Mitler ve efsaneler. Неизвестный автор
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Mitler ve efsaneler - Неизвестный автор страница 4

Название: Mitler ve efsaneler

Автор: Неизвестный автор

Издательство: Maya Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-605-7605-98-6

isbn:

СКАЧАТЬ olmadığından dolayı sudan çıkıp gelen ilk hayvanı ona adayacağına söz vermişti. Bunun üzerine Neptün çok güzel bir boğanın denizden çıkıp gelmesini sağladı. Fakat hayvanı gören Kral, onun asaletinden o kadar etkilenmişti ki hayvanı gizlice kendi sığırlarından biriyle değiştirdi ve onu kurban etti. Bunu anlayan ve çok sinirlenen Neptün, hayvanın delirmesine sebep oldu, bu da Girit Adası’na çok büyük bir felaket getirdi. Hayvanı yakalamak, ona hükmetmek ve Eurystheus’a teslim etmek Herkül’ün yedinci göreviydi.

      Herkül şehre gelip niyetini krala açıkladığında, adayı boğanın dehşetinden temizleme beklentisi içinde olan kral bu habere bir hayli sevindi ve kendisi de delirmiş hayvanı yakalaması için Herkül’e yardım etti. Ürkütücü hayvana korkusuzca yaklaşan Herkül, hakkını vererek hayvana hükmetti. Denizleri aşarak boğanın üstünde yurduna vardı.

      Bu durumdan oldukça hoşnut kalan Eurystheus, hayvana uzun zaman boyunca keyifle baktıktan sonra onu azat etti. Herkül’ün denetiminden çıkan hayvan yeniden vahşileşti. Bütün Arkadya ve Lakonia’yı dolanarak, Attica’dan Marathon’a4 varan kıstağı aşarak, tıpkı Girit Adası’na yaptığı gibi tüm ülkeyi yıkıp geçti. Sonrasında hayvana hükmetmesi için kahraman Theseus’a verildi.

Sekizinci Görev

      Herkül’ün bu görevi, Trakyalı Diomedes’in kısraklarını Miken’e getirmekti. Diomedes, Mars’ın oğluydu ve savaşçı bir halk olan Bistonların hükümdarıydı. Sadece demir zincirlerle zapt edebildikleri çok vahşi ve güçlü kısrakları vardı. Yemleri özenle seçiliyordu fakat şehre gelme talihsizliğine sahip olanlar, hayvanların önlerine taze et niyetine atılıyordu.

      Herkül şehre gelir gelmez öncelikli olarak merhametsiz kralı yakaladı ve muhafızları etkisiz hale getirdi. Kralı kendi kısraklarının önüne fırlattı. Yedikleri bu yemekten tatmin olan hayvanları Herkül kolaylıkla denize doğru önüne kattı.

      Fakat Bistonlar silahlarını kaptıkları gibi Herkül’ün peşine düştüler, Herkül de geri dönüp onlarla savaşmak zorunda kaldı. Kısrakları, Merkür’ün oğlu çok sevdiği arkadaşı Abderus’a emanet ettikten sonra Herkül savaşmaya gitti. Sonrasında çok acıkan hayvanlar bakıcılarını mideye indirdi.

      Geri dönen Herkül bu kaybı yüzünden büyük bir yasa boğuldu, daha sonra Abderus anısına kaybettiği arkadaşının adını verdiği bir şehir kurdu. Bu süre zarfında, kısraklara hükmettiği ve daha fazla aksilik yaşamadan onları Eurystheus’a getirdiği için mutluydu.

      Eurystheues’un Juno’ya adadığı kısrakların soyundan gelenler de çok kuvvetli hayvanlardı ve Makedonyalı Büyük İskender onlardan birine bindi.

Dokuzuncu Görev

      Uzun yolculuğundan dönen kahramanımız, dokuzuncu görevini tamamlamak için Amazonlara doğru uzun bir sefere hazırlanıyordu. Amacı, Amazon Hippolyta’nın kılıç kayışını Eurystheus’a getirmekti.

      Erkeklerin vazifelerini üstlenen güçlü kadınlardan oluşan Amazonlar, Thermedon Nehri’nin aktığı bölgede yaşıyorlardı. Çocukları arasından sadece kızları seçerek büyük bir ordu kurmuşlar ve büyük savaşlar yapmışlardı. Kraliçeleri Hippolyta, önderliğin bir işareti olarak savaş tanrıçasının ona hediye ettiği kuşağı takıyordu.

      Yaşadığı bir sürü maceranın ardından Herkül, savaşçı arkadaşlarını bir gemide toplayarak, Karadeniz’e doğru yelken açtı. Nihayetinde Thermedon Nehri’nin5 ağzına varıp Amazonların liman şehri Themiscira’ya6 geldiler. Kraliçe, onları limanda karşıladı.

      Herkül’ün asil duruşu kraliçenin gururunu okşadı. Gelme sebebini öğrendiğindeyse, kemeri ona vereceğine söz verdi. Fakat Herkül’ün aman vermeyen düşmanı Juno, bir Amazon kılığına girerek diğerlerinin arasına karıştı ve yeni gelen yabancının kraliçelerini alıp götüreceği haberini yaydı. Bunu duyan Amazonlar Herkül’ün savaşçılarıyla çarpıştı. En iyi savaşçılar Herkül’e saldırdı ve ona zor bir mücadele yaşattılar.

      Herkül’le çarpışmaya başlayan ilk savaşçı, çok hızlı oluşundan dolayı Rüzgârın Gelini adı verilen Aella, Herkül’le çarpışırken rakibinin kendisinden de hızlı olduğunu gördü. Hızlı hareketleri Herkül tarafından alt edilen Aella mağlup oldu. İkinci savaşçı da daha saldırır saldırmaz yenildi. Herkül, yedi düellodan zaferle ayrılmış üçüncü savaşçı Prothoe’nin de hakkından geldi. Diğer sekizini de yere serdi. Bunlardan üçü Diana’nın avcı dostlarıydı. Vaktiyle silahlarına çok güvenseler de bugün, Herkül’ün okları karşısında boşu boşuna kalkanlarını havaya kaldırdılar; hiçbiri amaçlarına ulaşamadı. Hayatı boyunca bekâr yaşayacağına yemin eden Akippe bile yenildi; evlilik üzerine verdiği yemini tuttu ama yaşamı pek de uzun sürmedi.

      Amazonların cesur lideri Melanippe de esir düştü, geri kalanların tümü firar etti. Kraliçe Hippolyta, çarpışmadan önce söz verdiği gibi kılış kayışını Herkül’e teslim etti, kefareti ödenen Melanippe de serbest kaldı.

Onuncu Görev

      Kraliçe Hippolyta’nın kemerini Eurystheus’a getirdikten sonra, Kral hiç ara vermeden Herkül’ü dev Geryoneus’ın sığırlarını derhal ele geçirmesi için yolladı. Dev, denizin ortasında bir adada yaşıyordu. Bir başka dev ve iki başlı köpek tarafından korunan ahırında çok güzel kırmızı sığırları vardı.

      Geryoneus, üç vücudu, üç kafası, altı kolu ve altı ayağı olan devasa bir yaratıktı. Yeryüzündeki hiçbir insanoğlu ona karşı çıkacak güce sahip değildi. Herkül, bu canavarı alt etmek için çok fazla hazırlık yapması gerektiğini biliyordu. Herkesin bildiği gibi, zenginliğinin bir göstergesi olarak Altın Kılıç adını taşıyan Geryoneus’un babası bütün İberya’nın7 kralıydı. Kralın, kendisi için çarpışan üç tane cesur oğlu olmasının yanı sıra, her birinin emri altında savaşan muazzam orduları da vardı. İşte tüm bu sebeplerden dolayı, can düşmanı Herkül’ün böyle bir ülkede ölüp gitmesi umuduyla Eurystheus bu görevi ona vermişti. Ancak Herkül bu görevi de tıpkı diğer maceraları gibi korkusuzca kabul etti.

      Vahşi hayvanlardan temizlenen Girit Adası’nda ordusunu toplayan Herkül, önce Libya’ya yanaştı. Burada, toprağa değdikçe güçlenen dev Antaeus’la karşılaştı. O da, vahşi hayvanlar ve zalim insanoğlundan nefret ettiği için avcı kuşlardan temizlemişti Libya’yı. Çünkü onlarda, uzun yıllar boyu hizmet ettiği zorba ve adaletsiz lordun yansımasını görüyordu.

      Dört bir yanı çöl olan bu ülkeyi uzun uzun gezip dolandıktan sonra, içinden büyük nehirler geçen verimli topraklara vardı. Burada büyük bir şehir kurdu ve şehre, Yüz Kapılı Şehir anlamına gelen Hecatompylos adını verdi. Nihayet Atlas Okyanusu’na ulaştı ve buraya, kendi adıyla anılan iki muazzam sütun8 dikti.

      Kavurucu güneş cayır cayır yakıyordu, daha fazla takati kalmayan Herkül havaya kaldırdığı okuyla güneş tanrısını tehdit etti. Onun bu cesareti karşısında şaşıran Apollo, yolculuğu için kendisinin de sabahtan akşama kadar içinde uzandığı yelkenlisini ödünç verdi. Herkül bu tekneyle İberya’ya yelken açtı.

СКАЧАТЬ



<p>4</p>

Marathos, antik Yunanca rezene anlamında gelir; Marathon da rezenelerle kaplı yer anlamındadır. (ç.n.)

<p>5</p>

Samsun yöresinde bulunan Terme Çayı, Karadeniz’e dökülür. (ç.n.)

<p>6</p>

Themiscira: Terme Ovası. (ç.n.)

<p>7</p>

Bugün, İspanya ve Portekiz devletlerini içine alan bölge. (ç.n.)

<p>8</p>

Herkül’ün Sütunları: Birçok farklı anlatımı mevcut olmakla birlikte, Roma kaynaklarına göre, Erytheia’ya varmak için dağı aşmak zorunda olan Herkül, dağı aşmak yerine güçlerini kullanarak Atlas Okyanusu’nu ve Akdeniz’i bağlayan Cebelitarık Boğazı’nı yarattı. Bu ayrılan dağlardan kuzeyde olanı Cebelitarık Kayası, güneyde olanı da Jebel Musa Dağı olarak bilinir. (ç.n.)