On Beş Yaşında Bir Kaptan. Жюль Верн
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу On Beş Yaşında Bir Kaptan - Жюль Верн страница 5

Название: On Beş Yaşında Bir Kaptan

Автор: Жюль Верн

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6485-42-6

isbn:

СКАЧАТЬ yaklaşmış, hiçbir şaşkınlık belirtisi göstermeden bir müddet köpeğe bakıp kaşlarını çatmış, sonra da geldiği gibi kimseye bir şey sezdirmeden sessizce mutfağına çekilmişti.

      Kayık, sürüklenen enkazın etrafında dolaşınca “Waldeck” yazısını gördüler. Her ne kadar hangi limana ait olduğuna dair herhangi bir işaret yoksa da Kaptan Hull tecrübeli gözleriyle gemiye baktığında Amerikan yapımı olduğunu tahmin etti.

      Koca gemiden geriye kalan işte bu enkazdı. Pruvanın yakınlarındaki iri delikler talihsiz kazanın hangi noktada gerçekleştiğini gösteriyordu. Gemi ilk aldığı darbe sonrası su altında kalma riskini muhtemelen atlatmış olsa da meydana gelen kabarıklık birkaç dakika içinde batmasına yol açabilirdi.

      Gemiyi sol yanına yatırmak için birkaç darbe yeterliydi. Kaptan gemiye etraflıca baktı ve boş olduğunu gördü. İki gemi direği de yerinden çıkmıştı ve yelkenler kopmuştu. Geminin yakınlarında, sürüklenen tek bir direğe rastlamak mümkün değildi. Bu da gösteriyordu ki talihsiz olay en az birkaç gün öncesinde gerçekleşmişti.

      Bu arada köpek küpeşteden kaymış ve açık olan ambarın merkezine gelmişti. Hâlâ havlamaya devam ediyor, arada da aşağı doğru bakıyordu.

      “Köpeğe bakın!” dedi Dick. “Gemide birileri var bence.”

      “Öyle olsa bile…” diye cevap verdi kaptan, “çoktan açlıktan ölmüşlerdir. Ayrıca yiyecek stoklarını su basmıştır.”

      “Hayır, eğer hâlâ hayatta olmasalardı bu köpek böyle davranmazdı.”

      Kayığı enkaza daha da yaklaştıran Dick ve kaptan köpeğe ıslık çalmaya başladı. Köpek de denize atladı ve kayığa doğru bitkin bir şekilde yüzmeye başladı. Hayvanı kayığa aldıklarında kendisine uzatılan ekmek yerine kovada duran birkaç parça suyu hararetle yalayarak içmeye koyuldu.

      “Zavallı hayvan susuzluktan ölüyor.” dedi Dick.

      Kısa süre sonra anlaşıldı ki köpek sadece kendi derdinde değildi. Kayığı birkaç metre daha yakına, kaptanın Waldeck’in yanında durabileceği en müsait noktaya doğru aldıklarında hayvan, Dick’i ceketinden çekti ve âdeta bir insanmışçasına inlemeye başladı. Kayığın bir daha enkaza geri dönmeyeceğine dair bir endişe taşıdığını gösteriyordu bu. Köpeğin anlatmaya çalıştığını yanlış anlamak mümkün değildi. Bunun üzerine kayığı geminin sol tarafına aldılar ve köpeği dikkatlice Waldeck’e saldılar. Biraz zorlanarak Kaptan Hull ve Dick geminin ambarına ulaştı. Ambarın yarıya yakını suyla dolmuştu ve içinde yük namına hiçbir şey yoktu. Sadece gemiyi yan tutan çakıl taşları vardı.

      Üstünkörü bir bakış, gemide ganimet namına bir şey bulunmadığına da kaptanın ikna olmasına yetmişti.

      “Burada bir şey yok, burada kimse yok.” dedi kaptan.

      Ambarın ön kısmına doğru yürüyen miço “Evet görüyorum.” diye cevap verdi.

      Kaptanın “O zaman tekrar yukarıya çıkıyoruz.” demesiyle merdivenden çıkmaya başladılar. Güverteye çıktıkları sırada köpek yeniden havlamaya başladı ve onları geminin kıç kısmına yönlendirmeye çalıştı.

      Köpeğin artık arsızlığa varan ısrarına teslim olan ikili, geminin kıç kısmına doğru ilerledi. İşte burada, gökyüzünün getirdiği loş ışıkta hareketsiz ve cansız yatan beş kişiyi gördü kaptan.

      Dick, her birini tek tek inceledi ve hâlâ nefes almaya devam ettiklerini söyledi. Bunun üzerine kaptan iki denizciyi yardıma çağırdı ve bilincini yitirmiş beş zenci güçlükle de olsa kayığa taşındı.

      Bu duruma memnun olan köpek onları takip etti.

      Kayık mümkün olduğunca hızlı bir şekilde Pilgrim’e döndü ve halatların sarkıtılmasıyla birlikte adamlar güverteye taşındı.

      “Zavallıcıklar…” dedi Bayan Weldon cansız duran adamlara bakarken.

      “Ama onlar ölmedi!” diye haykırdı Dick. “Onlar ölü değil, onları kurtarmalıyız.”

      “Peki bu adamlara ne olmuş?” diye sordu şaşkınlıkla bakan Kuzen Benedict.

      “Yakında öğreniriz.” dedi kaptan gülümseyerek. “Ama önce onlara içine birkaç damla rom katıp su vermemiz lazım.” Kuzen Benedict de gülümsedi.

      Kaptan, “Negoro!” diye bağırdı. O ana kadar oldukça sakin duran köpek öfkeli bir şekilde hırıldamaya başladı. Dişlerini gösteriyordu ve öyle bir hâle bürünmüştü ki âdeta hiddetlenmişti.

      “Negoro!” diye tekrar bağırdı kaptan. Bunun üzerine köpek daha da hiddetlenmeye başladı.

      İkinci seslenişten sonra Negoro mutfağından yavaşça çıktı. Güvertede görünür görünmez köpek ona doğru koştu. Eğer Negoro yanında getirdiği demir parçasıyla hayvanı engellemeseydi muhakkak ki boğazına yapışacaktı. Tayfa öfkeli hayvanı zapt etti ve ciddi bir yaralanmanın önüne geçilmiş oldu.

      “Bu köpeği tanıyor musun?” diye sordu kaptan.

      “Nereden tanıyacağım… Ben bu hayvanı hayatımda hiç görmedim.”

      “Çok tuhaf…” diye mırıldandı Dick. “Burada ilginç bir şeyler oluyor. Neyse yakında anlarız.”

      4

      WALDECK KAZAZEDELERİ

      Fransız ve İngiliz gemilerinin dikkatli takibine rağmen köle ticareti ekvatoral Afrika’da hâlâ yaygındı. Gemiler, köleleri Angola ve Mozambik kıyılarından alıp dünyanın -medeni bölgeler de dâhil olmak üzere- her tarafına taşıyorlardı.

      Kaptan Hull bu durumun fazlasıyla farkındaydı ve her ne kadar hâlihazırda köle tüccarlarının nadiren bulunduğu bir enlemde olsalar da kurtardığı bu zencilerin Pasifik’teki kolonilerden birine doğru yol alan bir köle gemisinde olduklarını düşündü. Eğer durum böyleyse en azından onlara Pilgrim gemisine bindikleri an itibarıyla özgürlüklerini geri kazandıklarını söyleme zevkini tadacaktı.

      Bu düşünceler kaptanın zihninden geçedursun Bayan Weldon kendisine eşlik eden dadı ve fazlasıyla çevik Dick’in de yardımıyla talihsiz kazazedelerin kendilerine gelmeleri için elinden gelen her şeyi yapıyordu. Mahrum kaldıkları içme suyu ve birazcık yiyecek, onları yavaş yavaş canlandırıyordu. Nihayet kendilerine geldiklerinde içlerindeki en yaşlı kişi olan altmışlık bir adam sorulan bütün soruları düzgün bir İngilizceyle cevaplamaya başladı. Kaptan Hull’un, köle olup olmadıkları sorusuna ise büyük bir gururla Amerika’nın Pennsylvania eyaletinde yaşayan özgür vatandaşlar oldukları cevabını verdi.

      “O zaman sizi temin ederim ki dostum…” dedi kaptan, “Pilgrim yelkenlisine binerek özgürlüğünüzden hiçbir şekilde feragat etmediniz.”

      Yaşlı adama bu grubun lideri gözüyle bakıldı; bu sadece yaşından ve tecrübesinden dolayı değildi; aynı zamanda öne çıkan özellikleri ve enerjisi de bunda СКАЧАТЬ