Kızıl Odanın Rüyası IV. Cilt. Сюэцинь Цао
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kızıl Odanın Rüyası IV. Cilt - Сюэцинь Цао страница 28

Название: Kızıl Odanın Rüyası IV. Cilt

Автор: Сюэцинь Цао

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6862-37-1

isbn:

СКАЧАТЬ çocuk değilim, evlenme yaşım geldi.” diye düşündü. “Ama bu aile krizini kim tahmin edebilirdi ki? Ne zaman biteceğini de kimse bilemez. Xiuyan gibi narin bir kız için ne büyük çile! Kendisini yapayalnız ve zavallı hissediyordur!”

      O anda kapı açıldı ve Baochan, üstü kapalı, yuvarlak bir tepsi ve bir sürahi şarapla geldi, sahte bir gülümsemeyle masaya bıraktı. Xue Ke ayağa kalktı ve kıza oturmasını söyledi.

      “Dört tabak şekerleme ve bir sürahi şarap, Bayan Pan’in saygılarıyla, Efendi Ke.” dedi kız hâlâ gülerek.

      “Ne kadar da nazik!” dedi Xue Ke. “Yengeme teşekkürlerimi iletin. Ama genç hizmetçilerden birini gönderebilirdi. Siz zahmet etmeseydiniz, Bayan Baochan.”

      “Ah, Efendi Ke, bu kadar kibarlığa gerek yok. Hepimiz bir aileyiz. Ayrıca Bayan Pan, Bay Pan için ne sıkıntılara girdiğinizi biliyor, uzun zamandır size bizzat kendisi teşekkür etmek istiyordu ama başkalarının yanlış anlamalarından korktu. Bu evde, bildiğiniz gibi, görünenin altında çok şey dönüyor. İnsanlar hediye gibi küçük bir şey için bile konuşmaya hazır bekliyor, sonra her türlü hikâyeyi uydurmaya başlıyorlar. Bu yüzden biraz tedbirli davranıyor ve etrafta kimse yokken bunları benim getirmemi istedi.” Yılışık bir şekilde gülerek devam etti. “Lütfen resmiyete gerek yok, bu beni rahatsız ediyor. Biz hizmet etmek için buradayız; Bay Pan’e yapıyorsak, size neden yapmayalım?”

      Xue Ke çok gençti ve çabuk güvenen bir mizacı vardı. Pan’in ev ahalisinin birdenbire böyle davranmaya başlaması biraz tuhaftı ama Baochan’in açıklaması mantıklıydı.

      “Şekerlemeleri bırakabilirsiniz, şarabı geri götürün.” dedi. “Ben pek içki içen biri değilim. Zaman zaman mecbur kalırsam bir kadeh içerim ama genellikle içmiyorum. Bayan Pan ve siz bunu biliyorsunuzdur.”

      “Başka bir şey isteyin!” dedi Baochan. “Ama şarabı geri götüremem. Bayan Pan’in huyunu bilirsiniz. İçmediğinizi söylersem bana inanmaz; görevimi yerine getiremediğimi söyler.”

      Xue Ke istemeye istemeye kabul etti. Baochan kapıya doğru ilerledi, oradan dışarı bakıp tekrar gülerek Xue Ke’ya döndü. Xia Jingui’nin dairesinin tarafını işaret ederek, “Tüm yaptıklarınız için bizzat teşekkür etmeye gelebilir.” dedi.

      Xue Ke, buna ne anlam vereceğini bilemeyip biraz gerildi.

      “Lütfen teşekkürlerimi iletin, kardeşim. Hava çok soğuk, üşütmemeye dikkat etsin. Hem zaten o benim kuzenimin eşi, böyle şeyler yapmasına gerek yok.” dedi.

      Baochan bir şey demedi ve kıkırdayarak çıkıp gitti.

      Xue Ke önce bu ikramları Jingui’nin minnetinin samimi bir ifadesi olarak kabul etmeye hazırdı. Ama Baochan’in anlamlı tavırları ve bakışları onda şüphe uyandırdı, bu işin içinde bir bit yeniği olduğunu düşünmeye başladı.

      “Ama Jingui asla böyle bir şey yapmaz. O benim yengem. Belki de asıl şeytanlık düşünen Baochan’dir. Kendi inisiyatifiyle bir şey yapamayıp, Jingui’yi bahane olarak kullanıyor olabilir. Ama o da Pan’in odalığı, nasıl olur…” Sonra birden aklına geldi. “Tabii ya! Jingui bir hanımefendi değil! Bazen canı istediğinde basit bir kadın gibi davranıyor, güzelliğini kullanıyor; benim için bazı planları olabilir. Belki de Baoqin ile araları bozuldu ve ailenin adını kirletmek için pis bir oyun oynuyor. Bu da mümkün!”

      Xue Ke bütün bunları çok ürkütücü buldu; bu durumla başa çıkmanın bir yolunu bulmak için kafa yorarken, penceresinin önünde bir kahkaha duyarak irkildi. Kimin güldüğünü öğrenmek için gelecek bölümü oku.

      91. BÖLÜM

      Ahlaksız Baochan komplo kurar.

      Baoyu, sorguya çekilince ilginç cevaplar verir.

      Geçen bölümde Xue Ke’nın, dışarıdan gelen kahkaha sesiyle sıkıntılı düşüncelerinden nasıl uzaklaştığını görmüştük.

      “Yine mi Baochan! Yoksa Jingui mi?” diye düşündü. “Hiç aldırmayayım, bakalım ne olacak.”

      Bir süre kulak kabarttı ama başka bir ses çıkmadı. Şaraba ve şekerlemelere dokunmaya cesaret edemeyip kapıyı kapattı, üstünü değiştirmek üzereyken kâğıt pencerede bir tıkırtı duydu. Zaten Baochan’in tavrından huzursuz olmuştu, şimdi ne yapacağını bilemedi. Tıkırtıyı duyup dışarıda kimseyi göremeyince, ne düşüneceğine karar veremedi. Tekrar üstüne çekidüzen verip lambanın yanında dalgın dalgın oturdu. Masadan bir şekerleme aldı, elinde evirip çevirerek inceledi. Birden bir şeyler etrafına bakmasına neden oldu. Penceredeki kâğıdın bir yeri ıslatılarak küçük bir gözetleme deliği açılmıştı. Oraya gitti, gözünü deliğe dayayıp bakınca, yüzüne üflenen havayla aklı başından gitti. Ardından bir kahkaha daha geldi. Geriye kaçıp lambayı söndürdü ve soluğunu tutarak yatağına uzandı.

      “Şarabı ve şekerlemeleri tatmadan uyuyacak mısın?” diye bir ses geldi dışarıdan.

      Xue Ke, Baochan’in sesini tanıdı ama hiçbir şey demedi, uyumuş numarası yaparak yatmaya devam etti.

      Birkaç saniye sonra huysuz bir tonda, “Seni sefil mızıkçı! Neler kaçırdığını bilmiyorsun!” dedi ses.

      Bu sefer kesin olarak ayırt edemedi. Baochan’e de benziyordu ama Xia Jingui’nin de ifadesi var gibiydi. Her kimse, niyetleri konusunda zihninde hiçbir şüphe kalmamıştı. Gecenin büyük bir bölümünde yatağında dönüp durdu, sonunda beşe doğru uyuyakaldı. Şafaktan kısa bir süre sonra kapısı vuruldu.

      “Kim o?” diye seslendi.

      Cevap gelmedi. Yataktan kalkıp kapıyı açtı, Baochan’di. Saçını geriye doğru düzgünce taramış, altın çizgili, yakası gitar şeklinde kesilmiş, dar ve kolsuz bir ceket giymişti, düğmeleri iliklenmemişti. Boynunda yeni gibi görünen, zümrüt yeşili bir eşarp vardı, etek yerine, nar kırmızısı, çiçek desenli pantolon giymişti; ayaklarındaki terlikler de kırmızı ve işlemeliydi. Ev halkı kalkmadan önce şekerleme tabaklarını almak için sabah tuvaletini yapmadan gelmişti. Bu hâlde odasına gelmesi Xue Ke’yı dehşete düşürdü.

      “Neden bu kadar erken geldiniz?” diye sordu kibarca.

      Baochan kızardı ama cevap vermedi; şekerlemeleri bir tabakta toplayıp, iki eliyle taşıyarak dışarı çıktı. Xue Ke, önceki geceki tavrına bozulduğunu düşündü. “İyi. Kızdılarsa, vazgeçip beni rahat bırakırlar.” dedi kendi kendine.

      Her şeyi unutmaya karar verip, yüzünü yıkamak için su istedi. Evde kalıp birkaç gün dinlenmenin, hem beden sağlığı hem de huzuru için akıllıca olacağını düşündü; Xue ailesinin reisinin yokluğundan ve kendisinin genç ve tecrübesiz oluşundan yararlanarak, havadaki para kokusunu yakalayan, Xue Pan’in sözde arkadaşlarının nahoş ilgilerinden de kaçınmış olacaktı. Bazıları işgüzarlıkla ayak işlerini yapmayı; yasal prosedürleri bilen ya da davaya dâhil olan resmî görevlileri tanıyan bazıları rüşvet vermeyi teklif ediyor; hatta bir kısmı ailenin gelirine el koymasını tavsiye ediyor, birkaçı da sahte dedikodularla tehdit etmeye çalışıyordu. Bu aşağılık СКАЧАТЬ