TAAŞŞUK-I TALAT VE FİTNAT. Sami Şemsettin
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу TAAŞŞUK-I TALAT VE FİTNAT - Sami Şemsettin страница 7

Название: TAAŞŞUK-I TALAT VE FİTNAT

Автор: Sami Şemsettin

Издательство: Автор

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-8035-62-9

isbn:

СКАЧАТЬ o kederden kurtuldum. Güya beni bir sürü düşmanın elinden kurtarmak için gökten bir yardımcı indi. Gönlüm huzur bulmuyordu. Bir yerde duramıyordum. Kendi kendime: “Elbette o iş için geliyor. Evet. Ah! Şüphem yoktur. Aferin Rıfat! Bak, annesini kandırdı da gönderdi. Ah, benim de Kamile Hanım gibi bir annem olaydı kandırırdım, ama ah! Bu benim annem. Bu benim babam. Hele baba. Ah! Adama hiç söz söyletmezler. Bin defa kuruyorum ki gideyim, söyleyeyim. Gidince cesaret edemem, söyleyemem. Vücudum titremeye başlar… Oh, olacak inşallah! Bu iş bitecek… Kamile Hanım, annemi kandıracak. Oh, oh kurtulduk! Ya Rabbi şükür! Ah, bin kere şükür!” diye söylendim.

      Böyle diyerek odanın içinde sürekli gezdim. Bir de baktım ki Kamile Hanım çıkıyor, gidiyor…

      “Ah! Gidiyor… Bir şey yapamadı. Nasıl? Yoksa işi uydurdular da gidiyor mu? Ne bileyim? Ah, ya Rabbi! Ah, ya Rabbi! Fakat düşünerek… Ah… İşte, işte! Düşünerek gidiyor… Bir iş yaptılarsa annem gelip bana söyleyecek. Hele dur bakalım. Ah, zaman nasıl da geçmiyor, nasıl uzadı saatler!” diyerek bir-iki saat, saate bakarak yoksa beni sorsan bir iki-ay daha düşünmekle geçirdim. Bir de baktım ki Gülzâr kapıdan giriyor. Cebinden bir mektup çıkardı, bana verdi. Bu mektubu nasıl aldım, nasıl açtım, hiç bilmem? İşte şu yazıyordu:

      Ah, Saliha’m ah!

      Bu son defadır ki sana yazıyorum. Eyvah! Bu son defadır ki sana hitap ediyorum. Sevdiğim, altı senedir ki seni göremiyorum. Beraber konuşamıyoruz. Ah, o mektepte olduğumuz zamanlar! Nasıl çabuk geçti? Kıymetini nasıl bilemedik? Her dakikası dünyalara değerdi. Ah, ah! O zamanlar geçti de bir daha dönmeyecek. Bir daha gözlerim Saliha’yı göremeyecek. Bir daha konuşamayacağız. Altı yıldır sabrediyoruz. Nasıl ediyoruz? Niçin ediyoruz? Bir ümitle… Evet, bir ümitle… Yine görüşmek, bir gün birleşmek ümidiyle; fakat… Eyvah eyvah! Bu ümit bitti, bu ümit daha yok. Evet, yok! Şimdiden sonra yok artık! Annen, baban… Ah, o zalimler! Bizi birleştirmek istemiyorlarmış. Seni nişanlamışlarmış. Bir zengine, bir bilmem kime vereceklermiş. Evlendirecek kızları yokmuş artık. Ah zavallı Rıfat! Ah zavallı Saliha! Ah! Ne yapalım? Esiriz. Kendimize sahip değiliz; fakat hayatımıza, ölümümüze sahibiz. Kendimizi yokluk çölüne atabiliriz. Orada hür yaşayabiliriz. Bu dünyada özgürlük yokmuş. Dünyanın en fazla hür olanları, esirlermiş. Hemen bu dünyadan kurtulalım. Saliha’m! Hançer önümde duruyor. Sözleşmemiz ve senin gönderdiğin mektuplar koynumda duruyor ki onlar da kanla boyansınlar. Gözyaşlarımız üzerlerine düşmüş, kanımız da üzerlerine dökülsün. Saliha’m! Senden bu mektubun cevabını bekliyorum. Bir daha o güzel elinle yazılmış yazıyı göreyim de sonra kendimi öldüreyim. Sende… Saliha’m! Sen de bildiğin, istediğin gibi yap… Ah felek, ah! Bu sözü bana nasıl söyletirsin? Ah, bu vücutlarımız toprak altında girecek! Dökülecek, çürüyecek… Eyvah eyvah! Senin o nazlı vücudun, o gül gibi yüzün çürüyecek. Bir daha görmeyeceğim; fakat yok yok! Yanlış söyledim. O mezarda çürüyecek şey; etten, kemikten ibaret bir şey… Sevişen, ruhlarımızdır. Evet, ruhlarımızdır ki bu cisim kafesinden kurtuldukları gibi görüşecekler. Ah, şüphem yok ki görüşecekler! Cenâb-ı Hak, böyle iki aşığı ayırıp bir daha görüştürmemeye razı olmaz. Ah, Saliha’m ah! Mektubu kapatmayı gönlüm istemiyor, daha yazmak istiyorum; fakat elim kaldı, zihnim durdu. Gözlerim kanla doldu, görmez oldu. Hemen Allah’a ısmarlarım. Ah! Ah! Ah!

Sevdiğin Rıfat

      İşte ben bir hayırlı haber beklerken bu mektubu okuduğumda aklım yok oldu, vücudum titremeye, gözyaşlarım çeşme gibi akmaya başladı. Nihayet kendimde olmadan mektubu okudum. Bitirdiğim gibi mektup elimden düştü. Vücuduma fena halde bir titreme geldi. Zavallı Gülzâr şaştı; yüzüme bakıyor, bir şey söylemeye cesaret edemiyordu. Hemen kendimi öldürmek istiyordum; fakat öldürmek için bir şeyim yoktu. Ah, insanın dünyadan ve dünyada en çok sevdiği şeyden ümidini kesmesi ne zor şey… Nihayet kalemi aldım. Elim, vücudum titreyerek, gözyaşlarım aka aka Rıfat Bey’e son defa olarak bir iki söz yazmaya başladım.

      Ah, Rıfat’ım ah!

      Ecelimizin ve ecelden zor olan sonsuz ayrılığımızın haberini getiren mektubunuzu aldım. Ah, ah! Bugüne nasıl yetiştik? Bugün ne kara gündür. Ah, bayılıyorum! Fazla yazmaya mecalim yok. Ben de sözleşmemiz üzerine kendimi öldüreceğim. (Öldürmek için) bir vasıtam yok. Ancak, kendimi kuyuya atıvereceğim. Ah, Rıfat’ım ah! Allah’a ısmarlarım. Biz bu ömrü böyle ayrılıkla geçirdik. İnşallah, öbür dünyada görüşelim. Ah, ah! Rıfat’ım daha yazmak istiyorum; fakat yazamam. Eyvah! Hem de bizim için şimdiden sonra bir dakika bile yaşamak haramdır. Hemen kendimizi bu dünyadan kurtaralım. Allah’a ısmarlarım. Ah! Ah! Ah!

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

      1

      Şemsettin Kutlu, Türk Edebiyatı Antolojisi, Remzi Kitapevi, İstanbul

      2

      Kalem: Devlet Dairesi

      3

      Okka: 1283 gramlık eski bir ağırlık ölçüsü birimi

      4

      Münker, Nekir: Sözlükte “bilmemek; şiddetli ve korkulu olmak” anlamındaki neker (nekâre) kökünden türeyen münker ve nekîr, “tanınmayan, şiddetli ve korkulu olan” demektir. İslâm inancına göre; berzah âleminde insanları sorguya çekeceği belirtilen iki meleği ifade eder.

      5

      Ferace (Ar.): Eskiden kadınların dışarı çıkarken giydikleri, gerdan altında kavuştuktan sonra omuzlara doğru açılıp sırttan yere kadar dökülerek inen, pelerine benzer, geniş yakalı üst giyeceği

      6

      Okkanın dört yüzde birine eşit eski bir ağırlık ölçüsü birimi (3,2075 gr.)

      7

      (Ar.): Bir deyim. Mektuplaşmak, yarım kavuşmaktır.

      8

      Bir СКАЧАТЬ