Название: Gönülden Gönüle
Автор: M. Turhan Tan
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6862-45-6
isbn:
Senin bu manasız düşünceni doğrultmak benim için pek kolaydır. Çünkü karısının ismini bir lahzada tarihin ve hatta tabiatın alnına nakşeden bir zevcin kudretinden şüpheye düşmek, binnefis, tarihi inkâr etmek demektir. Bu sözümü, galiba anlamadın. Senin “Jebes” diye bellediğin “Istrabon”dan beri o yolda yâd olunduğunu okuyup öğrendiğin büyük su, bugün benim ismimi taşıyor. Artık Bursa ovasında Jebes yok, Nilüfer Nehri var!
Görüyorsun ki Türkler, eski ve birçok sayfaları kirli tarihi silerek yeni bir tarih yazarken coğrafyayı da tashih ve tezyin ediyorlar. Dünya yüzünde kaç erkek tasavvur edersin ki karısına bu kadar layemut ve bu kadar pürşeref bir hediyei muhabbet takdim edebilsin!
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.
1
Büyük Selçuk Hükümdarı Alparslan’la Bizans İmparatoru Romanos Diyojen arasındaki harbin tafsilatı Hammer tarihi tercümesinde (Cilt I, s. 59) vardır.
2
Kurultay malumdur. Şölen, umumi ziyafet demektir. Millî mahiyetteki büyük av merasimine “sığır”, matemli toplanmalara “yuğ” derlerdi.
3
Parıldama.
4
Testere zikri, zikri erre, zikri minşarî- denilen tarzı tehlil. Yesevi tarikatına has olan bir şekildir. Ahmet Yesevi bu tarikatın piri ve ilk Türk mutasavvıfıdır. Bizim abdallar hep o tarikat mensuplarıydı.
5
Müverrih Hammer de bu hadiseyi Abdal Murat gibi tefsir ediyor ve aynen şu satırları yazıyor: “Abdal Musa pamukla ateş toplatmıştır. Bu hâl onun kuvvet ve hilimden ibaret iki hassai hakîmesine bir telmihi serairengizidir.” (Türkçe tercümesi, C. I., s. 161)
Hammer’in tevilinde ve tefsirinde isabet olmadığı biraz sonra anlaşılacaktır.
6
Zübdetülvekayi – [Fatih] Millet Kütüphanesi- yazma nüsha bu hadiseyi aynen şöyle anlatıyor: “Bir cemre dâhiline ateşle pamuk koyup Geyikli Baba’ya göndermişler. O dahi bir kâseye bir miktar lebeni ham vazile cevap düzmüşler. Cemadı teshirden ahuyu ram eylemek müşkül ¡düğüne telmihtir.”
Aynı tafsilatı Evliya Çelebi Seyahatnamesi (C. 2. s. 46) Güldestei Riyazi İrfan (s. 220) Şekaik tercümesi (s. 31) Tacüttevarih’de (C. 2, s. 401) de görüyoruz. Hammer, yalnız Neşri ile Âli’yi mehaz gösterir.
7
Evliya Çelebi merhum, bütün efsaneler gibi bu masala da inanmış görünmektedir. Seyahatname’sinde (C. 2. s. 46) böceğin evsafını bizim naklimiz gibi yazmaktadır.
8
Abdalın bu sözü, “Amayı elvan, Achromatopsie” namıyla felsefeye giren ve bilhassa “idrak-perceptioıı” bahsiyle alakadar olan haleti mahsusaya kuvvetle temas eder.
9
Koca Musa, bu izahıyla da bugünkü felsefenin “adaptasyon-intibak” ve “adultekâhil” bahsine temas etmektedir.
10
Bizans İmparatoru Andronikos Paleolog, anasının piçi ve kendisinin gayrimeşru hemşiresi olan Mari’yi, Gazan Han’a teklif etmişti. Gazan Han’ın vefatında bu kız Hüdabende’ye arzolunmuştur.
Elli sene evvel de Hülâgû ve Abaka Hanlara kezalik bir Rum prensesi takdim kılınmıştı. Rumlar, Türk savletini tevkif için ancak ve ancak bu yolu, kadın kuvvetine dayanmak yolunu bulmuşlardı. Hilkî sülliyetlerinden başka türlü ilham alamıyorlardı.
11
Kitab-ı Dede Korkut, s. 96.
12
“Türk nereye gitse asıl yurdu unutmazdı.” Türkçülüğün Esasları, Ziya Gökalp, s. 138.
13
İmparatoriçenin Rumcası.
14
Kaldıralık Boğazı, Bilecik hâkiminin elinden menkûhası Nilüfer’in alındığı yerdir. Bu hâkim, Türklere hainane pusu kurmak isterken kendisi pusuya düşmüş; mülkünü, karısını ve hayatını kaybetmiştir. Vaka pek meşhur olduğu için daha fazla izaha lüzum yoktur.
15
Eski felsefede (L’école d’Elée) (L’école italique) (L’école lyonique) denilen muhtelif meslekler ki bugünün felsefesinde de az veya çok izleri mahsustur.
16
Bizans sarayları hakkında en güzel izahat, Ahmet Refik Bey’in Bizans İmparatoriçeleri isimli eserinde vardır.
17
Hammer tercümesi, C. I., s. 126; Ahmet Mithat Efendi merhumun Mufassal’ın-da daha fazla tafsilat vardır.