Белый Тюльпан. Самые пронзительные турецкие рассказы ХХ века. Уровень 1. Омер Сейфеддин
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Белый Тюльпан. Самые пронзительные турецкие рассказы ХХ века. Уровень 1 - Омер Сейфеддин страница 1

СКАЧАТЬ ся со службы. Он переехал в Салоники, которые являлись одним из культурных центров Османской империи, и посвятил себя литературе, начав писать статьи для журнала «Молодые перья» (“Genç Kalemler”), который выпускал совместно с поэтом Али Джанибом и писателем Зией Гекальпом, и газеты «Дунай» (“Tuna”).

      Во время Балканской войны (1912–1913) Омер Сейфеддин попал в плен к грекам, где провел почти год. Освободившись из плена, он вернулся в Стамбул и полностью сконцентрировался на литературе. Помимо своей основной деятельности – преподавания литературы в лицее Кабаташ, где работал вплоть до своей смерти 6 марта 1920 г., – Омер Сейфеддин состоял в Обществе турецкого языка, организованном при Стамбульском университете, писал и публиковал стихи и рассказы. Был похоронен на кладбище в районе Меджидиекей в Стамбуле.

      Творчество Омера Сейфеддина ярко представляет литературу эпохи Танзимата. Его рассказы являются одними из первых в турецкой литературе, язык которых стремится к ясности, лаконичности и реалистичности. Зачастую произведения Омера Сейфеддина носят саркастический характер. Ранние произведения автора отличаются бескомпромистностью и настойчивостью, в то время как поздние рассказы характеризуются более тонким юмором. В этом сборнике представлены рассказы разных лет: от наиболее ранних (“Bomba”, 1911; “Beyaz Lâle”, 1912) до относительно поздних (“Pembe İncili Kaftan”, 1917; “Yüksek Ökçeler”, 1919), что дает возможность читателю получить более полное представление о творчестве Омера Сейфеддина.

      Yüksek Ökçeler

      Hatice Hanım varlıklı bir hanımdı. Merakı, temizlik ile namusluluktu. Göztepe’deki köşkünü hizmetçisi Eleni ve evlatlığı Gülter ile her sabah beraber temizlerdi. Aşçısı Mehmet’i her gün tıraş ettirirdi. Zavallı oğlanı beyaz elbiseler giymeye mecbur ederdi[1]. Eleni de, Gülter de, son derece namusluydular. Evde kir, toz kalmazdı, paralar meydanda dururdu. Hatice Hanım köşkten hiçbir yere çıkmazdı. Bütün gün odaları dolaşır, mutfağa inerdi.

      Hatice Hanımın temizlik ve namus merakından başka bir de yüksek ökçeli ayakkabı merakı vardı. Boyu kısaydı ve evin içinde bile yüksek topuklu ayakkabı giyerdi.

      Bu yüksek topuklarla merdivenlerden takır takır[2] bir aşağı, bir yukarı koşardı. Nihayet başı dönmeye başladı[3], doktoru çağırdı. Doktor:

      – Bütün rahatsızlığınıza sebep bu topuklardır hanımefendi, dedi, onları çıkarın. Rahat, yünden, yumuşak bir terlik giyin. Hiçbir şeyiniz kalmaz.

      Hatice Hanım terlik aldı. Hakikaten rahattı. İki gün içinde başı iyileşti. Vücudu rahat oldu ama ruhu derin bir azap duydu. Dokuz yıllık adamlarının iki gün içinde ahlakları bozulmuştu. Gördü ki Eleni kendi diş fırçasıyla ağzını yıkadı, Mehmet etsiz gününde bol et yedi.

      – Ne oldu bunlara Ya Rabbim? Bunlara ne oldu böyle? diyordu.

      Ertesi gün biraz geç kalktı. Aşağıya indi, Gülter’le Eleni meydanda yoktu. Mutfağa gitti. Aşçı Mehmet ocağın yanında banka oturmuş, dizlerine Eleni’yi oturtmuş. Hatice Hanım bu rezaleti görmemek için hemen gözlerini kapattı. Fakat kulaklarının kapağı yoktu; seslerini duydu.

      Mehmet Eleni’ye:

      – Gece niçin gelmiyorsun? Sana helva yaptım, dedi.

      Eleni:

      – Yakalanacağız! Sonra hanım bizi kovacak, diye cevap verdi.

      Kapalı gözlü Hatice Hanım merakla dinledi. Mehmet:

      – Ah o terlikler! dedi, her işimizi bozdu. Hanım ne zaman yaklaşıyor, hiç anlayamıyoruz! Eskiden ne iyiydi! Yüksek topukların takırtısından evin en üst katında hanımı duyardık.

      Hatice Hanım dayanamadı. Gözlerini açtı:

      – Sizi hırsız namussuzlar! Defolun şimdi evimden! diye bağırdı.

      Bu dokuz yıllık sadık hizmetçilerini hemen kapı dışarı etti.

      Aşçı, işçi… hepsi hırsız, namussuz çıkıyorlardı. Tam iki yıl düzgün bir adamla karşılaşamadı. Baktı olmayacak! Yine yüksek topuklu ayakkabı giydi. Hizmetçilerinin hırsızlıklarını, namussuzluklarını bir daha göremedi. Bir zaman sonra yine başı dönmeye başladı. Fakat tekrar terlik giymeyi düşünmüyordu[4],

      – Hiç olmazsa şimdi yüreğim rahat ya… diyordu.

      (‘‘Zaman’’ gazetesi, 1919)

УПРАЖНЕНИЯ

      1. Заполните пропуски нужным словом.

      a. Eleni de, Gülter de, son derece ______________ydular.

      b. Hatice Hanım evin içinde bile ________________ ayakkabı giyerdi.

      c. Mehmet etsiz gününde ____________________ yedi.

      d. Mehmet Eleni’ye, ‘‘Sana ____________________ yaptım’’, dedi.

      e. Hatice Hanım tekrar ____________________ giymeyi düşünmüyordu.

      2. Составьте фразы, расставив слова в верном порядке.

      a. beyaz elbiseler / Hatice Hanım / mecbur ederdi / aşçısını / giymeye

      b. çıkmazdı / köşkten / Hatice Hanım / hiçbir yere

      c. Hatice Hanımın / vardı / merakı / yüksek ökçeli ayakkabı

      d. rahatsızlığınızın / Bu topuklar / sebebi / sizin

      e. Hatice Hanımın / bozuldu / dokuz yıldır / adamların / tanıdığı / ahlakları iki gün içinde

      3. Составьте словосочетания, соединив существительное с глаголом.

      a. köşk –           1. açmak

      b. para –           2. temizlemek

      c. aşçıyı –          3. dinlemek

      d. gözleri –          4. tıraş ettirmek

      e. merakla –         5. meydanda СКАЧАТЬ



<p>1</p>

«-maya/-meye mecbur etmek» – вынуждать, заставлять что-то делать. Здесь: «Бедного парня вынуждала носить белую одежду».

<p>2</p>

«Takır takır» – подражание звуку «так-так», «тук-тук».

<p>3</p>

«-maya/-meye başlamak» – начинать что-то делать. Здесь: «В конце концов, у нее начала кружиться голова».

<p>4</p>

«-mayı/-meyi düşünmek» – думать что-то сделать. Здесь: «Однако тапочки опять надевать не думала».