Название: Yeni bir hayat
Автор: Murat Toktamışoğlu
Издательство: Maya Kitap
isbn: 978-625-8068-52-8
isbn:
Özgüvenimiz, heyecanlarımız, coşkumuz, dürüstlüğümüz, cesaretimiz, öğrenme isteğimiz, hayata tutunma kararlılığımız…
Yitiriveriyoruz hepsini yaşamımızdan birer birer. Güneşin doğmasının güzelliğini, yağmurda ıslanmanın tadını, aşık olmayı, basit bir öpücüğün heyecanını, seni seviyorum demenin, seni seviyorum denilmenin güzelliğini, çok susamışken kana kana, lıkır lıkır içilen bir gazozun boğazınızı yakarken hissedilen doyumu, bir bakışın delip de geçmesini yüreğini, eve erken gelen bir babanın sevincini, pazar sabahları hep birlikte yapılan kahvaltıların güzelliğini, tüm ailenin yine bir arada olmasının verdiği huzuru ve güveni, sıcacık bir çıtır simitle birlikte içilen demli bir çayın keyfini, eşinle, belki de çocuklarınla birlikte olmanın mutluluğunu yitiriveriyoruz yaşam soframızdan, kanıksıyoruz, sanki bir ömür boyu bizimleymiş bize tapuluymuşlar gibi yaşıyoruz.
Bizi mutlu eden, bizi biz yapan, bizi insan kılan ufak şeylerin farkındalığını yitiriyoruz farkında bile olmadan. Evlilik yıldönümleri, yaş günleri, anneler, babalar günleri görev günleri oluveriyor asıl amacından saparak. Oysa her gün o gün olmalı.
Her günü evlilik yıldönümü, ilk öpüştüğümüz gün, ilk elini tuttuğumuz gün, onu ilk gördüğümüz gün, doğum günü, anneler-babalar günü gibi kutlasak ne olur? Öyle yaşasak her günü ne kaybederiz?
Zaten kaybediyoruz, zaten sıradanlaştırıyor, vasatlaştırıyor, görevler haline getiriyoruz ilişkilerimizi. Bayramları artık tatil diye seviyoruz. Şehirden kaçmak için bahane olarak görüyoruz. Evdeysek bile kapıları açmıyor deliklerden usulca bakıyoruz çıt bile çıkarmadan. Telefonları açmıyor, şöyle bir rahat rahat uyusak diyoruz içimizden. Oysa unutuyoruz ölümün uyumak demek olduğunu ve zaten er ya da geç hepimizin bir gün istediği kadar uyuyacağını.
Uyuyarak hayatı kaçırıyoruz. Bayramdan kaçarak ilişkileri yitiriyoruz, ruhumuzu bilmeden öldürüyoruz. Zul geliyor bize bayramlaşmak artık. Oysa çocukluğumuza geri dönünce şimdiki çocuklar için anlamı tatil olan bayramların anlamı değişiveriyor birden bizim için.
Kent Şekerlerinin reklamları hatırlatıyor bize çocukluğumuzu ne yazık ki.
Yanımızda ihtiyacımız olduğu zaman bize öğüt verecek bir anne, bir babayı onlar yaşarken bile bile yitiriyoruz. Unutuyoruz bir yerlerde bizi bekleyen yüreklerin olduğunu.
Unutuyoruz sesimizi duydukça keyiflenen, bizi gördükçe, sarıldıkça bize, bize öğüt verdikçe, konuştukça bizimle gittikçe gençleşen birilerinin olduğunu.
Kart atmayı da unuttuk almayı da. Mektuplara “Uzun süredir yazamadım ama…” diye başlamayı da…
SMS’leşiyoruz. Şimdilerde twit atıyoruz, face’ten haberleşiyoruz.
Umarsız oynanan kartopları, yapılan kardan adamlar,
Çok sevdiğin bir ayakkabıyı giymek,
Kendini her geçen gün daha iyi hissetmek,
Gelen misafirlerin, gidilen misafirliklerin güzelliği,
Aşk acısı çekmenin, saatlerce telefon başında beklemenin mayhoş tadı,
Ve daha nice şeyler…
Ortalama yaşam süresi uzuyormuş Türk insanının.
Bana ne! Uzasa ne olacak ki? Yitiriveriyoruz hayatımızdan tüm güzellikleri ışık hızıyla…
1. Şöyle bir bakın geçen yıllara. Çocukluğunuza, gençliğinize bakın neler eksilmiş hayatınızdan tekrar bir hatırlayın ve yitirilenleri yazın…
OLAĞANÜSTÜ BİR YAŞAM…
Sıradan mısınız? Herkes gibi bir hayat sürdürüyor, herkese benzer düşler kuruyor, herkesin yaptıklarına benzer şeyler yaparak yola devam ediyorsanız heyecanlarınız da, hedefleriniz de yaşamınız da sıradandır.
Sıradan bir insansanız başarının anlamı da sizin için sıradan olacaktır. Sıradan olmak vasat olmaktır. Normal olmaktır. Fiziksel, ruhsal anlamda normal olmak iyidir. Ancak düşünceler, heyecanlar, inançlar, tutkular, coşkular anlamında normal olmak, sıradan olmaktır. Çevrenizde birçok sıradan insan var. Onlar gibi olmak başkalarının başarı tanımları peşinde koşmanıza neden olur. Başkalarının gösterdiği hedeflere ilerlersiniz, başkalarının beklentilerini gerçekleştirmeye yol alırsınız.
Peki ya siz? Sizin hedefleriniz, sizin beklentileriniz, sizin hayalleriniz? Bunun için normalden ayrılmalısınız. Yaşamda yenilikleri oluşturanlar sıra dışı düşünen ve hareket edenlerdir. Normaller onları takip ederler. George Bernard Shaw, “Normal insanlar, kendilerini içinde bulundukları dünyaya adapte ederler. Sıra dışı insanlarsa dünyayı kendilerine adapte etmeye çalışırlar. Bu nedenle bütün gelişmeler ve değişimler sıra dışı insanların eseridir.” diyor.
Hayatta takip eden mi, takip edilen mi olmayı tercih etme seçimi size kalmış.
Benim asıl mesleğim doktorluk. Ben bir tıp doktoruyum. Yedi yıl aktif doktorluk yaptım, polikliniklerde, sağlık ocaklarında, hastanelerde, acil servislerde çalıştım. Fakat bugün başka bir kulvarda hayat koşuma devam ediyorum. Kitabın girişinde yazmıştım.
Eskiden bu güne hayalimde çok da yeri olmayan doktorluk, eminim birçok kişinin hayallerini süslüyor. Birçok insanın hayali benim ellerimdeydi, onu elde etmiştim. Ancak benim hayalim değildi. Onu geri çevirdim. Biliyorum ki benim hayallerim de başkalarının geri çevirdiği şeyler. Ben hayatta bu değişim kararını alana kadar takip eden, taklit eden konumdaydım. Bilinçsizce bir takip ve taklit. Herkes doktorluğu iyi, kalıcı, yüce bir meslek olarak görüyordu. Gerçekten de öyledir. İnsanlarda ölüm ve hastalık korkusu oldukça doktorluk gücünü koruyacaktır. Fakat benim hayalim o değildi. Anlamıştım. Ben vasat düşüncenin içine düşmüştüm. Bu vasat, sıradan yaklaşım bana sıra dışı, bana özgü, gerçekten istediğim şeymiş gibi de geliyordu. Oysa ben başkalarının beklentilerini hayallerini gerçekleştirme yolunda hızla ilerliyordum. Ben de sıradan insanlardan biriydim. İçimde başka heyecanlar, tutkular yanıp tutuşurken sıradan yaşam sürüyordum. Değiştirdim. Ben yaşam kulvarımı değiştirdim. Hem de tek kulvar yerine birçok kulvarda yoluma devam ediyorum. Ben çevremi, dünyayı kendime adapte etmeye çalışıyorum. Kolay olmuyor, ancak müthiş keyif alıyor, heyecan duyuyorum.
Kendimi gerçekleştirme, kendimi bulma yolunda adım adım ilerliyorum. Beni başarı motive ediyor. Hayatımı başarı odaklı hale getirdim. Hayallerimi, isteklerimi, tutkularımı başarı ile gerçekleştirmeye odakladım kendimi. Yaşam, atletizim pistlerindeki bazı yarışlar gibi kesin çizgilerle ayrılmış kulvarlardan oluşmuyor. Hayat dediğimiz şey, istediğinizi elde etmek, düşlerin peşinden koşmak kısa mesafeli bir koşu değil. Kulvarınızın dışına çıkmanıza engel olacak kurallar yok. Mutlu ve mutsuz insanlar arasındaki en önemli fark koştukları kulvarların sayısıdır. Mutlu olanlar birden fazla kulvara sahiptirler. Hayattaki seçenekleri fark etmiş ve kendi seçeneklerini yaratmışlardır. Aslında kulvarın СКАЧАТЬ