendince bir aylık bağladı.

      Kızın yüzü düzeldi. Saffet Bey’in ayağa kalkabilmesi, hizmetin ağırlığını azalttı ise de yalnız bununla olur mu?

      Kız, yaşının geçtiğini görüyor. Bu da bir ev kurmayı düşünür. E, ne olacak? Bu evde bir koca bulup varabilecek mi? Büyük bey yarım oldu. Küçük beylere inan olmaz. Nimet, Peyker’in buradan kaçıp kendine bir koca, bir kucak bulmayı düşündüğünü sanıyordu.

      Peyker bir yolunu bulur da buradan kaçarsa Nimet ne kadar ağır yük altına gireceğini görüyor, bir yandan da Peyker’in bu suratından kurtulacağına seviniyordu.

      Peyker Gülnarlı bir kızdır. Orada kadılık eden bir adamın karısı bu kızı anasız, babasız bulup evlatlığına almış, İstanbul’a da getirmişti. Beşiktaş’ta, oğlu ile bir evde oturuyorlardı. Gelini, kaynanası ile kavgalı olduğu için kaynana, gelinine inat, az çok işe yaramaya başlayan Peyker’i Mesut Bacı’ya verip gelininden kaçırmıştı.

      Mesut Bacı kıza baktı, büyüttü, terbiye, iş öğretti, yemek öğretti, nesi varsa onları da bu kıza bırakmaya karar verdi ise de bu kararını Peyker’e söylemedi. “Mesut Bacı’nın bırakacağından ne olur!” dememelidir. Bacı’nın sandığında, sepetinde toplanan kırıntı Peyker’e çeyizler, eline de beş-on para koyardı. Ancak Pey-ker bunları bilmez. Nimet’in de iyi yürekli olduğunu sanmaz.

      Peyker, sağlam yapılı bir kız ise de güzel değildir. Onu alırlarsa, şimdi, genç iken alırlar. Yarın yaşı geçince gene alan bulunur ama onları da Peyker istemez.

      Nimet bir yandan bunları düşünürken, bir yandan da kendisini düşünüyordu. Babası yarın gözlerini kaparsa ne olacak? Büyük kardeşine hiç güvenemezdi. Bugün bile, ev için bir para istemek gerekse Nimet onun vereceğini bilmekle beraber Peyker’i yolluyor.

      Küçük kardeşi açık yürekli bir adamdır. Ancak bir taş parçası gibi onun boynuna asılı kalmak da kolay değildir. Babasından kalacak aylık, ne kadar kısılsa, bu evi geçindirmez. Bunun en iyisi gençlik, güzellik varken bir koca bulup varmaktır. İnanıyordu ki bir kocası olursa, bu evi döndürmek kolay olacaktır. İnanılacak bir koca!

      Evdeki durumunu Cavide’ye açmıştı. Bunun için doktorla baş başa bir konuşma yapmak istediğini söyleyince Cavide bu konuşmayı niçin istediğini biliyordu. Yalnız Nimet’e de nasıl olsa bir koca çıkacağını sandığı için, görüşmesini pek yerinde bulmamıştı.

      Yalnız o gece soyunurken, kocasına dedi ki:

      “Bu senin doktor evlenecekse, bizim Nimet’i alsa ya! Daha iyisini mi bulacak?”

      O günlerde ortalığı karanlık görmeye başlamış olan kocası da;

      “Tamam.” dedi. “Evlenecek günü buldu!”

      “Niçin, günün nesi var? Herkes evlenip duruyor, bugün evlenmezse yarın daha mı iyi olacak?”

      Kocası;

      “Ben sana şaşıyorum.” dedi. “Ortalığın tasası bize mi düştü.”

      Sonra da lafı uzatmamak için;

      “Ben bu işleri hiç bilmem.” dedi. Yorganı başına çekerek sırtını döndü.

Nimet ile Murat Ali Konuştular

      Nimet, Murat Ali ile görüşmeyi ilkin istemişken sonra düşünüp vazgeçmişti. Ancak bir tesadüfle bu görüşme kendiliğinden oldu.

      Bir gün Nimet, Cavide’ye gitmişti. Cavide de berbere gidecekmiş. Nimet’e;

      “Otur da ben şimdi gelirim.” dedi.

      Gitti. Üç saat gelmedi. O gidince doktor geldi. Nazif bir iş için onu çağırmış, bekleyecekmiş. Onu da küçük salona aldılar. Nimet, pencere önünde oturmuş bir şey işliyordu. Murat Ali de geldi, oturdu. Cebinden gazetesini çıkardı, okuyacaktı. Sonra konuşmaya başladılar. Murat Ali kendisiyle evlenmek isteyen kızlar içinde Nimet’in de bulunduğunu bilmiyordu. Öteden beriden konuşurken söz evlenmeye geldi. Murat Ali söyledi, kız dinledi. Bütün düşündüklerini söylemek için, biraz da onu yüreklendirdi. Doktor da coştu. Çoktandır böyle uzun söylevler vermeye, içinde yaşayan kutlu sosyalistlikten, eşitlik yüksek isteklerinden doğma görüşlerini, kendi sosyalist tarikatinin bu evlenmek bölümünü hemen söylerken doğan yüksek buluşlarla anlattı. Beğenerek dinlendiğinizi söyleyen duyar, inanırsa ilhamlaşır, dervişler gibi hallenir. O güne kadar hiç düşünmediğini düşünür, düşünüp de söyleyeceğini de söyler. Murat Ali coşkunlukla СКАЧАТЬ