Slav masalları. Альберт Генри Вратислав
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Slav masalları - Альберт Генри Вратислав страница 11

Название: Slav masalları

Автор: Альберт Генри Вратислав

Издательство: Maya Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-605-7605-97-9

isbn:

СКАЧАТЬ şaşkınlıktan dili tutulmuştu. Genç kız tebessüm ederek hoş bir sesle konuştu: “Betty, dans etmeyi sever misin?”

      Genç kızın sevimli tavrı ve konuşması Betty’nin kalbini yumuşatmış, korkusunu yok etmişti. “Ah, bütün gün dans etsem yorulmam!” diye cevap verdi.

      “Gel öyleyse, birlikte dans edelim. Ben sana öğreteceğim!”

      Bu sözlerin ardından kız elbisesinin ucunu toplayıp Betty’yi belinden kavradı ve onunla dans etmeye başladı. Böyle döndükleri sırada o kadar hoş bir müzik duyuluyordu ki Betty’nin heyecandan kalbi duracaktı.

      Siyah, külrengi, kahverengi ve alacalı kaftanlar içindeki müzisyenler huş ağacının dallarına oturmuştu. Güzel kızın işaretiyle bir araya gelen seçkin müzisyen grubu; bülbüller, tarlakuşları, ketenkuşları, sakalar, fluryalar, ardıçkuşları, karatavuklar ve pek hünerli bir alaycı kuştan oluşuyordu.

      Betty’nin yanakları kızarmıştı, gözleri ışıl ışıldı. Keçileri ve işi aklından uçup gitmişti. Büyüleyici hareketlerle dans eden partnerinden gözlerini ayıramıyordu. Kızın hareketleri öyle yumuşaktı ki narin ayaklarının altındaki çimler bile ezilmiyordu. Akşama kadar böyle eğlenip dans ettiler ama Betty’nin ayakları hiç yorulmamıştı. Sonra güzel kız dansı bıraktı, müzik durdu ve kız tıpkı geldiği gibi bir anda gözden kayboluverdi.

      Betty etrafına baktığında güneşin batmak üzere olduğunu gördü. Hemen ellerini başına götürdü. Keten ip, sabah getirdiği gibi duruyordu. Çimende duran kirmeni bomboştu. Keten ipi başından alıp kirmenle birlikte sepete koydu. Keçilere seslenip evin yolunu tuttu.

      Yol boyunca hiç şarkı söylemedi çünkü güzel dansçı kıza aldanıp bütün günü aylaklıkla geçirdiği için kendine çok kızgındı. Bir daha gelecek olursa o kızı dinlememeye kararlıydı. Her zamanki neşeli sesi duyamayan keçiler, peşlerinden gelenin gerçekten kendi çobanları olduğundan emin olmak için arkalarına baktı. Şarkı söylemeden geldiğini görünce annesi de kaygılanmış, “Hasta mısın kızım?” diye sormuştu.

      “Hayır anneciğim hasta değilim ama çok şarkı söylemekten boğazım ağrıyor. O yüzden sessizim,” dedi Betty.

      Sonra kirmen ve eğrilmemiş keten ipi yerine koymaya gitti. Annesinin ipi hemen dolama alışkanlığı olmadığını bildiğinden, o gün bitiremediği işi ertesi gün telafi etmek niyetindeydi. Bu yüzden, bütün gün birlikte şarkı söyleyip dans ettiği güzel kızdan annesine bahsetmedi.

      Ertesi gün Betty yine şarkılar söyleyerek keçileri huş ağacının olduğu yere götürdü. Keçiler hemen otlanmaya başladı. Betty ağacın altına oturup zaman kaybetmeden işe koyuldu. Bu sırada hep şarkı söylüyordu zira şarkı söylerken ip eğirmek daha kolay geliyordu. Saatler geçti, güneş gökte yükselmiş ve öğle vakti olmuştu. Betty keçilere birer lokma ekmek verdikten sonra çilek aramaya gitti. Geri dönüp yemeğini yerken keçilerine dert yanıyordu: “Ah, benim keçiciklerim. Bugün dans edemem, çok işim var!”

      Kucağındaki ekmek kırıntılarını toplayıp kuşlar yesin diye bir taşın üzerine koydu. O sırada “Neden dans etmeyecekmişsin?” diye sordu güzel bir ses. Geçen gün gördüğü o güzel kızdan başkası değildi bu. Sanki bulutlardan düşüvermiş gibi Betty’nin yanında bitmişti. Betty bu sefer öncekinden daha da fazla korkmuştu. Onu görmemek için gözlerini yumdu ama kız aynı soruyu tekrarlayınca tevazuyla cevap vermek zorunda kaldı: “Bağışlayın beni güzel hanımefendi fakat sizinle dans edemem çünkü bugün de işimi ihmal edersem annemden azar işiteceğim. Akşam olmadan dün yarım bıraktığım işimi bitirip bütün bu ipleri eğirmem gerek.”

      “Haydi gel, dans edelim,” dedi güzel kız. “Güneş batmadan işlerin hallolmuş olacak.” Sonra elbisesinin ucunu kıvırıp Betty’yi belinden kavradı. Huş ağacının dallarında oturan müzisyenlerin nağmeleri eşliğinde dans etmeye başladılar. Güzel kız eskisinden daha göz alıcı hareketlerle dönüyordu. Öyle ki Betty onu izlerken mest olmuş, işini ve keçileri yine unutuvermişti. Nihayet kız dansı bıraktı ve müzik durdu. Bu sırada güneş batmak üzereydi. Betty ellerini başına götürüp eğrilmemiş iplere dokununca ağlamaya başladı. Güzel kız elini Betty’nin başına koyup ipleri çekti ve ince bir dala sardı. Sonra kirmeni eline alıp ip eğirmeye başladı. Kirmen, Betty’nin gözleri önünde gitgide dolmuştu. Güneş batmak üzereyken bütün ipler eğrilmişti. Betty’nin önceki gün yarım bıraktığı ip de bitmişti. Güzel kız, yumağı Betty’ye uzatırken şöyle dedi:

      “İpi makaraya sar ve homurdanma. Sözlerimi unutma sakın: İpi sar ve homurdanma!” Bu sözlerin ardından kız yer yarılıp içine girmiş gibi bir anda gözden kayboldu.

      Betty çok mutluydu. Eve dönerken şöyle geçirdi içinden: “Bu kadar iyi ve yardımsever biri olduğuna göre, tekrar gelirse onunla yine dans edeceğim.”

      Neşeyle şarkı söyleyerek keçilerini eve götürdü. Fakat bu defa annesi onu hiç hoş karşılamamıştı. Betty gittikten sonra annesi eğrilmiş ipleri makaraya sarmak istemişti ama kirmenin boş olduğunu görünce keyfi kaçmıştı.

      “Dün ne yaptın da işini bitiremedin bakalım?” diye sordu kadın azarlayıcı bir ses tonuyla.

      “Özür dilerim anneciğim. Dans ederken, zamanı unutmuşum,” dedi Betty. Sonra kirmenini göstererek ekledi: “Ama bugün dünkü işimi telafi ettim, bütün ipleri eğirdim.”

      Annesi başka bir şey demeden keçileri sağmaya gitti. Betty yaşadığı macerayı annesine anlatmayı çok istiyordu ama kendi kendine şöyle düşündü: “Hayır, şimdi bir şey söylemeyeceğim. Eğer kız bir daha gelirse ona kim olduğunu soracağım. Sonra anneme anlatırım.” Böylece dilini tutmaya karar verdi.

      Üçüncü sabah da her zamanki gibi keçileri huş ağacına götürdü. Keçiler otlamaya başladı, Betty de ağacın altına oturdu. Bir taraftan işini yapıyor, bir taraftan şarkı söylüyordu. Gün ortasında kirmenini çime bırakıp keçilere birer lokma ekmek verdi. Sonra çilek topladı ve yemeğini yedi. Kırıntıları kuşlara verirken keçilere seslendi: “Keçiciklerim, bugün sizin için dans edeceğim!”

      Ayağa fırlayıp ellerini kaldırdı. O güzel kız gibi dans etmek için hazırlanmıştı ama o anda kızı karşısında buldu.

      “Haydi, birlikte dans edelim!” dedi kız Betty’yi belinden kavrayarak.

      Aynı anda muhteşem bir müzik başlamıştı. Kızlar etrafta uçar gibi dönüyordu. Betty yine işini ve keçilerini unutmuştu. Vücudu söğütten bir değnek gibi her yöne eğilebilen güzel kızın dansından bir an bile gözlerini ayıramıyor, ayaklarını yerden kesen muhteşem müzikten başka bir şey düşünemiyordu. Öğle vakti başladıkları dans akşama kadar devam etti. Sonra güzel kız dansı bıraktı ve müzik durdu.

      Betty etrafına bakınca güneşin çoktan ağaçların ardına ulaştığını gördü. Gözyaşları içinde ellerini başına götürdü. Yarısı boş kirmeni ararken kara kara annesinin ne diyeceğini düşünüyordu.

      “Sepetini uzatsana,” dedi güzel kız. “Bugün yarım kalan işini bitireceğim.”

      Betty sepeti verdi. Kız bir an ortadan kayboldu. Sonra Betty’ye sepeti geri СКАЧАТЬ