Dostoyevski'nin hayatı. Любовь Федоровна Достоевская
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Dostoyevski'nin hayatı - Любовь Федоровна Достоевская страница 17

Название: Dostoyevski'nin hayatı

Автор: Любовь Федоровна Достоевская

Издательство: Maya Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-8068-05-4

isbn:

СКАЧАТЬ profesördü. Hiç çocuğu yoktu, büyük yeğenlerine çok düşkündü, sıklıkla babamı ve erkek kardeşlerini Novinskoye’deki evinde uzunca bir süre kalmaya davet ederdi.

      24

      Derebeylik toplum düzeninde toprakla birlikte alınıp satılan köle. (ç.n.)

      25

      Andrey Amcam hatıratında büyükbabamın, oğullarının yalnız başına dışarı çıkmalarına asla izin vermediğini ve onlara hiç para vermediğini söyler. Onların davranışlarını büyük bir kıskançlıkla izler; en masum flörtleşmeye bile tahammül etmezmiş. Bu genç sofular yazdıkları şiirler haricinde kadınlardan bahsetmeye cesaret dahi edememişlerdi. Genç Rusların aşk maceraları erken yaşta başladığından onların bu iffetli halleri Mühendishane’deki arkadaşları için pek tabii ki büyük bir eğlence kaynağı olmuştu. Dostoyevski, kendi adına, arkadaşlarının kinizminden çok çekmiş olmalı. Karamazov Kardeşler’de babam Alyoşa’nın okul arkadaşlarının müstehcen konuşmalarını işitmemek için kulaklarını kapadığını anlatırken muhtemelen kendi tecrübelerinin bir resmini çizmekteydi.

      26

      O günlerde demiryolu yoktu. Yolcular genellikle at arabasıyla ya da troykayla seyahat ederdi ki bu şekilde Moskova’dan Petersburg’a gitmek neredeyse bir hafta sürerdi.

      27

      Büyükbabam, oğlunu Petersburg’taki okula yerleştirdiğinde önemli bir idari görevde bulunan akrabası General Krivopiçin’in nezaketine güvenmişti. Ama Krivopiçin Moskovalı akrabasını sevmiyordu ve babam için hiçbir şey yapmayacaktı. Gelgelelim büyükbabamın vefatının ardından General yükümlülüklerini hatırladı, babamı görmek için Mühendishane’ye giderek onu evinde kalmaya davet etti. O zamana dek on sekizine basmış olan Dostoyevski, kardeşi Mihail’e yazdığı mektuplarda kendilerinden sevgiyle bahsettiği bütün Kripoviçin ailesinin gözdesi haline gelmişti.

      28

      Mühendishane, Petersburg’ta bu isimle biliniyordu. Paul Sarayı aslında kadim bir kaleye benziyordu.

      29

      Büyükbabamın Moskova’daki konumu bir albayınkine denkti.

      30

      Arkadaşlarını hor görmesine rağmen onlarla ilişkisini asla kesmedi. Mühendishane’nin eski öğrencileri onun, okula geldiklerinde yeni öğrencileri korumaya her zaman hazır olduğunu, onları büyük çocukların tiranlığına karşı savunduğunu ve derslerinde yardımcı olduğunu hatırlarlar. Sözkonusu dönemde sınıfların belletmenliğini üstlenen genç bir subay olan General Saveliyev hatıralarında okul yönetiminin Dostoyevski’nin güçlü bir karaktere, derin bir haysiyet anlayışına sahip yüksek kültürlü bir genç olduğunu düşündüklerini belirtmektedir. Üstlerinin emirlerine gönülden uyar, fakat kendisinden büyük arkadaşlarının buyruklarına boyun eğmeyi reddeder ve onların gösterilerinden uzak dururdu. Bu oldukça karakteristik bir özellikti, zira Rus okullarında çocuklar genellikle büyüklerine, öğretmenlerinden daha çok saygı gösterirlerdi.

      31

      Babamın bu dönemde başka bir arkadaşı daha olmuştu, Çermak’ın okulundan eski arkadaşı genç Şitlovski. Bilmediğim bir nedenden dolayı Şitlovski çok seyahat eder, bazen Reval’e bazen de Petersburg’a giderdi. Genç Dostoyevski’ye gönderilen şeylerin taşıyıcısı görevi görürdü. Şitlovski bir şair, idealist ve bir mistikti. Babam üzerinde büyük bir etkisi olmuştu. Muhtemelen Litvanya kökenliydi.

      32

      Aile içinde anlatıldığına göre Dostoyevski ilk sara nöbetini babasının öldüğünü duyduğunda geçirmiş. Nasıl bir ruh halinde olduğunu ancak tahmin edebiliriz, zira ağabeyi Mihail’le aralarında gerçekleşen ve yaşamının bu bölümüne ışık tutabilecek tüm yazışmalar yok edildi. Sonrasında ise kardeşler mektuplarında babalarından hiç söz etmediler, muhtemelen bu konu her ikisi için de fazlasıyla acı vericiydi. Babasının katledilmesinden önceki son mektupta yer alan bazı cümlelerden Dostoyevski’nin, babasının taşradaki hayatıyla ilgili çeşitli olaylardan haberdar olduğu s

1

Rus köylüsü. (ç.n.)

2

Bu imrenme Dinyeper kıyılarında yaşayan, Ukraynalıların ve Rusların atası olan Slavların kendileri adına Norman prenslerinin onları yönetmesini arzulamalarına yol açmıştı. Prens Rurik’e Kiev Büyük Düklüğü’nün tacını sunmak için bir heyet gönderdiler. Muhtemelen Litvanya’nın bir bölgesini yönetmekte olan bir Norman prensinin kardeşi ya da küçük oğlu olan Rurik tacı kabul ederek Norman maiyetiyle birlikte Kiev’e geçti. Rurik’in soyundan gelenler ilk başta Büyük Dük, sonraları ise Çar sıfatıyla on yedinci yüzyıla dek Rusya’da hüküm sürdüler. Rurik soyundan gelenlerin sonuncusu Moskova’da öldüğü zaman Rusya bir anarşi döneminden geçti; ta ki boyarlar Litvanya kökenli, yani son derece Normanlaşmış bir Slav aileye mensup Mihail Romanov’u Çar seçinceye kadar. Romanovlar birkaç yüzyıl boyunca sırayla hüküm sürdüler, Rus halkı tarafından sevilip saygı gördüler. Rus milletinin iki kez Normanları ya da Normanlaşmış Slavları prens olarak seçmiş olduğu gerçeği, yurttaşlarımın kavgacı karakteriyle kolayca açıklanabilir. Sonunda tek bir anlamlı söz dahi söylemeden on saat boyunca nutuk çekmeye kadir, sözlerine son vermek nedir bilmeyen konuşmacı ve tartışmacılar olan Ruslar asla anlaşamazlar. Aklı başında, sözden tasarruf edebilen, icraatta üretken Normanlar, Rusların birbirleriyle barış içinde yaşamalarını sağlamış, ülkemizde düzeni sağlamışlardır.

3

Tuna bölgesinde, Transilvanya’da, Rusya’da soylulara verilen unvan. (ç.n.)

4

Litvanya ve Ukrayna tarihiyle ilgilenen modern tarihçiler Normanlardan nadiren bahseder. Bununla birlikte sıklıkla Vareglerden söz eder ve bunların Litvanya’da hatta Ukrayna’da büyük rol oynadığını öne sürerler. Varegler aslında Normandır, çünkü vareg kelimesi eski Slavcada “düşman” anlamına gelmektedir. Normanlar sürekli olarak Slavları alt ettikleri için Slavlar onları “düşman” olarak anmıştır. Slavlar genel olarak az meraklı insanlardır, komşularının hangi ırka mensup olduklarını bilmekle pek ilgilenmezler; onlara süslü isimler vermeyi tercih ederler. Bu nedenle Ruslar, Almanlarla ticarete başladıklarında onlara eski Rusçada “budala” anlamına gelen “Nemzi” adını vermişlerdir, çünkü Almanlar onların dilini anlamamış, sorularına cevap verememiştir. Rus halkı Almanlara hâlâ “Nemzi” der. “Alman” ya da “Töton” isimleri yalnızca aydınlar tarafından kullanılır.

5

(İng.) Litvanya’nın Dünü Bugünü. (ç.n.)

6

Rusya ve Polonya’ya duydukları nefret nedeniyle Litvanyalılar damarlarında Slav kanının aktığını dahi reddetmişlerdir. Yine de Finno-Türk’ten daha ziyade Slav olduklarını görebilmek için onlara bir bakış atmak yeterlidir.

7

Hiçbir şekilde başkalarıyla karışmamış Finno-Türkler olan Finler, Estonlar ve Letonlar Protestanlığı şevkle kabul edip buna sadık kalmışlardır. Litvanların Protestanlığa СКАЧАТЬ