Название: Entelektüelin kutsal kitabı
Автор: David S. Kidder
Издательство: Maya Kitap
isbn: 978-625-8068-48-1
isbn:
Bunun dışında, Stoacılar duyguların sadece hislerden ibaret olmadığına, daima inançları da kapsadığına inandılar. Örneğin, hastalıktan korkmanın hastalığın kötü olduğuna inanmayı gerektirdiğini düşündüler. Ancak, gerçekten erdemli bir kişi için hastalık karşısında mutlu olmak mümkün olduğundan, hastalığın kötü olduğuna inanmak yanlıştı. Bu nedenle Stoacılar, arındıran duyguları tavsiye ettiler.
1. Roma İmparatoru Marcus Aurelius (MS 121-180), ünlü bir Stoacıdır. Meditasyonlar olarak bilinen kişisel günlüğü, Stoacı felsefenin önemli eserlerindendir.
2. Stoacılar isimlerini, felsefe tartışmak için toplandıkları yer olan Atina, Agora’daki verandadan (stoa poikilê) alır.
Kral Süleyman
Kral Süleyman, Kral Davut’un Batşeba’dan olan ikinci oğlu ve İsrail tahtının varisiydi. Hükümdarlığı sırasında Süleyman, gücünü siyasi evliliklerin yanı sıra Mısır ve Sûr (Lübnan) ile olan dostane ilişkileri yoluyla topladı ve hafızalara yer eden bilgeliği ve adalet anlayışıyla tanındı.
Süleyman’ın hükümdarlığı, en azından başlangıçta, ihtişamlıydı, Kudüs’ün ilk tapınağı, onun önderliğinde MÖ X. yüzyılda yapıldı. Tapınak, orijinal haldeki On Emir’i barındıran Ahit Sandığı’nın evi olduğu kadar Yahudi ibadetinin de merkeziydi. MÖ VI. yüzyılda Babil hükümdarı II. Nebukadrezar tarafından yıkılana kadar neredeyse 400 yıl ayakta kaldı. Tapınağa ek olarak Kral Süleyman, İsrail krallığına diğer gösterişli yapılar ve altın bolluğuyla büyük zenginlik getirdi.
Tapınak, muhtemelen Süleyman’ın en büyük başarısı olurken, bazılarınca onun pagan olduğu yönündeki eleştirilere dayanak teşkil ederek düşüşünün de nedeni oldu. Kenan ve Fenike mimarisini yansıttığı bilinen tapınak, eleştirmenlerce Yahudilik’te yasaklanmış, putlaştırılmış bir anıt olarak görüldü.
Süleyman, ittifaklar ve siyasi evlilikler yoluyla barışı tesis etti. Krallar kitabı 11:3’te, 700 karısı ve 300 cariyesi olduğu söylenir. Siyasi kazanımlar için başvurduğu çokeşlilik içeride ciddi derecede didişmelere neden oldu, çünkü kadınların çoğu putperestti ve Süleyman, Yahudi geleneklerini onlara uygulatmak adına çok az şey yaptı. Gerilimler, pek çok kimsenin onun liderliğini sorgulamaya başlamasıyla büyüdü ve ölümünün ardından İsrail’in kuzey ve güneyi, neredeyse yüzyıllık bir birlikten sonra tekrar ayrıldı.
Kral Süleyman halen, kendisinden sonra gelen İncil’deki hikâyeyle örneklendirilen müthiş bilgeliğiyle bilinir. Hikayede iki kadın, bir bebekle beraber Süleyman’ın karşısına çıkar. Kadınların ikisi de bebeğin kendisinin olduğunu iddia etmektedir. Süleyman, beklenmedik bir kararla, bebeğin kesilerek iki parçaya bölünmesini ve kadınlara paylaştırılmasını emreder. Sahte anne, buna razı gelir fakat çocuğuna herhangi bir zarar gelmesini istemeyen gerçek anne Süleyman’dan diğer kadının bebeği almasına izin vermesini ister. Süleyman, hiçbir kadının kendi çocuğunun zarar görmesini istemeyeceğini bilerek gerçek annenin o olduğunu anlar.
MÖ 586’da yıkılan ilk Süleyman tapınağı, MÖ 515’te yapılan ikinci bir tapınakla tamamlandı. İkinci tapınak daha sonra Romalılar tarafından MS 70’te yok edildi. Yahudiler, Mesih’in gelişi sırasında, tapınakların bulunduğu yerde üçüncü bir tapınağın inşa edileceğine inanır.
Babilliler’in tapınağı yok etmesinden sonra Ahit Sandığı kaybolmuştur. Sandığın çalındığı ve yok edildiği tahmin edilse de, bazıları onun hâlâ saklandığına inanırlar.
Cengiz Han
Cengiz Han (1162-1227), Asya’nın engin topraklarını istila etmek üzere göçebe kavimlerden oluşan acımasız ordusunu yirmi yıl boyunca kumanda eden bir Moğol savaşçısıdır. Öldüğü zaman, kurduğu Moğol İmparatorluğu dünya tarihindeki en büyük birleşik imparatorluktu. Cengiz Han’ın varislerinin yönetimi altında imparatorluk çabucak dağılmışsa da, kanlı Moğol istilaları hem Avrupa hem de Asya tarihinde bir dönüm noktası oldu ve Moğol kralına bugüne kadar gelen bir zalimlik şöhreti kazandırdı.
Cengiz Han, bir Moğol başbuğunun oğlu olarak Timuçin adıyla dünyaya geldi. Doğu Asya’daki Moğollar, geleneksel olarak bir diyardan öteki diyara gezerek, göçebe yaşıyordu. Babasının öldürülmesinden sonra, Timuçin on üç yaşındayken bir Moğol kavminin şefi oldu. Karizmatik bir liderdi. Timuçin en sonunda, liderlerinin ona ‘Cengiz Han’ –tüm imparatorların imparatoru– unvanını verdiği Moğol kavimlerinin tamamını birleştirebildi.
Moğolları birleştirdikten sonra Cengiz Han hayatının geri kalanına yayılacak bir istila hareketi başlattı. Orduları, bugünkü Çin, Rusya, Moğolistan, İran, Afganistan, Pakistan, Hindistan, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Kırgızistan’ın topraklarını işgal etti. Cengiz Han’ın ölümünden kısa bir süre sonra, Moğol İmparatorluğu en geniş sınırlarına ulaştığında Kore’den Doğu Avrupa’ya kadar uzanıyordu.
Moğol orduları disiplinli, güçlü ve korkunçtu. Bilinen stratejileri öncelikle düşman şehre teslim olma fırsatı vermek, ama eğer teklif reddedilirse şehirdeki herkesi öldürmekti. Cengiz Han, böyle bir terörün sonucu olarak tüm ulusları direnmeden boyun eğmeye ikna edebildi.
Moğollar’dan önce Avrupa ile Asya arasındaki temas asgarî seviyedeydi. Cengiz Han tarafından kurulan Moğol İmparatorluğu, iki kıta arasında fikir alışverişinin ve ticaretin yolunu açtı. Moğollar, Asya ile Avrupa arasında bir ticaret yolu olan İpek Yolu’nu açtılar ve böylece İtalyan Marko Polo gibi Avrupalılar hanların ülkesine seyahat edebildiler.
1. Moğol göçebeler, kavim başka bir bölgeye göç edeceği zaman taşınabilen, “yurt” olarak bilinen yuvarlak çadırlarda yaşadılar. Moğolistan nüfusunun yaklaşık % 40’ı, çoğu göçebe yirminci yüzyılın ikinci yarısında kentlere yerleşmesine rağmen, halen hayvancılık yapmaktadır.
2. Moğol İmparatorluğu’nun saltanatı Batılı yazarları yüzyıllar boyu büyülemiştir. Cengiz Han’ın torunu Kubilay Han tarafından yaptırılan şatafatlı yazlık başkent, İngiliz romantik şair Samuel Taylor Coleridge’in ünlü şiiri “Kubilay Han”a (1797) esin vermiştir.
3. Moğollar, Japon adalarını istila etmeyi defalarca denemiş ama denizin zalim gücü olan rüzgar tarafından yok edilmiştir. Japonya’da kamikaze (ilahi rüzgar) efsanesi, Japonya’nın yenilmezliğinin bir kanıtı olarak yüzyıllarca nesilden nesile aktarıldı. II. Dünya Savaşı’nın sonunda çaresiz Japon pilotları, Japonya’yı Moğol istilasından kurtarmış olan ilahi rüzgarı yeniden canlandırmak adına intihar uçuşlarıyla Amerikan gemilerine saldırdılar.
William Faulkner
William СКАЧАТЬ